Paylaş
Türkiye yaklaşık 189 milyon zeytin ağacıyla dünyada en fazla ağaca sahip ikinci ülke. Evet, biz bir zeytin ülkesiyiz. Ama dünyadaki zeytin ve zeytinyağı algısının neresindeyiz? Geçen hafta sonu zeytin hasadına katılmak için Balıkesir’in Ayvalık ilçesine gittim. Öylesine umut veren projeler dinledim ki... En çok hoşuma giden de Bunge Türkiye Pazarlama Lideri Pınar Nokay’ın söyledikleri oldu: “Kendini ve ürününü bilmek onu globalde doğru konumlandırmak açısından çok önemli. Malum İtalyanlar pazarlama konusunda dünyaya hâkim, İspanyollar tarımda en yüksek kapasiteye sahip, bizse en eski kültüre...”
İşte tüm dünyaya bunu ispatlı bir şekilde anlatabilmek için biliminsanları, üniversiteler ve kuruluşlar işbirliği yaparak ‘Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye’ platformunu kurmuşlar. Ve sıkı durun; zeytinin Anadolu topraklarının endemik ağacı olduğunu ispatlayan bir dosya UNESCO’ya sunulmuş. Kabul gördüğü an asalım bayrakları ve bunu büyük bir gururla tüm dünyaya ilan edelim. Zira bu kimsenin parayla pulla, hatta akılla sahip olamayacağı bir zenginlik.
Bu projenin en önemli isimlerinden ikisi paleoekolojist Doç. Dr. Çetin Şenkul ve şef Ömür Akkor. Çetin Hoca’nın anlattıklarına göre zeytin Akdeniz çevresindeki yaklaşık 25 bin bitki türü arasındaki 15 bin endemik türden biri. Zeytin, buğday ve üzüm gibi insanla birlikte gelişim göstermiş ve 7 bin yıllık bir kültür yaratmış.
‘Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye’ platformunun çalışmaları aynı zamanda Komili markasıyla birlikte sürdürülüyor. Zeytin ağacının, zeytinin ve zeytinyağının önemini Anadolu’dan tüm dünyaya aktarmak için tamamen bilimsel yöntemler ve çıktılar kullanılıyor. Yani özetle insanlığın ve coğrafyanın 12 bin yıllık ortak hafızasını zeytin üzerinden okumaya çalışıyorlar.Zeytin ağacının Anadolu topraklarının endemiği olduğunu ispatlayan bir dosya UNESCO’ya sunulmuş. Kabul gördüğü an bunu büyük bir gururla dünyaya ilan edelim.
400 yaşından büyük
Proje kapsamında Manisa ili ve Ayvalık bölgesi olmak üzere, bugüne kadar 25 milyonun üzerinde zeytin ağacı taranmış. Toplamda 310 adet anıtsal ve korunmaya değer zeytin ağacı tespit edilmiş ve haritalandırılmış. Bilimsel raporları hazırlanan bu 400 yaşının üzerindeki 310 anıt zeytin ağacı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na kaydedilmiş. Bunun yanında Anadolu’da süren kazılarla yapılan işbirliğinde toprağın altı incelenerek Türkiye’nin zeytin konusundaki markalaşma süreci hızlandırılıyor. Ömür Şef’in hazırladığı bir de sürpriz var. Henüz duyurusu gerçekleşmedi ama biz buradan yazmış olalım. UNESCO işbirliğinde ‘Zeytin Kitabı: Bir Tür, Bir Mekân, Bin Kültür’ isminde bir kitap hazırlanıyor.
Yurdun dört bir yanında onlarca çeşit
Zeytin ve zeytinyağı denince akla ilk olarak Ege gelse de İç ve Doğu Anadolu dışında neredeyse ülkemizin tamamında onlarca farklı çeşitte zeytin yetişiyor. Sofralık zeytinde en makbul olanı Gemlik tipi zeytin. Bu cinsin Gemlik ve çevresi dışında en iyi adapte olduğu topraklar Kahramanmaraş ve Gaziantep olarak biliniyor. Yağlık olarak en popüler cinsse Edremit Körfezi bölgesindeki Ayvalık (Edremit tipi de deniyor) zeytini. Bu zeytinle üretilen yağlar şu anda en kaliteliler sınıfında konumlandırılıyor. Memecik zeytinyağı da yakıcı karakteriyle son zamanlarda öne çıkmaya başladı. Antakya’nın saurani (savrani) zeytiniyse yine son yıllarda daha özenli bir üretim sürecinden geçiriliyor ve ortaya sıradışı tatta bir ürün çıkıyor. Belki çoğunuz hiç duymadı ama Artvin hatta Şırnak’ta bile zeytin üretimi var. Ama üretim hacmine göre bakarsak 380 bin tonla Aydın Türkiye birincisi. Balıkesir, Manisa, İzmir, Muğla ve Antakya 100-170 bin ton zeytin üretimiyle ikinci sırayı paylaşıyor. Bursa, Antalya ve Mersin 50-100 bin tonla üçüncü. Çanakkale, Adana, Osmaniye ve Kilis ise 20-50 bin ton arası üretimle dördüncü sırada.
Mutlu Köy Yaşam Merkezi
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) kullanılmayan köy okulu binalarını Köy Yaşam Merkezleri’ne dönüştürüyor. Buralarda kurs, atölye ve gençlik kampları gibi etkinlikler düzenleniyor; kütüphaneler kuruluyor. İşte Mutlu Köy Yaşam Merkezi de bunlardan biri. Nisan 2023’ten bu yana burada hem çocuklara hem yetişkinlere türlü eğitimler veriliyor. Çocuklara yaratıcı drama, resim ve doğa atölyeleri; büyüklere de felsefe ve yine doğa atölyeleri düzenliyorlar. Sadece Ayvalık değil çevredeki yakın il ve ilçelerden gelenler de yaz-kış buradaki hizmetlerden kolayca faydalanabiliyorlar. Ayvalık Zeytinyağı Müzesi’ndeyse kadın çiftçilere özel, zeytin ve zeytinyağı konusunda farklı eğitimler veriliyor.
Bölgeden lezzet adresleri
◊ Ayvalık’a gittiğimde Edremit Bahar Lokantası’na uğramadan geçmem. Sahibi şef Ekrem Yanbolluoğlu’nun lokantasında hem mutfakta hem de serviste sadece kadınlar çalışıyor. Hasatta bize zeytinyağlı kabak çiçeği dolması, turpotu salatası, ‘sura’ denen içpilavlı kaburga dolması ve bir de keşkek ikram ettiler. Edremit’te sadece evlerde pişirilen, başka hiçbir yerde rastlayamayacağınız avunya mantısı ve çıntar mantarı kızartmasını da deneme şansımız oldu. Perşembe günleri yörenin geleneksel düğün yemeği üçlüsü keşkek, nohut ve pilav var.
◊ Birkaç saatliğine de Ayvalık’a gitsem, hava güzelse hemen Cunda’ya yolumu düşürürüm. Evet, çok klasik bir şey ama Taş Kahve’de oturmak bana kendimi hep iyi hissettirir. Arka sokaktaki Karadeniz Fırını’ndan aldığım simit ve Kesebir Mandıra’dan dilimlettiğim sepet peyniriyle bir bardak çayın verdiği mutluluğu kolay kolay başka bir şeyde bulamam.
◊ Eğer okkalı bir sade kahve içeceksem de yanına en güzel eşlikçi hemen Taş Kahve’nin köşesindeki dondurmacının sakızlı ve karadutlu dondurması olur.
◊ Kesebir Mandıra’dan alışverişi de asla ihmal etmem. Yörenin sepet peynirinin yanında Midilli Adası’nın peynirlerine benzeyen ve sahanda yağda pişirilen ladothiri peynirinin de benzerini yapıyorlar. Özellikle kekiklisi pek güzel, tavsiye ederim.
Paylaş