İKİ yıl (1965 ve 1966) Amerika’nın Doğu sahilindeki ikinci büyük kenti olan Philadelphia’da lisansüstü öğrenim gören bir öğrenci olarak yaşadım.
Döndüğümde 29 yaşındaydım. Gitmeden önce Arçelik’te şube müdürlüğü yapmış ve 25 ay süren askerliğimi tamamlamıştım. Yani, çevremde ne olup bittiğini az çok anlayacak kadar bilgi ve tecrübe sahibiydim. Toplumsal ve iktisadi olaylara ilgi duyuyordum. Lise çağında başlayan gazetecilik tutkum, beni tanımlayan ve tamamlayan bir özelliğim olmuştu. Yurda dönünce, hem sanayide çalışmaya hem de yazarlığa başladım. Dr. Şahap Kocatopçu’nun başkanı olduğu ve benimde kuruluşunda rol aldığım Türk Sevk ve İdare Derneği’nin çıkaracağı derginin yayın kuruluna dáhil oldum. Dergi kapanıncaya kadar bu görevi sürdürdüm. Diğer yandan daha çok okura ulaşmak amacıyla, Milliyet gazetesinde Ali Gevgilili’nin yönettiği "Düşünenlerin Düşünceleri" köşesine yazılar yolmaya başladım. 1967 yılında Milliyet’te çıkan iki yazımın biri "Şehirlerde İmar Vahşeti" diğeri ise "Şehirlerde Trafik Vahşeti" başlığını taşıyordu.
* * *
Philadelphia, Amerika’nın "merkezi çökmüş-çevresi gelişmiş" büyük şehirlerinden biriydi. Biz oradayken, diğer benzeri büyük Amerikan kentleri gibi, bu şehrin merkezinin de "Kentsel Dönüşüm"den (Urban Renewal) geçmesi gereği tartışılıyordu. Çalışmalar, mimari projelendirme aşamasına henüz gelmemişti. Dönüşümle ilgili kavram (konsept) geliştirme aşamasındaydı. Bu tartışmaları dikkatle izledim. Bu yüzden gelir gelmez imarla ilgili yazı kaleme aldım. İstanbul’da gözlemlediğim imar vahşetini önlemek için kapsamlı bir "Kentsel Dönüşüm" projesine ihtiyaç olduğunu anladım. Bunun için yazımda bir iktisadi model önerdim. Bu modelin esası, kentsel mekánlarda gömülü bulunan define değerindeki "rantlarla" (imar planı değişikliklerinin sağlayacağı arsa değer artışları) kentlerin yeniden inşasını finanse etmekti. Benim önerdiğim modele göre, rantlar kamuya ait olacak, oradan dönüşüm projelerinin finansmanına tahsis edilecekti. Bu sağlanamazsa, şehirde, kaçınılmaz olarak "rant yağması savaşları" başlayacak ve sonucunda ortaya imar vahşeti çıkacaktı.
* * *
2005 yılında "Yıpranan Kent Dokularının Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması" adlı bir kanun yürürlüğe girdi. Bu kanunda, kentsel mekán rantlarının, kamuya ait olduğu belirtilmediği gibi, varlığı zımnen kabul edilen bu rantların kamunun kasasına nasıl akacağı ve nasıl kullanılacağını açıkça düzenlemiyor. Bu nedenle, kentsel dönüşüm uygulamalarının, yine rant kavgalarına sebep olması çok muhtemel.
* * *
Kentsel dönüşüm, çok karmaşık bir konudur. Benim ele aldığım işin iktisadi yönü, olayın sadece bir kesitidir. İşin sosyal, estetik, tarihi, beşeri yönleri vardır. Çok temel bir soru da, tarih boyunca "yaşayanların, mimari çevreyi belirlediği" belliyken, dönüşüm projelerinin ister istemez "mimarinin, yaşayacak insanı belirlemesi" gibi anti-demokratik addedilebilecek bir unsur içermesidir. Ama bu böyle olmaya mecburdur.