Paylaş
SEVGİLİ okuyucularım, şimdi elimdeki bazı belgeleri konuşturacağım ve şaşıracaksınız. Sonra da Tansu Hanım'a bunların rastlantı olup olmadığını soracağım. Hemen belirteyim, anlatacağım dosya şimdi yargıda. Sonucunu, çıkmaz ayın son çarşambasında inşallah alırız!
Tansu Hanım hakkında 1996 yılında Meclis Soruşturması açılması isteniyor ve mal varlığını araştırmak için Meclis Komisyonu kuruluyor. Tansu Hanım mal varlığını bildiriyor. Fakat bazı eksiklerle!
Bunlardan biri de, sonradan ortaya çıkarılan, yani gizlediği bir şirket. SANKİM isimli bu şirketin ortaklarını dikkatle okuyunuz:
Müfit Dikmen, Tansu Uçuran Çiller, Sümer Tont, İbrahim Topuz ve L. Büşra Müftüoğlu.
*
Şimdi yine 1996 yılındayız. Bu kez başka bir şirkete bakıyoruz. İsmi Seracılık Bahçecilik Hazır Gıda A.Ş. Ancak bu şirketin ortakları arasında Tansu Uçuran Çiller yok. Peki kimler var? Önce ortaklarına bakalım ki, yazımızı sağlam temeller üzerine kuralım.
Bu şirketin ortakları ile Tansu Hanım'ın yukarıda sözünü ettiğim SANKİM'deki ortakları aynı.
Müfit Dikmen, Sümer Tont, İbrahim Topuz ve L. Büşra Müftüoğlu.
Bir de, binde bir payı olan H. Yaşar Eraslan eklenmiş.
*
Yine 1996 yılındayız. Türkiye'de Refahyol iktidarı var. Yani Refah-DYP ucubesi. Necmettin Hocaefendi Başbakan, Tansu Çiller Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı.
Tansu Hanım'ın ortaklarından oluşan Seracılık Bahçecilik Şirketi, devletin Halk Bankası'na başvurup kredi istiyor.
Bu şirkete Refahyol döneminde devletin bankası tarafından üç ayrı tarihte toplam 15 milyon dolar kredi veriliyor.
Fakat nasıl?
Bu sorunun yanıtını size elimde bulunan Başbakanlık Teftiş Kurulu raporundan aktarıyorum:
‘‘Her üç kredinin de şube teklif yazısının, Genel Müdürlük Ticari Krediler Müdürlüğünün Yönetim Kuruluna sunuş yazısının ve Yönetim Kurulu karar tarihinin aynı günlü olduğu...’’
Devletin bankasındaki rezaleti görüyor musunuz! Bu şirkete üç seferde toplam 15 milyon dolar kredi veriliyor ve üçünde de, her şey bir günde bitiriliyor. Yani bütün bunlar torpilsiz mi oluyor?
Hemen belirteyim, bütün bu işlemler olurken bankanın başındaki genel müdürün ismi Yenal Ansen.
Bu hükümetin de görevden bir türlü almadığı, en sonunda bir zahmet (!) birkaç gün önce alabildiği, ismi yargıdaki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarıyla özdeşleşen, bir devlet bankasını batma aşamasına getiren, Hüsamettin Özkan'ın korumasına sığınan eski genel müdür!
*
Bu kredi rezaleti ortaya çıkarılıyor. Krediler ödenmiyor ve doğal olarak batıyor. Ancak Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda başka çarpıcı gerçekler de yer alıyor:
‘‘15 milyon dolarlık kredinin 9 milyon 925 bin doları firmanın Demirbank Merkez Şubesi'nde bulunan döviz hesabına yatırılıyor.
Yaklaşık 1 milyon 750 bin doları iki parça halinde yine Demirbank'ta bulunan Emine Hasoğlu'na ait döviz hesabına yatırılıyor.
950 bin ve 793 bin doları, Türksat kira bedeli olarak Türk Telekom hesabına yatırılıyor. (Bu para HBB televizyonu için. HBB kanalı Has ailesine ait. Sözünü ettiğim Seracılık Bahçecilik isimli şirket de o gruba ait).
642 bin doları, bankanın problemli kredi müşterisi olan HBB Pazarlama Has Bilgi Birikim A.Ş. kredilerine mahsuben Levent Şubesi'ne aktarılıyor.’’
*
Bilgileri çok özetle veriyorum. Ama tablo ortada. Tansu Çiller'in ortağı olan şahıslar tarafından kurulan firmaya Çiller Başbakan Yardımcısı iken devletin bankası tam 15 milyon dolar krediyi üç seferde, ama bütün işlemleri bir günde bitirerek veriyor ve devletin paraları lüplüp oluyor!
Siz devlet yönetiminde iken ortaklarınıza bu kıyağın yapılmış olması bir rastlantı mıdır Tansu Hanım?
Kocanız Özer Uçuran da 1980'li yıllarda İstanbul Bankası'nın genel müdürü idi. Bu banka da Has ailesine aitti. Kocanız orada işadamlarına kredi verirken, verdiği kredinin yüzde 15'ini komisyon olarak kendi cebine atardı ve bunu daha önce belgeleriyle kanıtlamıştım.
Devletin lüplüp edilen 15 milyon doları, ne ilginçtir ki sizin ortakların ve geçmişte kocanızı genel müdür yapan Has ailesinin şirketlerine veriliyor. Hem de bir günde!
Bütün bunlar rastlantı mı Tansu Hanım?
Sakın bana ‘‘Evet rastlantıdır, ben iş takibi yapmam’’ demeyin. Çünkü sizin iş takibi yaptığınızı, hem de Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı sıfatınızla, kendi imzanızla ve kendi şirketlerinizin parasal iş takibi için Enerji Bakanı'na yazılar yazdığınızı da belgeleriyle burada kanıtlamıştım.
Siz iş takibi yaparsınız Tansu Hanım!
Şimdi bir kez daha sorayım:
Bütün bunlar rastlantı mı? Ne dersiniz, ne dersiniz?
Sevgili okuyucularım, işte size bir acı gerçek daha. Devletin ve milletin uçup giden bu paralarının hesabını kim verecek? Bu kredileri bir günde kimler verdirdi? O genel müdürü birkaç gün öncesine kadar makamında kimler tuttu?
Kimler, kimler?
Paylaş