Paylaş
Af çıkarmak ciddi iştir. Dünyanın neresinde olursa olsun ciddidir de, Türkiye'de çok daha ciddidir... Çünkü dünyanın pek çok ülkesi bu işleri çoktan rayına oturtmuştur. Bizde ise ‘‘af’’ konusu genelde bir oy sömürüsü aracı olarak kullanılır.
Rahşan Ecevit geçtiğimiz haftalarda bu ciddiyetsizliği gösterip gündemin ortasına pat diye af olayını getirdi.
Birdenbire getirdi.
Elbette ki bunu kendi başına yapmadı. Kocası yaptırdı.
Böylece, partileri ve kendileri adına bir taşla iki kuş vurmayı amaçladılar. Birincisi, hanımefendinin ismi kamuoyu gündemine gelecek, ikincisi de oy sömürüsü yapılacaktı.
Bülent Ecevit, kendisine yakışmayan bir tutum sergiledi.
Bu öneriyi getirirken, örneğin iktidar ortağı olduğu diğer iki partiye danışıp onların görüşünü ciddi bir biçimde almış mıydı? Almamıştı.
Bırakın DTP'yi de bir yana, seçimde ittifak yapmayı planladığı ANAP'a, ya da özel bir görüşmesinde Mesut Yılmaz'a sormuş muydu? Sormamıştı.
Tek başına bir iş yapmaya kalkıştı, onda da eşini kullandı. Hiç yakışık almadı.
***
Dahası, Ecevit ailesinin getirdiği bu öneri toplumda rağbet görmedi. Rağbet görmemesi bir yana, büyük tepkiler oluştu. Böyle olması da doğaldı çünkü Ecevit, Türk toplumunun suça ve suçluya karşı özellikle son yıllarda ne kadar duyarlı olduğunun farkında değildi.
Ortalıkta terör vardı.
Yolsuzluk ve hırsızlık kol geziyordu. Millet bu soygunlardan, vurgunlardan ve ahlaksızlıklardan artık bıkmıştı.
Irz düşmanları, uyuşturucu satıcıları, çete mensupları, bilerek adam öldürenler, din sömürücüleri, kutsal dinimizi terör aracı olarak kullanmaya kalkışanlar, uyuşturucu ve silah kaçakçıları, bölücüler, ya aramızda, ya cezaevindeydi.
Karşı tarafta ise binlerce şehit ailesi, suçluların mağdur ettiği geniş kesimler ve tepesi atmış milyonlarca insanımız vardı.
***
Siz bu ortamda kimi, nasıl, hangi gerekçeyle affedecektiniz?
Af çıkarırken ayrımı nasıl ve neye göre yapacaktınız?
‘‘Kader kurbanlarını affedelim.’’
Edelim de, kimdir kader kurbanı? Irz düşmanı kader kurbanı mıdır? İnsan öldürenlerden hangisi kader kurbanıdır, hangisi değildir?
Bunu nasıl belirleyeceksiniz? Ayrımı nasıl yapacaksınız?
Engin Civan isimli hırsız kader kurbanı mıdır?
Yurtdışına tüymüş bulunan Gülay Aslıtürk, Şevki Yılmaz gibiler kader kurbanı mıdır?
***
‘‘Fikir suçlularını affedelim, onları da derhal tahliye edelim...’’
Kimdir fikir suçlusu? Örneğin yazılarında PKK'ya övgüler düzüp binlerce insanımızın canına dolaylı yollardan kasteden kişi fikir suçlusu mudur? Atatürk'e küfreden, cumhuriyet rejimini sokaklara dökülüp yıkmaktan söz eden, halkı isyana çağıran adamlar mı fikir suçlusudur?
Kimi neye göre affedeceksiniz?
Dikkat ediniz, hemen ardından af pazarlığı başladı.
Fazilet Partisi ortaya çıkıp Erbakan'a da af istedi! Ablam onlara destek verdi.
***
Bundan sonra izlemeye devam edin. Af konusu seçime kadar hep gündemde kalacak. Bu konuda her kafadan farklı bir ses çıkacak. Herkes kendi siyasal çıkarlarına göre af sömürüsü yapacak.
Cezaevlerinde veya halen yargılanmakta olan kader kurbanları elbette var. Örneğin, bir anlık öfkeyle birini öldürmüş ve hayatı kaymış. Şimdi bin pişman ama iş işten geçmiş.
O kimseye af çıkarmak belki insancıl bir davranış.
Ama onunla birlikte, örneğin aynı yasanın aynı maddesinden hüküm yemiş ve mesleği profesyonel katil olanları da affedeceksiniz.
Af, adama göre çıkmaz ki!
Af, suça göre çıkar. Aynı yasanın aynı maddesinden hüküm giymişlerin ya tümünü affedersiniz, ya da hiçbirini affetmezsiniz.
Nasıl yapacaksınız bu işi? Neye göre? Profesyonel suçlularla kader kurbanlarını nasıl ayıracaksınız?
***
Ecevit ailesi büyük yanlış yaptı. Türkiye'de öylesine duyarlı olan bazı konular vardır ki, onlarla oynamak herkese zarar verir.
Din sömürüsü bunlardan biridir. Af sömürüsü bir diğeridir.
Geçmiş yıllarda birileri ‘‘Af çıkaralım’’ deyince, toplumdan böylesine büyük ve açık bir tepki gelmezdi.
İşte şimdi geliyor. Haftalardan beri bu tepkiye tanık oluyoruz.
Ecevit ailesi oy sömürüsü için af konusunu gündeme getirdi, tepki gördü. Şimdi diyor ki ‘‘Rahşan bu konuda yanlış anlaşıldı’’... Ve geri adım atıyor.
Ama işin daha da acı boyutu var.
Cezaevlerinde yatan on binlerce insanın huzuru bozuldu. Onların kulağına kar suyu kaçırıldı. Boşuna umut verildi.
Şimdi o insanlar kim olursa olsun, hangi suçtan yatıyor olursa olsun, artık af beklentisine girdiler.
Bu beklenti gerçekleşmezse, cezaevlerinde üzücü olaylar yaşanır.
Bunu yapmaya kimin hakkı vardı?
Ben Bülent Ecevit'i olgun bir devlet adamı olarak görürdüm. Fakat şimdi anlıyorum ki, o da ucuzluk peşinde. Basit hesaplarla oy sömürüsü yapan bir parti genel başkanı.
O kadar ki, af konusunu kendisi değil, eşi kanalıyla gündeme getiriyor.
Af, hele Türkiye gibi ülkelerde çok ciddi iştir. Sömürüye, ciddiyetsizliğe gelmez.
Birilerinden oy alayım derken, bakarsınız oy kaybına uğrarsınız.
Mağdur ettiğiniz, duygularını sömürdüğünüz, üzerlerinden siyaset oyunu oynamaya kalkıştığınız insanların size yönelen nefret duyguları da, işin cabası olur.
Paylaş