Bir süredir, gazeteye gelen postalarımı bir-iki haftalık paketler şeklinde, toplu olarak ve háliyle biraz rötarlı tarifeden alıyorum.
Son seferki paketten çıkan birikmiş bayram tebriklerini göz önünde bulunduracak olursak, bana hálá bayram. ("Ruh sağlığı açısından ele alacak olursak, sana zaten her gün bayram" şeklinde esprimsi buyuracak olanlara buradan peşinen şirin şirin el sallamak isterim.)
Bu arada, bayram vesilesiyle, müzikal álemde yeni bir trendin doğduğunu fark etmek de nasip oldu. Bir baktım ki ne göreyim: Paketten, kimilerinin ismini ilk kez duyduğum altı-yedi ayrı şarkıcının, bayram hediyesi bábında yolladığı klip DVD’si çıktı...
"Hafif" kel aláka bir durum ama: Hayatımın kaplumbağa olmayı dilediğim bir döneminde, doğalgazcıların beni takip ettiğine dair paranoyaya kaptırmıştım kendimi. Karakıştı, memleketin muhtelif mahalleleri, doğalgaz denilen hadiseyle yeni tanışmaktaydı. Kömür yakan merkezi kalorifer sistemlerinden, doğalgazlı kat kaloriferine geçmek gerekiyordu. Ve o dönem álemin bütün zalim ev sahipleri birleşip canıma okumaya karar vermiş ve ağız birliği etmişler gibi; "Valla benden kapik işlemez. İstiyorsanız kat kaloriferini siz yaptırın; olmadı soba kuruverin" tonundan akıllara ziyan öneriler getiriyordu. Bu yüzden, bir buçuk yıl içinde o semt senin, bu semt benim, dört ayrı ev değiştirmiştim neticede. Bir yerden taşınıyordum ve tam kıçımı bir koltuğa yerleştirmeye kalkıyordum ki haberi alıyordum: Mahalle doğalgaza geçiyormuş. Hadi bakalım; Abbas yine azapta gerek... Şuuru zorlayan bir durum olduğu için iyiden iyiye psikopata bağlamıştım. İstem dışı, habire aynı şeyi düşünüyordum: Doğalgazcılar beni takip ediyor!
Şu Kliptoman köşesi zaten pek tekin sularda gezinmeyen ruh sağlığımla istop oynuyor. Zarf üstüne zarf açıp da bayramın bendenizi klip manyağı yaptığını görünce, gayrı ihtiyari kendimi benzer bir cümleyi kurarken yakaladım: Klipçiler beni takip ediyor!
Dediğim gibi, "şeker niyetine klip" yollamak suretiyle bayram kutlayan sanatçıların bir kısmını isimlerini ilk kez duymacasına, tanımıyorum.
İyisi mi hadiseyi, Ferhat Göçer’in Çok Yorgunum ve Nez’in Sevgi Bu Mu Diye isimli şarkılarının kliplerinden bahsedip; "örnekler çoğaltılabilir" diye bağlayalım.
TEKNOLOJİ, HAYAL GÜCÜNE YOL VERMEDİ
Ferhat Göçer’in klibi, Nazım Hikmet’in şiirinden derlenmiş sözlerini Cem Karaca’nın davudi sesinden dinlemeye alıştığımız o müthiş şarkıya çekilmiş: "Çok yorgunum / Beni bekleme kaptan / Seyir defterini başkası yazsın / Çınarlı kubbeli mavi bir liman / Beni o limana çıkaramazsın..."
Yönetmenliğini Kamil Aydın’ın, çizimlerini Şilili Rodrigo Miguel’in yaptığı, canlı görüntülerle animasyonun harmanlandığı ve 40 bin dolara mal olduğu söylenen klipte ekip, Nazım Hikmet ve Cem Karaca’ya saygılarını sunuyor.
Klibin hikáyesi, Ferhat Göçer’in hayal gücüne dayanıyormuş. Şöyle ki: Göçer, albümden son klibi, bu şarkıya çekmek ve klipte Nazım Hikmet ile Cem Karaca’nın görüntülerine de yer vermek istemiş. Hayalinde, klibin sonunda ikisinin bir martıya dönüşerek uçup gittiklerini canlandırmış. Gelin görün ki, reel görüntüler buna imkán tanımayınca, klip animasyona kaymış.
İyi niyetli, üzerinde emek sarf edilmiş bir çalışma elbet. Yine de insan bu şarkıyı kimden dinlerse dinlesin, zihninin bir yerinde Cem Karaca’nın sesini özlemeden edemiyor.
KENDİ Mİ TASARLAMIŞ KEDİ Mİ, ANLAMADIM
Nez’in, üzerindeki jelatinde fotoğraflarının yer aldığı çikolatalarla birlikte "hayranlarına ve müzikseverlere bayram hediyesi olarak sunduğu" klibine gelince: (Nez, bu konuda "Bu klip bilgilerini gönderdiğim setteki yüzde 100 Nez’li bayram çikolatalarınızı da keyiflice yiyin" temennisinde bulunuyor.)
İkinci albümü Yüzde Yüz Nez’den, "Hey DJ"in ardından hangi şarkıya klip çekileceği, resmi sitesindeki ankete katılan hayranları tarafından belirlenmiş. (Bu da son birkaç yılın olmazsa olmaz trendi biliyorsunuz. Allah için isabetli yaklaşım.) Hayranlar, Fikret Şenes’in "Sevgi Bu Mu Diye" adlı şarkısında karar kılmış. Klip, Kanal 6 stüdyolarında, Tamer Aydoğdu yönetmenliğinde, 50 kişilik bir teknik ve set ekibiyle, iki günde çekilmiş. Ve tebrik klibinin kapağının içindeki bültenin yalancısıyız; "Çekimler boyunca Nez’in keyifli ve şakacı tavırları görülmeye değer"miş...
Kendileri, çekimde, yine kendi tasarımı olan "birbirinden güzel" üç ayrı kostüm giymiş. (Ki bendeniz, az önceki cümlede, buna tashih demek ne kadar doğrudur bilemem, daha ziyade bir lapsus neticesi olduğunu tahmin ediyorum, "kendi tasarımı" yerine "kedi tasarımı" yazmış olduğumu fark ettim. Evet, Nez Hanım’ın kıyafet tercihleri birçokları gibi bende de "Çizmeli Kedi"yi çağrıştırıyor.)
"Peki klipte n’oluyor?" derseniz, her zaman olan şey oluyor. Nez, memleketteki ilk ve "büyük" çıkışını "yerli Shakira" olarak yapmasına vesile olan kalça kıvırma hareketlerinden ve sevimli mi sevimli gülücüklerinden bolca bahşederek şarkısını söylüyor.
Kalça cephesinde yeni bir şey yok anlayacağınız.
Tamam mı ey kári; sessizce dağılalım mı? Haftaya Yerli Plaka’lı bir yazıda buluşalım mı? Bu arada hayat da bayram olsun mu? Olsun. Amin.
Tırsss notu: Yok artık! Yemin ederim ki, iki gözüm önüme aksın ki az önce binanın makyaj odasında Ferhat Göçer’i gördüm. Benim psikopat olmam, hayatın bir komikçi olduğu gerçeğini değiştirmez. Size ne diyorum: Klipçiler beni takip ediyor! Korkuyorum.