KRİZ teğet geçti “out”; kriz her an kapıyı çalabilir “in” oldu. Sırtında yumurta küfesi olmayan modern çağın kâhinleri iktisatçılar, sözlerinin ciddiye alınması için yerli yersiz krizden bahseder.
Bu normaldir denebilir. Pekiyi, sırtında yumurta küfesi olan Başbakan Yardımcısı veya AKP Genel Başkan Yardımcısı gibi yetkili ve etkili kişilerin “kriz kapıda, aman ha! Tutumlu olun, az para harcayın” demesi normal mi? Yani sık rastlanan bir davranış mıdır? Tabii ki, hayır. Öyleyse ortada gerçekten bir iktisadi kriz ihtimali var. Hatta bazılarına göre bu kaçınılmaz bir oluşum. İKTİSADİ KRİZ NEDİR Artık hepimiz ezberledik, kriz “milli gelirin düşmesi” yani fakirleşmek demektir. Kişi, bordrolu olarak çalışıyorsa, işini kaybetmesi; dükkân veya iş sahibi ise, cirosunun düşmesi ve hatta işyerini kapatması onun için kriz demektir. Kısaca kriz, çoğunluğun, gördüğünden aza razı olma mecburiyetinde kalmasıdır. Ancak bu tanımlar krizin görünür sonuçlarıdır ama kendisi değildir. Kriz aslında bir düzeltmedir. Kriz çıkması için, bir şeylerin uzunca bir süredir bozuk gidiyor olması ve bunları düzeltecek önlemlerin alınmamış olması gerekir. Üstelik kriz, kendi kendini azdıran bir sarmaldır. Yani krizi doğuran sebep veya sebepler ortadan kalksa bile, kriz bitmez. Bir süre daha devam eder hatta derinleşebilir. Çünkü kriz çıkınca, kişi veya kurumların kendilerini korumak için alacağı önlemler çoğu kez krizi azdırır. Mesela yatırımların ertelenmesi ve tüketim harcamaların kısılması, milli geliri düşürür. Diyelim bir tepenin üstünde kocaman bir kaya var. Birkaç kişi, kendileri için daha avantajlı bir konuma gelmesi için ellerinde küskülerle kayayı dibini oyuyorlar. Derken kayanın dengesi bozuluyor ve yamaç aşağı yuvarlanmaya başlıyor. Aynı kişiler ellerindeki küskülerle kayanın önüne geçip onu durduramazlar. Kaya, üzerindeki enerji bitinceye kadar arazinin topografyasına bağlı olarak yuvarlanmaya devam edecektir. Pek tabii kayanın yuvarlanmasını yavaşlatmak hatta durdurmak için bir şeyler yapılabilir. Daha da önemlisi kayanın yuvarlanmasının yaratacağı hasarı azaltıcı önlemler alınabilir. Ama biliyoruz ki bunların etkili olması hem zordur hem de sonuç alınması zamana vabestedir. İKTİSADİ KRİZİN ÇÖZÜMÜ... İktisadi krizlerin “kök sebebi” kişilerin gelirlerini, milli gelirden hızlı büyütme kurnazlıklarıdır. Milli gelir artışı zaten bir ortalamadır. Yani bazılarımızın yıllık gelir artışı, milli gelir artışından yüksek, bazılarınızın ki düşük olur. Ancak ortalamanın üstünde gelir veya servet artışı sağlayanların sayısı ortalamanın altında kalanların sayısını aşıyorsa, ekonomide bir veya birkaç balon oluşuyor demektir. Bunların başında da “varlık fiyatları balonu” ile “dış borçlanma balonu” gelir. Her iki balon da sürdürülebilir değildir. Mutlaka sonunda patlar. Kriz sonunda kâğıtlar yeniden dağıtılır. Yeni bir gelir ve servet bölüşümü ortaya çıkar. Kişiler ve kurumlar bu yeniden dağılıma direndikçe kriz derinleşerek sürer gider. Son Söz: Krizden önce, bina ile borç çok olur.