Paylaş
O günlerde medya futbolumuzdaki tüm pisliklerin temizleyeceğini, Fenerbahçe’yi hedef almış gibi gösterilmemesi ve objektif olunması gerektiğini haykırıyordu.
21 Ağustos’a geldiğimizde ise durum şu: Delik deşik olup tüm ciddiyet ve güvenilirliğini kaybetmiş soruşturma, güvenirliğini kaybetmiş bir savcı, cahil cesaretine rağmen istedikleri sonucu alamadıkları için çıldırma noktasına gelen bir medya, operasyonun “manipülasyondan sorumlu müdürü” yandaş medyanın ektiği nefret tohumları ve çaresizlikten bel altına dönen yayınları, TFF’yi açıkça tehdit eden ve “sonunuz Ergenekon gibi olur” diyenler, TFF’nin yapısı ve mevcut yönetiminin değişmesi için kulisler, naklen yayın ihalesinin yeniden yapılması dedikoduları, ligin statüsünün değiştirilmesi, spor bakanının gelir gelmez tüm kadroları alaşağı etmesi, vb.
Futbolun itibarı, UEFA-FIFA nezdinde olası ihraçlar, milli takım, bu kaosun yıllarca sürme ihtimali ve sokağa taşacak şiddet ise operasyon mimarlarının umurunda değil.
Anladınız mı şimdi?
Peki nasıl gelindi bu noktaya? Aniden, büyük bir ayrıcalıkla, yani kulüp başkanının isteğiyle Galatasaray’a üye yapılan savcı Zekeriya Öz’ün başlattığı, tesadüfen (!) Mart ayında isimsiz ihbar mektubuyla şike ayağı başlayan, Nisan ayında sürpriz görev değişikliği ile Mehmet Berk’e teslim edilen, araya Ankaraspor hakkında Anayasa mahkemesinin verdiği lehte karar bahanesiyle yeni madde eklenen (Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz), maalesef başta Fenerbahçe tuzağa düşen kulüplerin çabasıyla alelacele ucube şiddet yasası çıkartılan bir süreç…
Peki medya ne yaptı? Savunma alınmadan “suçlu” dedi. “Tutuklandıysa suçludur” dedi. Yetmedi, delillere ne gerek, kanaatle karar verilsin dedi. Buna arka çıkan yorumculara soralım: Örneğin bir vatandaş sizin art niyetli ve maşa olarak yazdığınıza kanaat getiriyor ve savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Ya da tanıdığınız bir kişi teknik takipteyken siz de takılıyorsunuz. Olur ya, “var bir iş bunda” denilerek sizi de izlemeye alıyorlar. Çalıştığınız gazetenin sahibi kulüp başkanı ile lig maçları hakkındaki konuşmalarınız tespit ediliyor. İşiniz gereği o takımın o hafta karşılaşacağı rakiplerle de irtibat halindesiniz. Arayıp maçı tartışıyor, şakalaşıyorsunuz, İstanbul’a gelince bir çayımı iç, dönerimi ye diyorsunuz. Polis ve savcı sizin örgüt üyesi olduğunuza “kanaat” getiriyor ve şüpheli olarak tutuklanıyorsunuz. Artık siz de “suçlusunuz”.
Tabi bunlar hayal ürünü!
Neyse, TFF kararına kadar suskun kalan taraflı tarafsız kesim vardı medyada. Aniden onlar da deliklerinden çıkıp ateş püskürmeye başladılar. Kalem kırdılar, artık ligi yazmayacağız, izlemeyeceğiz dediler. 1.5 ay insan hakları ihlallerinde kalem oynatmayanlar yani… Başkasına yapılsa kıyamet koparacak dünya görüşüne sahip entelektüeller yani…
Bir de bazı muhabirler var. Yandaş unvanı olmayanlar. Ama yıllardır futbol kulislerini avucunun içi gibi bilenler… Ulusoy dönemini özlemle ananlar, adalet isteyenler, 2. günden beri Fenerbahçe’yi düşürenler…Bakın 2004’teki organize suç takibinde yakalanan, 2005-2006’da basında yer alan ama “hangi dosya” diye işleme sokmadığı kayıtlar hakkında Haluk Ulusoy ne demiş: "Konuşmaların hepsi dedikodudan öteye gitmiyor. Bu konuda bir belge varsa getirsinler, biz de gereğini yapalım. Ortada elle tutulur bir belge yok. O bunu demiş, o onu demiş. TBMM'de bunlarla ilgili daha önce bir komisyon kuruldu. Birçok kişi orada görüşlerini söyledi. Sonuç ortada. Federasyon olarak tüm adımlarımızı dün de atmıştık, bugün de atmaya devam ediyoruz. İtalya'da alınan kararlar sürekli gündeme getiriliyor. İtalya'da kurulmuş bir spor mahkemesi var. Kararı veriyor, federasyon da uyguluyor. Gelsinler, devlet büyüklerimiz bu spor mahkemesini kursunlar. Mahkeme kararı versin, biz de uygulayalım."
Vay canına! Haluk Ulusoy dosyanın halı altına süpürülmesine kılıf uydururken hukukun arkasına sığınmış. Şimdi kıyamet koparan medyanın yüzde kaçı 2006’da da vardı?! Söyleyeyim: Neredeyse hepsi. O zaman susanların şimdi en önde yer almasının açıklaması nedir? O zamanlar olayları hukuk çerçevesinde tartışıp sorgulayanların (ki parmakla bile sayılamayacak kadar az), şimdi “hukuk açısından karar doğru ama kanaate göre düşürüp vicdanlar rahatlatmalıydı” diyecek değişiminin sebebi ne? O yıllarda mahalle arasında top peşinde mi koşuyorlardı? 4-4-3 ve 4-5-1 mi anlatıyorlardı? Yoksa Dünya Kupası mı yazıyorlardı? Bu engizisyon zihniyeti 5 yılda nerelerde büyüdü?
Bu insanlar TFF’yi suçluyor. “Deliller medyada var. Nasıl hepsini alamıyorsunuz” diye. Oysa bu soruları savcı ve polise yöneltmeleri lazım. Cesaret ederlerse! Ayrıca ortada suç varsa 1.5 aydır bu suçu işleyen bizzat medya. Müdürleriniz, editörleriniz, siz… Ortada suç varsa o da savcılığın medya aleyhine dava açmamasıdır.
50 gündür insanlar tutuklu. Savunmalar alınmadı. Kimse neden tutuklandığını bilmiyor. Ama Aziz Yıldırım nefreti ve anti-Fenerbahçe güdüleri yüzünden Korcan, İbrahim Akın, Serdal Adalı, Tayfur Havutçu ve diğerlerinin de adil yargılanma haklarının gasp edilmesine karşı susuyorsunuz. Onları yok sayıyorsunuz. Onların esas hedef için kurban edilmesini kabulleniyorsunuz...
İşte bu en büyük omurgasızlıktır, taraflılığın dik alasıdır.
Üstelik mevzumuz futbol. Cinayet, katliam, işkence, terör, kan davası değil. Ama medya olarak siz bu insanlara o muameleyi layık gördünüz.
Ülke medyası, son 14 yılda Haluk Ulusoy yönetimindekiler dışındaki tüm federasyonları organize propagandalarla devirdi. Milli takımı kullanacak kadar düşerek… En karanlık dönemleri, tarihi dönem olarak lanse edenler, bunun içinde aktif olarak yer alanlar, aktif olmasa da susanlardan alacağımız hiçbir ahlak ve adalet dersi yoktur.
Kanaat, kanat gibi bir şey değildir. Sosa batırıp yiyip kemiği atamazsınız. O kemiği hukuk, yönetmelikler ve UEFA-FIFA boğazınıza tıkar.
Kendisine dokunmayacağını zannedenler, operasyonun mimarlarının hedeflerine ulaşmak için herkesi çiğneyebileceğini hala öğrenemediyse geçmiş olsun. Gün geldiğinde ağlamak için yaslanacakları omuzlar, bugün alay edip aşağıladıkları insanlar olacak.
Medya Fenerbahçe’yi, 15 yıldır kendilerinin de parçası olduğu şikelerin günah keçisi ve sembolü yapamayacak. Fenerbahçeliler ve hukuku savunanlar sorgulamaktan vazgeçmeyecek.
Öyleyse devam:
• Savcı, “son 5 maçın sonuçlarını bildiği” açıklamasını reddetti ama Aziz Yıldırım’ın diğer ithamını yalanlamadı. Yani “son maçımız olan Sivasspor maçını kaybetmemiz veya berabere kalmamız ve şampiyon olamamamız halinde bu soruşturmayı açmayı düşünmediğini belirtmiştir.” İddiasını. Bu otomatikman soruşturmayı şüpheli hale sokmaz mı?
• 5 maçın skorunu biliyorduk açıklamasını kabullenip, 1.5 ay sonra yalanlamak savcı ve polisin soruşturmayı manipüle ettiği anlamına gelmez mi? Suç değil midir?
• 6222 niye hala medyaya karşı uygulanmadı?
• Soruşturmada en ciddi ithamların muhatabı Sadri Şener ve Nevzat Şakar niye birden bire tekrar demeçlere başladı?
• Soruşturma, medya ve Trabzonspor yöneticilerinin sezon içi açıklamalarında hedef gösterdikleri kişiler etrafında oluşturulmuş. Bu detaylara nasıl ulaştılar? Onların suçlamaları ihbar kabul edilmiş olamaz, zira maçlar bittikten sonra geldi. O zaman sızdırıldı mı? Trabzonspor yöneticileri bu istihbaratı nereden aldıklarını açıklamak zorunda değil mi?
• Bazı adli muhabirler haziran sonlarına doğru operasyon imalarında bulunmuştu. Başka kimler biliyordu? Nasıl? Hangi sıfatla?
• Hala Sadri Şener ve Nevzat Şakar’a sorulan sorular, yöneltilen suçlamalar hakkında bir bilgimiz yok. Neden?
• Bu kadar insan aylarca teknik takibe alınmış. Hiçbir siyaset adamı veya bürokrat ile yapılan görüşme olmamış? Var ise dosyalardan tamamen çıkarıldı mı?
• Mersin İdman Yurdu - Zafer Çağlayan bağlantısı soruşturmayı etkiledi mi?
• Sadri Şener’in telefon konuşmalarına takılan hiçbir medya mensubu yok mu?
• Polis ve savcı hangi gerekçelerle Trabzonspor’un maçlarını akladı?
• Bülent Ataman neden hala ifadeye çağrılmadı?
• Fenerbahçe’yi kafalarında küme düşürenler, benzer gerekçelerle suçlanan Beşiktaş ve Trabzonspor’u hangi gerekçeyle düşürmedi?
• İstanbul takımlarına büyük husumet besleyen, onlara oyuncu kaptıracak yönetimi alaşağı edecek yapıdaki Trabzon,sadece biri bonservis ile olmak üzere 3 oyuncusunu Galatasaray’a, 1 oyuncusunu da Beşiktaş’a bedava gönderdi. İtirazsız, olaysız, zerre halk tepkisi olmadan. Hem de tekrar yükselişe geçtiği, averajla şampiyonluğu kaptırdığı, geleceğe umutla baktığı bir sezon sonunda. Neden?
• İddianame hiçbir şey ifade etmez. Savcının, dosyaya göre hazırlayacağı kişisel bir dokümandır. Yani iddianame hazırlandığında hukuk açısından mevcut duruma göre fazla farkı olmayacaktır. Esas mahkemedir. Neden başta TFF, hala bu aldatmacaya devam ediyor?
• Bir tane bile suç üstü yapılmamış, genel seçimler yüzünden ertelenmiş 8 aylık soruşturmadan bahsediyoruz. İddia edildiği gibi çok sağlam deliller varsa suçüstü yapılmayarak, başta bahis konusu olmak üzere yığınla maddi-manevi kayba yol açmış bu soruşturma güvenilir midir?
• Ilk gün silahlı çete denilen, sonra şike amaçlı örgüte çevrilen soruşturma güvenilir midir?
• Korcan, İbrahim Akın ve diğerlerinin çete ile bağlantısı nedir? Bağlantı yoksa niye hala tutuklular?
• Bu soruşturma teknik olarak özel yetkili mahkemelerce yürütülebilir mi?
• Bu bilgi kirliliği, gizliliği uzatmak - delil bulmak – delil yaratmak ve kamu zihninde mahkumiyeti sağlamak amacıyla mı yaratıldı? Sorumlular hakkında yasal işlem niye başlatılmıyor?
• Fenerbahçe başkanı ve yöneticilerin konuşmalarında Fenerbahçe aleyhine şike ve teşvik duyumları ile ilgili diyaloglar var mı? Varsa bahsi geçen maçlar ve kişiler-kulüpler teknik takibe alındı mı? Alınmadıysa neden?
Not: bu yazı yazılırken soruşturmaya yayın yasağı geldi… 1.5 ay sonra! Aziz Yıldırım’ın mektuplarından sonra…
Paylaş