Paylaş
Günümün yarısı; ‘Ben bal arısı gibiydim senden önce / Bak pervanelere döndüm seni görünce’ diye terennüm etmekle geçiyor...
Diğer yarısı içli içli; ‘Yok, öyle el gibi durma gül biraz / Sana gülmeler yaraşır / Yok, öyle güz gibi soğuk olma / Güz ayrılık taşır’ sözlerini terennüm edip durduğum yerde hüzünlenmekle...
Başucu Şarkıları 2’den ilk klibini, Can Özbatur yönetmenliğinde, Özdemir Erdoğan klásiği Pervane’ye çeken muhteşem Zuhal Olcay sağolsun...
Bir de Tuğba Özerk’in sesinden, Kamil Aydın yönetmenliğinde, 16 mm.’lik kamerayla çekilmiş, bültene bakacak olursak (Özerk’in yüzünden evvel kalçalarıyla müşerref olmamızı sağlayan) ‘Lo Lo Lo’ya inat bir kış klibi’ olan, canım Sezen Aksu şaheseri El Gibi var tabii...
Ki şahsen en sevdiğim üç Sezen Aksu şarkısı arasında sayabileceğim El Gibi’yi, daha önce, Başucu Şarkıları 1’de, Zuhal Olcay da söylemişti bildiğiniz gibi...
El Gibi’yi her iki hanımefendinin de seslendirmiş olmasının yanı sıra, iki klip arasında da pek çok ortak nokta söz konusu...
En başta, Pervane de, El Gibi de, sanırım sadece benim değil, hemen herkesin aşk tarihçesinin favori şarkıları listesinde sayabileceği, nice ciğerler delmiş, Türk pop tarihinin klásikleri arasında sfenks taşı gibi yer edinmiş klásiklerin cover’ları...
Her iki klip de (El Gibi’nin kimi bölümlerinde Tuğba Özerk’e eşlik eden orkestrayı da görüyoruz gerçi) şarkısını terennüm eden iki hanımefendinin görüntülerinden ibaret, son derece sade, duru klipler...
Ayrıca her iki klipte de bir bank durumu söz konusu... Olcay da, Özerk de bir park bankının üzerinde oturuyorlar; birinin (Zuhal Olcay) başından aşağı güz yaprakları dökülüyor, diğerinin (Tuğba Özerk) ışık ve kar taneleri...
Özerk bir stüdyoda, Olcay, taş duvarlı eski bir sokakta söylüyor şarkısını... Ve her ikisi de çok iyi şarkıcılar...
BENİMKİSİ PLATONİK AŞK
Tuğba Özerk’in bütün şarkılarını sevmesek de (Bir Nazan Öncel şarkısı olmasına rağmen Lo Lo Lo’yu meselá almayayım, mersi(!)...) sesini ve şarkıcılığını takdir etmemek mümkün değil.
Kendileri miniminnoş yaşlarında başlamış bu işe. TRT ve İzmir Devlet Konservatuvarı’nın çocuk korolarında yer almış. 12 yaşında, aile dostları olan ve bebekken kendisi için ‘Melodik ağlıyor bu çocuk’ yorumunu yapan Sezen Aksu’ya sahnede geri vokal yapmış. Lise sonrasında, yine konservatuvarda flüt eğitimi almaya başlamış ama enstrümanist olmak istemediği için okulu bırakıp şarkıcılıkta karar kılmış. Sezen Aksu’nun yanı sıra Ege, Deniz Seki gibi birçok şarkıcının vokalisti olarak sahnede pişmiş ve sonunda, nihayet, kendi albümünü çıkarmış.
İyi de yapmış...
Lo Lo Lo, birçoklarının zannettiğinin aksine Tuğba Özerk’in Dün Gibi’nin ardından gelen ikinci albümü. Üçüncü seferde daha da iyi bir albümle karşılaşacağımızı ümit ediyoruz; hatta neredeyse eminiz diyor, sessizce uzuyoruz.
Zuhal Olcay için ne demeli bilemiyorum. Tanıtmaya hacet, tarif etmeye gerek yok; olsaydı da kelimeler kifayetsiz kalırdı zaten.
Bir insanın hem oyunculuğu, hem şarkıcılığı, hem de hayattaki duruşu bu kadar mı iyi, güzel, duru olur?..
Pervane’nin klibinde, öyle zarif bir davetkárlıkla flört ediyor ki kamerayla Olcay, hani kadın hálimle kendisiyle platonik aşka düşmekten alamıyorum kendimi öyle söyleyeyim.
Şarap olsun, içelim Zuhal Olcay’ı; o kıvam, o dem...
Rast gelindiğinde zaplamak mümkün değil Pervane ve El Gibi’yi.
Her iki şarkı da insanda, moruklama emaresi olsa gerek; ‘Nerde o eski şarkılar’ duygusu uyandırıyor ki... Tamam yani, biliyoruz, yaş kemale iyiden iyiye erdi...
Aaah ah! Aşk hayatımız bitpazarına düştü, iyi mi!
Paylaş