Paylaş
Hediye çekilişinde kahve fincanlarının arasına biraz da espri olsun diye konan kahve falı hediyesi, salondaki en ciddi insana yani 60’larındaki bir Japon’a çıkıyor. Hiç oralı olmaz sanıyorum. Ama o heyecanla sahneye çıkıp büyük bir merakla falına ne zaman baktırabileceğini soruyor ve hemen ardından ekliyor: “Ben Türk kahvesinin böyle derin bir kültüre sahip olduğunu bilmiyordum. Bizim çayımızda olduğu gibi, sizin de kahvenizde ritüeller ve anlam yüklediğiniz şeyler olmasından çok etkilendim.”
San Diego’nun en güzel açık hava alanında, Balboa Park’ın içindeki Türk Kültür Evi’ndeyiz. Az önce Türk kahvesi ikramı yapılmış, keyifli bir mini belgesel izlenmiş, sanatçı Hasan Kale kahve telveleriyle tabağa yine akıl uçuran şahane bir İstanbul manzarası resmetmiş. Etraf buram buram bizim kahve kokuyor. Salondakilerin bir kısmı San Diego’da yaşayan Türkler, kalanı kahvemizi merak edip ne olduğunu öğrenmeye gelen Amerikalılar. Bu organizasyonun arkasındaki isimse Gizem Şalcıgil White veya Amerikalıların taktığı ismiyle ‘Turkish Coffee Lady’. Gizem’in yaptığı tam bir gönül işi, doğrusunu söylemek gerekirse biraz da deli işi. Günümüz koşullarında kim para beklentisi olmadan çok sevdiği bir şeyi ülkesi adına tanıtmaya, gönüllü kültür elçiliği yapmaya bu kadar çok vakit ayırabilir ki!
HARVARD VE YALE’DE KAHVE DAĞITTI
Önce biraz Gizem’den bahsedeyim. 2007’de Boston’da küresel iletişim pazarlama yüksek lisans eğitimi alır. Mezuniyet projesinde imaj problemi olan bir ülkenin algısını değiştirmek üzere çalışması istenir. 50 sene sonrasını bile kapsayan bu geniş dosyayı hazırladıktan sonra zihninde şimşekler çakar. ‘Bu projenin benzerini niye kendi güzel ülkeme uyarlamayayım ki’ diye düşünür. O dönem yaptığı araştırmalarda Türkiye’nin sadece deniz, kum, güneş ve ucuz tatil anlayışı etrafında dolaşan bir algıyla tanındığı gerçeğini görür. Peki, neyin pazarlaması Amerika’da daha kolay yapılabilir ve en önemlisi etkili olur? Kahvesever Amerikalılara anlatacak ve tattıracak en güzel şeylerden birinin bizim okkalı Türk kahvesi olduğuna karar verip kolları sıvar.
Gizem “Kısıtlı öğrenci imkânlarımız ve girişimci birkaç arkadaşımla beraber, Türk Kahvesi diye dijital bir platform kurduk. Facebook ve Twitter’ın popüler olmaya başladığı zamanlardı... Türkiye’ye giden Amerikalılar ve Amerika’da Türkiye’yi anlatmak isteyen Türkler bu platformda buluştu. Resim, makale ve video paylaşılabiliyordu. O dönem için vizyoner bir projeydi. Gitmediğimiz yer kalmadı ama sponsor bulamadık. Yıl 2009... O yıllarda fikre finansal destek bulmak çok zordu” diye anlatıyor
yaşadıklarını.
Washington Türkiye Büyükelçiliği’nde işe başlayan Gizem, kahveyle bağını koparmaz ve büyükelçinin de onayıyla Türk kahvesi seminerleri vermeye başlar. Radyolar ve yerel gazeteler beklediğinin çok üzerinde ilgi gösterir. Bu durum Gizem’i daha da cesaretlendirir ve işinden ayrılarak o dönem moda olmaya başlayan ‘food truck’lardan (yemek arabası) bir tane yaptırıp ‘Turkish Coffee Truck’ adıyla Amerika’yı gezmeye başlar. Bu dönemde en büyük desteği Kurukahveci Mehmet Efendi’nin torunu Özdemir Ayer’den alır. Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın da verdiği bir miktar maddi destekle 2012’nin Mayıs ayında Washington’dan başlayarak New York, Boston ve birçok şehri dolaşır. Buralarda özellikle Yale, Harvard gibi üniversitelerin kampüslerine gidip kahve dağıtır.
Bu arada ilginç bir şey olur. 2013’te ünlü kalp cerrahı Mehmet Öz, TV programında 1 saat boyunca Yunan kahvesini anlatır. Gizem bu, durur mu? Hemen bir imza kampanyası başlatır. Anadolu Haber Ajans’ı da bunu haber yapınca mevzu gündeme oturur. Öz bir açıklama yaparak Türk kahvesine iade-i itibarını vermek zorunda kalır.
Avrupa turu... Kanada’dan davet... 2012’de gastro diplomasi terimini ilk kez kullanan Paul Rockower’ın Gizem’in projesini ne kadar başarılı bulduğuyla alakalı yazdığı bir makale... Turk of America Dergisi tarafından 2016’da Amerika’nın 40 yaş altı en etkili 40 gencinden biri olarak seçilmek... Tüm bunlar olurken evlenip çocuk sahibi olur ve bebeği henüz birkaç aylıkken göğüs kanseri olduğunu öğrenir. Tedavisi sırasında da bu tutkusu onu hayata en çok bağlayan şeylerden biri haline gelir.
ÇABALARI FARK EDİLDİ
Gizem geçen yaz anneannesinden aldığı borç parayla Kapadokya, Mardin, Urfa ve İzmir gibi yerlere giderek Türkiye’de bir kahve belgeseli de çekmiş. Çekimleri yaptığı esnada Arzum Okka, Gizem’in bu çabalarını göz ardı etmeyip sponsor olmuş. 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü’nde yine birlikte New York Times Meydanı’ndaki dev ekranlardan birinde kahvemizin tanıtımı için reklam da vermişler.
Turkish Coffee Lady Vakfı’nı kuran ve yakın zamanda bir kafe konseptiyle kahve markası da yaratan Gizem, örnek alınması gereken bir kadın girişimci. Türk kahvesini özellikle 50 milyar dolarlık Amerika pazarında yaymak, restoranların menülerine sokmak ve marketlerde satışını sağlamak asli hedefleri... Daha ne olsun? Helal olsun sana Gizem, Türk kadınının dirayetini, azmini ve başarısını yurtdışında da herkese gösterdiğin için...
Paylaş