Böyle olur İstanbul’un modası

Mercedes-Benz Istanbul Fashion Week, sonbahar-kış 2014 koleksiyon sunumlarıyla dokuzuncu sezonunu geride bıraktı. Peki kimler parladı, kimler daha çok konuşuldu, artılar - eksiler neler?

Haberin Devamı

- Bu sezon ana mekân (Antrepo) dışında geçen sezonlara oranla off-site şovlar da sayıca fazlaydı.
- IMG’nin tecrübesi, halkla ilişkiler şirketlerinin emekleri ve artık defile seyircisinin de bu kültüre alışmasıyla organizasyon artık iyice akıcı ve problemsiz hale gelmiş.
- İstanbul Moda Akademisi (IMA)’daki showroom mantığı yani tüm koleksiyonların bir arada sergilenmesi çok iyi bir fikir olmuş. Böylece diğer moda haftalarında kaçırdığınız veya tekrar yakından incelemek istediğiniz koleksiyonlar için düzenlenen ‘resee’ günleri imkânı doğmuş.
- Bu sezon, ‘ilk’ler dikkat çekti: Birçok tasarımcı ilk kez sunum ve defile yaptı. Biz editörlerin uzun süredir tanıdığı isimlerden Giray Sepin, Eda Güngör (Museum of Fine Clothing), Selim Baklacı, Özlem Ahıakın ve Gülçin Çengel ilk moda haftalarını başarıyla tamamladılar.
- Genel olarak bakınca tüm koleksiyonlarda bir derlenme toparlanma hemen göze çarpıyor. Tasarımcıların moda haftası disiplinine girmeleri kendilerine çok şey katmış, her sezon gelişmekte oldukları net bir şekilde gözlemleniyor.
- Bu coğrafyaya ait arz-talep durumundan yola çıkarak bazı tasarımcılar iç pazara seslenmek, hem de Ortadoğu’ya satış yapabilmek için ‘pret-a-porter’ yani ‘hazır giyim’ yerine ‘couture’ koleksiyonlarını sunmaya başladılar; Zeynep Tosun ve Özgür Masur gibi. Zaten bu net ayrımı yapmayan tasarımcılar da bu kaygıyla hazır giyim koleksiyonlarına birkaç gece elbisesi sıkıştırıyorlar. Ancak bu kaygının getirdiği kafa karışıklığı, iç pazar için satış rahatlığı sağlasa da uluslararası arenada doğru kurgulanmış koleksiyonlar olarak görülmüyor.
- Satış kaygıları sebepleriyle de çok fazla heyecan verici defile olmuyor. Oysa moda kesinlikle bir duygu yaratmalıdır ancak bu şekilde iz bırakabilirsiniz. Bunun için de bir Miuccia Prada kadar olmasa da, bir kaç referansı modern şekilde harmanlayıp sahne tasarımından müziğine 360 derece düşünülmeli.
- Dünyada bitmiş, bizde bir türlü bitemeyen minimalizm ekolü referanslı koleksiyonlarda ise form, biçim ve siluet yenilikleri ve alternatifleri zorlanmalı. Aksi takdirde tasarımdan etiketi çıkardığınızda tasarımcının imzasını göremiyorsunuz, hazır giyimin de en hazırı oluyor adeta. Yeni kadın ve yeni minimalizm kavramlarına kafa yormalı.
- Tasarımcıların kumaş seçimleri, araştırmaları ve özenleri bu sezon genel olarak çok daha başarılıydı.
- Bu sezon bir diğer dikkat çeken durum ise, erkek giyim koleksiyonlarının çokluğu ve öne çıkması oldu. Nihan Buruk (NIAN), Serdar Uzuntaş, Emre Erdemoğlu ve Giray Sepin erkek koleksiyonlarıyla moda haftasına katıldılar.

ÖNE ÇIKANLAR

Haberin Devamı

- Gül Ağış ‘Chain Reaction’ koleksiyonuyla spor-couture bir koleksiyon sergiledi. Kendine güvenli bu koleksiyonda grafiti estetiğini ve Osmanlı desenlerini farklı materyallerle birleştirdi. Zincirler, nakışlar ve ipek, organze ve şifon gibi lüks kumaşlar dikkat çekti.
- Gamze Saraçoğlu bugüne kadar ki en iyi koleksiyonlarından birine imza attı. ‘Pusula’ adlı koleksiyonda özenli kumaş araştırmaları, çalışması,teknikleri ve kullanımlarıyla ‘yeni kadın’ tanımını yapmış. Farklı, güçlü siluetler, iplik karışımlı yumuşatılmış tel kumaşlar, organze, krep, kaşmir ve yünlü dokumalar kullandığı koleksiyonu hem çok giyimli hem de özel gözüküyordu.
- Hande Çokrak’ın ‘Maid in Love’ markası için tasarladığı ‘SuperHuman’ koleksiyonun bütünlüğü, tasarım yaklaşımı ve tema uygulamasıyla tam bir bütünlük içerisindeydi. Defile haftanın en iyilerindendi.
- Arzu Kaprol, Paris Moda Haftası’nda sergilediği ‘Army of Love’ koleksiyonuyla farklı malzemelerle tasarım prensibindeki ustalığını göstermiş; streç piton uygulamaları ve şimşek desenleriyle güçlü ve lüks bir koleksiyon ortaya çıkmış.
- Selim Baklacı, ‘One of us’ adlı koleksiyonunda desenli dokuma, örme kumaşlar, kürkler ve su geçirmezler ile sert ve yumuşak kumaşları harmanlıyor. Etnik ve çiçekli desenler kullanarak unisex parçaları dinamikleştirdiği koleksiyonu özgün tarzıyla dikkat çekenler arasına giriyor.
- Özlem Ahıakın altın, ekru ve kiremit rengi renk paletiyle 70’ler esintili özgün bir koleksiyon sergiledi. Rahat siluetler, en derinden hissedilen etnik bir referans, kullanılan kumaşlar ve renklerle modernleşti.
- Ayhan Yetgin, avangard silüetleri grafik formlarla modernleştirip, bu sezon güzel bir denge yakalamış, kumaş seçimleri de koleksiyonu giyilebilir kılmış.
- Ece Gözen, straplez kesimli tulum, ‘cigarette’ kesimli pantalonlar, oversize montlar ve mini elbiselerden oluşan ‘We are all connected’ adlı koleksiyonunda yeni tasarım fikirleri kullanarak tasarımlarına farklı silüetler de eklemiş. İçiçe geçmiş formların hâkim olduğu koleksiyonda, yünlü, teknik, holografik kumaşlarla birçok teknik ve kar tanesi motifinin işlendiği parçalar birlikte kullanmış.
- Giray Sepin, ‘Debut’ koleksiyonunda rahat, günlük, dinamik ve modern tasarımlara yer verirken giyilebirliğini de hesaba katmış. Bomber mont, oversize yağmurluk, transparan sweatshirt yorumlarını nakış ve motif çalışmaları ve üç boyutlu geometrik yüzeylerle hareketlendirmiş.
- Koleksiyonlarında kavramsal veya toplumsal temaları sorgulamayı seven tasarımcı Nihan Buruk, NIAN markası için hazırladığı ilk erkek koleksiyonunda maden işçilerinin zor koşullarına dikkat çekmiş. Bu koleksiyonda da toprak tonları, antrasit, indigo mavisi , şarap kırmızısı renk paleti ve yelekli takımlar, deri pantolonlarla kombinlenen spor üstler ve paltolarla başarılı bir koleksiyon çıkarmış.
- Gülçin Çengel haftanın sürprizi olarak ‘Totem’ adlı koleksiyonuyla öne çıkanlar arasındaydı. Sert ve militer bir tavır, romantik drapelerle birleşerek zıtlık yaratmış ve üç boyutlu detaylarla zenginleştirilmiş.

Yazarın Tüm Yazıları