ON yaşında küçük bir öğrenci okul saatleri dışında Ankara’da ayakkabı boyuyor. Günün birinde okulundan para istiyorlar. Okulun gereksinmeleri, temizlik, tebeşir, kömür için 50 milyon Törkiş lira. Öğrencide ve ailesinde bir kuruş yok. Arkadaşımız Barbaros Muratoğlu devreye girip okul müdürünü arıyor ve bu çocuktan bu paranın alınmamasını istiyor. Okul Ankara’nın göbeğinde. Müdür dertli: ‘Barbaros Bey ben bu parayı bu çocuktan almayayım. Ama inanın, her gün içim kan ağlıyor. Öğrencilerimin büyük çoğunluğu böyle. Okulumda tebeşir yok, harita yok, temizlik yaptıramıyoruz, önümüz kış kömürümüz yok. Bir sınıfta 55 çocuk ders görüyor. İnanın, her ay Milli Piyango bileti alıyorum ve büyük ikramiye çıksın diye dua ediyorum. Bir çıksa, bütün parayı şu virane okul için harcayacağım.’Dikkatinizi bir kez daha çekerim, bu okul Ankara’nın içinde, göbeğinde. ***Doğu illerimizden birinin rektörü, arkadaşımız Kamuran Zeren’e birkaç gün önce anlatıyor: ‘Yılın üç ayını Ankara’da üniversiteye yakıt parası bulmak için geçiriyorum. Kış yine geldi, bizim oralar soğudu. Eğitimden, araştırmadan da vazgeçtik, biz soğuk iklimde binlerce öğrencimizi ve çalışanımızı ısıtmak zorundayız. Allah rızası için biraz yakıt parası diye kapı kapı dolaşıyorum. Devlet para vermiyor. Verilen yakıt parası iki ay ancak yeter. Her yıl böyle oluyor.’Bir başka rektör anlatıyor:‘Maaşlarımız belli bir bankadaki hesaba yatırılıyor. Bu konuda bankalar arasında büyük rekabet var. Bunlar bize zaman zaman araç, eğitim malzemesi veriyor. Bankalar sayesinde birazcık rahat ediyoruz. Maaş dışında devletten hemen hiç para alamıyoruz. Üniversitelerin bu duruma düşürülmüş olması acıdır ve üzücüdür.’***Ve lütfen sıkı durun! Şimdi size bir belge açıklıyorum. İstanbul Valiliği Gaziosmanpaşa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından bütün ilköğretim okullarına gönderilen 17 Eylül 2004 tarihli yazı: ‘Ücretli öğretmenlerin harcama kaleminde (yani bütçede) ödenek bulunmadığı, bu konuda çalışmaların halen sürdürüldüğü, konunun Bakanlar Kurulu önünde bulunduğu, ancak bu çözüm sonuçlanmadığından, ücretli öğretmen görevlendirilmesi teklifinde bulunulmaması, ücretli öğretmenin ‘Herhangi bir ücret talep etmeyeceğim’ şeklinde dilekçe vermesi halinde ise onay alınabileceği hususunda gereğini rica ederim.... Dağıtım: Tüm resmi okullara.’Belgenin ekinde ücretli öğretmenlerin ücret bordrosu var. Ellerine geçen para ayda 104 milyonla 288 milyon arasında değişiyor ve bu paralar aylardan beri ödenmiyor. Peki nedir bu ücretli öğretmenlik? Öğretmen sayısı yetersiz olduğu için devlet okullarında dışarıdan öğretmenlere görev veriliyor. Bunların çoğu ya emekli öğretmenler, ya da üniversite mezunu kimseler. Şimdi akla sorular geliyor.1- Anayasa’ya göre angarya suç değil mi? 2- Ekonomi madem böyle iyi (!) gidiyor, öğretmen ücretleri niçin ödenemiyor?3- Çalıştırılan kimselerden devletin ‘para istemiyorum’ diye belge alması dünyanın neresinde görülür? Beyinler sırf iktidara yağcılık olsun diye kalkınan Türkiye, büyüyen Türkiye edebiyatı ile yıkanırken, madalyonun öbür tarafındaki sefaleti görmek isteyen yok. Özellikle sağlık ve eğitimde olup bitenlerin üzerine gidilmiyor.***Yaratılmak istenen sahte ‘pembe tablolar’ Türkiye’sinde yargı parasızlıktan çökmüş durumda. Eğitim ve sağlık aynı kaderi paylaşıyor. Devlet, anayasa uyarınca peşin ödemek zorunda olduğu kamulaştırma paralarını ödemiyor. Müteahhitlerin parası da ödenmiyor...Ve yatırım harcamalarının neredeyse tümü durmuş durumda. Devlet bu durumlara düşürülmüşken, özellikle bazı büyükşehir belediyeleri vur patlasın çal oynasın anlayışıyla trilyonları savuruyor. Eş dost ve partililer acımasızca zengin ediliyor. Başkanların keyfi, siyasal ve kişisel çıkarı için halkın paraları gaddarca harcanıyor. Soran yok, üzerine giden yok. Tek parti iktidarında korku dağları bürümüş.