Paylaş
“Bir anne, bir çocuk yetiştirir, bir çocuk bir toplumu değiştirir…”
Bir insanı tanımaktan öte en önemli şeydir karşı tarafı anlamak, anlayabilmek… Adana’da kalbi güzel insanlar bir araya gelip hayata karşı zorlukla mücadele eden kadınları anlamak için kafa patlatmışlar, çok kısa süre içerisinde de organize olup proje yaratmışlar.
Onların sesi, gözü, kulağı olmaya çalıştılar… 3 sanatçı ile görüşüp onların fotoğraflarını çektiler… Çalışmanın adına da “Ben seni anlıyorum sen de beni anla” dediler…
Bu Çarşamba “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nde sergi Paşalimanı Bistro&Lounge adlı mekânda sergilenecek… Sonra nefis bir müzik dinletisi yapacaklar… Yalnız bu organizasyon ücretli, olacak çünkü gelirini ihtiyaç sahiplerine verecekler… Bilet çok çok cüzi miktarda, hepimizin her gün mutlaka gerekli gereksiz bir şeylere ödediğimiz ölçüde… Sizler de Paşalimanı Bistro&Lounge’dan bir bilet alıp bu güzel projeye destek olabilirsiniz.
Buyurun devamını birlikte okuyalım…
Projenizi biraz anlatır mısınız? Amaç ne?
Bu proje tamamıyla sosyal sorumluluk projesidir. Hem kadının gücünü hem de değerini vurgularken kadın erkek ayırt etmeden bir bilinç yaratmayı hedefledik. Karşılıklı hoşgörü ve anlayış yaşamın temellerinden değil mi zaten. Tüm zemin bu düşünce ile ortaya çıktı. 2 Adanalı 3 kadın sanatçının erkek kas gücü ile yapılan işlerde fotoğrafları çekilecek. Ve bu fotoğraflar sergilenecek. Erkeklere “Ben seni anlıyorum sende beni anla” mesajı verilecek.
Böyle bir projeyi ortaya çıkarmak kimin fikriydi?
Medline Hastanesinde Uluslararası İlişkiler Müdürü ve aynı zamanda Gecenin organizasyonu ve görsel tasarımlarını yapan Zenjifil Organizasyon sahibi Gamze Bağırsakçı'nın fikri olarak doğdu.
Ne zamandan beri proje üzerinde çalışıyorsunuz?
Oldukça kısa bir süredir.
Toplamda kaç kişi bu işin içinde?
Toplamda 9 kişi. Oyuncu ve Sunucu Yeliz Doğramacılar Arman, Grup Mega Solisti Orçun Utlu, Balerin Didem Bekiroğlu, Pandora Grubu Solisti Betül Köse Haydın, Paşalimanı Bistro&Lounge İşletmesinin Sahibi Özgür Çerçi, Museproject Muteber Özden ve Sezin Eser, Medline Hastanesi Uluslararası İlişkiler Müdürü ve Zenjifil Organizasyon Sahibi Gamze Bağırsakçı, Medline Hastanesi Kurumsal iletişim ve Pazarlama Yöneticisi Hatice Çelik... Kadro bu şekilde…
Ekip nasıl bir araya geldi?
Aynı dili konuşan insanlar olarak bir araya gelmemiz zor olmadı. Gamze’nin bu fikri düşünmesi bizim tanışmamıza ve projeyi hayata geçirmeye sebep oldu. Herkesin farklı özellikleri var dolayısı ile görev dağılımı yapmamız zor olmadı.
Sizce kadının yapamayacağı iş var mı? Mesela oto tamircisi olan kadın var Türkiye’de…
Biz kadının yapamayacağı bir işin olmadığına inanan bir ekibiz.
Sergi nerede olacak?
Paşalimanı Bistro&Lounge’da.
Bilet satışlarından elde edilen gelir nasıl kullanılacak?
Yardıma muhtaç kadınlarımıza bağışlayacağız. Yapmış olduğumuz bu destek bir bağış ile sınırlı olmayacak. İlerleyen zamanlarda da çalışmalarımıza devam etmeyi planlıyoruz.
Proje içerisinde yer alan erkekler olarak, kadının önemini anlatan ve iş hayatındaki kadının, sokaktaki kadının, sosyal hayattaki kadının sesinin var olması gerektiğini belirten birkaç cümle alabilir miyim?
Özgür Çerçi; Kadın Erkek eşitliğine inanan biri olarak böyle anlamlı bir projede yer almaktan dolayı çok mutluyum. Tıpkı projede vurgulandığı gibi kadınların altından kalkamayacağı bir işin olmadığını düşünüyorum. Kadınların doğasında yer alan üretken yapılarının yaşama renk kattığı bir gerçek.
Orçun Utlu; Çalışan kadın üreten kadındır. Çalışan ve anne olan bir hanımefendinin eşi olarak kadınların sosyal ve iş hayatında söz sahibi, toplumu yönlendiren ve kadın figürünün ülkemizde daha geniş zeminlerde yer bulması gerektiğine inananlardanım. Bir anne, bir çocuk yetiştirir, bir çocuk bir toplumu değiştirir. Eşime de her zaman söylediğim bir cümledir eğer cennet varsa sizin ayaklarınız altına serilmelidir diye. Her ne kadar bazen erkekleri anlayamadıklarını düşünsek de sadece erkeklerin olduğu bir dünyada yaşamak da istemezdim. (Gülüyor) Sanatın içinden biri olarak bilek gücü kas gücüyle yapılan her işte aslında bir sanat yönü olduğunu anlayıp bedenimiz ne kadar yorulursa yorulsun, ne kadar farklı işlerde olursak olalım, işin ruhumuza iyi gelmesi bir şeyler yaratmak tamir etmek insanlar için bir şeyler yapmak ve yaptığın işi en iyi şekilde yapmak dünyanın en güzel duygusu olsa gerek...
(Yeliz Arman;)
Sanatın içinden kadınlar olarak, böyle bir projede yer almayı nasıl tariflersiniz?
Yeliz Arman: Projenin içinde olmak beni çok heyecanlandırdı. Yaptığım işin tam tersi bir şey yapmak, yapanı anlamaya çalışmak ve bu işi yaparken yaşadıklarım, benim için çok güzel bir tecrübe oldu...
Didem Bekiroğlu: Sanatçı duyguları daha yoğun hisseder; sanatçının sanatı, sessiz dilidir aslında...
Sanatçı fikirleriyle önderdir, yaptıklarıyla da örnektir. Dünyada yapılabilecek her ne varsa bunların cinsiyete özgü olmadığını ifade edebilecek bir proje... Bir kadının bunu ifade edebilmesi, örneklemesi müthiş keyifli bir şey...
Betül Köse Haydın: Sanatın ötesinde hayatın çok içinde bir kadın olarak, heyecan verici ve umut Vaat verici buluyorum. Benim gözümde kadın ve erkek, yalnızca kimyasında ayrılan, insan yaşamı, hak ve özgürlükleri bakımından yerden göğe kadar eşit insan evlatlarıdır. Unutulan bu ana fikrin, topluluklara hatırlatılabilmesi için bunun gibi projeler önemlidir ve tüm platformlar tarafından sonuna kadar desteklenmelidir.
(Betül Köse Haydın)
Sizce “Kadına şiddetin” “Aile içi şiddetin” “Taciz”lerin temelinde ne yatıyor?
Yeliz Arman: Tabii ki eğitimsizlik cahillik hep bastırılmış duygular, ayıpla yetiştirilmek gibi nedenler var.
Didem Bekiroğlu: En önemli sorunun eğitim eksikliği ve fırsat eşitsizliği. Toplumun kadın ve erkek için uyguladığı çifte standart. Maalesef ki bu konuda çok acımasız bir değer sistemimiz var... Çocuklarımızı yetiştirirken kadın ve erkek rollerini bilinçli veya bilinçsiz yanlış örneklemelerle onlara aşılıyoruz. Ve bu çocuklar yetişkin olduğunda, erkekse kendisini fiziksel ve psikolojik olarak her türlü şiddete hakkı var olarak görüyor. Kadın ise kendisine yapılan bu zulmü susarak içselleştiriyor. Kadının ekonomik bağımsızlığının olmaması, toplumsal ön yargıyla eleştirilmesi gibi durumlar da susup mücadele etmekten vazgeçmesine neden oluyor. Her insan saf bir bebek doğar. Ancak o büyürken hangi değerlerle beslediğimiz çok önemli...
Betül Köse Haydın: Eğitimsizliğin sonucu olarak ortaya çıkan koca bir cehalet maalesef!!! Sadece ülkemizde değil yeryüzünün pek çok yerinde kadın hissiz, duygusuz birer meta olarak görülmekte. Oysa kadın hayattır, bulunduğu yere hayat katar. Kadın çoğaltandır. Tohum verirsin çiçek açar, su verirsin aş yapar. Tabi bunun erkek egemen toplumlarda kabul edilmesi de yürek ister. Neyse ki böylesi yürekli erkeklerin çoğaldığını görebilmek mutluluk verici…
(Dİdem Bekiroğlu)
Bundan sonraki süreçlerde neler yapılmalı ki “Kadının önemi” artsın?
Yeliz Arman: Her şeyi ulu orta konuşmayalım, yaşamayalım ama bilgi sahibi olalım, kadına dokunmanın zorla değil de isteyerek severek olacağını anlayalım, anlatalım. Kadına obje olarak değil hayat arkadaşı olarak bakabilelim. Zayıf güçsüz olarak değil doğurgan kutsal olarak bakabilmeyi gösterelim. Gösterelim ki cahillik, bilgisizlik ve yasaklılık, korku, ayıp düşüncelerden sıyrılalım ve normalleşelim. Şiddetten uzaklaşalım, bunun içinde annelere çok iş düşüyor gelecek nesillere bırakacağımız çocuklarımızı bilgilendirelim aydınlatalım baskı yapmayalım... Kadını anlatalım, anneyi anlatalım, kız kardeşi anlatalım, sevgiyi anlatalım en önemlisi bilgilendirelim...
Didem Bekiroğlu: Cinsiyetçi temellere dayanan eğitim sistemini düzeltmeliyiz. Çocuklarımızın daha evrensel normlar içinde bir eğitim almasını sağlamalıyız. Sanat, spor, bilim gibi alanlarda kendilerini keşfedebilmelerini sağlayacak ortamları oluşturmak ve cinsiyetçi ayrımların olmadığı projelerin çoğalması gerekiyor. Devlet ile STK işbirliği, rol model isimlerin sosyal sorumluluk çalışmalarını destekleyerek yaygınlaştırması farkındalık yaratma anlamında faydalı olacaktır. Daha cesur ve kararlı, kendine güveni yüksek bireyler olmalıyız ve Kadının çalışma ortamındaki istihdamı arttırılmalı... Esasında kızlarımızın ve kadınların şuna inanması ve kendilerine şunu sorması gerekiyor: “Ben değilsem kim yapacak?”
Betül Köse Haydın: Hayatın tüm kapıları kadınlara sonuna kadar açılmalı. Özellikle de eğitim kapısı... “Kadın öğrenirse yavrusuna da öğretir ”den yola çıkarak kız çocuklarının okutulması yönündeki çalışmalar artırılmalı. Sonsuz eğitim imkânları sağlanmalı. Çünkü erkek çocuklarını da dünün kız çocukları, bugünün anneleri yetiştiriyor. Bu anneler çocuklarına adaletli, nazik ve empati kurabilen bireyler olmayı öğretmeliler. Belki böylece yeni neslin yeni dünyasında insan ilişkileri sağlığına kavuşabilir.
Paylaş