EKONOMİDEN sorumlu bakanımız değerli Ali Babacan, kamuoyunu dürüstçe bilgilendirmeye başladı. Memnun oldum.
Pazartesi günkü konuşmasında "yapısal reform" değimini kullandı. Ben ezelden beri "yapısal", "reform", "devrim", "çözüm", "değişim" gibi kulağa hoş gelen kelimeler duyduğum zaman huzursuz olurum. Acaba bu kelimeyi kullanan ne demek istedi diye düşünmeye başlarım. Babacan gibi mesuliyetini müdrik bir insan şüphe yok "yapısal reform" denilen zarfın, mazrufunu da yakında açıklayacaktır. Ben de huzursuzluktan kurtulacağım. Ekonomi edebiyatımızda, yapısal reform deyimi bugüne kadar, daha ziyade kamu finansmanında bütçe açıklarını azaltacak düzenlemeler anlamında kullanılmıştır. Yani kamu harcamaları başıboş bırakılmayacak ve kamu gelirlerini sağlam kaynaklara dayandırılacaktır. Ne var ki olaylar böyle gelişmemiştir. Çünkü siyasi düşünce ve iktisadi sorunlara çözüm geliştirme yeteneğimiz, cumhuriyet bittiğine göre, Osmanlı’dan tevarüs ettiğimiz değer yargıları ve yöntemlerle sınırlıdır.
* * *
Bugünkü ABD gibi, Osmanlı Devleti’nin de en güçlü yanı savaşma yeteneği idi. Osmanlı Devleti Avrupa’da savaş kaybetmeye başladıktan sonra kendine güvenini kaybetmiş ve reform (Islahat ve Tanzimat) yapmaya karar vermiştir. Bu sebeple Osmanlı’da yapısal reformlar yani "modernleşme" önce silahlı kuvvetlerde başlamıştır. Osmanlı, Batı’nın askeri teknolojisi karşısında o kadar eziklik duymuştur ki, kendi ordularının başına Alman generaller getirmekte beis görmemiştir. Yine aynı dönemde sivil hayatın iktisadi veçhesinde de Batı’ya teslim olmuştur. Osmanlının modernleşme ve kamu finansmanı için geliştirdiği üç temel yöntem vardır. Birincisi "imtiyaz" , ikincisi "iltizam", üçüncüsü "dış borçlanmadır". Osmanlı şöyle düşünmüştür. Ülkenin gelişmesi için demiryolu inşa edilmesi şarttır. Ancak elde ne teknoloji ne de para vardır. Çare: verirsin Almanlara veya Fransızlara imtiyazı, onlar da hem demiryolu sistemi inşa ederler hem de işletirler. Havagazı, elektrik, tramvay işletmeleri kurmak veya sigara üretimine başlamak mı gerek? Yine aynı yöntem: Ver yabancılara imtiyazı, onlar hem parasını bulsun, hem kursun, hem işletsin. Biraz da saraya para versin. Vergi toplamak da sıkıntı mı var? Çare: Vergi toplama işini özelleştir. Vergi toplama yüklenicileri (mültezim) devlete peşin para versin, sonra gitsin kendisi köylüden vergi toplasın. Hálá paraya ihtiyaç mı var? Git Galata Bankerlerine onlardan faizle borç al. İmtiyaz, iltizam ve dışarıdan borçlanma yöntemleriyle modernleşme ve kamu finansmanı sorunlarını çözdüğünü sanan Osmanlı Devleti sonunda hem siyaseten batmış hem de iktisaden de geri kalmıştır.
* * *
Geldi dayandı soru "yapısal reform" denilen zarfın içeriğine. Bilmek gerek. Değerler ne, hedef ne, strateji ne, proje ne?