RECEP Tayyip Erdoğan birkaç gün önce yine fena halde esip gürlüyordu:
"Hiç kimse afra tafra yapmasın. Cumhurbaşkanı’nı bu Meclis seçecek."
Niçin böyle diyordu? Gayet basit... Çünkü Meclis’teki kelle çoğunluğu elinde. Aday olacak ve mayıs ayında seçilecek.
Peki ben şimdi burada bir öneri getirsem ve desem ki "Cumhurbaşkanı’nı halk seçsin..."
Ciddiye alırlar mı?Elbette almazlar.
Belki de bana "afra tafra yapma" derler!
Fakat sevgili okuyucularım, arşivler böyle değil. Hele Meclis tutanakları hiç değil. Niçin?.. Çünkü bu arkadaşların çok değil bundan sadece altı yıl önce yaptıkları bir toplu girişim var.
2000 yılı mart ayındayız. Şimdi devletin arşivinden belgelemeye başlayalım:
"Fazilet Partisi Genel Başkanı Malatya Milletvekili Recai Kutan ve Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller ile 185 milletvekilinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın bazı maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi...
TBMM Başkanlığı’na. T.C. Anayasası’nın bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kanun teklifi, gerekçesi ile birlikte ekte sunulmuştur...
Genel gerekçe: Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçimi, doğrudan demokrasinin de bir uyarlaması olacaktır. Yönetenleri belirleme sürecine milletin katılması, demokrasinin kendisidir..."
Sonra değişmesi istenen Anayasa maddeleri sıralanıyor ve Cumhurbaşkanı’nı halkın nasıl seçeceği, bunun nasıl yapılacağı ayrıntılarla anlatılıyor. Seçim iki turlu olacak, ilk turda yüzde 50 oy alan aday seçilecek. Bunu başaran olmazsa, bir sonraki pazar ikinci tur yapılacak ve ilk turda en çok oy alan iki aday yarışacak. Kazanan Cumhurbaşkanı olacak.
* * *
Şimdi, bu Anayasa değişikliği önerisine 2000 yılında imza atan ve "Cumhurbaşkanı’nı halk seçsin" diyen kişilere bakalım. Kim onlar?
O günlerin muhalefette olan Fazilet Partisi milletvekilleri. Onlar şimdi tam kadro AKP’de ve iktidar! İmzacıların isimleri şöyle:
Şu anda Meclis Başkanı olan: Bülent Arınç.
Şu anda AKP’li hükümet üyeleri: (Tam dokuz adet.) Hüseyin Çelik, Abdullah Gül, Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin, Abdüllatif Şener, Vecdi Gönül, Ali Coşkun, Abdülkadir Aksu, Osman Pepe.
Şu anda parti yöneticisi ve milletvekili olanlar: (Tam 39 adet) Necati Çetinkaya, Mahfuz Güler, Zülfükar İzol, Dengir Mehmet Fırat, Salih Kapusuz, Altan Karapaşaoğlu, İsmail Özgün, Sabahattin Yıldız, Nevzat Yalçıntaş, Ramazan Toprak, Mustafa Baş, Yahya Akman, Osman Aslan, Mehmet Çiçek, Özkan Öksüz, Ali Sezal, Mehmet Elkatmış, Avni Doğan, Zeki Ergezen, Hüseyin Kansu, İlyas Arslan, Maliki Ejder Arvas, Ergün Dağcıoğlu, Sait Açba, Faruk Çelik, Remzi Çetin, Abdullah Veli Seyda, Musa Uzunkaya, Eyüp Sanay, Tevhit Karakaya, İsmail Alptekin, Eyüp Fatsa, Mahmut Göksu, Şükrü Ünal, Azmi Ateş, Nurettin Aktaş, İrfan Gündüz, Akif Gülle, Mehmet Özyol.
Yani bugün Meclis’te olan toplam 49 adet AKP milletvekili! Geçmişte Fazilet Partisi milletvekili olanlar.
İçlerinde Meclis Başkanı var, parti yöneticileri, başkanvekilleri, ne ararsanız var!Tek eksik Tayyip Erdoğan, çünkü o sırada milletvekili değil.
Onlar o gün Milli Görüş çizgisindeki Fazilet Partili idi. Sonra "değiştiler" ve AKP’li oldular!
Altı yılda köprülerin altından çok sular geçti. O zaman "Cumhurbaşkanı’nı halk seçsin" diye önergeler veriyor, Anayasa değişikliği istiyorlardı. Milli Görüşçü Fazilet Partisi Manisa milletvekili, büyük Türk büyüğü, önemli devlet ve hükümet adamı Bülent Arınç Meclis kürsüsünde haykırıyor, "Halk seçmelidir" diyordu. (Meclis çoğunluğu bu öneriyi reddetti.)
* * *
Belki şimdi o attıkları imzaları bile unutmuşlardır! Bugün böyle bir şey söyleseniz tüyleri diken diken olur, gülerler, bunu söyleyene "Saçmalama yaaa, Cumhurbaşkanı’nı mutlaka Meclis seçmeli" derler. Niçin?..
Çünkü onlar hep birlikte değişti!
Ama sadece işlerine gelen konularda, topluca ve fena halde değiştiler!
Zaten değişince böyle değişeceksin! Dün ak dediğine bugün hiç utanıp sıkılmadan kara diyecek, dün tu kaka ilan ettiğinin bugün peşinden koşacaksın. Kendin için yarar umuyorsan 180 derece dönüp sapacaksın!
Anımsayınız, o günlerde Fazilet Partisi milletvekili olan Abdullah Gül de Meclis kürsüsünden şöyle haykırıyordu:
"Bu AB masalını unutalım. Bizi hiçbir zaman almayacaklar. Bizi kapıdaki kulübeye koyacaklar. Kendi kendimizi aldatmayalım..."
Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşarlar! Ama arşivler unutmuyor. Arşivler asla yalan söylemiyor.
Helal olsun onlara! Helal olsun bu tutarsız siyaset kadrosuna!