Paylaş
Bugün yazıma bir Alman vatandaşı olan Gisela Gompt'un yazmış olduğu Almanca mektupla başlıyorum:
‘‘Ben Türkiye'deki depremzedelerin hálá açık havada bırakılmalarına bir anlam veremiyorum.
Dünyanın hiçbir ülkesi bu kadar kısa bir sürede bu kadar çok sayıda evin yenisini yapamaz.
Ancak buna rağmen Türkiye'de felaket ve savaş halinde yapılması gereken uygulamalarla ilgili planlar yok mu?
İkinci Dünya Savaşı'nda ben 12 yaşındaydım. Hepimiz bombalanmıştık, evlerimiz tamamen yanmıştı. Atılan yangın bombaları ve diğer bombalarla mayınlar her gün Almanya'da yüzlerce insanı evsiz barksız bırakıyordu. Bu insanlar ilk olarak spor salonlarında yer yataklarında yatırıldılar. Daha sonra açıktaki insanlar, zarar görmemiş evlere dağıtıldılar. Örneğin 2 aile, 4 odalı evlere yerleştirildiler. İnsanlar ayrıca zarar görmemiş köy, kasaba ve beldelerdeki yerlere nakledildiler.
Alman makamları bu yerlerdeki ev ve dairelere, sahiplerinin sadece yatmalarını sağlayacak odalar dışında, bütün boş oda ve salonlara el koydu.
Boş olup kullanılmayan bu yerler, çıkarılan emirlerle, evleri bombalanıp açıkta kalan insanlara, muhtaçlara, yaşlı ve çocuklara tahsis edildi.
Almanya'da tüm kentler bombalanmış, taş üstünde taş kalmamıştı. Buna rağmen, o ağır ve zorlu şartlarda bile kimse açıkta kalmadı. Tek bir insan sokakta yağmur altında gecelemedi.
Türkiye'de de büyük olasılıkla boş duran yazlıklar, kullanılmayan ikinci ve üçüncü evler, büyük villlar gibi yerler mevcuttur.
Almanya'da o dönemlerde boş saray ve şatolara da açıkta kalan insanlar yerleştirildi. Türkiye'de de bu mümkün olmalıdır. Kiliseler, camiler, kamu kuruluşlarının boş alanlarına, gerekirse yasa ile el konulup buralara depremzedeler yerleştirilmelidir.
Siz Türk gazetecilerden bu konuda bir şeyler yapmanızı, konuyu gündeme getirmenizi, ilgilileri uyarmanızı, felakete uğramış insanların yaşayabilmesi adına rica ediyorum.
Başlatılan bağış ve yardım kampanyaları da (biz birçok kampanyaya katıldık) yoğun ihtiyacı çok kısa süre içinde karşılamaya yetmeyecektir. Dostça selamlarımla. Gisela Gompt.’’
*
Almanya'dan Gisela Gompt bu işi kendine dert etmiş, bize öneriler getiriyor. Biz ise açıkta kalan binlerce aileyi sıcak yuvalara yerleştiremiyoruz.
Bu elbette kolay iş değil. Böylesine büyük ve geniş bir felaket, dünyanın hiçbir ülkesinde de kolaylıkla çözülemezdi. Ama biz yapmamız gerekenleri yapmadık. Burada defalarca yazdım, örneğin Adana ve Ceyhan'da Dünya Bankası kredisiyle yaptırılan tam 2.300 adet gıcır gıcır ve depreme dayanıklı apartman dairesi boş duruyor. Hiç değilse birkaç yüz gönüllü aile bu ılıman iklime yerleşmeye razı olmaz mıydı? Niçin bu konuda hiçbir örgütlenme yapılmadı?
*
Gaziantep'ten inşaat mühendisi İbrahim Akalın yazıyor:
‘‘Yazılarınızda ve NTV'deki programınızda sözünü ettiğiniz Adana ve Ceyhan'daki boş evlere depremzedelerin yerleştirilmesi önerinizi destekliyoruz.
Buna ek olarak, Hatay-Dörtyol ve Arsuz beldeleri ile Mersin'den başlayarak Silifke'ye kadar uzanan şeritte tahminen 100 bin yazlık konut var. Akdeniz ve Ege'deki yazlıkları da dikkate alırsak, çok büyük miktarda depremzede buralara yerleşip kışı rahat geçirebilirler. Basit bir elektrik sobası veya katalitikle ısınabilirler.
Önerim şudur:
1- Yetkililer haziran 2000'e kadar evlerini karşılıksız ve gönüllü vermek isteyenlere bir çağrı yapsınlar. Çok sayıda vatandaş bu isteğe seve seve olumlu karşılık verecektir.
2- Bu konutların sahiplerine belli bir kira da verilebilir. Yine çok sayıda istekli çıkacaktır.
3- Olağanüstü durum nedeniyle, bu konutlara bir Bakanlar Kurulu kararı ile belki haziran 2000'e kadar el konulabilir.
Bu tarihten sonra herkes evini yeniden alır.
Benim Mersin Çeşmeli'de bir yazlık evim var. Hiçbir bedel istemeden evimi tahsis etmeye hazırım.’’
*
Türkiye kadar ‘‘konutu bol’’ bir ülkede on binlerce yazlık konut boş dururken, bu örgütlenmeye gidemedik. Deprem bölgelerinde insanlar çadırlarda, barakalarda yaşıyor. En büyük sorun budur.
Kış geldi. Bu insanlar nasıl ısınacak, nasıl yaşayacak?
Depremzedelere ‘‘kira yardımı’’ yapılıyor! Yörede kiralayacak sağlam ev mi kaldı?
Bu insanlardan isteyenleri geçici olarak ılıman iklim yörelerine yerleştirmek için hiçbir girişimde bulunulmadı. Adana Ceyhan evleri için bir öneri götürülmedi. Depremzedelere yazlık konutlarını -paralı veya parasız- kış boyunca vermek isteyenlerle ilgili hiçbir şey yapılmadı.
Her gün ‘‘deprem uzmanlarına’’ medyada şov yaptırmak için harcadığımız zamanın yüzde birini bu işe harcasaydık, şimdi binlerce aile rahat evlerde oturuyor olacaktı.
Tok, açın halinden anlamazmış. Sıcak yuvalarında oturanlar da, felakete uğrayanların halinden anlamıyor.
Paylaş