Hürriyet Hakkımızdır, Tren Özgürlüktür treni tam 42 gündür yollarda. Daha önce, Hürriyet, Devlet Demiryolları, Akbank Çocuk Tiyatrosu, Uluslararası Af Örgütü, Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Bölümü, Canon sponsorluğundaki belgeselciler ve Konda Araştırma Şirketi ekipleri olarak, "içerde" çalışan 80 kişi olduğumuzu yazmıştım. 80’imiz de hayatımızın yolculuğunu yaptık.
Durun, daha bitmedi, İstanbul Sirkeci ve Kırklareli’den sonra Edirne’de son bulacak, Kars’ta başlayan hak yolculuğumuz. Ancak biz önceki gün İstanbul’da, 42 gün sonra ilk kez evlerimizde uyuduk. Sallanmayan bir yatakta, geniş bir odada. Bunun ne anlama geldiğini size anlatabilmem biraz zor.
Yine de "Tren İnsanları" olarak, o bir gecelik ayrılık bile kötü yaptı bizi. Dün sabah Haydarpaşa’da karşılaştığımız yol arkadaşlarımızla, "Çok özlediiiiim" diye hasret giderdik. Halimiz ne olacak bilmiyorum. Vagonlardan birini Bebek Parkı’na çektirip içinde yaşayacağını söyleyenler... Evinin kapısını kompartıman anahtarıyla kilitlemeye çalışanlar... Evinde kahvaltısını etmesine rağmen, Haydarpaşa’ya gelir gelmez, "Gidip şu Yemekli’de bir kahve içsek mi?" diyenler...
Trensi olduk
Dile kolay, 42 gündür, tıngır mıngır sallanarak yol alırken, 80 kişi "dar alanda paslaştık."
7 gün 24 saat çalıştık ve çok yorulduk. Memleketimizden inanılmaz manzaralarla yol alıp her sabah başka bir şehirde demir atmasak da "duruş aldık." Her sabah, karıncalar gibi trenden döküldük. O şehrin güzel insanlarının bizi coşkuyla karşılamasını, gülerek, saygıyla diplomasi yaparak, bazen de dans ederek kabul ettik.
Kimimiz 1. Sayfalardan Hürriyet Hakkımızdır sergisinin şovalelerini taşırken, diğeri fotobloklarını yerleştirdi. Kimimiz tiyatro sahnesini kurdu, taburelerini taşıdı, kimimiz de konferans vagonunda valiyi, belediye başkanını ağırladı, kimimiz atölyeye alacak çocuk peşine düştü... Akşamüstü olup tüm hengame bittiğinde, eğer zaman kaldıysa o şehrin güzelliklerini keşfetmeye çıktık.
Ooo böyle neler neler keşfettik: Kars’ta Ani harabelerini gördük, Tatvan’da Nemrut krater gölüne girdik, Amasya’nın tepelerinde, kaya mezarların ışığıyla güneşi batırdık, Batman’da Hasankeyf’e -galiba son kez- sadakatimizi bildirdik, bu arada kimi çılgınlarımız Dicle’nin sularına attı kendini... Zonguldak’ta plaj sefası yaptık, Gaziantep’te Zeugma mozaiklerine, Konya’da Çatalhöyük kazı alanındaki ana annelerimize saygı duruşunda bulunduk, Eğirdir’de, içinde yüzdüğümüz gölün balıklarını yedik... Ama hep, insanlara haklarını anlattık, hatırlattık.
Trenden ayrılmak zor
Sonunda tuhaf bir şey oldu; hepimiz trene çok alıştık, değişik bir insan türüne dönüştük: "Trensi" olduk. 14 Ağustos’ta Sirkeci’de trenden nasıl ayrılacağımızı kara kara tren gibi düşünüyoruz. Galiba ayrılamayacağız.
O yüzden, bu projeye ortak olan ve başından bu yana sevgi, saygı ve sonsuz konforlu hizmetle destekleyen, başta Genel Müdür Süleyman Karaman olmak üzere tüm Devlet Demiryolları yetkililerine ve çalışanlarına duyurulur: Biz Trensiler, Haydarpaşa’da treni işgal edebilir, bundan sonra orada yaşayabiliriz.
Giderek sığamazsak, vagonlar üzerine kaçak kat çıkmayı düşünüyoruz!