Paylaş
İHLAS Haber Ajansı'nın çarpıcı haberini, önceki gece televizyon haberlerinde herhalde siz de gördünüz.
İstanbul'da bir otoyolda küçük bir çocuğa araba çarpıyor. Çocuk uzun süre yerde yaralı yatıyor. Çevreden geçen vatandaşlar hastaneden cankurtaran istiyorlar.
(Ambulans değil, cankurtaran. Türkçesi varken, lütfen yabancı sözcük kullanmayalım.)
Cankurtaran bir türlü gelmiyor. Sonunda olay yerine ulaşıyor. Yavru artık ölmüştür.
Araçtan türbanlı bir hanım doktor iniyor. Yaralının yanına gidip bakıyor ki, o saatten sonra yapacak bir şey yok.
Hanımefendi türbanlı doktor.
Bir devlet memuru.
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nde çalışıyormuş. Yani Sağlık Bakanlığı'na, İstanbul Valiliği'ine bağlı bir personel.
***
Olay yerinde, cesedin başında bekleyen gazeteciler var. Türbanlı doktor hanım daha olay yerine geldiği anda posta koymaya başlıyor. Belli ki sinirli:
‘‘Çekmeyin beni...’’
Kendisine niçin bu kadar geç kaldıkları sorulduğunda ‘‘Çay kahve içiyordum’’ diyor.
Sonra gazetecinin uzattığı mikrofonu alıyor ve yere fırlatıyor.
En sonunda gazeteciye küfrediyor:
‘‘Orospu çocuğu.’’
O örtülü, türbanlı haliyle sövmekten utanmıyor. Nedeni de, kendisine olay yerine niçin geç geldiklerinin sorulması.
***
Şimdi bu olaya neresinden bakalım. Doktor hanım, kendisine bu soru sorulduğunda şunları söyleyebilirdi:
‘‘Trafik tıkanmıştı, ne yazık ki daha erken gelemedik...’’
‘‘Bize çok geç haber verildi...’’
‘‘Cankurtaran sayısı maalesef az ve yetmiyor. O yüzden bazen böyle gecikmeler oluyor...’’
Ama o ‘‘Müslüman’’ hanım ‘‘Çay kahve içiyordum’’ diyor. ‘‘Müslüman’’ olduğuna göre, yalan söylemesi beklenmez! Acaba doğru mu söylüyor, yoksa alay mı ediyor, bunu Allah bilir ve hesabını yarın Allah'ın huzurunda verir.
Sen orada bunları söylerken, söverken, orada küçük bir yavrunun canı söz konusuydu hanımefendi!
***
Şimdi işin bir başka boyutuna bakalım ve birkaç soru soralım.
Özür dilerim ama bu devlette, bu devletin kuruluşlarında türban takmak serbest mi, değil mi? Eğer serbestse ve bu doktor hanım takıyorsa, nasıl oluyor da diğer kamu kuruluşlarında türban yasaklanmış oluyor?
Serbest değilse, bir devlet memuru olan bu doktor hanım nasıl oluyor da görev başında türbanlı geziyor?
Örneğin bu iş Maliye'de, Milli Eğitim'de, Adalet'te yasak da, Sağlık Bakanlığı'nda, ya da İstanbul Valiliği'ne bağlı bazı kuruluşlarda serbest mi?
Bu soruların yanıtını Sağlık Bakanı Osman Durmuş ve İstanbul Valisi Erol Çakır vermek durumunda.
Böyle adamına göre, kuruluşa göre uygulama olur mu?
Devlet bir karar aldığında, onu uygulamakla yükümlü olur.
Bu nasıl iştir, nasıl ciddiyetsizliktir?
***
Bir başka konu, bir başka çelişki daha var. Saçları görünmesin diye başını türbanla örten, buna takviye olarak bir de alnına bant geçiren bir hanım doktor, acaba karşısına bir erkek hasta geldiğinde ne yapar?
Onu nasıl muayene eder?
Gerektiğinde her yerini açıp muayene amacıyla dokunur mu, yoksa bunun ‘‘günah’’ olacağını mı düşünür?
Benim bu konuda ciddi kuşkularım var.
Dahası, bir doktor nasıl olur da böyle kaba ve sinirli olur?
‘‘Müslüman’’ olduğu için kafasını örtüyor. Ama orada bir insanın canı söz konusu ve kendisine soru sorulduğunda mikrofonu yere fırlatıp ‘‘Orospu çocuğu’’ diye sövmekten utanmıyor.
Bu nasıl Müslümanlıktır hanımlar, beyler?
Bu davranışları sokakta travestilerden, serseri takımından izleriz de, böylesine örtülü bir ‘‘Müslüman’’ hanımdan işitmek biraz tuhaf olmuyor mu?
***
Olay yeri dağ başı değil. Demek ki İstanbul'un göbeğinde bile devletin emirleri, genelgeleri geçmiyor. Devlet memuru olan türbanlı doktorlar, ortalıkta dolanıyor.
Yani ortada büyük bir ayıp var.
Sağlık Bakanlığı, İstanbul Valiliği ve İstanbul Sağlık Müdürlüğü ya devletin kurallarını takmıyor, ya emirlerinde çalışan bazılarının kuralları çiğnediğinden haberleri yok, ya da böylelerine söz geçiremiyorlar.
Ne günlere kalmışız, ne sorumsuz ve ciddiyetsiz kadroların eline kalmışız da haberimiz yok!
Paylaş