Paylaş
1983 doğumlu. Bilkent mezunu. Okurken çalışmadığı şirket neredeyse kalmamış, gezmediği ülke neredeyse yok. “Çok okuyan mı çok gezen mi?” diye soruyorum “İkisi de” diyor.
3 buçuk yılda Bilkent’ten mezun olmuş “Sanki ben gelmezsem babam iflas edecekmiş gibi hızlıca bitirip, koştur koştur Adana’ya geldim” diyor ve gülüyor.
Birçok farklı iş kollarından son olarak duvar kâğıdı üretimi yapıyorlar. Duvar kâğıdının çok basit bir iş olduğunu düşünürdüm. Kağıt üretilir, üzerine motifler, desenler baskılanır şeklinde… Hakan Güzel video açıp nasıl yapıldığını gösterdi. Kocaman bir silindir, başında usta. Tek tek adam bütün duvarı döverek işliyor ve kalıp çıkarıyor!
Çok fazla detay var bu röportajda, mesela dede ilk başta ortak başlıyor bu işe. Başka bir aile ile. Sonra nüfuslar artıyor iki ortak oturup konuşuyor “Ayrılalım, nüfus çok arttı” şeklinde, çünkü her aileye giren, her doğan o şirkette çalışmaya başlıyor. Sonra ayrılıyorlar.
Biraz sizi tanıyalım Hakan Güzel kimdir?
Malatya Darendeliyiz, dedem 1958 yılında Adana’ya gelmiş. Bilkent İşletme Bilgi Yönetimi mezunuyum, sonra İngiltere’de devam ettim eğitimime.
Mezun olduktan sonra şirkete mi geldiniz hemen?
Hayır, ben zaten ayakkabılarımı bağlayamazken çalışmaya başladığım için üniversitede okurken hep çalışırdım.
Nasıl yani?
Dedem bizi alır dükkâna getirirdi. Hatta toptancılar sitesinde dükkânı vardı 13 yaşındayım, kuzenim Fatih de var bize “Alın size dükkân çalışın” dedi. Ne telefon ne bir şey var. Gittik “Dede masa yok” dedim. “Orada hortum var, yaparsınız” dedi. Elimizde fiyat listesi yok, “Müşteri gelirse sorarsınız” dedi. Düşünün Adana sıcağında 400 metre koşarak fiyat sorar dönerdim. Böyle başladı asıl iş hayatım. (Gülüyor)
“Bana ne çalışmayacağım, denize yaylaya gideceğim” demediniz mi?
Hayır! Çalışmayı çok seviyordum. O fiyatlar hala aklımdadır! (Gülüyor)
Aile şirketi mi burası?
Aynen öyle… Dedem Adana’ya ilk geldiğinde küçük bir hırdavat dükkânı açmış. Amcam ve Babamla beraber sonra başlamışlar. Sonra işler büyümüş babam, amcam, kuzenim ve ben de şimdi hep beraber bu bayrağı aldık devam ediyoruz.
Bu kadar farklı işlerde çalışmışsınız, “Beni ben yapan” dediğiniz, kişisel gelişiminizde etkisinin büyük olduğunu düşündüğünüz bir şey var mı?
İş değil de insanlar var. Yaşlılar! Tecrübeleri, cümleleri…
Peki çok gezen mi çok okuyan mı bilir?
Her ikisi de bilir bence ama nereyi gezdiğine bağlı!
Kimler bu şirketlerde şimdi?
Dedem onursal başkanımız, babam ve amcam ortaklar. Kuzenim Vehbi ve ben de dâhiliz. Üçüncü kuşak gelince birinci kuşak tüm hisselerini üçüncü kuşağa devretti.
Siz de işin içine girdiğinizde zorluk olmadı mı? Genelde kuşak çatışması olur?
Mutlaka ki olmuştu. Her insanın yemek yeme şekli, damak lezzeti nasıl farklıysa şirketlerin büyümesi, gelişmesi de aynı şekilde. Ben mezun olup geldiğimde kurumsallaşma adına da değişimlere başladığımızda müdürümüz Murat Bey vardı “25 senede olmayan 25 günde oldu” demişti.
O kadar yani?
Yani! Ben gelmeden önce babamlar çok az ithalat yaparken ben geldiğimde 7-8 ‘e çıktı bu. Mesela boya ölçme cihazı vardı yurt dışında 10 dolar ben bunu buldum getirdim 100 dolara satmaya başladım.
Girişimci doğulur mu olunur mu da siz doğulur örneğindesiniz!!!!?
(Gülüyor) olabilir.
Adawall sizin gelişinizle mi kuruldu?
Evet. Beni en etkileyen iş bu. Duvar kâğıdı işi benim için apayrı, çok özel. Çok seviyorum duvar kâğıdını.
Hikâyesi nasıl?
Evlendim, balayına Singapur’a gittik. Eşimle gezdik filan sonra sanayicilerin olduğu yere gitmek istedim. Olduğumuz yere 100 Km. Gezerken bir firma sahibi ile tanıştım. “Napıyorsun” burada dedi “Balayındayız” dedim. Adam şaşırdı, işlerden güçlerden konuştuk. Duvar kâğıdı üretiyormuş, derken bana o kadar güvendi ki orada sözleşme imzaladık, duvar kâğıdı ihracatına başladık.
Daha sonra mı duvar kâğıdı üretimine başladınız?
Evet. O adamla çok samimi, dost olduk. Hatta oğlunun sağdıcı oldum. Onun düğününe gittiğimizde de duvar kâğıdının makinasını aldık. (Gülüyor) işi çok iyi öğrendim çünkü çokkkkk sevdim. Tek tek hangi bölge neyi seviyor, hangi rengi seviyor diye araştırdım. Resmen Türkiye’nin çehresini gördüm. Tekstil sektörü gibi sürekli değişiyor.
Nasıl üretiliyor? Gazete baskısı gibi mi mesela bir yer gözden kaçınca kayıyor mu?
Aynen öyle! Çok zor bir iş. Bir de kalıbı ayrı.
Nasıl yani kâğıda baskı değil mi?
Hayır! Dünya da çok az ustası var bu işin. Hatta 4-5 usta diyebilirim. Kocaman bir silindire usta oturup tek tek bütün deseni demire işliyor. Yani insanlar bu duvar kâğıtlarının nasıl yapıldığını bilse, duvar kâğıdını yapıştıran ustalar bilse o kataloğun sayfasını çevirirken elleri titrer.
Peki siz tasarım yapıyor musunuz?
Zaten kendi üretimimiz bunlar, tasarımlar da bize ait. Başka motifleri alıp üretmiyoruz. Tasarımcılarımız var. Zaman zaman benim aklımda olan tasarımlar oluyor, onu desen yapıyoruz.
Türkiye’de üretim yapan çok yer yok dediniz, neden?
Bilmem. Tarsus, İstanbul ve Adana’da var. 3 firma. Teknoloji anlamında dünyadaki 3. büyük makine bizde. Bu sistemi de dünyada 3 şirket kullanıyor.
Son olarak eklemek istedikleriniz?
Çok zor bir iş ama kendimi bu işle özdeşleştiriyorum. Gerçek anlamda çok seviyorum! Herkesin de yapabileceği iş değil, çok zor! Duvar kâğıdı satan yerlerde dikkat edin “İthal duvar kâğıdı” yazar, değil. Biz bu ithali sildireceğiz inşallah çünkü ithalin çok çok üzerinde kaliteli üretim yapıyoruz. İhracat devi Kore’den daha iyi ürün çıkarıyoruz düşünün. İlk koleksiyonumuz “Anka” ve bu ay çıkarıyoruz, lansman hazırlığındayız.
Paylaş