HALK donarken, halk doğalgaz soygunu nedeniyle inim inim inlerken, ekranlarda hokkabazlık birbirini izliyor!
- Sayın bakanım, lütfen siz de bu canlı yayında bir indirim vaat edin. Biraz düşürün fiyatı...
- Sayın belediye başkanım, bakın yüzde 5 indirim yapmayı kabul etmiştiniz. Haydi gelin, biraz da bizim hatırımız için yapın!..
- Yooo olmaz, önce BOTAŞ bizim borçları silsin, sonra duruma bakarız...
- Kazığı BOTAŞ atıyor...
- Hayır, kazık atan belediyelerdir...
- Başkanım, ben sizi bu programa indirim yapmanız için çağırdım, siz tatava yapıyorsunuz...
* * *
Bunun adına komedi mi dersiniz, rezalet mi! Milyonlarca insan inanılmaz doğalgaz kazığını içinde hissederken, bu karda kışta aile bütçesini doğalgaz kazığına ayırırken, bir tek seçenek kalıyor:
Soğuktan donmak, ya da paraları kazıkçılara sökülmek.
Ekran cambazları bu konuyu sömürüyor. Başkan beyler ellerinde bir çanta, 1.5 saat içerisinde bütün kanalların canlı haber yayınında boy gösteriyor.
Her kanalda aynı laflar, atraksiyon yapan sunucular.
Bu laflar bizi bezdirmiş. Yeni bir şey yok. Fakat ekranlarda vaatler birbirini izliyor:
- Peki, ben yüzde 5 indirim yaptım. Ama BOTAŞ da aynı şeyi yapsın.
Böyle bir ciddiyetsizlik dünyanın hiçbir yerinde olmaz, böyle bir komedi dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanmaz. Doğalgaz fiyatı televizyon ekranlarında belirlenmez.
Sanki koyun pazarında kurbanlık alıyoruz, koyun satıcısıyla pazarlık ediyoruz:
- En son 300 milyona bırakırım.
- En son 260 olur. Ver elini.
Araya cambazlar giriyor:
- 280 olsun... El sıkışın.
- Yooo, olmaz.
- Ama bak, ben indim. Sen de in!
Ekranlarda soytarılık sürüp giderken, devleti yönetenlerden tık yok. Ortada ağırlık koyup soruna el atacak bir Cumhurbaşkanı yok, Başbakan yok, hükümet ve muhalefet yok. Onlar köşklerinde, konutlarında, lojmanlarında sıcacık oturuyor. Doğalgaz paralarını devlet ödüyor.
Enerji Bakanı, pazartesi günü doğalgaz satan belediyelerle toplantı yapacakmış! Aklı neredeydi şimdiye kadar?
İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediyeleri devlet içinde devlet olmuş, adeta ‘‘özerk bölge’’ ilan edilmiş, kimsenin umurunda bile değil. Paraların nereye harcandığı bilinmiyor, araştırılmıyor, sorulmuyor.
‘‘Bir haftadan beri gaz basıncı çok düşük. Paramızın karşılığını alamadığımız gibi hem ısınamıyor, hem de yemeklerimizi mum ışığındaki gibi pişirmeye çalışıyoruz. Yani doğalgaz yerine hava basılıyor ve bizler de, basılan bu hava için ABD dolarlarını kuzu kuzu ödemeye devam ediyoruz. Hava için dolarla ödeme yapan dünyadaki tek ülke konumuna düştük. Halkımızın yaşama sevincini yitirten bu uygulamalara ne zaman set çekilecek? Hangi makam? Nerede bu ülkenin ve milletin sahipleri?..’’
İstanbul'dan Baha Çintav yazıyor:
‘‘Emekliyim, aldığım maaşın üçte birini doğalgaz kazığına ayırıyorum. Caddelerde her yerde Ali Müfit Gürtuna'nın posterlerini görünce çılgına dönüyorum. Kombili evimde hasta eşim ve iki küçük torunumla birlikte tek odaya çekildik. Ya aç kalacağız, ya soğuktan donacağız. Kırk katır mı kırk satır mı hikáyesi. Bunların Müslümanlığı bu kadarmış. Dediğiniz gibi, bunlar bize sonunda galiba tezek yaktıracak.’’
Madencilik Sektörü Konsey Başkanı Yük. Müh. İsmet Kasapoğlu yazıyor:
‘‘Tehlikenin en büyüğü: Türkiye, yakın gelecekte tüm enerjisini doğalgaza bağlama peşinde. Türk toplumu için asıl kıyamet bu olacak. Enerjimizi, kendi kaynağımız olan su ve kömürden elde etmekten vazgeçip doğalgaza yöneleceğiz. Eğer yerli kaynaklarımız var ve birileri buna rağmen dışarı bağlanmak istiyorsa, burada toplumun ayağa kalkması gerekir. Doğalgazda oynanan son oyunlar, gelecekte başımıza geleceklerin habercisidir.’’
Ankara'da avukat Cemal Emir ve Güngör Tanrıverdi, müvekkillerinin doğalgazda yediği kazıkların geri ödenmesi için BOTAŞ ve Ankara Büyükşehir Belediyesi aleyhine Ankara Tüketici Mahkemesi'nde ilk davayı açtılar. Dosya No. 2002/13.
Herkesin bu konuda dava açma hakkı var.
Sevgili okuyucularım, şu doğalgaz olayı Türkiye'de nasıl sorumsuzca soyulduğumuzu, nasıl insafsız ve gaddar kazıklar yediğimizi bize somut bir biçimde gösterdi. ‘‘Müslümanlık’’ taslayarak işbaşına gelen hokkabazların nasıl acımasız ve vurguncu tipler olduğunu bir kez daha gördük.
Dünyanın neresinde bir belediye, doğalgazı yüzde 40, yüzde 50 kár oranıyla halka satabilir? Dünyanın neresinde belediye başkanları ekrana çıkıp ‘‘pazarlıkla’’ doğalgaz fiyatı düşürür?