İstanbul’un moda karnesi

MBFW İstanbul’da bu sezon 30 defile, 11 sunum gerçekleşti. Peki organizasyonda neler gelişme katetti, kimler sınıfta kaldı? İşte yükselen tasarımcılar, yerinde sayanlar ve eksikleriyle İstanbul Moda Haftası’ndan geriye kalanlar…

Haberin Devamı

Dünyada 130 civarında moda haftası var. Her hafta bir yerlerde bir moda haftası yaşanıyor aslında. Yani iki sene boyunca başka hiçbir şey yapmadan sadece moda haftalarını takip edebilirsiniz! Tabii ki aralarındaki hiyerarşiye göre prestijleri ve moda endüstrisine yön verme oranları büyük değişkenlik gösteriyor. Paris-Milano-Londra-New York kare asının yanına son 5 -10 yılda Brezilya, Avustralya ve Japonya yanaştı. İstanbul da potaya geç de olsa girdi. Potaya girmek uluslararası takvimde hiç değilse en önemlilerle çakışmayacak bir boş hafta bulabilmek ile başlıyor, sonrasında da esas olay başlıyor. İstanbul Moda Haftası da dokuzuncu sezonunda Mercedes-Benz sponsorluğu ve uluslararası organizasyonlara imza atan IMG şirketi ile doğru adımlar atmaya başladı.. Bu sezon uluslararası basın ve satın almacıların gelmesine de daha çok önem verilmiş. İlk ve gerçekçi hedef olarak Avrupa değil, Ortadoğu ve bu sefer yeni bir açılım olarak Uzakdoğu pazarından satın almacılar getirildi. Her sezon kazanılan deneyimle de bazı organizasyon aksaklıkları düzeliyor. Tüm taraflar (tasarımcılar, organizatörler, gelen davetliler, basın, PR şirketleri) de moda haftası kültürüne alışmaya başladılar. Ancak tabii ki halen ‘yerel’ sularda seyreden IFW (Istanbul Fashion Week) ana sponsoru olan Mercedes Benz ile görünürlüğünü artıracak, sesini daha kolay duyuracak bundan böyle. Tabii bu da tasarımcılara daha büyük sorumluluk yükleyip disiplin getirecek. Uluslararası basının ilgisini çekebilecek, ilham verecek, yaratıcı işlerin ortaya çıkmasına odaklanmak gerek artık. Şu anda mevcut en büyük sorunlar ise ‘tasarım kalitesi’ ‘koleksiyonlar’ ‘modeller’ ve ‘styling’

Haberin Devamı

Gelişmeler:
Kendi markalarını kurmuş genç moda tasarımcılarının deneyimlerini güçlendirmesi, markalaşmalarını sağlanması ve iş planlarının oluşturulması konularında destekleyen ‘İstanbul Fashion Incube’ çok doğru bir girişim. İlerki senelerde faydaları çok daha fark edilecektir.
Moda haftası için seçilen Kuruçeşme mekânı güzel, giriş çıkış, oturma planı, halkla ilişkiler ekibinin çok iyi ve koordineli çalışmaları güzel gelişmelerden.. İlk sezonların birinde yaşanan efsane İtalyan moda editörü Anna Piaggi’nin kapıda kalması gibi skandallar da yaşanmadı haliyle - ‘ Studio’ bölümünün anlamını bulması ve tasarımcıların yaratıcılık alanlarını açarak daha boyutlu işlere imza atmaları sevindirici. Bu anlamda da bu bölümün yıldızı bir anda tüm dikkatleri üzerine çeken ‘Maidinlove’ markasıyla Hande Çokrak oldu. Koleksiyon bütünlüğü, tasarımcı kimliğini yansıtma becerisi ve sunumdaki yaratıcılığıyla ‘Studio’ bölümünde harikalar yaratmış...
Zeynep Erdoğan da bu sezon defile değil stüdyo sunumunda konsantre ve geçen sezonlara oranla çok daha net bir koleksiyon sundu. İsimsiz cisimsiz modelleri podyumdakilerden bazı modellerden çok daha iyiydi.
Defile bölümünde de geçtiğimiz ay Londra Moda Haftasında sunduğu koleksiyonlarla Gül Ağış (Lug Von Siga) Paris ve Milano Moda haftalarının da ortak trendlerinden biri olan etnik referanslar ile oluşturduğu koleksiyon ile, Zeynep Tosun da 20”ler siluetlerini spor giyim detaylari ve el işlemeleri ile zenginleştirdiği koleksiyonu ile parladılar.
Özgür Masur Kuruçeşme çadır alanında değil İngiliz Konsolosluğunda gerçekleştirdiği hazır giyim ve haute couture tasarımları birleştirdiği defile ile tasarımcı kimliğini iyice oturtuyor. O’nu Türkiye’nin Giambatista Valli’si olma yolunda görebiliyorum..
Tuvanam rafineleşmiş, kumaş seçimleriyle de koleksiyonunun referansı 1930’lar caz yıllarını doğru yansıtmış.
Tuba Ergin ilk defa gerçekleştirdiği defile koleksiyonunda iyi yönlendirme ve iyi bir “ edit” ile ileride Diesel Black Gold koleksiyonu yapabilir.
İstanbul Moda Akademisi öğrencilerinin koleksiyonları genç düşünceleri ve cesaretleriyle bence haftanın en heyecan verici şovlarından ve koleksiyonlarındandı.
Nihan Buruk”un kendi dünyasını ve kimliğini yansıtmaya çalışmaktaki cesaretini beğeniyorum. “Street casting” fikrini, koleksiyonun sokak stili ve spor giyim referansları ile desteklemesi güzeldi. Tabii bu cesaret işi bıçak sırtı bir iş. Fikrin iyi uygulanabilmesi çok önemli. Erkek tasarımlarında çok daha kendinden emin olduğunu düşünüyorum.
Yine dikkat çeken izlenmesi gereken tasarımcılar arasında Pitti Uomo Fuarı’nda birkaç sezondur erkek giyim koleksiyonunu sergileyen Serdar Uzuntaş, spor-couture tarzıyla Ece Gözen, semi-couture tarzda RaissaVanessa var.

Haberin Devamı

Gelişemeyenler:
Yeni yüzler şart: Modeller maalesef büyük bir kısırdöngü içerisinde... IMG kesinlikle bir dahaki sezon ‘model casting’ işine yatırım yapmalı. Bazı defilelerdeki ‘casting’ hataları ve yetersiz modeller koleksiyonları da gölgeliyordu açıkçası.
Senelerce tasarım yarışmaları jüriliğinde yaptığımız “
Bu uçuk tasarımları kim giyecek? Biraz daha gerçekçi olun! “
yorumlarımızın cezasını çekiyoruz sanırım. Koleksiyonlar o kadar giyilebilir ki artık tasarım, farklılık ve yenilik bunun neresinde diye sormadan edemiyor insan. Podyumda sunulan çoğu koleksiyon neredeyse showroomlarda satın almacılar için sunulan ticari koleksiyonlardan başka bir şey değildi. Aynı tişörtün veya ceketin değişik bedenleri ve renkleri ile koleksiyon çıkarılmış gibi duran koleksiyonlar vardı. Yani koleksiyon oluşturma ve geliştirmede halen birtakım problemler var.
Trend lookbook’larından alınan detayları herhangi bir araştırma veya üzerine kafa yorup işleme sürecinden geçirmeden olduğu gibi kullanmak çoğu tasarımcımızın içine düştüğü bir hata. Bu noktada referansın kaynağına inilmeden yapılan iş mutlaka eğreti duruyor. Konsept derinliğinden yoksunluk koleksiyonda hissediliyor.
Çoğu koleksiyonda kumaş seçimleri, çeşitliliği hâlâ eksik ve doğru değil.
Giysiler modellerin üzerine olmuyor: ‘Fitting’ler yetersiz, asla ve asla üzerine iyi fit edilmiş olmuyor, bu da tasarıma çok şey kaybettiriyor. Ve bu fitting tamamen tasarımcının sorumluluğundadır.
Topuklu ısrarı neden? Her tasarıma topuklu gitmez. İlla modeller kendini iyi hissetsin, seksi ve uzun dursunlar topuklu giydirmek anlamsız.
Koleksiyonun sunumunda danışmanlar ve stilistlerin sorumluluğu da çok büyük. Defile stylingi moda çekiminden çok farklı bir iş. Koleksiyonun gelişimindeki birtakım karışıklıklar danışmanlar tarafından yönlendirilmeli.
Yaratılan siluet ve kadın için çok kafa yormak gerekiyor. O yırtmacın 1 milim yukarda veya aşağıda olması yaratılmak istenen tüm konsepti bambaşka yerlere çekip bir çuval inciri berbat edebiliyor.

Yazarın Tüm Yazıları