Taklitlerinden sakınınız

Su uyur düşman uyumaz derler ya, bu hafta gazetede okuduğum bir haber bu sözü hatırlattı. Son altı aydır pandemi nedeniyle dünya çapında bir uyku halindeyiz. Kötü bir rüyadan uyanmayı bekliyoruz. Her şey biraz askıda. Tüm kararları son ana bırakmak zorunda kalıyoruz.

Haberin Devamı

Toprakla uğraşan insanlar için durum biraz daha farklı. Doğa, virüs için karantina kararı almadı. Ağaçların, bitkilerin çiçek açmasında, koyunların ineklerin süt vermesinde yaş ya da saat sınırı yok. Doğal yaşam, hayatına olduğu gibi devam ediyor. Üretim de öyle.
Burada uyumayan düşman ise gıda dolandırıcılığıyla mücadele eden polis birimi. Elbette düşman değil hem doğru üreticinin, tüketicinin, aynı zamanda bir anlamda geleneğin koruyucusu.
İtalya şubat ayından itibaren çok zor bir dönem geçirdi. Özellikle de Kuzey İtalya. Büyük kayıplar verildi, hayat durdu. Okuduğum haberde gıda dolandırıcılığıyla mücadele eden polis biriminin 6 ayda 40 bin 795 kimyasal analiz ve duyusal tadım da içeren teftiş yaptığı yazıyordu. Bu teftiş; zeytinyağından şaraba, peynirden konserve gıdaya kadar tüm ürünleri kapsıyor.
Tarım Bakanlığı müsteşarlarından Giuseppe L’Abbate bu konuyla ilgili yaptığı açıklamada teftişlerin üçte birinin Kuzey İtalya’da gerçekleştiğinin tam olarak yüzde 17’sinin Lombardiya ve Veneto bölgelerinde yapıldığının altını çiziyor.
İtalyan tarım ürününü kalitesini korumak, kriz anında doğabilecek yolsuzlukları mahal vermemek için gerçek bir felaket ortamında ip elden bırakılmamış. Bu iki bölgede en çok kontrolü yapılan ürünler ise yılda 5 milyon kalıptan fazla üretilen, coğrafi işaretli Grana Padana peyniri ve İtalya’nın dışarı en çok sattığı, uygun fiyatıyla cazip, yine coğrafi işaretli Prosecco şarapları.
Bu haber beni çok düşündürdü, duygulandırdı da açıkçası. İtalyanların savaş ortamı gibi bir durumda dahi ürünlerine olan bağlılıkları, saygıları takdiri hak ediyor. Haberin devamı ise “rahat nefes aldık” şeklinde. Görünen o ki İtalyan üreticiler pandemi döneminde en azından 2019’da yaptıklarından daha fazla yolsuzluk yapmamışlar. Yolsuz, yine yolsuz ama kriz anı kimseyi yoldan çıkarmamış.
İtalya’nın gıda polisleri çok donanımlı, sıkı çalışan bir ekip. Yıllar önce Floransa’da zeytinyağı tadımı eğitimi alırken sınıfa tabancayla gelen iki kişiyi çok yadırgamıştım.
Neden eğitime silahla geldiklerine anlam verememiştim. Ta ki, kahve arasında zeytinyağı üreticisi sınıf arkadaşım Nico ile dedikodu yapana kadar.
Nico, bu iki kişinin polis olduğunu, denetim yapabilmek için eğitim aldıklarını, dersler mesai saatlerine girdiği için silah taşıma zorunlulukları olduğunu anlatmıştı.
Gıda denetimi yapan polisin konusu üzerinde ciddi eğitim alması harika bir şey. İlerleyen yıllarda yine böyle bir polisten ders aldım.
Bu sefer konu zeytinyağı üreticisinin tüketiciye ve AB’ye olan yasal sorumluluklarıyla ilgiliydi.
Türkiye’de durum nasıl bilmiyorum ama İtalya’da bu işlerle uğraşan polisler hem tadım ustası hem de inanılmaz bir hukuk bilgisine sahipler.
Aynı zamanda konularıyla ilgili mükemmel teknik bilgileri var.
Teftiş ettikleri şeyin teknik prosedürüne en az bu işi yapan kadar hakimler. Zeytinyağı sıkmayı, peynir yapmayı biliyorlar. Tüm bunlara rağmen, özellikle büyük ihracatlar söz konusu olduğunda isteyen yolsuzluğunu yapıp bir çuval inciri mahvedebiliyor. Birkaç sene önce Amerika’da İtalyan marka zeytinyağı konusunda yaşanan skandal gibi.

Yazarın Tüm Yazıları