Paylaş
Bu günlerde yaşadığımız orman yangınları ne yazık ki hepimizin yüreğini yakıyor. Türkiye’de Antalya’nın Manavgat ilçesinde başlayan orman yangınlarının birçok ilimize yayılması doğal ve yerleşik yaşama büyük tehdit oluşturdu.
Yangın, panik, korku ve kaygı gibi insani duyguların son derece yüksek olmasıyla birlikte oluşan harabiyetin de en üst seviyede olduğu bir durum ne yazık ki. Bu sebeple konuya stratejik ve bütüncül bakmak, yangının çıkması hatta söndürme aşamasına gelinene kadar, önceden kestirme ve önleme aşamalarına dair farkındalık içeren bir risk planına sahip olmamız oldukça önemli.
Şimdi küresel ısınmanın, kundaklamanın veya kazaların da etkisiyle giderek artan, dünyada ve ülkemizde de her yıl milyarlarca hektarlık alanı yok eden orman yangınlarına dair 360 derece kontrol ve mücadele için destek alınabilecek teknolojik yöntemlere bakalım.
Uydu Teknolojileri Katkıları
İnternetten haberleşmesinden GPS’e kadar birçok teknoloji için büyük fayda sağlayan uydular orman yangını ile mücadele teknolojileri arasında da önemli yere sahip. NASA uydularının termal kameraları ile tüm dünyada yangınları tespit edilerek yangınla mücadele için anlık takipler dünyayla paylaşılıyor. NASA orman yangınlarını bölgelerde yaşanan sıcaklık artışıni baz alarak hesaplıyor. Yangının nerede çıktığını veya kritik sıcaklık derecesine yükseldiğini anlamak için ise devletlerin ormanları sürekli şekilde sensörler aracılığıyla takip etmesi gerekiyor.
Örnek vermek gerekirse Amerika’nın acil müdahale sistemi NASA uydularının ve yangınla mücadele ekiplerinin entegre olduğu acil müdahale sistemini içeriyor. Uydu takip verilerine ilaveten uçaklarla da yangın tespiti gerçekleştiriliyor. Diğer yandan kara ekipleri ise uydu ve uçakların sağladığı verileri değerlendirerek yangına müdahaledeyi gerçekleştiriyor. Küresel ısınmanın ormanlar için aşırı kritik önem arzettiği şu dönemde erken uyarı sistemleri hayati önem taşıyor. Bu sayede yangın büyümeden söndürme ve müdahale sağlanabiliyor. Yangın çıktıktan sonra uygulanabilecek çözümler olsa da her zaman için önleyici çözümlerin uygulanması kayıpları en aza indirmede etkili.
Yangın tespit sistemine başarılı bir örnek ise Fireball International adlı Avusturya firmasının iki yıl önce özel uyduları ile ABD’de yer alan bir yangını başladıktan sonra 66 saniye içinde tespit etmesi.
IOT (Nesnelerin interneti) teknolojisinin de yangın önleme çalışmalarına büyük katkısı var. Bu teknoloji, yangınla mücadelede uyduların ve biraz sonra bahsedeceğim dronelerın, yangın robotlarının görevlerine katkı sağlıyor. Böylece tehlikeyi fark etmede kullanılan hassas nesnelerin interneti teknolojileri birbiriyle iletişim kurabiliyorlar. Bu sensörler enerjisini güneşten alarak sahada kullanılabiliyorlar. Dış ortam koşullarındaki CO2 oranı, mevsim normallerinin dışında seyreden sıcaklık değerleri gibi erken uyarıları bildiriyorlar.
Yapay Zekalı Yangın Önleme ve Söndürme
Uydu verileri, meteoroloji verileri, IoT cihazlarından elde edilen veriler, uzaktan elde edilen ve yapay zekanın üzerinde çalışabileceği büyük verilerdir. Bu toplanan büyük veri üzerinde çalışan veri madenciliği ve yapay zekâ algoritmaları son yıllarda verileri işlemede oldukça yoğun kullanılıyor. Orman yangınlarının tahmininde ve modellemesinde de makine öğrenme ve yapay zekânın yer aldığı birçok çalışma bulunuyor.
Bu konudaki çalışmalara örnek olarak geçtiğimiz sene başında Avustralya, onlarca kişinin ölümüne, milyarlarca hayvanın telef olmasına neden olan orman yangınlarını bir saatte söndürecek bir programı hayata geçireceklerini açıklamıştı. 2025'te başlayacak “Yangın Kalkanı Misyonu” adını verdiği program ile dron, uydu teknolojisi ve yapay zekâ yöntemlerinden faydalanarak ülkenin herhangi bir yerinde çıkan yangının bir saat içinde takip edilip söndürülmesi amaçlanıyor.
Çevre sorunlarına duyarlı genç girişimcilerde bu konuda farklı projeler üretiyor. California’da yaşayan 14 yaşındaki Ryan Honary, yaşadığı bölgede de sık sık çıkan orman yangınlarının büyümeden nasıl kontrol altına alabileceği üzerine düşünerek SensoRy AI, doğal kaynakları tehdit eden tehlikeleri önlemek için yapay zekayı kullanan kablosuz ağ bağlantılı bir sensör sistemini orman yangını riskinin yüksek olacağı bölgelere yerleştirdiği projesi üzerinde çalışıyor.
Drone Teknolojisinin Katkıları
Orman yangını ile mücadelede uydulardan gelen bilgileri teyit etmek ve yangının yerini hatasız tespit için kullanılan dronelar da en önemli teknolojik çözümler arasında yer alıyor. Yangın esnasında, her ekipman her arazi ve doğa koşullarında kullanılamıyor. Arazinin coğrafi yapısı, rüzgârın yönü gibi kriterler farklı çözümler gerektirebiliyor. Helikopterlerin rüzgâr oluşturarak yangının yayılımını artırdığı koşullar oluşabiliyor. Buna ilaveten helikopterin veya insanların giriş yapamadığı dar alanlarda dronelar kullanıma uygun oluyor. Dronelar söndürme işlevinde kullanılmakla birlikte yangının tespitinde de büyük katkı sağlıyor. Üzerlerinde bulunan kızılötesi ve termal kamera ile haritalama, tespit ve önleme çalışmalarında da büyük fayda sağlıyor. Kritik bölgelerin belirlenmesi ve “orman risk haritası” hazırlanmasına katkı sağlıyorlar. Bu yöntem İngiltere’de 2020 yılında çıkan yangınlarda kullanıldı ve başarılı sonuçlar elde edildi.
Drone destekli söndürme çalışmalarında kullanılan bir diğer yöntemde “Ejder Yumurtası” (Dragon Egg) denen ve kimyasal bir reaksiyon sayesinde düştüğü yerde alev alan ateş toplarının atılması. Yangının bulunduğu hedefe varan drone, 4 dakika içinde 450 adet yanıcı topu hedef üzerine bırakabiliyor ve saha ekiplerine yardımcı oluyor.
İlaveten dronalarda yer alabilecek yüz tanıma teknolojileri ile ormanlara arar vermeye çalışan kişilerin varlığı da anlık olarak tespit edilebilir.
Yangın Söndürme Robotları
Neredeyse her alanda kullanılan robotlar orman yangınları ile mücadele için kullanılan teknolojiler arasında söndürme faaliyetlerine katkı sağlayabiliyor. Yangını kara ve hava müdahalesi olarak düşünürsek bu robotlar itfaiye ekiplerine önemli katkı sağlama potansiyeline sahip. İtfaiye ekipleri yüksek ısıda her ne kadar koruyucu ekipman kullansalar da yetersiz kaldıkları noktalarda örneğin ısıl ABD’deki Thermite adlı bir yangın söndürme robotu gibi ısıl dayanımı yüksek malzemeden üretilen bu robotlar önemli destek gücüne sahip. Bu sebeple Los Angeles İtfaiyesi, paletleri sayesinde engebeli arazilere tırmanabilen bir dakikada ise 2 bin 500 galon suyu yangına sıkabilen özelliğine sahip Thermit RS3 robotunu müdahale ekibine dahil etti. Neredeyse tek başına bir söndürme ekibi gücüne sahip olan olan, termal kamera ile kontrol ekibine görüntü aktaran bu robotla 500 metre uzaktan kontrol imkânı sağlayabiliyor.
Sanal ve Artırılmış Gerçeklik Teknolojilerinin Desteği
Oryantasyon ve eğitim özellikle saha ekiplerinin koordinasyonlu çalışmasında çok önemli bir katkı sağlıyor. Yangın gibi son derece tehlikeli bir ortamda görev alan kişilerin bazı beklenmedik durumlara karşı olabildiğince hazırlıklı olması ekibin entegrasyon gücünü de artırıyor. Teknoloji destekli eğitimler bu noktada ekiplerin aldığı fiziksel eğitimlerin sağladığı bilgileri desteklemeyi amaçlıyor.
ABD’de son yıllarda artış gösteren yangınlarla mücadelede sanal gerçeklik başlıkları ile paraşüt ekiplerinin eğitimini desteklemeye başladı.
Artırılmış gerçeklik teknolojisi de yangınla mücadelede sınıf eğitimlerinde kullanılmaya başlanıyor. Bu sayede ekiplerin hem psikolojik hem de fiziksel tepkilerinin güçlendirilmesi bu sayede yangınla mücadeleye daha fazla adapte olmaları amaçlanıyor.
Avusturyalı FLAIM firması bu amaçla oldukça kapsamlı bir Sanal Gerçeklik Eğitim Sistemi geliştirdi. Sanal gerçeklik başlığı ve simülatörün kullanıldığı eğitim setleri yangın esnasında gerçekleşebilecek birçok senaryoyu eğitime katılanlara yaşatıyor. Eğitim simulasyonu ormanlar, havaalanları, gaz istasyonları, rafineriler, madenler, fabrikalar, konutlar gibi yangın riskinin yüksek olduğu lokasyonları kapsıyor. Bu sayede katılımcıların karar mekanizmalarının geliştirilmesi hatta bu ortamda yapacakları hatalardan öğrenerek gerçek vakalar karşısında daha verimli olmaları sağlanıyor.
Bu teknolojiler gelişimini sürdürmeye her geçen gün devam edecek. Önemli olan riskleri belirleyip en uygun yöntemlerle bu doğa felaketinin önüne geçmek ve ormanlarımızın varlığını korumak.
Paylaş