Paylaş
Bu nasıl hediye?
Gazeteler yazıyor... Çevreciler, Kundu Köyü'nden bir kaç kişiyi toplamış, hep birlikte belediye meclisini basmışlar. O da yetmemiş büyükşehir belediye başkanının odasını...
Niye?..
Efendim, nasıl olur da, Kundu'daki ormanlık alana golf sahası yapılmasına izin verilirmiş...
Daha ortada fol yok, yumurta yok... Yani, henüz verilmiş bir karar yok... Ama, ne olur, ne olmaz diye baskın yapılıyor... Amaç; seçilmiş bir meclisi, seçilmiş bir başkanı etki altında bırakmak...
DOĞANIN HEDİYESİ
Bu baskınlar çevreci kisvesi altında yapıldığı için bazı gazeteler bu hareketi alkışlıyor. Oysa, basılan halkın iradesi...
Şu çevrecilerin işlerine bu yüzden akıl sır erdirmek mümkün değil... Hele, hele bunların başındaki kişi Hediye Gündüz ise düşünün artık...
Hediye hanım, doğanın Antalya'ya bir hediyesi !.. Mübarek, nerede iyi birşey yapılacak olsa önünde set...
Bu onun ilk hezeyanı değil... Yıllar önce yaptığı eylemlerle de, şimdiki İçişleri Bakanlığı Müsteşarı eski Antalya Valisi Saim Çotur'un bile dudaklarını uçaklatmıştı.
ÇÖP FABRİKASI
Vali, Antalya'da zararlı atıkları ayrıştıracak modern bir çöp fabrikası kurmaya kalkışmıştı da, yaptığına yapacağına pişman edilmişti. Hediye ve yandaşları, zavallı valiye, betonlaşma olur diye çöp fabrikası bile kurdurtmamışlardı.
Havada asılı bir fabrika olamayacağına göre, bu işten külliyen vazgeçilmişti.
Şimdi size soruyorum?.. Böyle çevrecilik olur mu?.. Demek ki, başkanın adı Hediye ise oluyor...
Bu, onun ilk vukuatı değil...
Ele verir talkını, kendi yutar salkımı misali işler de yaptı. Güya, çevre yararına konser düzenledi, arkası zamklı afişleri elektrik direklerine yapıştırdı. Hem de kendi elleriyle... Çevre yararına görüntü kirliliği yaratmakta birebir...
GOLF VE YEŞİL
Şimdi de tutmuş, Kundu'ya golf sahası kurulmaması için aleyhte kampanyalar düzenliyor. Eğer, yurtdışındaki çevreciler bunun çevre adına yapıldığını duysalar, ‘‘Yılın en anlamsız çevre etkinliği’’ seçerler.
Çünkü, golf deyince benim aklıma yeşil geliyor... Yeşil deyince de çevre...
Sanatçı takipte
Devlet Tiyatrosu'ndan Defne Yalnız'ın artık işi zor... Büyükşehir Tiyatrosu'ndan Müfit Kayacan'ın da öyle...
Sadece onların mı işi zor?.. Senfoni orkestrası için de öyle, Antalya'nın kültür ve sanat alanında kim faaliyet gösteriyorsa onlarında...
ONLAR GÖRECEK
Çünkü, Antalya'da artık Kültür ve Sanat Girişimi adıyla bir oluşum var. Herkesin göremediği yanlışı onlar görecek... Belki de, bugüne kadar, bazı şeyleri bize sanat diye yutturanlar, onlara yutturamayacak. Onlar, affedici olmayacak.
Böyle bir girişimden daha önce haberim vardı. Ama, sadece bilgi kırıntıları şeklinde.
Prof. Dr. Havva Işkan, geçtiğimiz gün, girişimin öncülerinden Şen Sahir Sılan ve Ali Neyzi ile birlikte neyin ne olduğunu anlatınca oluşumun şekli, şemali kafamda daha çok netleşti. Bu üçlünün dışında kimler oluşumun içinde derseniz, işte size listesi; Prof. Dr. Mehmet Arman, Galip-Süheyla Büyükyıldırım, Suna Dönmez, Leyla-Tufan Dağıstanlı, Kayhan Dörtlük, Kadir Dursun, Ercan Evren, Prof. Fahri Işık, Mehmet İspir, Tuycay Neyişçi, Bekir Özsoy ve Meral Pekşan.
Peki, neden biraraya gelmişlerin cevabını arıyorsanız onu da söyleyeyim. Bu kişiler, içinde yaşadıkları kentin kültür ve sanat yaşamının üst düzey bir konuna gelmesinin hem kendi yaşamlarına, hem de ülkemize artı değerler kazandıracağına inanmışlar. Öyle, tüzel bir kişiliğe, yani derneğe, birliğe dönüşme niyetleri yok. Seçimle, denetim, yönetim kurullarıyla uğraşacak vakitleri de... Gönüllü bir sivil yapı olarak kalacaklar. Ayda bir toplanıp kültür ve sanat alanında yer alan yada yer almasını arzuladıkları konularda görüş bildirecekler.
PROTESTONUN ÖZETİ
Ali Neyzi bey, bunları anlattıktan sonra, ‘‘İşte ilk icraatımız’’ diyerek, bir yazı uzattı. İlk icraat, bir protestoydu. Protesto ettikleri mesele ise, ‘‘Devlet Tiyatroları Büyük Antalya Buluşması’’ idi... Çünkü, onlar tiyatro izlemeyi hoşça vakit geçirilecek bir eğlence türü kabul eden anlayışa kökten karşıydılar. Tiyatronun halka inmesini değil, tam tersini savunuyorlardı. Protestonun özeti şuydu; Devlet Tiyatroları hasılatı değil, kaliteyi düşünmeli...
Her üçünü de dinledikten sonra, karar verdim. Ve, altını çizerek yine söylüyorum. Artık, Antalya'da sanat yapanların işi zor.
Yeni CeCe
CeCe müdavimlerine müjdeler olsun... Barı daraltan Emmanuel koltuğu değişiyor. Cemal Hancıoğlu söyledi, yenisi de hasır olacak ama, bu kez yelpaze biçimde olmayacak. Üstelik, minderi de olacak.
Sevgili Cemal, Kaleiçi CeCe, İzmir CeCe'den sonra, Antalya'da yeni bir CeCe daha açma planları yapıyor. Ama, üçüncüsü VIP türü düşünülüyor... İstanbul'daki Günay benzeri... Gençler, Kaleiçi'ne, orta yaş ve üstü VIP'e... Antalya'ya da yakışır.
Ünlü sözler
‘‘Rastgele ortaya konmuş bir eser meydana getirerek sonradan pişman olmaktansa, hiçbir eser meydana getirmemek, acizliğini itiraf etmek en iyisidir.’’
Atatürk
dgundogdu@hurriyet.com.tr
TELEFON: (0242) 340 38 38
Paylaş