AB ‘gel gel’ yaparken!

YALVARDIĞINIZ birilerine herkesin önünde borç senedi imzalıyorsunuz. Fakat imza sonrasında ‘Valla arkadaş, ben bu parayı ödemem’ diyorsunuz.

Günü gelince alacaklılar sizi mahkeme verip ‘Borcunu öde’ diyor. Siz uyanıksınız ya, ‘Ödemem arkadaş, ben ödemeyeceğimi söylemiştim’ diyorsunuz! Mahkeme sizin bu sözlerinizi ciddiye alır mı? Almaz ve bu parayı şakır şakır ödetir. Ödemezseniz haciz gelir, başınıza büyük işler açılır.

Şimdi çok yakında AB ile gümrük birliği anlaşması imzalayacağız. Bu metinde Kıbrıs’tan Kıbrıs Cumhuriyeti (Yani Rum Kesimi) diye söz ediliyor. Böylece Rum Kesimi’ni dolaylı yoldan tanımış olacağız. Fakat hemen ardından kendi kendimize (Şark kurnazlığı ile) bildiri yayınlayıp ‘Biz seni tanımayruz ki!’ diyeceğiz!

Bay Blair bastırıyor: ‘Siz bunu imzalayın çocuklar, imzanız Rumları tanıma anlamına gelmez...’ Bay Papadopulos da şimdi aynı şeyi söylüyor. ‘İmzalayın, bizi tanımış olmazsınız!’

Türkiye’yi kucağa almışlar, zamanı gelince kullanmak üzere ‘gel gel’ yapıyorlar. Bizim aslan parçalarının tek amacı ise Türk milletini uyutup ‘İmzaladık ama Rumları tanımadık’ yöntemiyle kandırmak.

Bu duruma göre ya AB kendi toplumunu kandırıyor, ya da bizim hükümet bizi! Onlarda takıyye dediğimiz yutturmacanın bu kadarı olamayacağına göre, kandırılmaya çalışılan yine biz oluyoruz. Takıyye yine bize yapılıyor.

***

İmzayı atacaklar. Şimdi sonrasına bakalım. Varsayalım Kıbrıs Rum Kesimi’nden kalkan bir uçak, bu imzamız nedeniyle bizim havaalanımıza yöneldi. Ya da bir Kıbrıs gemisi limanımıza girdi. Ne yapacağız? Jetleri kaldırıp uçağı mı düşüreceğiz, donanmamız gemiyi mi batıracak? Yarın Rum tarafı veya AB ‘Attığın imzanın gereğini yap’ dediğinde biz ne yapacağız?

Bir süre önce bir uçak Larnaka’dan kalkıp gözlerimizin önünde Türkiye’ye indi. Ne yapabildik? Dışişleri Bakanlığı hemen açıklama yapıp ‘Sorumlusu biz değiliz, DHMİ ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’dür’ demek zorunda kalmadı mı? Topu böylece üzerinden atmadı mı? İsmi verilen kuruluşların gıkı çıktı mı?

AB’den yediğimiz kazıkları şimdi bile gündeme getiremiyoruz. ‘Başkalarıyla sınır sorunu olan bir ülke AB’ye alınmaz.’ Bu, AB’nin olmazsa olmaz ilkelerinden biri değil mi? O halde Rum Kesimi’ni nasıl üye yaptılar? Biz niçin sessiz kaldık ve kalıyoruz?

Şimdi Rumları imzamızla tanıyacağız, sonra da bildiri yayınlayıp ‘tanımayruz’ diyeceğiz! Komedinin, güldürünün, çaresizliğin, zavallılığın ve KKTC’yi hiçbir şey elde edemeden satışa getirmenin bundan ötesi olamazdı. AKP bunu da başardı!

Trabzonspor’u bile Rum Kesimi’ne Türk tarafından değil de, korkudan Atina üzerinden gönderenlerden başka ne beklersiniz! Rumlar böyle istiyordu ve başardılar. Yıllardır tükürdüğümüzü bize yalattılar.

Birbirimizi kandırmayalım. Biz onları çoktaaan tanıdık, şimdi imza atacağız. İşin resmi veya dolaylı yoldan olmasının önemi yok. Bundan sonra AKP’nin yapacağı, bir sürü atraksiyonla Türk milletini kandırmaya kalkışıp
‘İmzaladık ama biz Rumları tanımayruz!’ yutturmacasına sarılmak. Yerseniz! AB yerse!

TAYYİP BEY’E TÜRK KADINI ÜZERİNE DERS

FİKRET Bila’nın ilginç haberi dünkü Milliyet’in manşeti olmuştu: ‘AB kozumuz Tülay Hanım.’ Recep Tayyip Bey İngiltere yolunda gazetecilere şöyle demiş:

‘Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na Tülay Tuğcu’nun seçilmiş olması, Türk kadınının durumunu göstermesi açısından AB’de başmüzakereci Ali Babacan’ın çok işine yarayacak. Türkiye’de kadınların bu mevkilere gelebileceğinin çok önemli bir isbatıdır. Türk kadını için çok anlamlı bir şey. Bu, Avrupa’da Ali Babacan’ın çok iyi takdim edebileceği, anlatacağı bir konudur.’

Vay anasını sayın seyirciler! Türk kadınının önemli bir yere seçilmiş olmasına bile AB gözlüğü ile bakıyor!

Beyefendi! Zat-ı aliniz Türk kadınının bugüne kadar nerelere geldiğinin herhalde farkında değilsiniz. Türk kadınlarından on binlercesi bugüne kadar rektör, dekan, üniversite hocası, hakim, savcı, genel müdür, doktor, mühendis, öğretmen, emniyet müdürü -ve daha niceleri- oldu.

Beyefendi! Zat-ı aliniz madem ki örneğinizi yüksek yargıdan verip ‘AB hoşlanır’ demeye getirmişsiniz, ben de örneğimi aynı yerden vereyim. Nice Türk kadını bugüne kadar Danıştay Başkanı, Yargıtay ve Danıştay’da daire başkanı ve üyesi, Anayasa Mahkemesi üyesi oldu.

Bugün 36 Yargıtay üyesi kadın. Bugün Danıştay’ın 2 Başkanvekili ve 2 Dava Daireleri Kurulu Başkanı ile Genel Sekreteri kadın. Danıştay’da 3 Daire Başkanı, 89 Danıştay üyesinden 36’sı, tetkik hakimi ve savcıların 130’u yine kadın.

Beyefendi!
Madem her şeyiniz AB’ye endeksli, işte size Türk kadını. Ali Babacan’a emir verin, bu dökümleri de elinde bulundursun. O zaman AB belki daha çok hoşlanır!

Hem de siz öğrenmiş olursunuz!

Bir Türk kadınının Anayasa Mahkemesi Başkanı olmasına bile
‘AB gözlüğü’ ile bakmaya kalkışan bu kafa yapısı için başka ne diyeyim!
Yazarın Tüm Yazıları