Paylaş
Bu görüşmeler Iran ekonomisinin mali bir çalkantıya girdiği bir döneme rastladı. Ambargo yüzünden bir süredir uluslar arası ödeme siteminden yararlanamayan İran, dış ticaretini altınla yapmaya başlamıştı. Bu sebeple Türkiye’nin altın ihracatı patladı ve makro hesaplar bozuldu. Ödeme amacıyla yapılan altın ihracatı, ticaret değil, sermaye hareketidir. Ödemeler Dengesi buna göre düzeltilmelidir.
TİCARET SİYASETTEN ÖNDE GELİR
“Çaktırmadan atom bombası yapacak, tepemize atacak” diye Batılı Devletler İran’ın nükleer santral kurmasına karşı çıktı. İran’ın, biz sadece elektrik üreteceğiz, atom bombası yapmayacağız yolundaki beyanlarına inanmadılar. İran “İslam Cumhuriyeti” olduğundan beri, biraz da petrolüne güvenerek, Başta Amerika olmak üzere Batı karşıtı bir politika izledi. Ancak “Ticaret, siyasetten önde gelir” diyen Almanlar başta olmak üzere, Avrupalılar İran’la iş yapmayı sürdürdü. Çünkü İran “Satın alma Gücü Paritesi”ne göre 1 Trilyon dolarlık bir ekonomidir. Bizim gibi Dünya’nın 17’cisidir. Üstelik başta Çin ve Japonya olmak üzere Asya ülkelerinin petrol kaynağıdır. Türkiye için de “dost ve kardeş” bir ülkedir. Bizim de ticaret ortağımızdır.
YA NÜKLEER SANTRALI DENETİME AÇ YA DA AMBORGOYU YERSİN
Her ne kadar Batı, karta kaçmış aslan gibi dursa da, hâlâ emperyalist “Düvel-i Muazzama” dır. ABD, dünyanın en büyük “savaş makinesidir”. Vurdu mu oturtmaktadır. Amerikalı coniler “anaların ağlamasına bakmadan” dünyanın her yerinde savaşmakta, ölmekte ve öldürmekteler. Amerika’yı, Dünya devleti yapan onun bu özelliğidir. Yoksa kimse ABD’yi takmaz. İşte bu ABD, yanına Avrupalı yandaşlarını da alıp, 2010 yılında İran’a karşı finansal ambargo uygulama kararı aldı. Biz bile buna uyduk. İran, her yıl milli gelirinin yüzde 10 kadar “cari işlem” fazlası verir. 150 milyar dolar “net” döviz rezervi vardır. Kamu borçlarının milli gelire oranı sadece yüzde 17’dir. Ama ambargo yüzünden “ödeme yapamaz” hale düştü. İran Riyal’i son 2 yıl içinde dolar karşısında yüzde 65 değer kaybetti.
DEVALÜASYON ENFLASYONU TETİKLER
İran’da enflasyon yüzde 23 olarak biliniyordu. Profesör Steve Hanke bu oranın son ayda yüzde 65’e tırmandığını iddia ediyor. Hatta yazısına “Hiperenflasyon (yani bir ayda yüzde 50’den fazla) İran’a ulaştı” diye bir başlık dahi atmış. Eğer halkı paniğe kapılmazsa, büyük döviz rezervi ve denk bütçesiyle İran’ın bir “devalüasyon-enflasyon” sarmalına gireceğini sanmıyorum. Ama İran ekonomisinin başının belada olduğunu da kabul etmek gerekir. Bu ortamda Türkiye ile İran arasındaki ticaretin bırakın patlama yapmasını mevcut düzeyde sürdürülmesi bile yürek ister. Çünkü “Amerika bizi gözetliyor”.
Son Söz: Ekonomi, siyasetin; siyaset, savaşın esiridir.
Paylaş