Rober Hatemo’nun çok işi var berberinin daha çok...

Burası, kimi zaman "At bi’ kemik" tadında konu dilendiğimiz, kimi zaman da "isteyin çalalım; pardon yazalım" tadında hizmet veren pek interaktif, bir şey ya... (Pek muhterem okur; okumaya niyetliysen, bu yazı lisandan yana hafif mutant, parantezden yana da tabiri caizse manyak edilmiş bir şekilde seyredecek; uyarmadı deme.)

Aslı’yla Dilge geçenlerde Cine 5’te Sevtap Parman tarafından seslendirilen ve anında youtube.com’a "Ajdar bile..." tadında düşen Que Sera Sera’yı istediler. ( Meraklısı youtube’a girer, arar, bulur.)

İlginç bir performans hakikaten... Bayan Popo, kameraya arkasını dönüp poposunu sallayabilmek için sırtı örümcek ağı desenli, pek dekolteli bir "pencere" bulunan bir elbise giymiş; kollarını peeee peeee teeeey şekil and (İşaretle: &) şemalinde sallayarak, vaktiyle Hitchcock’un (The Man Who Knew Too Much / Çok Şey Bilen Adam) isimli filminin katkıları da sağolsun, Doris Day’in meşhur ettiği şarkıyı söylüyor: "Ah anacım, gelecek ne getirecek; kimbülür?"

Biz performansın adını sinema filmi reklamı dışsesi tadında "Featurin g Sevtap" koyduk.

"Fiiiçıring (featuring) Sevtap Parman..." Yani: "And (&) the Oscar (Oskar Amca) goes toooo: Sevtap Parman!!!" (Türkçe kullanıcılarına ö zel not: Yönelim şeysini, yani "Tooo"yu, lütfen ’iki’ (Sayıyla: 2) rakamıyla karıştırmayalım.)

Featuring Sevtap Parman...

Yani: Öne çıkan performansıyla Sevtap Parman.

Sevtap Hanım, İngilizce’de "gelecek" mánásına gelen ve şarkıda bolca geçen "future "ı, tam da öyle telaffuz ediyor: "Fiiiçııırrr’s not our’s to seeeeee..." ("Orkestra Bey, si alayım", demiştir muhtemelen. Diyor onlar öyle...)

Ha, "Ben bu konuda Boston aksanıyla terennüm edeyim; büyük marifet" demesi mi gerekiyordu; elbette gerekmiyordu; o, ayrı. Bu gereği duymuş olması ve bu konuda ağır hava atması, onun ayıbı; günahı bizim boynumuza yazılmasın mümkünse, o daha da ayrı...

Ben bunu bir izledim, iki güldüm, üç höykürdüm, dört zaten bu aralar sinirlerim bozuk, n’aptım bilmiyorum; beşincisinde "Maalesef"lere geldim. Klip mılip değil ki bu; stüdyo performansı?.. E peki başka önerileri var mıydı?

Rober Hatemo’nun Senden Çok Var’ı sunuldu, alternatif kemik, pardon, komik olarak.

MASALI MEKANLARIN POPÜLER İSMİ

Hazır zaten öfkem de bunalımım da şuyum da buyum da tepemde ("Ne zaman değil ki?" diyecekseniz, hiç zahmete girmeyiniz; dediler bile. Banum’un kulakları çınlasın.); saydırasım var. Geçtiğimiz Televizyon Makinası’nda ekibin hazırladığı ve Hatemo’nun şarkısının da dahledildiği "İçinden sayı sayma tribinin geçtiği şarkılar" bölümünden de aldığım ilhamla, direkt fikrin üzerine yattım.

Efendim, masası olan mekánların popüler ismi Rober Hatemo, bültenine bakacak olursanız, "hatta neredeyse kendini unutturacaktı"yken, çıkardığı albümünün (Sihirli Değnek) çıkış şarkısı olarak, üzerine Yıldız Tilbe’nin söz yazdığı bir şarkıyla (Senden Çok Var), bir çıkış çıktı.

"Zıp ki yerin bu yer değildir" diyesimiz var. Nice zıpçıkışlar dileriz. Kendileri (ve kuaförleri) bu konuda hiçbir fedakárlıktan kaçınmadı. İmaj mimaj yenilendi. Meselá kafatasının üzerinde yer alan saçlar, Buckingham Sarayı’nın bahçesinin peyzaj mimarını kıskandıracak şekilde, labirent labirent tıraşlandı edildi. (Bir sonraki tıraş için ziyadesiyle başarılar dileriz kuaför söre...) (Türkçesi: Sir)

Klip şöyle: Hatemo Bey’in klibini, bir magazin programından bilgilendiğimiz üzre, kendi dört katlı yeni evlerinin yatak odasında çekmişler. Kendileri klip ekibini "Belki burdan da faydalanırsınız" diye eve davet etmişler; onlar da a-a bak şu işe, evi stüdyoya çevirmişler... Rober Bey anlatıyordu öyle: "Çıkış şarkısını da Yıldız’la (Tilbe) şu kanepede şey ettirdik, bu çok bi’ mumlu şamdan da Petek’in (Dinçöz) hediyesi" diye diye... Tatlı tatlı...

DUŞTAN SU YERİNE KAN AKIYOR

Klipte, narçiçeği renkli rujlu dudağını büzen, beyazlardan daha beyaz peluş haleli okuma bayramı kostümlü konu meleği mankenler, (Ki bazıları, Havva sizi inandırsın, aralarda derelerde dudağına ruj mudur artık, chap-stick midir, nemlendirici midir, bişiler sürüyorlar.) sanırım bir takım fettanlık figürleri sergiliyorlar. Söylemiştik değil mi: Stüdyo, Rober Hatemo’nun yatak odası. Klibi çeken Ekip Şekip (Eng: Shekip) bakınmışlar bakınmışlar, dört katlı malikanenin yatak odasını görünce apışmışlar.

Klipte, vampir edalı melekler şarap içince o şarap dudak kenarından sızıyor, araya seksi sekanslar eklenmiş, duştan kan efektli bişiler akıyor sanırım ama o bile kırmızıyı geçtim pembe... Hani nerde kaldı Bordeaux... (Mil pardon, bordo...)

Kinayem varsa iki gözüm önüme aksın. Tatlı bir insan Rober Hatemo. Ben öyle algılıyorum en azından.

E peki kalpsiz miyim, taş kalpli miyim? Diyelim ki öyleyim.

Rober Hatemo’nun mümtaz şah ve şahbaz eserinde seslendirdiği üzre: Çok işim var... Hadeeee!..
Yazarın Tüm Yazıları