Paylaş
GÜNCEL SORU: Acaba kriz bitti derken 2010’da ikinci bir çöküntü ortaya çıkabilir mi? İktisadın sosyetik diliyle kriz “duble dip” yapar mı?
LALA TEDBİR NİCEDİR?: Birinci dip, mali piyasaların yanlış işler ve işlemler yapması yüzünden oluşmuştu. Öyleyse, mali piyasa işlemleri daha sıkı “kısıtlayıcı” kurallara bağlanırsa, kriz kâhini Rubini dâhil, pek çok iktisatçının “duble dip geliyor” öngörüsü gerçekleşmez.
* * *
İşte bu ahval ve şerait altında, Almanya, mali piyasalarda yaşanan kur, faiz ve borsa dalgalanmaların şiddetini ve frekansını azaltmak için harekete geçti. Bu maksatla, saf ama tamahkâr yatırımcıların, cingöz spekülatörlerin ve bilhassa banka ve borsa esnafının uyması gereken yeni bir kurallar dizisi yürürlüğe koydu ve koymaktadır. Daha çok “açığa satmalar yasaklanacak” şeklinde verilen bu haberleri, medyadan hep birlikte takip ediyoruz. Muhtemelen, bu kısıtlayıcı kuralların kapsamına, “ipotekli kredi işlemlerini” (mortgage) de dâhil etmek gerekecektir. “Açığa satmak” sahip olunmayan bir malı, ileri bir tarihte teslim edilmek üzere, fiyatı nasıl olsa düşecek, teslim günü malı piyasadan düşük fiyatla alır, alıcıya teslim ederim, aradaki fark da cebime kalır düşüncesiyle alivre satış sözleşmesi yapmak demektir. Bu kabil “spekülatif” yani geleceği kestirmeye dayalı iddialı işlemler, bazı oyuncuların iflâsını kaçınılmaz hale getirir. İflas, dalga, dalga yayılır.
* * *
Kurların, faizin, hisse senedi ve emtia fiyatlarının sık ve/veya şiddetli dalgalanması (inip, çıkması) iktisadi hayatı iki yönden olumsuz etkiler:
- Birincisi, bu iniş çıkışlar, “belirsizlik ortamı” yaratır. Belirsizlik ise “risk” içerir. Risk olan yerde “risk primleri” yükselir. Girişimcinin cesaretini kırılır. Yatırımlar düşer. Yükselen risk primleri “iş yapma maliyetini” artırır. Artan maliyet, talebi düşürür, ekonomiyi yavaşlatır.
- İkinci olarak; yatırım araçları fiyatlarının dalgalanması, insanları tahrik eder. İnsanoğlu fıtraten aç gözlüdür. Ömrü boyunca, kolayından zengin olma hayaliyle yaşar. Bildiğiniz gibi “risk ve fırsat” bir madeni paranın “yazı ve tura” gibi birbirinden ayrılamaz iki yüzüdür. Dalgalı ortamlar tamahkârlığı azdırır. Hele, hele bugünlerde olduğu gibi, iktisadi krizden çıkmak için “sıfır reel faiz” politikasının uygulandığı bir parasal ortamda risk iştahı daha da artar. Fırsat arttıkça, “tehlike” de artar. Risk gerçekleşince bu işlere kredi veren bankalar yani tasarruf mevduatı tehlikeye girer. Halkın mevduatı batmasın diye devlet, bankaları kurtarır. Kişisel zararları, iç borçlanma ve vergi salma yoluyla topluma ödetir.
* * *
Kural, belli bir ilkeyi hayata geçirmek için konur. Ne yazık ki; o ilkeye uymak istemeyenler, her kuralın etrafından “hülle” yoluyla dolanır. Tedbirin zor yanı, kısıtlayıcı kuralı koymak değil, hüllecilerle baş edebilmektir.
Son Söz: Kuralsız ilke faydasız, ilkesiz kural zararlıdır.
Paylaş