Biz ne yapıyorduk? (2)

Dün okuyanlar hatırlayacaktır. Her zamanki gibi zihinsel dumura gebe, zavallı muharrire, Sevda Masalı’nın yeni versiyonu İkinci Bahar programının başına çöker. Ve gördükleri karşısında dehşete düşer.

Programı izlememiş olanlar bile İkinci Bahar isminden yola çıkarak yeni Sevda Masalı versiyonunun ne mene bir şey olduğunu tahmin edebilmiştir değil mi?

İkinci Bahar... Yanisi: Bundan böyle izleyip izleyeceğimiz, Tülin ve Caner mevzuatının daha ‘olgun’ yaşlardaki seyri; tabiri caizse ahir dönemleri... 60-70 yaş ‘sıkleti...’

Daha doğrusu biz öyle sanıyorduk... Benim yaşını almış erkeklere karşı manyetik bir libidoya sahip olduğumu iddia eden ve programın bir sonraki turuna katılmamı öneren kankamla; ‘Hade leeen, sen aynadaki aksinle dalga geç’ şeklinde -araya burada yer veremeyeceğimiz birkaç ağır laf da sıkıştırdık elbet- küfürleştikten ve önümüzdeki balıkları mideye indirdikten sonra TV’nin başına çöktük.

Geyik cephesinde yeni bir şey yok: Bu turda da ‘Sevgi Ustaları’ şeklinde, en hafif tabiriyle kusturucu derecede gülünç bir klişenin peşine takılmış olan ve ‘tecrübe’ kelimesini dakikada 250 kez telaffuz edebilmeyi beceren Ebru Akel, yarışmacıları ‘olağanüstü fantastik’ eve buyur ediyor. Hanımlar ve beyler, şırımşık kıyafetleriyle ve pek afilli çalımlarla (!), teker teker içeriye giriyor.

Fakat yaş ‘averajı’ bir acayip: 70 küsur -tavan- ile 36 -taban- arasında seyrediyor!

Yine Ebru Akel’si bir jargonla ifade etmek gerekirse: Ay sen bizim moral bir bozul, bir bozul!!! Biz de mi İkinci Bahar demlerimize ulaştık yoksa ne?!? Yahu, bu nasıl bir şeydir?

36 yaşında bir kadının hayattan umudunu kesip, ‘İkinci Bahar’ını yaşamak, son umut bábında ‘münasip bir kısmet’ bulmak adına bir sürü emekliyle birlikte kameralarla dolu bir eve kapanması nasıl bir hadisedir? Ne mene bir gaflet, delalet, çaresizliktir???

Diyeceksiniz ki ilk BBG evine giren, oğlu yaşındaki çocukla (BBG Melih’i hatırlayanlar elini kaldırsın?) flört etti mi etmedi mi hesabına Ateş Hattı’na düşen ‘00Bilmemkaç’ Hülya’dan ne farkı var? Yok tabii...

Ya da yaşı kaç olursa olsun, o eve hayatının aşkını bulma umuduyla giren, kızlardan, oğlanlardan, kadınlardan, adamlardan??? Yok tabii...

Tek fark şu ki manzara gittikçe garabete sarıyor. Yani biz tüylerimiz diken diken; ‘Ulan, bizim anne-babamız Allah muhafaza şuurunu yitirir, bunar munar da buralara düşerse ne yaparız?’ diye düşünürken, karşımıza böyle bir manzara çıktı. (Üstelik yetmiyormuş gibi kadınların yüzde 80’i filan da İzmir’den, iyi mi!!!)

Bir de ne bileyim, insan o yaşlardaki insanlardan bir nebze bilgelik bekliyor, böylesi hokkabazlıklara tamah etmemelerini umuyor. Fakat yine diyeceksiniz ki, Kuşum Aydın’ın programında Caner ile Tülin için saçlarını başlarını yolan o cemaatin yaş ortalamasında bir fark mı var? Yok tabii...

Ne bileyim abi... Dön dolaş, mevzu hep aynı yere varıyor: Vallahi de billahi de, bir millet çıldırıyor. Bu aralar yurdum insanı zifafa ille ki kameralar şehadetinde girecek; aksi hükümsüzdür, sayılmıyor...

Güzel kardeşlerim; abilerim, ablalarım, teyzelerim, amcalarım, ninelerim, dedelerim; sokaklara, arkadaş tanışıklıklarına filan kıran mı girdi?

Hatırlar gibi misiniz: Başkaları bakmazken flört, sevgi, aşk, meşk, filan nasıl bir şeydi?

Asparagas

İlklerin adamı

Üzerinde kendi ismini taşıyan tişörtler giyme tribiyle ‘ekol’ yaratan ve beher bilete 57-62 milyon lira fiyat biçerek, 30 kişiye EVİNDE konser vermek suretiyle ‘dünyada bir ilke imza atan’ (!), bu konuda ‘En büyük ideallerimden biri buydu’ şeklinde beyanat veren Murat Evgin, bir sonraki projesiyle bu kez kainat çapında bir ilke imza atacağını iddia etti: ‘Bizim evin banyosunun küvetinde E.T.’ye konser vereceğim. Üstelik insanlığa hizmet olsun, uzaylılar, dünyalıların ne denli misafirperver ve bonkör olduğunu görsün diye, bu kez E.T.’den tek kuruş talep etmeyeceğim. Uzun süredir bu konuyla uğraşıyorum. Yalnız E.T.’ye ulaşmak çok zor. Bu konuda Steven Spielberg’ü arayıp duruyorum; bağlamıyorlar. Hatta; ‘Are you nuts or what?’ filan deyip telefonu habire yüzüme kapatıyorlar. Babam deli olduğumu ima ettiklerini söylüyor ama ben inanmak istemiyorum. Yine de bu durumun beni yıldırmasına izin vermeyeceğim. Sıkı durun, bir ilke daha imza atacağız arkadaşlar! Hiç merak etmeyin, sizi gelişmelerle ilgili haberdar edeceğim.’
Yazarın Tüm Yazıları