Paylaş
Elif Ada’nın annesi yaşadığı iki gebelik sonrasında tüplerini kaybediyor. Ve bir daha biyolojik anne olamayacağını öğreniyor. Ama asıl hayat o günden sonra başlamış. Eşiyle tanışıyor. Üçüncü buluşmada ona “Doğurganlığını yitirdiğini” söylemek için buluşma teklif ediyor. Söylüyor, sonrası film gibi. Sarılıp ağlıyorlar adamla. Çünkü adam da doğurgan değil! Orada hemen evlenme kararı alıyorlar. Ve bugün dünya güzeli Elif Ada’ları var.
Nasıl mı? Allah’ın bir başka mucizesi sayesinde. Kendi deyimiyle kalbinden doğuruyor Elif Ada’sını.
Ve durmuyor, evlat edinilen çocuklar ve evlat edinecek aileler için kolları sıvıyor. Bir blog kuruyor, yaşadığı her şeyi orada anlatıyor Elif Ada’nın annesi. Bazen güldürerek bazen ağlatarak. Ben ağlaya ağlaya okudum bütün yazılanları. Ve yüksek ses ile diyor ki; “EVLAT EDİNME DE BİR DOĞUM ŞEKLİDİR VE YÜKSEK SESLE KONUŞULMALIDIR!”
Elif Ada’ya şeffaf olmuşlar, evlat edindiklerini gizlememişler. Sanırım doğru olan da bu. Ama ben yine de aileye olan saygımdan isimlerini açıklamayacağım. Sadece fotoğraflarımız var.
Röportaja geçmeden önce ben de diyorum, “Elif Ada, böyle anne babaya sahip olduğun için çok şanslısın. Annen senden bahsederken aşkla bakıyor, gözleri doluyor. Onun bu hayattaki en kıymetlisi baban ve sen… Hep mutlu ol!”
(Facebook üzerinden “Elif Ada’nın Annesi” sayfasından yazılara ulaşabilirsiniz)
Hayırsız olur filan demişler size, oysaki biyolojik anneye karşı da hayırsız olan evlatlar var?
Tabii ki biyolojik çocuk sahibi olanlar içinde aynı şey geçerli. Evlat edinilen çocuk yapar o da yapar. Hala toplumumuzda “Evlatlık” kelimesi var, öyle bir şey yok “Evlat edinilen çocuk”doğrusu. Televizyonda bir program da “Hayırdır niye ağlıyorsun evlatlık mısın sen?” dediler. Evlat edinilen çocuk neden mutsuz olsun ki? Bizim toplumumuzda böyle bir önyargı var!
Elif Ada kızınız olmadan önce de bu konularda hassas mıydınız?
İnsan başına gelince anlar derler ya, aynen öyle.
Anne olmayacağınızı ilk öğrendiğinizde ne hissettiniz?
Dünya başıma yıkıldı. “Neden ben?” dedim. Ben anaokulu öğretmeni oldum çünkü iyi bir anne olabilmek için bu mesleği seçtim.
Elif Ada’yı doğumhane önünde başınızda kırmızı kurdele beklemişsiniz… Çok bir kelimem yok açıkçası o anınıza dair. Siz çok güçlü bir kadınsınız!
Hayatımın en uzun bekleyişi! En mutlu anı, en heyecanlı bekleyişiydi.
Nasıl oldu?
Önce kuruma gittik başvuru yaptık, sıra olduğu için 3 sene beklememizi istediler. Kız bebek istedik, eşim çok istedi kız bebeği, ben de öyle. Biz ne yapmamız gerek diye düşünürken 1 hafta sonra bize haber geldi. Annem aradı “Kızım bir kadın var, kız bebek doğuracakmış, koşulları uygun olmadığı için bir aileye vermek ister, ister misiniz?” dedi. İsteriz dedik, doğuma 1 ay kalmıştı.
Sohbet arasında söylediniz hiçbir şekilde doktor kontrolünden geçmemiş bir gebelik, çocuk nasıl, nedir diye hiç düşünmediniz mi? Ki bu soru size çokça yöneltilmiş?
Hayır! Her şekilde o bebek benimdi. Elif Ada’dan haberdar olduğum an bizimdi. Zaten iyi beslenme olmadığı için ciğerleri gelişmemişti ama her şeye rağmen oldukça sağlıklı doğdu.
Biyolojik anne ile hep beraber miydiniz?
Başta karşılaşmama kararındaydık, gebelikte görmedim zaten ama resmi işlemlerde bir araya gelmek durumunda kaldık.
İlk gördüğünüzde ne hissettiniz?
Kendimi çok kötü hissettim. Ve ona şunu dedim “Bak senin de hakların var, 6 hafta içinde bebeği alabilirsin ama sen beni o zaman öldürürsün. Emin değilsen şimdi al, ne olursun." dedim. “Hayır, öyle bir şey olmayacak” dedi.
6 hafta sonra geri alma hakkı yok mu?
Hayır yoktu, tabii aile olarak tüm şartları yerine getirmemiz koşulu ile, kızımız bizimdi.
Peki kafanıza kırmızı kurdeleyi bağladınız, doğumhane önünde bekliyorsunuz… Bebek göründü. Ne yaptınız?
Hemşire yeşil örtülerin içinde hızla kuvöze çıkardı. Peşinden koştuk “Yüzünü aç bize göster” dedik. Açtı o kadar güzel yüzü vardı ki.
Benziyor da size!
Babasına çok benziyor. Hem de acayip benziyor! Ama ben solağım Elif Ada’da da solak. Sevinçten çıldırmıştım solak olduğunu görünce.
Arada bir para alışverişi oldu mu?
Hayır, hiçbir şekilde olmadı. Biz bir eşya satın almadık. Ne bizim, ne de biyolojik annenin böyle bir talebi olmadı. Sadece doğumu biz karşıladık, o da özel hastanede doğurmasını istediğimiz için. O kadar başka bir para alışverişi olmadı aramızda.
Elif Ada’nın annesi kimdir?
41 yaşında bir anaokulu öğretmeniyim, anneyim. Anne olmaktan da daha kıymetli bir şey yokmuş şu hayatta bunu anladım.
Elif Ada’yı kucağınıza alana kadar mı yoksa öncesinde mi anne oldunuz?
Elif Ada’yı öğrendiğimiz andan itibaren ben anne, eşim de baba olmuştu. Elif Ada’nın kontrolünde hemşire arkadaşım aradı “Elif Ada’nın size kalp atışlarını dinlettireceğim” dedi o an eşim telefondaki o pıt pıt sesini duyabilmek için koltuktan öyle bir atladı ki ayağını sehpaya çarptı incitti. O an anne baba olduk, birbirimize sarılıp deli gibi ağladık. “Bir kızımız oldu” dedik.
Tanışma hikâyeniz de farklı eşinizle?
Evet, uçakta tanıştık. Uçakta burçlardan işlerden güçlerden konuştuk. Sonra telefonlarımızı aldık, 2 hafta sonra beni aradı “İş buldun mu ne yaptın?” diye. Buluştuk yemek yedik. Üçüncü yemekte aramızdaki çekimi hissettim ve anneme “Anne aramızda bir çekim var, ileriye dönük ne olur bilmem ama konuşmalıyım doğuramadığımı” dedim. Ben bu şekilde terkedilirsem kahrımdan ölürüm. Zaten bunu yaşadım ben!
Nasıl oldu?
İki dış gebelik sonrası tüplerimi kaybettim.
Peki o buluşmaya dönelim, ne yaptınız?
Yemek yiyelim mi dedim. Tamam dedi. Belki o masadan kalkacağız ve birbirimizi bir daha görmeyeceğiz. “Ben anne olamayacağım” dedim. Baktı, arkasına yaslandı. “İnanamıyorum! Benim de çocuk sahibi olamamam gibi sağlıksal sorunlarım var” dedi. Sarıldık ağladık. Ben mucizelere inanıyorum. Biz milyarlarca insan arasından birbirimizi bulduk. O masada evlenmeye karar verdik, 4 ay içinde de evlendik!
Evlat edinme işlemleri ne kadar sürdü?
2 yıl 7 ay 10 gün sürdü. Defalarca yanlış kararlar alındı, bu herkes için böyle olacak diye bir şey yok. Çocuk geldi 3 yaşında, elim yüreğimde.
Elif Ada da mahkemeye geldi mi?
Hayır!
Biyolojik anne hiç sordu mu Elif Ada'yı?
Hayır hiç sormadı. Son mahkemede biyolojik anneye sarıldım öptüm ve dedim ki “Elif Ada bir gün büyüyüp seni bulmak isterse seni bulacağım dedim.” “Hayır abla, öldü de” dedi. “Hayır demeyeceğim” dedim ve bulmak isterse evet biliyorum bu çok zor bir durum ama sonuna kadar yanında olacağız.
Ev taşıdınız mı?
Hayır, biyolojik anne bizim telefonlarımızı, adreslerimizi, işlerimizi güçlerimizi biliyor.
Hiç mi uzaktan bakmıyordur, kaldı ki siz bilinen bir annesiniz, 20 bin takipçiniz var!
Sanmıyorum.
Elif Ada’ya karşı da şeffaf olma kararı almışsınız. Neden?
Hep empati kurdum. “Ben olsam ne yapardım?” Ben bulurdum. Ona gideceğimden değil, merak ederdim, kimdir, neye benzer? diye. O yüzden hep onu “İyi ki seni evlat edindik, iyi ki sen bizim kızımız oldun” diye bebekliğinden beri sevdik, bunu duyarak büyüdü.
Şuanda biliyor mu?
Danışmanız bize “4-5 yaşlarında çocuklar kendi doğum hikayelerini paylaşmaya başlıyorlar, o zaman sormaya başlayacaktır.” Dedi. Ben de kendimi 4-5 yaşa hazırladım. Ama 3 buçuk yaşında hamile bir arkadaşımı gördü, arabada eve giderken “Anne ben senin karnında mıydım?” dedi. Yol genişledi, yol uzadı. Telaşlandım 3 buçuk yaşındaydı. “Annecim, sen başka birinin karnındaydın, hastanede doğdun. O çok iyi bir insandı, bizim de çocuğumuz olmuyordu seni hastaneden alıp eve getirdik” dedim. Eve geldik, “Çişim geldi” dedi. “O kız kimdi?” dedi. Geçiştirdim. Beklemediğim anda soru geldi çünkü. Danışmanımı aradım söyledim. “Doğru yaptın, mimiklerini her zaman kontrol atında tut, normal bir şey olduğunu” hissettir. Dedi.
Sordu mu tekrar?
Hayır ama “Neden beni tercih ettiniz, neden kız istediniz. Beni seviyor musunuz?” bunları sormaya başladı. “Hastanede ben en önde miydim, ilk beni mi gördünüz” dedi. “Hayır biz senin için geldik” dedi. Sonra başkalarına gelip söylemeye başladı “Annemle babam beni hastaneden alıp eve getirmişler” diye anlatmaya başladı, mimik kovalıyor!
Çevrenizdekileri nasıl yönlendiriyorsunuz? Çok mu kısıtladınız çevreyi?
Çok zor bir durum ama biz her tanıştığımıza evlat edindik diye söylüyoruz, bunun önemli bir şey olduğunu söylüyoruz. “Lütfen kendi çocuğunuza kendi doğum hikayesini anlatırken bazı insanların da bu şekilde evlat sahibi olduğunun önemini anlatır mısınız?” dedik.
Nasıl çıktı bu blog?
Market kasasında “Neden beni evlat edindiniz” diye sordu Elif Ada. Büyün kasa sırasındakiler sanki biz uzaydan fırlatılmış iki insanmışız gibi baktılar. O an ben kısık sesle söyleseydim olmayacaktı, bu ayıp bir şey değil. Yüksek sesle “Kızımız sen ol istedik” dedim. Neden kısık sesle konuşulur ki? Düşünsenize sizi siz yapan gerçeğin ömrünüzün sonuna kadar saklanıldığınız? Yüksek sesle konuşsunlar. Evlat edinilen bu çocuklar kendi gerçeklerini gizlemek zorunda kalmadan, özgürce büyümeliler.
Artar mı bu bilinç?
Facebook’ta “Elif Ada’nın annesi” sayfasıyla o kadar yol kat ettik ki!
Artık eskisi gibi değil hiçbir şey. Boşanan kadına bakılan göz, çocuklar.
Tabi tabi. Ben bu sayfayı oluşturduğumda özelden mesaj atarlardı ama artık paylaşımlarımın altına yazıyorlar.
Elif Ada ilk sorduğunda hırçınlaşsaydı ne yapardınız?
Çok kötü olurdum. Ama Elif Ada hep bunu duyarak büyüdü. Herkesle yüksek sesle konuşuyorduk o yüzden tepkileri ağır olmadı. Geçen okuldan çıktık arabadayız yine “Anne 2 tane çocuğum olsun istiyorum ama senin gibi gidip hastaneden alıp, kalbimde büyüteceğim sevgilerini” dedi. Anneciğim belki kendin doğurursun dedim “Hayır ben de senin gibi kalbimde büyüteceğim” dedi, tekrar.
Aileleriniz konusunda da şanlısınız. Hiçbiri size karşı çıkmamış!
Tabii ki şanslıyız. Ailelerimiz başından beri destek oldu. O kadar çok seviyorlar ki Elif Ada’yı. Ama herkes bizim kadar şanslı değil. Sayfada ne hikâyeler okuyorum.
Erkek takipçileriniz ne durumda?
Bir sürü! Hatta bir aileyle Ankara’da tanıştım. O baba ve diğer bir kaç baba o kadar güzel bir mektuplar yazmıştı ki. Çok güzeldi. Anlayışlı olan ama bir o kadar bunun bilinmesini istemeyen babalar da var.
Anne karnında bebek ile nasıl konuşuluyorsa bebekken de başlanmalı mı?
Kesinlikle!!! Çocuk çok geç öğrenirse daha farklı olabilir. Her şeyi başında bilmeli.
Bütün anneler gibi siz de düşünüyor musunuz “Bana bir şey olursa ne yapar” diye?
Düşünüyorum, çıldıracak gibi oluyorum. Bana bir şey olmasın, ona yetebileyim. Ağlayabilirim!
“Evlat edinme de bir doğum şeklidir! Yüksek sesle konuşulmalıdır.” Ne güzel laf etmişsiniz!
Tabu olmamalı bu! Sırf evlat edindiği için evini barkını taşıyıp başka şehirlere, sevdiği insanlardan ayrılıp gidenler var. Neden anormal olarak düşünülüyor! Yok öyle bir şey. Ben eğer çocuk sahibi olamayan bir aileye daha umut olup bir çocuğu daha aileye kazandırdıysam ne mutlu bana. Benim bu hayatta misyonum bu.
Hiç düşünüyor musunuz “Ben olmasaydım Elif Ada nerede olurdu?” diye?
Tabii ki. Elif Ada 6 aylıkken çokkk fena ateşlendi. O an başındayız annemle ve ben ağlıyorum. “Ben olmasaydım Elif Ada şuan nerede olacaktı, kim ona bakacaktı!” kahroldum. (Ağlıyor)
Elif Adana’nın en çok neyini seviyorsunuz?
Çok özgüvenli, hazır cevap oluşunu... Böyle kızları çok seviyorum. Güçlü bir kız olacak.
20 bini geçkin takipçiniz var. Eminim ki bu algıyı oluşturmuşsunuzdur! Değil mi?
Ben yazı yazmayı seviyorum. Sadece evlat edinmeyle alakalı yazılar yazmak değildi amacım. Bu sayfayı kurdum ve 2 gün içerisinde inanılmaz takipçi sayısına ulaştım. “Demek ki bir şey var” dedim. Sonra “Biz kimiz” diye evlat edinme hikâyemizi yazdım.
Sizin yolculuğunuz Elif Ada’yaymış. Yaşadığınız hiçbir şey sebepsiz değilmiş!
Kesinlikle, hep söylüyorum. Benim yolcuğum Elif Ada’yaymış. Biz Elif Ada ile buluşacakmışız bir şekilde.
İşi gücü bırakıp okula başlayayım ben, korumaya alayım diyor muşunuz?
O kadar koordineli yaşıyorum ki. Elif Ada’dan hep önde olmaya çalışıyorum. Elif Ada’nın öğretmeni benim liseden arkadaşım olacak. Hep çok ilerisi için planlar yapılır ben hem bir yıl sonrası planlarını tamamlıyorum.
Elif Ada’dan önce, Elif Ada’dan sonra. Anne baba olduktan sonra neler değişti?
Çok rahat bir çifttik. Tatil günlerimizde paso yatar film izlerdik. Ben 35 eşim, 36 yaşındaydı Elif Ada’ya kavuştuğumuzda.
“Henüz Türkiye’de evlat edinmeyle ilgili masal kitabı yok” demişsiniz. Belki siz yazarsınız?
Gerçekten büyük sıkıntı... Ben bu sıkıntıya düşsem de kafamda hikâyeler uydurdum ama bizden sonrakiler için faydalı olabilecek birçok çocuk kitabının yazılması ya da çeviri olması şart!
Peki bu yazılarınızı kitaplaştırmayı istiyor musunuz?
İstiyorum. Elif Ada’ya bırakacağım en değerli armağan. Bir de mesela benden sonra Elif Ada blogta yazmaya devam etsin istiyorum.
Günlük tuttuğunda gizlice okuyacağınızı söylemişsiniz. Gerçekten okuyacak mısınız?
Kesinlikle! (Gülüyor)
Kucağınıza aldınız. İlk dönemler. Baş başasınız. Ne söylediniz?
“Seni çok seviyorum ve seveceğim." dedim.
Biyolojik anneyi düşününce?
Biyolojik anneye dair tek bir kötü laf söylensin istemiyorum. Umarım mutlu olur, güzel hayatı olur. O olmasaydı ben olmazdım, anne olamazdım. Hiçbir çocuk bana anne demeyecekti. Belki kurum aracılığıyla olacaktı ama Elif Ada olmayacaktı.
Elif Adana’nın sorması sizin için yüzleşme miydi?
Hayır. Sadece erken gelen bir soruydu.
İlk yürümesi?
Eve geldik, anneannesi “Hadi Elif Ada” dedi kalktı yürüdü, çıldırdık! Anlatılır bir şey değil.
Son olarak eklemek istedikleriniz?
Eğer anne baba olmak istiyorsanız gerçekten oluyorsunuz. Evlat edinilen çocukların sevgisi de biyolojik yollardan sahip olduğunuz çocukların sevgisi de aynı. Hiçbir farkı yok. Deli gibi seviyorum, deli gibi seviyor babası. Elif Ada ilkin “anne” demişti, siz de bir çocuğun ilk kelimesi olabilirsiniz! "Her çocuğun bir ailesi olmalı" o yüzden evlat edinme ve koruyucu aile, aile oluşum modelinin desteklendiği yarınlar diliyorum.
Elif Ada bir gün bu röportajı bulup okuduğunda. Şimdiden ona neler söylemek istersiniz?
İyi ki sana rastladım, iyi ki benim kızım oldun. (Ağlıyor) Anne oldum ben seninle, anne yaptın beni. Bundan başka kıymetli hiçbir şey yok. Çocukken bana ne olacaksın dediklerinde “Anne” derdim. Oldum sayende. Çok seviyorum seni ben… Çok başka bir çocuk Elif Ada, bana çok özel, çok güzel.
Paylaş