Paylaş
Antalya denince aklımıza hemen devasa oteller ve kitle turizmi gelebilir. Oysa bu güzel bölgenin marifetleri bunlardan çok daha öte. Gastronomi sektörünün ihtiyaç duyduğu tarım ve gıda ürünlerinin çok büyük bir bölümünün Antalya’dan Türkiye’ye dağıtıldığını biliyor muydunuz? Antalya; sofralık domates, sofralık hıyar, dolmalık biber, sakız kabak, patlıcan, kültür mantarı, avokado, nar ve portakal üretiminde birinci; muz, armut, yenidünya, sivri biber ve karpuz üretimindeyse Türkiye’de ikinci sırada.
Üretimin bu kadar yoğun olduğu bir yerde bir yemek festivali yapılınca insan haliyle biraz farklılık ve toprağa bağlılık görmek istiyor. 23-25 Eylül’de düzenlenecek FoodFest Antalya’yı dinlemek üzere geçen günlerde bir araya geldiğimiz Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in anlattıkları bu anlamda umut veriyordu, özellikle de etrafı bu kadar içi boş festival furyası sarmışken.
Muhittin Başkan’ın söylediğine göre ‘Antalya’dan Dünyaya’ mottosuyla düzenlenen festivalin ana hedefi yerel gıdaya sahip çıkmak. Temasıysa ‘Sürdürülebilirlik, Biyoçeşitlilik ve Yerel Ürünlerin Desteklenmesi’. Ama bana göre işin daha heyecanlı tarafı, herkesin moda diye dilinde dolaştırdığı ama iş uygulamaya gelince ne olduğunu bile tam bilmediği bu kavramları onların çoktan içselleştirmiş olmaları.
Şehre sera cenneti diye biliriz, evet ama Antalya Büyükşehir Belediyesi, yerel gıda zenginliğini ve tarım potansiyelini geliştirmek için de farklı projeler uygulamış. Bunlardan biri terk edilmiş tarım arazilerini üretime kazandırmak için çiftçilere yönelik başlatılan ‘Tohum bizden, üretim sizden’ projesi. Özellikle kuraklık ve susuzluğa dayanıklı, yüksek verimlilik sağlayan karakılçık ve ekmeklik buğdayla farklı atalık tohum çeşitlerinde çiftçiye hibe desteği yapılıyormuş. Tohum ve gübre desteğinin yanında çiftçilere organik tarım, toprak analizi ve sulama, iyi tarım uygulamaları gibi eğitimlerin verilmesi de toprağı korumak adına en az tohum kadar önemli.
Festival için şehre gidenler bu süreçte ‘Sürdürülebilirlik Sergisi’, ‘Tarım ve Tohum Sergisi’, ‘Coğrafi İşaretler Sergisi’nin yanında farklı ülkelerden gelen konuk şeflerin atölyelerini izleyebilirler. Biraz daha bilgi edineyim diyenlerse nitelikli tarım, Antalya’nın sokak lezzetleri, Antalya mutfağı ve gizli kalmış yemekleri, sürdürülebilir gastronomi gibi pek çok farklı konuda alanında uzman isimlerin katılımıyla düzenlenecek olan panel ve söyleşileri dinleyebilirler. Hazır bu güzel şehre gitmişken bir de saydığım lezzetlerin peşine düşmenizi mutlaka öneririm...
NE KADAR ÖZEL OLDUKLARINI BİLMEK LAZIM!
* Antalya coğrafi işaretli ürün açısından oldukça zengin. Finike portakalı, Manavgat altın susamı, Korkuteli karyağdı armudu, Alanya avokadosu, kabak tatlısı, piyaz, serpme börek, tavşan yüreği zeytini, turunç kabuğu reçeli gibi ürünleri ne kadar özel olduklarının bilincine vararak deneyin.
* Serpme börek için mutlaka Börekçi Tevfik Usta’ya gidin. Pandemi döneminde bir süre dükkânı kapatan Tevfik Usta, kapılarını yeniden açarak hepimizi sevindirdi. Elde incecik açılan yağlı bir hamurla yapılan böreğin peynirlisi de var ama benim favorim soğan, maydanoz ve kıymalı harçla yapılanı.
* Kaleiçi’ndeki Seraser, sadece beyaz keten örtüler üzerinde yiyeceğiniz ‘fine dining’ yemekleriyle değil, romantik ortamıyla da oldukça etkileyici.
* Her ne kadar coğrafi işareti olmasa da yanık dondurma bence yörenin en özel ürünlerinden. Odun ateşinde kaynatılan ve dibi tutturulan keçi sütüyle yapılan yanık dondurma aslen Korkuteli’ne ait olsa da şehirde Zamora, Nur ve Akdeniz pastanelerinde de bulabilirsiniz.
* Antalya’da iki çeşit simit var. İlki kel simit. Pekmeze ve susama bulanmadığı için bu ismi alan simit özellikle çorbacılarda kullanılıyor. Mevlana’ya giderseniz orada kel simidin kullanıldığı tirit çorba çeşitlerinden deneyebilirsiniz. Diğer simit türüyse şekli sebebiyle baston da denen koşma simit. Koşma simidiyse özellikle kahvaltıda, yörenin deri tulum peynirleriyle tüketmek âdetten.
* Şiş köfte, tahinli piyaz ve üzerine kabak tatlısı üçlemesi vazgeçilmez bir Antalya klasiğidir. Tavsiyem; Şişçi Ramazan.
* Ve tabii ki 7 Mehmet... Bademli grida, Sezen pilavı, tahinli kabak tatlısı gibi klasiklerinin yanında sezonluk malzemelerle hazırlanmış farklı yemekler her seferinde beni heyecanlandırdığı gibi eminim sizin de hoşunuza gidecektir.
Paylaş