Paylaş
Galata Köprüsü bir türlü açılmıyor! Haliç'te gemiler kaldı. Şimdi size Uluslararası Gemi Sanayii A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Durmuş ve Başkanvekili Ömer Özgül'den aldığım faksı iletiyorum:
‘‘Almanya için yaptığımız üç gemiyi daha önce teslim ettik. Aynı ülke için Camialtı tersanesinde 7400 tonluk roro yük gemisi yapıyoruz. Gemiyi 3 kasım günü denize indirdik. Ancak geminin su üstü bölümlerini Haliç'te bitirmemiz mümkün değil çünkü köprü açılmıyor. Köprünün altından geçmez. Eğer beklesek, ihracat gerçekleşmeyecek.
Bu durumda çareyi şöyle bulduk: Köprü altından geçişin sağlanabilmesi için gemiye 1900 ton beton blok, 2500 ton balast (deniz suyu) ve 1000 ton ilave yük koyduk. Gemiyi su seviyesine 40 santim kalana kadar suya batırdık. Bu durumu ile romorkörlerle çekip Haliç'ten, açılmayan köprünün altından çekerek Pendik tersanesine götüreceğiz, yükü orada yeniden boşaltacağız ve gemiyi orada tamamlayacağız.
Böyle bir operasyon dünyada ilk kez yapılacak ve 8 Aralık gününü 9 Aralık'a bağlayan gece (bu sabaha karşı) hava uygun olursa gerçekleşecek. Havanın iyi olmasına dua ediyoruz.
Bu işlemin bize maliyeti tam 1 milyon dolar. Ancak başka çaremiz yok çünkü geciken her gün için Alman firmasına 10 bin mark ödemek zorundayız.
Fatih Sultan Mehmet bundan 550 yıl önce gemilerini karadan Haliç'e indirmişti. Bugün biz gemilerimizi Haliç'ten yüzdürerek çıkaramıyoruz.
Ülkemizde alıp satarak değil, istihdam yaratan ve ileri teknoloji ile ihracat yapan kişi ve firmaların nelerle uğraştıklarını herkes görsün ve ilgililer artık lütfen uyansın.’’
* * *
Rezaleti görüyor musunuz? Galata Köprüsü'nün açma kapama sistemi yıllardır çalışmıyor! Bugün işe başlansa, açılması 3-4 ayı bulacak.
İşin daha da vahim boyutu var. Şu anda çok sayıda gemi ve üç havuz, Haliç'te esir durumda! Manzara şöyle:
-Türkiye Gemi Sanayii tarafından Deniz Nakliyat için yapılan 18 bin tonluk iki yük gemisi. Bunların makineleri Pendik Tersanesi'nde bekliyor. Makineler Pendik'te, köprüden çıkamayan gemiler Haliç'te çürüyor.
-Camialtı Tersanesi'nde Almanya için yapılan yukarıda sözünü ettiğim gemi.
-Taşkızak Tersanesi'nde Sokullu, Işın, Mızrak, Martı, Kemer isimli 5 askeri gemi.
-Taşkızak'ta ayrıca iki adet yüzer havuz.
-Ayrıca yapımı süren 3 adet sahil güvenlik botu. Bitince onlar da köprüden geçemeyecek. Şimdi çözüm aranıyor.
-Haliç Tersanesi'nde bir kuru havuz. Dolarla çalışan, köprü rezaletinden önce her gün dolu olan, adeta para basan havuz, 250 personeli ile birlikte yıllardan beri boş duruyor.
* * *
Böyle bir şey dünyanın hiçbir ülkesinde olamaz. Köprünün açılmamasından kimin sorumlu olduğu bile belli değil. İnşaatı yapan STFA firması mı, Bayındırlık Bakanlığı mı, yoksa İstanbul Belediyesi mi?
Ortada korkunç bir rezalet var ama sahibi yok.
Gemiler, havuzlar Haliç'te esir kalmış, kimsenin umurunda değil. Köprü açılmıyor, biz seyrediyoruz.
Medya bu gece -sabaha karşı- Haliç ve Galata Köprüsü'nde yerini almalı, suya batırılarak köprüden geçecek gemi gövdesini, yani bu inanılmaz komediyi kamuoyuna mutlaka aktarmalıdır.
İYİCE KÜSTAHLAŞTILAR
Cumhurbaşkanı Demirel'in çok isabetli bir kararla Kemal Gürüz'ü YÖK Başkanlığı'na yeniden seçmesi, dinci basını iyice küstahlaştırdı. Bunlardan birinin, Liboş Mehmet'in gazetesinin manşeti dün şöyleydi:
‘‘Sen Böylesin’’...
Sonra Demirel'e veryansın ediliyordu:
‘‘Sen Adnan Menderes'in mirasını darağacına çektin. Sen fay hattında temel atarken de, Gürüz için imza atarken de ne yaptığını biliyordun. Sen daima en kötü tercihi yaptın. Türkiye'yi getirdiğin noktayı Türkiye'ye layık görmek, Türkiye'ye hakarettir...’’
Küstahlıkta, hedef göstermede, tehdit ve hakarette en önde gelen diğerinin attığı manşette ise Cumhurbaşkanı'na açıktan hakaret yağıyordu:
‘‘Yeter Artık Nemrut. Sen Kim Olduğunu Çok İyi Biliyorsun’’...
‘‘Ne ahlak tanıdın, ne hukuk dinledin. İkbal ve saltanatın için postal yaladın. Öyle nemrutsun ki, sayfalara sığmaz. Kanlı çatışmaların kışkırtıcılığını yaptın. Aklın sıra iti ite kırdırdın. Usta bir soyguncusun. Soyguna ortak ve arka çıktın. Hep melanet üretiyorsun. Ömrün hile ile, fitne fesatla geçti. Çirkin yüzün onların eylemlerinde kendini gösteriyor’’...
Daha neler neler.
Onlara dava açarsınız, tazminat kazanırsınız, gazetenin sahibi görünen şirketin ismini değiştirirler ve bir kuruş ödemezler. Ceza davası açılır, tebligatları almazlar. Herkese dümdüz söverler, hedef gösterirler, iftira ve hakaret yağdırırlar. Tehdit ve hakaret, onlar için serbesttir!
Ama kabahat onlarda değil.
Kabahat onların yaptıklarını seyreden, yasal önlem almaktan aciz devlet yetkililerinde...Kabahat onların üzerine gitmeyen, gidemeyen, Cumhuriyet'i korumakla (!) yükümlü ‘‘Cumhuriyet’’ savcılarında...
Bunlara bu kadar göz yumarsanız, üstelik resmi ilanlarla devlet parasıyla beslerseniz olacağı budur.
Her gün herkese sıraladıkları hakaretlerden Cumhurbaşkanı da nasibini alır, savcılar seyreder, yarın sıra başkalarına gelir.
Küstahlığın, terbiyesizliğin ve devlette acizliğin böylesi görülmedi.
Paylaş