Paylaş
Aradan yıllar geçti bu süreçte hayallerini kovaladı… Gezdi, araştırdı, gördü, okudu, fotoğraflar çekti… Sıkıntısı ne olursa olsun gamzelerini hep göstermeyi başardı… Sonra tam kalbine uygun işi buldu… Hikâye fotoğrafçılığı! Bu işe ilk Mersin’de başladı… Sonra da Türkiye’nin dört bir yanına çekimlere gitti…
Bir bebeğin ilk nefesine şahit olmak bence en büyük şans… Sevdiği işi yapanlar çarpı iki şanslıdır, Aktay da onlardan… İnsanların ömür boyu saklayacağı, nesilden nesile gidebilecek düğün fotoğraflarına imza atmak da farklı bir his…
Hiç durmadan fotoğraflar çekiyor, onları seyrediyor… “Kelimelere sığdıramıyorum” diyor… Tek başına gidip çekimler yaparken şimdilerde çok sevdiği uçmayı rüzgâr ile eşleştiriyor ve eşi Utku Çağrı’yla Motosiklet üzerinde bir dolu çekimler yapıyor…
Tam bir “Küçük Prens” hayranı… Röportajı sonlandırırken güzel bir cümle atıyor “Hayat bir küçük adamın gülünü sevdiği kadar kıymetli ve değerli...” Bu son cümle üzerine daha fazla ekleme yapmadan buyurun Tuğgül Türkoğlu Aktay röportajına devam edelim…
Tuğgül Türkoğlu Aktay kimdir biraz seni tanıyabilir miyiz?
Türkiye'nin en güzel şehrinde doğdum, Atatürk'üm huzurla uyuyor benim memleketimde. Aslen vitrin tasarımcısıyım, fakat kendimi fotoğrafa daha yakın hissediyorum. İki arada bir derede de tamamen ilgiden dolayı sosyoloji bitirmeye çalışan sıradan biriyim.
Yaptığın işle insanların özellerine iniyorsun, şanslısın!!!!
Kimsenin özündekinden farklı bir şey yapmıyorum aslında. Sadece yazıyorum, çiziyorum ve çekiyorum! Bazen izliyorum bazen izletiyorum.
Hayat sence nasıl?
Basite indirgenmiş her şeyi seviyorum. Hayat yorulmayacak kadar kıymetli.
Peki bir bebeğin ilk nefesine şahit olmak nasıl bir duygu?
Müthiş bir şey... Anneden bağının ilk ayrıldığı an ve ondan sonraki saniyeler, hatta saliseler... Hayat yolculuğunun ilk anlarına şahit olmak, ah bir de o anları saklamak var ya nasıl anlatabilirim bilemiyorum.
Sadece bebekle de değil, anne baba, dedeler nineler, amcalar teyzeler, dayılar halalara kadar birçok insanın da aynı anda duygusu o ortama hâkim… Yaşıyor musun o anı?
Bir babanın bebeğini ilk gördüğü andaki duygularının yüzüne yansıdığı o “ilk an” nasıl özeldir. Bir annenin anne olan evladına hem endişe hem sevgi ile baktığı o birkaç saniye, bir babanın baba olan oğlunun ilk gözyaşlarına ortak olduğu o saniyelik duygu buluşması... Daha da güzeli bir kadının sıcacık bir varlığına ilk teması ile şaşkınlıkla mutluluğun bir araya sıkıştığı o ilk anlar... Hangi birini anlatsam bilemiyorum. Her biri harika duygular. Evlat sahibi olsun veya olmasın her bireyin bu tarz sahneler karşısında aynı şeyi hissedeceğini tahmin edebiliyorsunuz. Dünyanın her dilinde gülümsemek iyi ki aynı dil.
Peki hayallerin neydi? Yine böyle merak uyandıran, içinde duygu barındıran bir hayal miydi?
Hayallerim miiii !!!! (Gülüyor) Uçmak!!!! Hava harp okuluna girmeyi çok istedim ve denedim. Fakat sağlık koşullarım buna izin vermedi. Ben yine de her fırsatta gökyüzünde olabileceğim her anı değerlendiriyorum. Fakat sanırım ben rüzgârın hissini sevmişim ki her istediğimde iki kanatta uçamasam da hayat arkadaşımla iki teker üzerinde dünyaları geziyorum. Büyük özgürlük!
İlk fotoğrafını çektiğin bebek bugün kaç yaşında? Ve ilk fotoğrafını çektiğin çift bugün kaç yıllık evli?
İlk çektiğim bebek 7 yaşında, İlk çiftim ise 5. Yılında.
Öyle bir iş ki… Telafisi yok! Doğuma giriyorsun, olmadı o an çekilemedi, aksilikler oldu vs vs… Yeniden o ana dönemiyorsun, bunun gerginliği üzerinde olmuyor mu?
Bir şeyden emin olamadığında gerilirsin. Teknik cihazlarla çalışıyoruz. Elbette ekipmanların sağlıklı çalışması çok önemli. Bunun için yedeklerini her zaman bulundurmaya özen gösteriyorum. Bir de işin en önemli kısmı sağlık. Hastanenin en steril alanlarında çıkartıyorsunuz bu fotoğrafları. Haliyle en büyük stres orada… Yapacağınız en ufak hata çok ciddi sebeplere ulaşabilir. Ekstra dikkat ve özen gerektiren en önemli aşamadır.
Eskiden film vardı, yanarsa bitti… Geçmiş olsun! Dijitalde bu sıkıntı var mı?
Olmaz mı?! Fotoğraf makinesi olmadık yer de çekmeyebilir. Hafıza kartı sevimsiz sürprizler yapabilir. Elbette dijital çağda fotoğraf kurtarmak kolaydır. Böyle bir şeyi deneyimlemektense yedekleme yapmak en güzelidir.
Çok klişe olacak ama çocukken eline makine almışlığın var mı? Mesela ne çektin?
İlki oyuncaktı. (Gülüyor) Mavi-Beyaz bir makineydi... İlk fotoğraflarım çocukluk hayallerimdir. Kim bilir neler çektim neler sakladım. İlk gerçek fotoğrafım annemin çağla yeşili elbisesi ile çektiğim en güzel tebessümüydü. Hala duruyor...
En iyi çekimler hangi ruh halindeyken oluyor?
En iyi fotoğrafları duygusal olarak en zirvede yaşadığın anlarda çektiklerindir. Mutluysan mutluluğu fotoğraflarsın ve izletirsin. Mutluluğu çekmek hem kolaydır hem de güzeldir, besleyicidir. Kişinin kendisine kazanım sağlatan birçok tarafı vardır.
Bir de mutsuz olup da fotoğraf çekmek durumunda kaldığını düşünsene, kabus!
Kimlerin fotoğrafları seni etkiler?
Savaş fotoğrafçılarını her zaman takdir ettim. Hem duygusal çöküntü hem yıkılmış hayatlar... Bir de onları tarihe saklamak... Müthiş beceri.
Mesela kimleri neden çekmezsin? Enerji çakışması önemli mi?
Enerji en önemli şey... Gözle görünmeyen duygu akışı önemli. Sadece egoları ile beslenen insanlarla çalışamıyorum. Çocukla çocuk olup yere çöken insanı daha çok seviyorum. Zaten Onunla konuşmayı başarabiliyorsan yetişkin olabilmişsin demektir.
Bir de bu iş ciddi anlamda güven işi. Sen insanların özel anlarını çekiyorsun insanlar da sana güvenip özellerini paylaşıyorlar mesela bedenleri… Bu güveni vermek de çok zor değil mi?
Güven duygusu bu hayatta ki en değerli şeylerin başında geliyor. Güvendiğin zaman hep iyi hissedersin. Söz konusu olan şey eğer hayattaki en değerli varlığınızın hayata geldiği ilk anlarını biri ile paylaşmaksa bu her şeyden kıymetlidir.
Son olarak eklemek istedikleriniz?
Hayat bir küçük adamın gülünü sevdiği kadar kıymetli ve değerli... Bir sonraki anı tekrar yaşamayacakmış gibi tat almalı. Ressam gibi resim yapmaya gerek yok boş çizgiler bile atarak bir yarım saat deşarj olabiliriz. Müzisyen gibi enstrüman çalmak gerekmez, kaliteli müzikler dinleyebiliriz, sanatçının kendisinden dinlemeye gidebilirsiniz… Sanatçısı olmayan ülke olmamalıyız… Değerlerimiz için farkındalık önemli… Ve geleceğimiz olan çocukları sevmek çok çok güzel şey. Onların olmadığı bir dünyayı hayal bile edemiyorum. Onların her zaman gülümsediği bir ülke olabilmeyi umut ediyorum.
Paylaş