Magazin programlarından biri, Recep Bülbülses’in ‘nihayet’ muradına erdiğini müjdeliyor. Mahsun Kırmızıgül, Şeker Bayramı programı sırasında birkaç şarkı söylemesi için sahneye çıkmasına izin mi vermiş ne...
Doğan görünümlü şahin, pardon, şahin görünümlü kuzgun, yok, bu da olmadı, kuzgun görünümlü kuzgun Bülbülses de fırsat bu fırsat, fırlayıp kapmış mikrofonu, şakıyor.
Tam bu noktada, arada kaçırmış olanlarınız var mıdır diye, mevzunun dizginine asılmam gerektiğini fark ettim.
Doğru ya, ‘Recep Bülbülses kim?’ diye sorabilirsiniz. Adam durup durup karabatak gibi karşımıza çıktığı için biliyorsanız da unutmuş olabilirsiniz...
Recep Bülbülses hani... Beş-altı senedir, ‘Şöhret olacam da olacam’ diye, durup durup kendini bir vesileyle kameraların önüne atar... Hıçkırarak ağlar, muhtelif şöhretlerimize ‘Niye beni de şöhret yapmıyorsun?’ diye posta mosta koyar; yapar işte bir şeyler...
Ben artık bu 30 saniyelik şöhret için kıçını yırtan insanlara akıl erdirmeye çalışmaktan vazgeçmiş, bunun herkesin en doğal hakkı olduğunu kabul etmişim...
Hayat bu hayatsa, evet abi, ‘Bülbülses’lerin varlığını gözümüze sokma hakkı engellenemez!’ diye slogan atacak kıvama gelmişim... Pes etmişim...
Daha doğrusu etmiştim... Ki... Çıkmayan candan ümit kesilmezmiş azizim...
Bir röportaj okudum, havam değişti. Salı günü Kelebek’e manşet olan Mevlüt Tezel röportajını okudunuz mu? Şahaneydi...
Bir süredir internette şehir efsanesi gibi dolanan Hayalet Sevgilim şarkısının sahibi, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi İrem Yağcı’yı bulup konuşmuş Mevlüt.
Şarkının esas isminin Hayal Et Sevgilim olduğunu ve şarkıyla ilgili o melodramatik hikáyelerin hiçbirinin doğru olmadığını, bilákis şarkıyı iki saatte kaşına kaşına yazdığını anlatan İrem Yağcı, kendini anlatıyor:
‘Aşk acısı çekip ağlayan birisi değilim. Gayet mutluyum. Yaşamayı seviyorum, yurtta kalıyorum. Bilirsiniz öğrenci hayatını, işte ona takılıp gidiyorum.’
Üç sene klásik gitar eğitimi almış, yedi senedir de çalıyormuş. Ama yapımcıların tüm ısrarlarına rağmen, albüm yapmak filan istemiyormuş: ‘Hem ben hukukçu olacağım canım, herkes ünlü olmak zorunda mı? Şu anda müziğe dair hiçbir planım yok. Belki çok ilerde İlhan Şeşen gibi avukatlığımı yapıp zevk için müzisyen olabilirim.’
Güzel kardeşim, seni öpebilir miyim?
Kim ne derse desin, canın ne istiyorsa onu yap e mi?.. Yeter ki şimdiki aklına ve sindirim sistemine mugayet ol. Ortalık içgörü yoksunu, şuursuz hazımsızdan geçilmiyor zira ve onların hazımsızlığı, bizde gaz yapıyor.
Şimdiden bir müvekkilin ve bir dinleyicin var; katil olur da mahkemelere düşersem, kendimi sana emanet edeceğim, ilerde albüm yaparsan da ilk alan ben olacağım, haberin olsun...
Şarkının adı Hayal Et Sevgilim ya... Bende uyandırdığı duygu da Martin Luther King’in o meşhur söylevindeki gibi bir şey: ‘Bir hayalim var!’ diye bağırarak sokaklara fırlamak istiyorum. İrem gibi milyonlarcasını hayal ediyorum. Hepsini de teker teker öpmek istiyorum.
Evet abi, delirdim... Ama yani... Şöyle bir hayal et sevgilim...