BURADA 10 Mart 2006 tarihli yazımın başlığı şöyle idi: "En büyük sanayicinin feryadı". Türkiye’nin en büyük tekstil sanayicisi Cavit Çağlar’a "Sizin sektörde durum nedir" diye sormuştum. Aldığım yanıt korkunçtu. Çağlar şöyle diyordu:
"Sıcak para ülkemizi soyuyor. Bizi sıcak para ve düşük kur öldürdü. Dört fabrikam var. Yeşim, Sifaş, Polylen, Nergis. Hepsi de dünya devi. Fabrika binalarımın toplam kapalı alanı 1 milyon metrekare. Her gün dört ton yoğurt, 16 bin ekmek tüketiyoruz. Kreşimde çoğu kadın olan işçilerimin bin çocuğunu besliyorum."
Sonra işin istihdam boyutu geliyordu. Çağlar tabloyu şöyle çiziyordu:
"Bordrolu ve SSK’lı 14 bin işçi çalıştırıyorum. Ayrıca Bursa’da fason olarak 20 bin kişiye iş veriyorum. 34 bin kişi ekmeğini benden sağlıyor."
Aynı yazımda Cavit Çağlar’ın sözlerini şöyle aktarıyordum:
"Bu düşük kurlarla bu iş gitmez. Türkiye’ye gelip hepimizi soyan sıcak para bizi öldürdü. Dolar 1.600 olmazsa batacağız. Son üç yıldır zarara çalışıyorum ve hayatımda ilk kez işçilerimin SSK primlerini ödeyemiyorum. Kullandığımız doğalgaza bir yılda yüzde 46 zam yapıldı. Ucuz elektrik vermiyorlar. Bu maliyetlerle biz batmak üzereyiz. Bu fabrikaları benden alın, ne yaparsanız yapın diye rica ediyorum. Ses yok. Dayanma gücüm kalmadı. Bir sanayici böyle açık konuşur mu? Ben konuşuyorum çünkü ben durursam Bursa çökecek, tekstil sektörü büyük yara alacak.
Ülkeye sıcak para yatırıma değil, borsaya ve faiz vurgununa geliyor. Gittiği anda ekonomi zaten çökecek. İş ciddidir, lütfen çözüm bulsunlar."
Bunları 10 Mart günkü yazımda aynen yazmıştım. Bazıları bana kızdı: "Çağlar hortumcudur, banka batırmıştır, onun hakkını savunmak size mi düştü?"
Oysa ben 30 bin’den fazla insana ekmek yediren sanayici Cavit Çağlar’ın feryadını yazıyordum. O batarsa, peşinden on binlerce ailenin sürükleneceğini vurguluyordum.
***
Nitekim korkulan oldu. Cavit Çağlar iki gün önce borsa ve devletin ilgili kurumlarına resmen yazılı başvuruda bulundu:
"Sifaş ve Polylen şirketlerini geçici olarak kapatıyoruz."
Dün Cavit Çağlar’ı yeniden aradım, gerçek bilgileri kendisinden aldım. Feryat daha da artmıştı:
- 3.500 işçiye cumartesi gününden başlayarak ücretsiz izin verdik. Üretimi durduruyoruz. 7 Nisan günü mart ayı ücretlerini ödeyeceğiz. İçim kan ağlıyor ama başka çare kalmamıştı. Sesimizi kimse duymak istemedi. Şimdi sadece benim 3.500 işçim işsiz kalmıyor. Bunları taşıyan servisçiler, yemek verenler, gazoz satanlar, işçilerimin alışveriş yaptığı esnaf, ev sahipleri, on binlerce insan mağdur olacak.
- Peki bu işin sonu nereye gider?
- Dalga dalga büyür. Grup şirketlerim 2005 yılında 270 milyon dolar ihracat yaptı. Bu düşük kurla bu iş kurtarmıyor. Zarara çalışıyoruz. Şimdi birileri bu fabrikaları 3-4 milyar dolara kuramaz. Devlete veya bankalara bir kuruş kredi borcum yok. Dolar düşünce, böyle yapay düşük kur uygulanınca biz bittik. Katilimiz kurdur. Ben hayatım boyunca nice olumsuzluklar yaşadım ama pes etmedim. Kur normal düzeyde olsa yine dayanırdım. Fakat şimdi iş bitti. Çorap söküğü başlıyor. Tekstil sektörü çöküyor. Çoğu kadın olan bu 3.500 çalışanıma günah değil mi? Bu iki fabrikanın kapatılması doğrudan ve dolaylı olarak en az 20 bin insanımızı etkileyecek.
Çağlar’a son bir soru sordum:
- Peki bu fabrikaların kapatılması kesin mi? Kararınızdan geri dönüş yok mu?
- Bugünkü koşullar aynen devam ederse, kur yükseltilmezse, enerji ve doğalgaz fiyatı düşürülmezse, 49 il için verilen teşvik kararları bize de uygulanmazsa, ne yazık ki bu iş bitmiştir. Bunları söylerken içim kan ağlıyor ama yapacak başka bir şey yok.
İşte size Türkiye’nin en önde gelen sektörlerinden tekstilin içler acısı durumu. Sanayimizin ve ihracatımızın lokomotifi, irili ufaklı fabrika ve atölyelerinde milyonlarca insanımıza iş olanağı sağlayan sektörün içine düştüğü durum. Büyüğü böyle, sesi çıkmayan küçüklerin durumunu siz düşünün!
Burada yazıyoruz, irdeliyoruz, acı gerçekleri dile getiriyoruz. Ancak ülkeyi yönetenlerin umurunda bile değil. Sektör çöküyor, fabrikalar ve atölyeler kapanıyor, işsizler ordusuna her gün yenileri katılıyor...
Çünkü IMF’nin hükümete verdiği emir kesin: "Kur düşük kalacak, üretici ve ihracatçı başının çaresine bakacak."