Aman hocam, bu nedir!

BAŞBAKANLIK İnsan Hakları Danışma Kurulu tarafından hazırlanan, vecizeler ve incilerle dolu azınlık raporu büyük tepki yarattı. Bu rapor için oylama bile yapıldığı iddia edildi.

Ancak olumlu oy kullandığı öne sürülen 24 kişi ve kuruluş, oluşan büyük tepkiden korkarak ortaya çıkamadı. Rapor faili meçhul kaldı.

Ayrıca hükümet korktu. Abdullah Gül bu kurulun Başbakanlık’la ilgisi olmadığını bile söyledi, gerçek dışı bilgi verip kamuoyunu yanıltmaya kalkıştı. Oysa kurulun Başbakanlık’la doğrudan ilgisi vardı. O kadar ki, başkan Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun tüm İstanbul-Ankara gidiş geliş harcamalarını Başbakanlık karşılıyordu...

Ve iş bununla kalmıyor, Kaboğlu’nun adı bazı ‘ufak tefek’ parasal olaylara karışıyor ve bunlar devletin müfettişleri tarafından belgeleniyordu.

Emrine verilen resmi araçla gidip geldiği halde taksiyle gittiğini beyan ettiği, yapmadığı harcamaları yapmış gibi göstererek devletten, hem de defalarca, fazladan para aldığı ortaya çıkıyordu.

Ayrıntılara girmiyorum. Belgesi burada.

Bir üniversite hocası... Öğrenciler yetiştiriyor! Aman hocam, bu durum ‘insan haklarına’ uygun mu? Vay Türkiye vay!

VE BAŞKA HOCALAR

Türkiye inanılmaz bir ülke oldu. İşte size bir başka olay. Prof. Dr. Nedim Çetin Niğde Üniversitesi’nde görevli. Bu ünversitenin rektörü Prof. Dr. Ferhat Ecer.

Nedim Çetin
günün birinde YÖK’e bir dilekçe gönderiyor ve özetle şöyle diyor:

‘Rektörümüz Ferhat Ecer, danışmanı Cengiz Doğan ile birlikte beni Kahramanmaraş Üniversitesi’ne rektör seçtireceklerini söylediler. Bu vaatle benden 25 bin dolar para aldılar. Elimde kasetler var. Fakat rektör seçilemeyince dolandırıldığımı anladım. Gerekli işlemin yapılması...’

Rektör böyle bir şey olmadığını söylüyor. Var veya yok...

Bunlar da öğrenciler yetiştiriyor! Vay Türkiye vay!

APO GEMİSİ

Adalet Bakanlığı, İmralı’da yatmakta olan Abdullah Öcalan için gemi tahsis etmiş. Denizcilik İşletmeleri’nin Tuzla isimli şehir hatları gemisi, İmralı gidiş gelişleri rahat olsun ve aksamasın diye Öcalan’ın avukatları emrine verilmiş.

Bir bu eksikti.

Avukatları İmralı’ya hak, hukuk, savunma için gitmiyor. Zaten görülmekte olan bir davası yok. Her gidişlerinde Öcalan onlara mesajlarını yazdırıyor. Türkiye’nin iç siyasetini, Leyla Zana ve ekibinin kuracağı partiyi ve PKK’yı oradan yönlendiriyor. Yazdırdığı mesajlar ertesi gün PKK’nın Almanya’da yayınlanan gazetesiyle birlikte televizyonunda ve internet sitelerinde yer alıyor.

Onların görevi avukatlık değil, kuryelik.

Avukatların İmralı gidiş gelişlerinde kullanılan gemi bazen bozuluyormuş falan da, o yüzden Tuzla gemisi bunların emrine verilmiş!

AB’den aralık ayında müzakere tarihi alabilmek umuduyla yaptığımız en son gösteri! Adalet Bakanlığı’nı kutluyorum! Adına ‘insan hakları’ denilen şey işte budur!

Vay canına, vay canına.
.! Duy bunları, gör bunları AB, yap bize bir kıyak!
Yazarın Tüm Yazıları