Paris yine rakipsiz

New York’ta başlayıp Londra, Milano ile devam eden moda maratonuna yakışır bir kapanış haftası yaşandı Paris’te.

Haberin Devamı

Üç gün önce sona eren Paris Moda Haftası, koleksiyonları, göz kamaştıran şov prodüksiyonları, davetleri ve partileriyle yine şaşırtıcı yine benzersizdi

Önümüzdeki sezon trendleri belirleyecek 5 marka

DIOR: John Galliano’nun skandal ayrılışıyla Dior’un kreatif direktörlüğüne gelen tasarımcı Raf Simons, efsane tasarımcı Dior’un mirasını mükemmel bir şekilde yorumlayan bir koleksiyon sergiledi Paris’te. Dior yaşasaydı kendisi de Dior kadınını bu modernlikte hayal ederdi bence. Set tasarımıyla adeta bir harikalar diyarını anımsatan defilede Simons, Dior kadınının kodlarını en çağdaş şekilde biçimlendirmiş. Klasik ceketler, çiçek desenler, florasan renkler, 50’ler siluetleri ve finaldeki muhteşem metalik kokteyl elbiseleriyle Paris’in yıldızı olmayı başardı.
CELINE: Tasarımcı Phoebe Philo, Celine markasının kreatif direktörlüğünü yapmaya başladığında ‘yepyeni bir kadın’ silueti ve tasarım anlayışıyla adeta bir devrim gerçekleşmişti. Hatırlayacaksınız, moda eleştirmenleri tarafından ‘21. yüzyılın yeni minimalizm ve modernite anlayışını temsil eden tasarımcı’ olarak lanse edilmişti. Ticari olarak da kabul görmesi uzun sürmedi ve bir anda tüm kadınların gözde markası oluverdi. Kim Kardashian’ın bile... Özellikle ‘it bag’ denilen ve sezonun en çok arzulanan çantası olma unvanını birkaç sezondur elinde başarıyla tutuyor, rakiplerine şans bile tanımıyor. Müthiş bir koleksiyon, 1920’lerin ünlü fotoğrafçısı Brassai’nin Paris graffiti kayıtları referansı, ultra modern kesimler, desenler, formlar ve yine yepyeni taptaze bir kadın.... Philo fonda çalan Soul 2 Soul’dan ‘Back To Life’ parçasıyla yine sezonun en iyi defilelerinden birine imza attı ve asla tıkanmayacak, kendini hep geliştirecek bir tasarımcı olduğunu kanıtladı.
GIVENCHY: Tasarımcı Ricardo Tisci yarattığı ‘rock-elegan’ şıklıkla yeni jenerasyon tasarımcılar arasında da yıldızı en parlak olanların başında geliyordu. En cool, en hip, en havalı, en rock, yeni Parizyen hep onun adıyla anıldı ve en çok kopya edilen markalardan biri oldu. Bu sezonki koleksiyonuysa tasarımcının couture ustalığını hazırgiyime, tasarımcı kimliğini de bir üst seviyeye taşıyan bir sıçrama tahtası oldu. Defile mekânına girer girmez alanın ortasındaki çarpışmış, dumanı tüten siyah Mercedes’ler ve makyaj sanatçısı Pat McGrath’ın muazzam yüz maskeleriyle birlikte sergilediği bu koleksiyonuyla yine Givenchy markasını sezonun trendsetter’ı yaptı ve kariyerinde yepyeni bir sayfa açtı denebilir.
CHANEL: Karl Lagerfeld için boşuna ‘modanın dâhisi’ denmiyor. Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ve yaratıcılıkla Chanel markasını hep zirvede tutmayı çok iyi biliyor. Her sezon gençleşen, modernleşen, özgürleşen bir Chanel kadın profiliyle Paris Moda Haftası’nın yıldız defilelerinden olmayı başarıyor. Defilenin yapıldığı Grand Palais’ye girerken “Acaba bu sefer nasıl bir set tasarımı, nasıl bir konsept, nasıl bir muziplik planladı?” diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Bu sezon da yine beklentileri fazlasıyla karşılayan bir koleksiyon ve şov gerçekleştirdi. Grand Palais, kocaman bir sanat galerisine dönüştürülmüştü. Sanat eserleri de yine Lagerfeld tarafından tasarlanmıştı. Jay Z’den ‘Picasso Baby’ parçası eşliğinde sunulan koleksiyonun her parçası ‘sanat’ içeriyordu. Renkler, dokumalar, pleksi aksesuarlar, graffitili sırt çantaları, incecik deri pantolonlar, plastik boyalı danteller, işlemeler ve daha nice çeşitliliğiyle her parçası giyilebilir bir koleksiyondu. Bu sezonki çantaların kapışılacağı ve kült olacağı kesin.
VALENTINO: Paris Moda Haftası’nın kelimenin tam anlamıyla en ‘güzel’ koleksiyonlarından biri de Valentino’ydu. Defileyi izlerken bunun bir hazırgiyim defilesi olduğuna inanmak güçtü. Haute-couture ayarında bir koleksiyondu açıkçası. Öylesine lüks detaylar ve inanılmaz bir işçilik ki sergilenen, kıyafetlerin güzelliği ve romantikliğiyle insan adeta büyüleniyor. Tasarımcılar Maria Grazia Chiuri ve Pierpaolo Piccioli, Roma Operası’ndan aldıkları ilham, artık imzaları haline gelen siluetleri, desen işlemeleri ve bohem-romantik tarzlarıyla en ağır tarihi referansları bile en modern haliyle sunmayı başarıyorlar.

Haberin Devamı

Paris’in vazgeçilmez avangard üçlüsü

Haberin Devamı

Haider Ackermann, Rick Owens ve Dries Van Noten, Paris Moda Haftası’nın en karizmatik, en sofistike ve en ‘cool’ koleksiyonları ve defileleri
oldular.

Biraz da dedikodu...

Saint Laurent defilesinde Lenny Kravitz ve Daft Punk tasarımcı Hedi Slimane’e destek için hazırdılar.
Givenchy defilesindeyse doğum sonrası basının karşısına ilk kez çıkan çift Kanye West ve Kim Kardashian en çok ilgiyi çekti.
Stella Mc Cartney defilesinde ön sırada babası Paul Mc Cartney ve ünlü çağdaş sanatçı Jeff Koons, ikonik model Twiggy ve ünlü aktris Salma Hayek yerini almıştı.
Chanel ön sırasındaysa ünlü şarkıcı Katy Perry uzun süre kameralardan kurtulamadı.
Marc Jacobs, Louis Vuitton için son defilesini gerçekleştirdi. Tasarımcı ve markanın 16 yıllık birliktelikleri sona ererken, yerine geçtiğimiz sene Balenciaga’dan ayrılan Nicolas Ghesquiere’in geleceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Yazarın Tüm Yazıları