Milano Moda Haftası nasıl kurtuldu?

Bu sezon büyük atak yaptı ve dünyanın dört büyük moda şehrinden ve moda haftasından biri olduğunu cümle âleme hatırlattı.

Haberin Devamı

Darısı bizim moda haftasının başına!

İtalyan Moda Konseyi yeni yönetim kuruluyla birlik çağrısı yaparak Milano’yu tekrar şahlandırmak üzere çalışmalara başladı. Dünya moda ekonomisinde çok güçlü yerleri olan Prada’nın CEO’su Patrizia Bertelli, Angelo Missoni, Ermenegildo Zegna ve Tod’s markasının CEO’su Diego Della Valle işi devraldılar.
İlk olarak İtalyan markası Costume National, Paris’te değil Milano’da defile yapması için ikna edildi. Sırada Prada’nın diğer markası Miu Miu’nun olduğu konuşuluyor.
Partileri birkaç senedir sönük geçen Milano, bu sezona iyi hazırlanmıştı. Gece başına ortalama iki-üç davet/parti düştü. Zamanında “Milano Moda Haftası’na sadece üç gün ayırabilirim” diyerek koyduğu tavırla moda dünyasında tartışma yaratmış Anna Wintour’un bile bu kez yedi gün kalması Milano’daki haraketin belirtisi oldu.
Moda haftaları arasında Paris, tarihi mekanlarının kullanımıyla hep öndedir. Milano Moda Konseyi de yenilenme kararlarının içerisine bu maddeyi dahil etti ve daha önce defilelere açık olmayan birçok tarihi mekanı tasarımcıların, markaların kullanımına açtı. Bu açılım bir şehrin moda kültürünün gelişmesi, tanıtımı ve moda haftasının tüm şehire yayılması açısından büyük önem taşıyor. İstanbul’daki en büyük eksikliklerden biri de bu zaten.
Dünyanın en önemli opera sahnelerinden biri olan La Scala’da ilk gece düzenlenen davet, Milano’nun dünya moda arenasında söz sahibi güçlerden biri olduğunu tekrar hatırlatmak ister gibiydi. Milano Valisi’nin, Conde Nast International’ın sahibi Jonathan Newhouse’un ve Anna Wintour’un ev sahipliğinde verilen davette ünlü tenor Vittorio Grigolo aryalarıyla açılışı yaptı. Uzun zamandır yan yana görülmeyen birçok önemli ismi ağırlayan davet moda haftasının en iyisiydi.
Genellikle Hollywood ünlülerinin rağbet etmediği Milano Moda Haftası’nda bu sezon Cate Blanchett, Blake Lively, Frieda Pinto, James Franco, Juliette Lewis çeşitli davetlerde görüldüler.
AMFAR (Amerikan AIDS Araştırma ve Yardım Derneği) bu sezon Milano edisyonuyla moda haftasına ışıltı katan gala davetlerinden biri oldu.

DEFİLELER COŞTURDU

Prada, öyle güçlü ve iyi bir koleksiyon sergiledi ki defile çıkışında “Kim bu şovun üzerine çıkabilir?” diye konuşuluyordu. Miuccia Prada, kadının sesini duyurması için güçlü, görülür ve savaşçı olması gerektiği fikrinden yola çıkarak sokak sanatçılarıyla işbirliği yapmış. Ortaya çıkan kadın figürleri ve illüstrasyonları paltolarda, elbiselerde yerini almış. Britney Spears’ın ‘Work Bitch’ şarkısıyla yürüyen modeller, adeta bir sonraki sezon bloggerların sokak stilleri için iştahını kabartıyordu.
Bir pazar sabahı Marni defilesi yine taptaze bir nefes olarak doğdu Milano’ya. Sportif detayların bu sefer doğanın tazeliğiyle birleştiği, modellerin camlardan sızan doğal ışık ve tamamen bir sessizlikte müziksiz yürüdüğü defile haftanın en iyilerindendi. Fonksiyonel, dekoratif, romantik ve enerjik bir koleksiyondu.
Dolce&Gabbana her zamanki gibi kendi Sicilya kökleriyle İtalyan aktris Sophia Loren ve İtalyan yönetmen Fellini referanslarıyla kalplere hitap eden romantik bir defile gerçekleştirdiler. Çiçek motifleri, puantiyeler ve klasik dantelin canlı renkleri her ne kadar koleksiyonun en öne çıkan noktaları olsa da defileye ‘para krizi’ damgasını vurdu. Öyle ki 343 milyon Euro vergi borcu olduğu için mahkemelik olan ikili, iham kaynağı olarak para şeklindeki aksesuarları ön plana çıkardı. Sonuç: Büyük bir başarı!
Gucci koleksiyonu da önümüzdeki sezonun en önemli trendlerinden biri olacağı şimdiden belli olan spor giyim detaylarıyla her zamanki gibi lüks bir şıklık sergiledi. Parlak metalik yüzeyler, canlı renkler Gucci”nin podyumundaydı.
Jil Sander minimalist kesimleri ve teknik kumaşlarıyla; Pucci etnik ve sportif karışımı bir lüks yaklaşımıyla; Fendi de grafik siluetleriyle moda haftasında öne çıktı, çok konuşuldu.

Yazarın Tüm Yazıları