×
1991 yılında kurulmuş olan Oxford International Education Group (OIEG), üniversitelerle iş birliği yaparak, öğrencilerin lisans ve yüksek lisans eğitimlerinin ilk aşamasını tamamlayacakları entegre eğitimleri kampüs içinde veya kendi merkezlerinde sağlamaktadır. Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Kanada’daki birçok program seçeneğiyle öğrencilerin geleceklerine dair bir sonraki adımlarını atmalarında yardımcı olmaktadır.
Oxford International Education Group (OIEG) olarak kapsamlı portföylerinde; üniversite hazırlık programlarını, OI Dijital Enstitüsü aracılığıyla kapsamlı bir online akademik ve meslek kursları yelpazesini ve Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya ve ABD’deki yetişkin ve genç öğrenciler için İngilizce dil okullarını bulabilirsiniz. OIEG ile öğrencilerin kaydolabileceği birçok bölüm seçeneği bulunmaktadır. Birkaç örnek vermek gerekirse: Mühendislik, Mimarlık / İç Mimarlık, Hukuk, İşletme, Psikoloji, Sağlık Bilimleri, Bilgisayar Bilimleri gibi bölümler Türk öğrenciler tarafından sıklıkla tercih edilmektedir.
Üniversite yerleşkesinde yer alan hazırlık programları ise şöyle:
Ayrıca üniversiteye doğrudan giriş için de üniversite partnerleri mevcuttur.
Lisans & Yüksek Lisans (direkt giriş):
Sadece bunlarla da kalmıyor! Kanada’nın ve dünyanın en iyi öğrenci şehirleri arasında yer alan Vancouver’da, Oxford International Kolejleri’nde diploma programları ile öğrencilere sayısız imkân sunulmaktadır. Hospitality Management Diploma ve Business Management programı ile öğrenciler, eğitimlerini tamamladıktan sonra çalışma izni alarak Kanada’da kalabiliyorlar. 48 hafta eğitim 48 hafta CO-OP işe yerleştirmeden oluşan programlarla öğrenciler Kanada’da istihdam imkânı bulabiliyorlar.
Halifax’te yer alan Hasta Bakım programlarında ise belirli bir sürede eğitimi tamamladıktan sonra mezun olduğunuzda yüzde 100 iş garantisi verilmektedir!
Bu öğrencilerin sayısı giderek artıyor. Bu değişim, finansal kaygılar, coğrafi yakınlık, kariyer fırsatları, kalıcı yerleşime giden yollar ve Türkiye’nin büyümesine olumlu katkıda bulunma arzusunu kapsayan çok sayıda faktör tarafından desteklenmektedir.
1-Maliyet ve mesafe: Türk öğrencilerini Avrupa destinasyonlarına yönlendiren temel faktörlerden biri maliyet ve mesafe birleşimidir. Uygun fiyatlı öğrenim ücretlerinin cazibesi, daha düşük yaşam maliyetiyle birleştiğinde, yurt dışındaki daha yerleşik eğitim noktalarının getirdiği mali sıkıntı olmadan kaliteli eğitim arayanlar için bir mıknatıs haline geldi. Coğrafi yakınlık çok önemli bir rol oynuyor, aşinalık hissi veriyor ve düzenli ev ziyaretlerini kolaylaştırıyor hem seyahat masraflarını hem de aileden uzak olmanın getirdiği duygusal yükü azaltıyor.
2-Eve yakın fırsatlar: Avrupa’nın eğitim ortamı, geleneksel eğitim destinasyonlarında bulunanlara rakip olabilecek çeşitli akademik fırsatlar sunarak önemli ölçüde gelişmiştir. İngilizce öğretilen programlar, araştırma girişimleri ve küresel kurumlarla ortaklıklar, Avrupa ülkelerini Türk öğrenciler için giderek daha çekici hale getirerek, benzer eğitim teklifleri için yurt dışına çıkma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Evden çok uzaklaşmadan kaliteli bir eğitim alabilmek, karar verme süreçlerinde zorlayıcı bir faktör haline geldi.
3-Daimî yerleşime giden yollar: Pek çok Türk öğrenci, akademik uğraşların ötesinde, Avrupa ülkelerindeki eğitimlerini potansiyel kalıcı yerleşime açılan bir kapı olarak görüyor. Belirli Avrupa ülkelerinde olumlu göç politikaları ve ikamet yolları, seçtikleri eğitim hedefiyle uzun vadeli bir bağlantı arayanlar için cazip bir fırsat haline geldi. Bu trend sadece bireysel hedefleri şekillendirmekle kalmıyor, aynı zamanda Türk yeteneğinin küresel hareketliliğine de katkıda bulunarak çeşitli ve birbirine bağlı bir dünyayı teşvik ediyor.
4-Kariyer beklentileri ve beceri geliştirme: Güçlü ekonomileri ve inovasyona dayalı endüstrileriyle bilinen Avrupa ülkeleri, uluslararası mezunlara umut verici kariyer fırsatları sunuyor. Türk öğrenciler yurt dışında kazanılan deneyimi Türkiye’ye döndüklerinde yararlanılabilecek değerli bir varlık olarak algılıyorlar. Çeşitli becerilerin edinilmesi, farklı çalışma ortamlarına maruz kalma ve uluslararası iş ortamlarında gezinme yeteneği, küresel olarak rekabetçi bir iş piyasasında başarı şanslarını artırıyor.
5-Türkiye’nin büyümesine katkıda bulunmak:
Son yıllarda öyle badireler atlattık ki ve çoğu da yeni yıla giriş akabinde olan hadiselerdi. Sanırım bu yüzden insan artık yeni bir yılın gelişine eskisi kadar coşku ile sevinemiyor çünkü son zamanlarda gelen her yeni yıl giderken çok şey alıp götürdü bizden.
Sevdiklerimizi, paramızı, gücümüzü, özgürlüğümüzü... Kısacası eksildik ama pes etme lüksümüz yok. Zira insanoğlunun temel içgüdüsü hayatta kalmak. Her birinize yeni yılda eksilmeden çoğaldığınız, mutluluklarınızın azalmayıp arttığı güzel bir yolculuk diliyorum. Yaşıyorsak hikâyemiz bitmemiştir.
2024’TE EĞİTİM SEKTÖRÜ
Öğrenme ve öğretme şeklimizi yeniden tanımlamayı vaat eden temel trendlerin şekillendirdiği, dönüştürücü bir çağın eşiğinde. Bu trendler arasında blockchain, hibrit öğrenme ve sosyal becerilere yapılan vurgu, eğitimde yeniliği yönlendiren temel güçler olarak öne çıkıyor.
* * *
Öğretmenler dil becerileri kazandırmaya çalışırken, ebeveynler de çocuklarının dil yolculuğunu şekillendirmekle aktif olarak meşgul oluyor. Bu aralar özellikle yaz okulları ile ilgili gelen talebin artması ile biz danışmanlar oldukça yoğun bir dönemden geçiyoruz. Eskiden çok daha geç sürelerde kayıt dönemi biterdi. Şimdi ise mart ayı itibarıyla okullarda ya da yurtlarda yer kalmıyor. Peki Türkiye’de durum nasıl, bir bakalım.
TÜRKİYE’DE İNGİLİZCE ÖĞRETMENLERİ
Türkiye’nin İngilizce öğretmenleri, dil öğrenimini ilgi çekici ve zenginleştirici bir deneyim haline getirmek için sayısız yenilikçi öğretim tekniğini kullanarak, dinamik bir ortamda ilerlemektedir. Sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR), öğrencileri geleneksel sınıfların sınırlarının ötesinde, sürükleyici İngilizce konuşulan ortamlara taşıyan vazgeçilmez araçlar haline geldi. Kişiselleştirilmiş öğrenme planları, etkili özel ders vermenin temel taşı olarak ortaya çıkmıştır. Öğrenciler arasında yaygın olan çeşitli öğrenme stillerinin farkında olan öğretmenler, yaklaşımlarını işitsel, görsel ve dokunsal öğrencilere hitap edecek şekilde uyarlar. Öğretmenler, bireysel ihtiyaçları karşılayarak kapsayıcı bir eğitim ortamı yaratır ve İngilizce dilinin daha derin anlaşılmasını ve takdir edilmesini teşvik eder. Teknolojinin entegrasyonu, öğretmenlerin geleneksel öğretim yöntemlerini desteklemek için çevrim içi platformları ve eğitim uygulamalarını birleştirmesiyle sürükleyici deneyimlerin ötesine geçiyor. Bu kaynaklar ek pratik fırsatları sunarak öğrencilerin dil becerilerini sınıf dışında da pekiştirmelerine olanak tanıyor.
TÜRKİYE’DE İNGİLİZCE VE EBEVEYNLER
İngilizce dil yeterliliği arayışında Türkiye’deki ebeveynler, çocuklarının eğitiminde aktif ortaklardır. İngilizce’nin küresel öneminin bilincinde olan ebeveynler, evde dil açısından zengin bir ortamın geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. İngilizce konuşmalar, İngiliz edebiyatı okumak ve çocukları İngilizce medyayla tanıştırmak, bütünsel bir dil öğrenme deneyimi yaratmayı amaçlayan yaygın uygulamalardır. Sınıfın ötesine geçerek İngilizce’nin günlük iletişimin doğal bir parçası haline geldiği gerçek hayattaki durumları yaratmak için de canla başla çocuklarını yurt içi ya da yurt dışında programlara gönderme çabaları vardır. Bu tür deneyimler yalnızca dil gelişimine değil, aynı zamanda etkili dil kullanımının ayrılmaz bir parçası olan kültürel anlayışa da katkıda bulunur. Dijital kaynaklar ebeveynler tarafından tamamlayıcı araçlar olarak benimsenmektedir. Dil öğrenme uygulamaları, çevrim içi kurslar ve etkileşimli web siteleri, ebeveynlere çocuklarının dil yolculuğuna aktif olarak katılma araçları sunar. Bu kaynaklara erişilebilirlik, ebeveynlerin okulda öğrenilen dersleri pekiştirmesine ve evi sınıfın bir uzantısına dönüştürmesine olanak tanır.
DİL ORTAMINI ŞEKİLLENDİREN EĞİLİMLER
Yani bu gencecik çocuklar nasıl oluyor da kötü insan olmaya karar verebiliyorlar? Bu davranış kalıplarını nerede normalleştirdi ve öğrendiler?
Geçenlerde TV programıma gelen psikolog hanımefendi, bir örnek verdi ve o günden beri bunu düşünüyorum.
Dedi ki: Eğer çocuğunuzun odasına kapıyı çalmadan “dan” diye girip “kalk toz alacaktım başka yere geç” derseniz, bu da sizin evde yaptığınız zorbalıktır.
Ben işin bu kadar masum olmadığını da artık duymaya başladım. Aileler düpedüz birbirlerini ateşleyerek okuldaki çocuk kavgalarına dahil olup zorbalık yapan çocuğunun davranışını rasyonalize etmeye başladılar.
Kaçırdıkları şey şu: O çocuklar, gerçek zorbalığı siz yaşlandığınızda sözleri ya da elleri ile sizi sağa sola iteklediklerinde ne yetiştirdiğinizi anlayacaksınız.
TÜRKİYE’DEKİ GÜNCEL GERÇEKLER VE RAKAMLAR
Türkiye’de zorbalığa ilişkin kesin veriler elde etmek zor olsa da Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2023’te yaptığı bir anket, öğrencilerin yüzde 23’ünün okul yıllarında en az bir kez zorbalığa maruz kaldığını bildirdiğini gösteriyor. Bu, kültürel ve sosyal bağlamda zorbalığın yarattığı benzersiz zorlukları ele almak için Türkiye’de hedefe yönelik bir yaklaşıma duyulan ihtiyacın altını çiziyor.
Birleşik Krallık’ın kültürel ilişkiler ve eğitim fırsatlarından sorumlu kuruluşu olan British Council’ın, uluslararası eğitim liderleri için ileri ve yükseköğretimin geleceğini tartışmak üzere her yıl düzenlenen Going Global Konferansı, bu sene 20-23 Kasım tarihlerinde Türkiye delegasyonunu ağırladı. Edinburgh, Birleşik Krallık’ta yüz yüze olarak gerçekleşen ‘Yükseköğretimde Sürdürülebilir, Ölçeklenebilir ve Eşitlikçi Ortaklıklar’ konulu konferansa Türkiye’yi temsilen, TED Üniversitesi Rektör Yardımcısı Oya Güneri, Çankaya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Buket Akkoyunlu, Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sibel Aksu Yıldırım ile birlikte British Council Türkiye Ülke Direktörü Gill Caldicott ve Eğitim Direktörü Ayşen Güven katıldı. 2004 yılından bu yana gerçekleştirilen British Council’ın Going Global Konferansı, uluslararası eğitim liderleri için stratejik bir forum sağlayarak, ileri ve yükseköğretimin geleceğini şekillendirmek adına liderlerin bağlantı kurmasını, bilgi paylaşmasını ve küresel düzeyde yükseköğretim liderleri ve politika yapıcıların ağ oluşturmasına olanak tanıyor. Konferans programı kapsamında Türkiye heyeti, uluslararasılaşma ve ikili ortaklıkların önemi konulu çalıştaylara katılım sağlayarak Türkiye’deki başarılı örnekleri paylaştı. Farklı ülkelerden gelen yükseköğretim kurumları ve üniversite temsilcileriyle tanışma fırsatı buldu. Heyet aynı zamanda, Edinburgh Nappier Üniversitesi’ne gerçekleştirdiği ziyaretle, üniversitenin sürdürülebilirlik ve uluslararasılaşma alanında gerçekleştirdiği çalışmalar hakkında bilgi edindi. British Council Ülke Direktörü Gill Caldicott, “British Council’ın düzenlediği Going Global Konferansı, dünyanın birçok ülkesinden uluslararası eğitim liderlerinin ileri eğitimin geleceğini tartışmaları ve önemli bağlantılar kurmaları için eşsiz bir fırsat sunuyor. Bizimle birlikte Türkiye’den katılan delegasyonumuz, sürdürülebilir, ölçeklenebilir ve eşitlikçi eğitim ortaklıkları konusundaki katkıları, küresel ölçekte yükseköğretimdeki dönüşüme nasıl fayda sağlayabileceğimize dair önemli bir örnek teşkil ediyor. Türkiye’deki yükseköğretim başarılarını küresel platformda paylaşmak bizi çok heyecanlandırıyor. Türkiye’nin üç önemli üniversitesinin rektör yardımcılarının bu etkinlikte yer alması bizim için gurur verici” dedi.
DAHA KAPSAYICI VE ERİŞİLEBİLİR DİL YETERLİLİK SINAVLARI
British Council, Dünya Engelliler Günü’nde, IELTS sınavlarını engelli bireyler için erişilebilir hale getirerek kapsayıcılığı ve çeşitliliği teşvik ediyor. Özel düzenlemeler, ek süre, Braille materyalleri, işaret dili tercümesi gibi çeşitli ihtiyaçları karşılayarak engelli bireylerin eğitim ve mesleki fırsatlara erişimini kolaylaştırıyor. Birleşik Krallık’ın kültürel ilişkiler ve eğitim fırsatlarından sorumlu uluslararası kuruluşu olan British Council, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde, engelli bireylerin haklarını ve refahını destekleme konusundaki çalışmalarına devam ediyor. Siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamın her alanında farkındalığı ve kapsayıcılığı artırmayı hedefleyen British Council, IELTS sınavlarının engelli bireyler için erişilebilir hale getirilmesi için attığı adımlara dikkat çekiyor. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini temsil eden, yaklaşık 1.3 milyar insan bir tür engelle yaşıyor. Dünya Engelliler Günü, bu kişilerin kendilerine özgü zorluklarını, ihtiyaçlarını ve haklarını tanımaya adanmıştır. Engelli bireylerin kapsanması, insan haklarının, sürdürülebilir kalkınmanın, barış ve güvenliğin korunması için temel bir koşuldur. Engelli bireylerin haklarını hayata geçirme taahhüdü yalnızca bir adalet meselesi değil, aynı zamanda ortak bir geleceğe yatırımdır. British Council, bu önemli günü kutlarken, IELTS sınavlarını engelli bireyler için daha erişilebilir hale getirmek üzere yaptığı düzenlemelere dikkat çekiyor. Kapsayıcılık ve çeşitlilik ilkeleri doğrultusunda yapılan bu düzenlemeler, IELTS sınavlarının farklı ihtiyaçları olan geniş bir aday yelpazesi için erişilebilir olmasını sağlıyor.
IELTS sınavları için yapılan özel düzenlemelerden birkaçı aşağıdaki gibidir:
1-Ek Süre: Engelli adaylara ek süre sunularak, zaman kaynaklı stres yaşamadan sınavı tamamlayabilmeleri için fazladan zaman tanınır.
2-Braille Alfabesi ve Büyük Baskıda Materyaller: Görme engelli adaylar için sınav materyallerinin Braille alfabesi ve büyük baskı versiyonları mevcuttur.
3-İşaret Dili Tercümesi:
Uluslararası öğrenciler, Türk ekonomisine doğrudan ve dolaylı olarak büyük katkılarda bulunurken, aynı zamanda stratejik bir role sahip. Hizmet ihracatının alt kalemlerinden biri olan eğitim sektörü tüm dünyada 300 milyar dolardan fazla bir büyüklüğe ulaşmış durumda. Dünyada 7 trilyon dolar seviyesinde olan hizmet ihracatı içerisinde eğitim sektörünün payı yüzde 4.2 seviyesinde. Hizmet ihracatının Türkiye’de ulaştığı rakam ise an itibarıyla 89 milyar dolar, muhtemelen yıl sonunda bu rakamın 100 milyar dolar seviyesine çıkması bekleniyor.
Türkiye, son yıllarda uluslararası öğrencilerin sayısını artırmak ve bu öğrencilerin ekonomiye, ticarete, politikaya ve topluma katkısını artırmak konusunda önemli adımlar atıyor. Türkiye, bu büyüleyici pazardan payını almak ve eğitim kurumlarını daha da geliştirmek için büyük fırsatlara sahip bir ülke.
Günümüzde hem yerel hem de uluslararası düzeyde eğitim kurumlarımız yüksek kalitede eğitim ve çeşitli olanaklar sunarak Türkiye’nin eğitimdeki yıldızının parlamasına katkıda bulunuyorlar. Özellikle, uluslararası öğrencilerin Türkiye’de yüksek öğretimdeki artan rolü, Türkiye’nin bu alandaki büyümesine yönelik önemli bir faktör haline gelmiştir. Türkiye’nin eğitim sektöründeki bu yükselişi, ülkemizin uluslararası arenada daha fazla tanınmasına ve küresel ekonomiye daha fazla katkıda bulunmasına da olanak tanıyor. Uluslararası öğrenciler, kültürlerini paylaşmanın yanı sıra Türk eğitimini deneyimlerken Türkiye’nin küresel arenada daha fazla ağırlığa sahip olmasına da katkı sağlıyorlar. Bu sadece Türkiye için değil, aynı zamanda tüm dünya için bir kazançtır.
DÜNYANIN İLK 8 ÜLKESİNİN ULUSLARARASI ÖĞRENCİ SAYILARI VE KAZANÇLARI
1. Amerika Birleşik Devletleri
• Uluslararası Öğrenci Sayısı: 1.095.299
Yüzlerce yıllık üniversiteleri, uygun harç ücretleri ve herkesin dilindeki benzersiz burs olanakları... Elbette bu önemli başlıklar, öğrenci tercihinde İtalya’yı öne çıkarıyor.
Daha detaylı bilgiyi ise uzun yıllardır İtalya’da -eğitim başlığında- danışmanlık ve koçluk hizmetlerine devam eden Aktif Yurtdışı Eğitim Akademik Direktörü Burak Yılmaz’dan aldık. Ve en çok merak edilen soruları sordum.
1) İlk olarak kitabın ortasından soralım: Nedir bu ilginin sebebi? Ne oldu da biz son yıllarda İtalya’yı herkesten duymaya başladık?
Dünyanın en dinamik öğrenci profiline sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Bizim çocuklarımızın hiçbir ön yargıya takılmadan, radarını tuttuğu ülkelerden biri olan İtalya’nın anahtar kelimesi zannediyorum ‘burs...’
Başka hiçbir alternatifte rastlamadıkları ve nispeten çok da zorlanmadan alabildikleri yaşam ve eğitim bursları hem aileler hem de öğrencilere çok cazip geliyor. Ve tabii araştırmaya başlayınca okullarının kalitesi ve dünya sıralamaları, kültürlerimizin benzerliği, iklimi ve köklü tarihiyle birden tek tercihi haline geliveriyor adayların.
2) Burs konusunu biraz daha açsak... Nasıl başvuruluyor, hangi şartlar aranıyor?
Dünyanın en adil eğitim modellerinden birini sunuyor İtalya. Burslara doğal aday olmak için tek akademik koşul herhangi bir devlet üniversitesinden kabul almak. Sonrası artık ailenin ekonomik durumuna göre belirlenen burs oranlarını hesaplamaya kalıyor. Ailenin gelirleri, giderleri, tapuları, pasif gelirleri hepsi bir hesaplamaya tabi tutuluyor. İlgili bölgenin eyalet burs ofislerince yapılan değerlendirmeyle de alınacak burs miktarı belirleniyor. Tabii, bu hesaplamaların Euro kuru üzerinden yapılması bizim için büyük avantaj ve çok büyük bir yüzdeyle büyük oranlarda burs hakediyor öğrencilerimiz. Bu sürecin çok titizlikle yürütülmesi gerektiğini hatırlatmaya gerek yok sanırım.