Dr. Nuri Soysal

Burun estetiğinde doğal görünümden uzaklaşmayın

17 Kasım 2008
Burun, yüzümüzün tam ortasında yer alıyor. Bu nedenle şekil bozukluğu söz konusuysa, gözler ilk önce buruna çevriliyor. Dolayısıyla, burunda yapılan estetik operasyonların doğal görünmesi, estetikmiş gibi durmaması büyük önem taşıyor.

Ülkemizdeki coğrafi bölgelerin çeşitliliği, aslında burunların da çeşitliliği anlamına geliyor. Çünkü bizim burunlarımız, Avrupalılar’ın burnu gibi küçük ve kalkık değil. Daha iri, kemerli burunlara sahibiz.

Bizim hocalarımızın bir sözü vardır: "Türkiye’de güzel burun ameliyatı yapan hekimin aç kalma şansı yoktur." Gerçekten de ülkemizde yüzdeki estetik uygulamalar anlamında en fazla yapılan ameliyatların başında burun estetiği geliyor.

TÜRK İNSANI BURNUNDANMUTSUZ MU

Üstelik burun estetiği isteyenler, her yaştan oluyor. Ama özellikle ergenlik döneminden itibaren, burnundan mutlu olmayan gençler plastik cerrahi uzmanlarının kapısını aşındırıyor. Kızlarda burun gelişimi erkeklere oranla daha erken tamamlandığından, onlar erkeklerden daha erken yaşlarda doktora başvuruyor. Bir an önce ameliyat olalım, burnumuz güzel olsun, arkadaşlarımız bizimle alay etmesin diye düşünüyorlar.

ARKADAŞ ELEŞTİRİSİ GENÇLERİ ESTETİĞE İTİYOR

"Gençler neden estetik yaptırmak istiyor?" sorusunun cevabı biraz karmaşık... Sosyal çevrelerinde alay konusu olan, arkadaşlarının sürekli "Burnun ne kadar büyük, ne kadar çirkin" sözleriyle karşılaşan gençler, soluğu doktorların yanında alıyor. Bazı gençlerde ise artık burunlarından duydukları hoşnutsuzluk bir takıntıya dönüşüyor.

ESTETİKTE DOKTOR NEYE ÖNEM VERİYOR

Ben bir plastik cerrahi uzmanı olarak, genç birine burun estetiği yaparken birçok noktayı göz önünde bulunduruyorum.

İlk önce gencin burun gelişiminin tamamlanması gerekiyor. Sosyal yapısını, aile yapısını, çevresiyle iletişiminde sergilediği davranışları ve çevresinin tepkisine karşı tutumlarını da izliyorum. Burunla ilgili sorun, artık bir psikolojik takıntı halini almışsa, bir psikologdan destek alınmasını önerebiliyorum.

Burnun iç ve dış yapısını çok iyi inceliyorum. Yani deri, kıkırdak ve kemik yapısını ayrıntılı bir şekilde değerlendiriyorum. Çünkü her bir unsurun, farklı bir sonuca yol açabilecek katkısı olabilir.

BİLGİSAYAR ÇIKTISINDAN MODEL GÖSTERMEK YETERSİZ

Estetik yaptırmak isteyenlere (hangi yaş grubundan olurlarsa olsunlar), tüm incelemelerimizi tamamladıktan sonra özel bir program kullanarak, estetik operasyon sonrası için bilgiyarda tahmini bir görüntü oluşturuyoruz. Ancak sadece bu yeterli değil. Hastaya yapabileceğimize en yakını göstermemiz gerekiyor, bunun üstünde beklentiye girmesine neden olmak doğru bir yaklaşım olmaz.

Estetik operasyon yaparken burnu, alnın ve çenenin burunla olan orantısını çok iyi değerlendirmek lazım. Biz buna "profilasti" diyoruz. Böylece yüzü tüm elemanlarıyla değerlendiriyoruz. Neler yapacağımızı hastayla da tartışıyor, bu arada tabii ki onun isteklerini de dinliyoruz.

BİRDEN FAZLA BURUN ESTETİĞİ GEÇİREN HASTA SAYISI AZALDI

Üst üste burun estetiği geçirenler eskiden daha çoktu. Ancak Türkiye estetik cerrahide çok iyi bir yere geldi. Estetiğin birçok branşında iyiyiz, ama burun estetiğinde daha da iyi durumdayız. Özellikle yöresel özellik taşıyan burunlar açısından çok başarılı ameliyatlar yapılıyor. Türk insanının deri yapısı kalın olduğundan ameliyatı da zordur. Avrupalılar daha ince derili ve deri yapıları daha yağsız olduğundan ameliyatları daha kolaydır.

Bizim burun estetiğinde en büyük amacımız, bakıldığında estetikmiş gibi durmayan ve hastanın rahat nefes alabilmesi sağlayan bir burun yapısı sağlamaktır. Eğer burunda fazlalıkları alıyorsak, ama eksik yapılar varsa ve tamamlamıyorsak, burun iyileşirken şekil değiştirebilir. Halkın "burun düşmesi" diye tarif ettiği bu değişikliği önlemek amacıyla eksik yapıları da ameliyat sırasında mutlaka tamamlıyoruz.

Acıbadem Bursa Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Ayhan Okumuş

Saçınızın yüzde 50’si döküldüyse saç ekimi başarısız olabilir

Saçlarımız görsel kimliğimizin çok önemli bir parçasıdır. Bu nedenle saçlarımızdaki kayıp da dış görüntümüzle ilgili kaygılarımızı artıran bir unsurdur. Günümüzde saç ekiminde çeşitli cerrahi teknikler ve farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır.

Saç ekimi konusunda erkeklerin en çok merak ettikleri konuları şöyle sıralayabiliriz:

n Kellik belirli bir yerle sınırlıysa, ama deri saç ekimi için uygun değilse, sağlıklı saçlı derinin genişletilmesi, saçlı deriden çeşitli kaydırmalar yapılması, parça çıkarılması gibi yöntemler kullanılabilir. Ancak saçlı deri sağlıklı ise saç ekimi ilk seçilecek alternatiftir.

n Saç ekiminde, başın arka tarafındaki saçın sık olduğu bölgeden saç telleri kökleriyle beraber sökülerek, saç olmayan yerlerde hazırlanan çukurlara dikilir. Bu dikim esnasında yine fide dikiminde olduğu gibi tutmayan yani yaşamayan saç telleri olacaktır.

n Saçlarımızın hepsi aynı anda uzamazlar. Günde yaklaşık 80 adet saç telinin dökülmesi normaldir.

n Başınıza ekilen 1000 adet saç telinin hepsi bir anda büyümeye başlamaz. Hepsinin görünür hale gelmesi için 3-6 ay gibi bir süreye ihtiyaç vardır. Bu yüzden ikinci bir ekim seansı yapılacaksa, arasının en az 6 ay olması gerekir.

n Bir seansta 1000-1500 saç teli ekilebilir. Kelliğin derecesine göre ekim birkaç seansa bölünebilir.

n Saçsız alanın miktarı ve derecesi saç ekiminin başarısında önem taşır. Eğer yüzde 50’den fazla tam saçsız alan varsa, saç ekimi ile iyi bir sonuç alınamayabilir.

Diyetteki kaçamaklarınıza "kriz yönetimi" uygulayın

Kilo verme amaçlı zayıflama programı uygulamak, kişilerin moral ve diyet yapma gücünün sürekli korunmasını gerektiriyor. Ancak diyet yaparken yiyecek kaçamaklarını herkes mutlaka yapıyor. Bu nedenle gerek diyet yaparken, gerekse verilen kiloların geri alınmaması için koruma programı uygularken, kriz yönetimini iyi yapmak gerekiyor.

İşte bazı püf noktaları

* Kurabiye yerine dondurmayı seçin: Eğer dondurma yiyerek kaçamak yaptıysanız, dondurmanın glisemik indeksi 60 olduğu için ve içinde süt bulunduğundan büyük bir sorun yok. Ama porsiyona dikkat etmek lazım. Yapay tatlandırıcılı dondurma sevmeyenler, normal dondurmadan bir top yerse sorun olmaz.

* Diyet kurabiyenin masumiyeti aldatmasın: Pudra şekeri, esmer un ve zeytinyağı ile hazırlanan diyet kurabiyenin kalorisi 250 civarında... Bu nedenle hiç yememek daha doğru.

* Kaçamak yapmak moralinizi bozmasın: Eğer kaçamak bir besin tükettiyseniz, o günkü programınızın kalanını aynen uygulamaya çalışın. Çünkü gıdayı eksiltmek, programın dengesini bozabilir.

* Erkekler rakı ve mangala dayanamıyor: Erkekler daha çok rakı ve mangalda et kaçamağı yaparken, kadınlar pasta, kek ve kurabiyeye dayanamıyor.

* Kadının diyete sabrı çok, erkeğin az: Kadınlar adet döneminde tatlıya düşkün oluyor. Kas kitlesi az olduğundan, erkeklere göre de daha zor kilo veriyorlar. Ama erkekler de kadınlara göre daha çabuk sıkılıp diyeti bırakıyorlar. Bu açıdan kadınlar daha sabırlı diyebiliriz.

* Adet şişkinliğini maydanoz ile indirin: Adet döneminde tatlıya düşkünlüğün yanı sıra kandaki magnezyum oranının azalmasıyla birlikte aşırı sinirlilik ve ödem oluşuyor. Ödemi çözmek için maydanoz ve ıhlamur faydalı olabiliyor. Ceviz ve fındık da magnezyumu takviye etmeye yardımcı...

Acıbadem Sağlık Grubu Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ferhan Öz

Ses teline karın yağından "gençlik"

Günümüzde uygulanan tedavi yöntemleriyle, ses felci geçirip ses teli zarar gören hastalar eski sesine kavuşuyor. Ayrıca 80 yaşında, sesi ince ve zayıf çıkan bir hastanın, 60 yaşındaki sesiyle konuşması sağlanabiliyor.

Bazı hastalarımız seslerinin ses sanatçıları gibi güzel olmasını istiyor. Ses cerrahisi operasyonlarıyla bambaşka bir seslerinin olacağını düşünüyorlar. Bu doğru değil. Biz sadece sesi gençleştirip, daha güçlü çıkmasına yardımcı oluyoruz.

Ses cerrahisinde, yağ enjeksiyonu ve silikon blok yerleştirme işlemleri yapılıyor. Karın bölgesinden alınan yağ, bazı özel yıkama ve süzme işlemlerinden geçiriliyor. Alınan bu yağ, hastanın ses teline değil, telin yan kısmına enjekte ediliyor. Yaklaşık 8 ay sonra bu yağ ortadan kalkabiliyor. Ses aynı kalabiliyor. Eski güçsüz, ince haline dönerse de yağ enjeksiyonu işlemini tekrarlamak gerekiyor.

Yağ enjeksiyonu ile ses teli orta hatta getiriliyor. Böylece sesin güçlü çıkması sağlanıyor. Yaşlı ve zayıf bir hale gelen ses gençleşiyor. Sesleri güçsüz ve ince çıktığı için konuşmakta zorlanan, sosyal açıdan sorun yaşayan hastalar, operasyon sonrasında eski seslerine kavuşabiliyorlar.
Yazının Devamını Oku

Liposuction başarısı neye bağlı

3 Kasım 2008
Liposuction, tüm çabalarına rağmen kilo fazlalığı olan ya da bölgesel yağlanmadan şikayet edenlerin en sık başvurduğu estetik müdahale... Yöntem öylesine gelişip yaygınlaştı ki, estetik ve plastik cerrahinin son 30 yılına damgasını bile vurdu.

Hareketsiz yaşam, hazır gıdalarla beslenme ve iş stresi, vücutlarımızın daha kolay yağlanmasına neden oluyor. Spora ve diyet reçetelerine rağmen kilo veremeyen, vücudunda bölgesel fazlalıklar olanlarsa, çoğu zaman estetik operasyonlardan medet umuyor. Liposuction, işe bu tür sorunlar yaşayanların imdadına yetişiyor. Üstelik yöntem; estetik ve plastik cerrahinin son 30 yılına damgasını vuran, yeni bir çığır açarak mesleki tabuları yıkan bir devrime dönüştü!

YAĞ İNCE BORULARLA ÇEKİLİYOR

Liposuction yöntemi, 0.5 santimetrelik küçük bir kesi yapılarak bölgedeki yağ tabakasını 2-4 milimetre kalınlığındaki minik kanüller (ince borucuk) yardımı ile azaltmayı ve söz konusu bölgeyi şekillendirmeyi amaçlıyor. Burada çok önemli iki konu var: Birincisi deri elastikiyetinin yeterli olması, ikincisi de hastanın genel sağlık durumunun iyi olması.

Hastanın deri yaşı olarak da ifade edebileceğimiz deri elastikiyeti, bölgeye uygulanacak işlemden sonra içi boşaltacak derinin kendini toparlayabilme yeteneğini gösteriyor. Yaşı 50-55 olan ancak deri yaşı ve elastikiyeti iyi durumdaki birçok hastaya liposuction başarıyla uygulanabilmektedir.

Bunun yanı sıra liposuction yapılacak kişinin genel sağlık durumu ve vücudun bu operasyonu kaldırıp kaldıramayacağı da işlemin başarısında etkilidir. Bu nedenle ameliyat öncesinde kalp, akciğer ve genel kan tablosu açısından değerlendirmeler yapılmalı, gerekirse bazı önlemler alınmalı ve destek tedaviler uygulanmalıdır.

Liposuction için en uygun hasta grubu, lokalize yağ fazlalıkları olan kişilerdir. Yapısal olarak basenlerde, kollarda, alt bacaklarda, ayak bileklerinde, çene altında, karında ve memelerde diğer bölgelere oranla daha fazla yağ birikir, dolayısıyla şekil bozuklukları ortaya çıkar. Kilo vermekle gitmeyen bu fazlalıklarda, liposuctiondan çok iyi sonuç alınır.

Son yıllarda obez sayılabilen hastalara da liposuction uygulanmaktadır. Ancak bu işlemde kilosu daha az olan kişilere oranla daha fazla yağ alınacağından (10-12 litrelere çıkılacağından), ameliyat öncesi çok ciddi ön hazırlıkların yapılması ve operasyonun yüksek standartlı ameliyathanelerde gerçekleştirilmesi gerekir.

GENEL ANESTEZİYİ TERCİH EDİYORUZ

Liposuction uygulamalarında, ameliyat bölgelerine operasyon sırasında verilen sıvıdaki lokal anestezik ilaçlardan dolayı genel anestezi düzeyinin çok düşük tutulması gerekir. Düşük doz ilaç verilmesi, ameliyat sonrasında da ağrı problemini ortadan kaldırır.

Liposuction işlemi sırasında alınacak yağ miktarı düşükse, sadece lokal anestezi uygulanabilir. Ancak liposuction lokal anestezi ile yapılacaksa, işlem sırasında en önemli unsur vücudun sıvı-elektrolit dengesinin sağlanması olduğundan, tıbbi donamımı yeterli hastanelerde uygulanması gerekir. Liposuction sonrası oluşabilecek komplikasyonların çok büyük kısmı bu yaklaşımda bulunmamaktan kaynaklanır.

"LIPO" ADINI TAŞISA DA HEPSİ AYNI İŞLEM

Son yıllarda "liposuction" kelimesinin dışında "liposhaping" ve "liposculptrure" gibi isimler de duymaya başladık. Değişik isimler altında uygulanan bu yöntemlerin aslında birbirinden farkı yoktur. Kullanılan kanüllerin kalınlıkları aynıdır. Öğlen yemek arasında yapılıp işine dönebileceğinin ifade edilmesi bile hastanın yeterli bilgilendirilmediği anlamını taşımaktadır.

Liposuction işleminin, selülitin yok edilmesinde direkt etkisi yoktur. Ancak bölgedeki yağ volümünün azaltılması ve yer yer bu bantların ameliyatta yerlerinden ayrılmasıyla belirli oranda iyileşme sağlanabilir. Ameliyat sonrasında LPG uygulamaları selülit görünümünü azaltıcı sonuçlar sağlayabilir.

AL (Ultrasound asisted liposuction) yağ hücrelerinin parçalanmasında destek olarak kullanılabilir. Ameliyat süresini uzatabilen bu yöntem, özellikle deri elastikiyetinin daha zayıf olduğu hastalarda tercih edilir.

Liposuction ameliyatınI, diğer birçok estetik ameliyatla kombine olarak planlayabiliyoruz. Karın germe, yüz ve boyun germe, meme toplama ve küçültme, kol germe ameliyatlarının bir parçası olarak bu yöntemi kullanabiliyoruz.

ISLAK LIPOSUCTION UYGULAMASI

Liposuction’da, eskiden kuru yöntemler tercih edilirken, artık superwet teknikler kullanıyoruz. Peki bu tekniğin farkı ne derseniz?

Yağı alınacak bölgeye verilen sıvının içeriğinde, lokal anestezik ve kanamayı azaltan bir ilaç bulunuyor. Böylece ameliyat sırasında daha az kanama oluyor. Ameliyat sırasında ve sonrasındaki ağrı ortadan kaldırılıyor, sıvı dengesi de korunmuş oluyor.

Ameliyat sonrasında, girilen deliklere gizli dikiş tekniği uygulanıyor. Ameliyat bölgelerinde özel elastik bandaj veya korse kullanılıyor. Bandajlar bir hafta sonra alınıyor ama korsenin 3-5 hafta kullanılması öneriliyor. Ameliyat sonrasında 1-2 gün kadar ağızdan alınacak ağrı kesiciler kullanılabiliyor, daha fazlasına gerek duyulmuyor.

Oluşan morluklar 1-2 hafta içinde geçiyor. Şişliklerin geçmesi ise 3-6 haftayı buluyor. Bu sürenin kısalması için bazı hastalara aletli lenf drenaj masajları öneriliyor.

Dermatoloji Uzmanı Dr. Gökhan Okan

Kozmetiğiniz yanlışsa akne ve egzama riski var

Her mevsimde, cilt tiplerinin bakım ihtiyaçları değişiyor. Bu nedenle ciltlerin yapısına ve mevsimsel duruma göre kozmetik ürünlerinin doğru seçilmesi gerekiyor. Kozmetik ürünlerinin cilt yapısına uygun olmaması, beraberinde birçok sorunu getiriyor. Özellikle de kuru ve karma ciltlerde yanlış kozmetik ürün kullanımı nedeniyle akne ve egzama rahatsızlığı oluşabiliyor.

Karma, yağlı ve kuru olmak üzere üç cilt tipi var. Kuru cilt tipinde, yüzün her bölgesi kurudur. Yağlı ciltte, yüzün her bölgesi yağlı özelliğe sahiptir. Karma cilt tipinde ise yanaklar kuru, alın, burun ve bazen çene yağlı olabilir.

Yanlış: Kuru cilde tonik Doğru: Yağlı nemlendirici

Kuru cildi olanlar, özellikle de kış mevsiminde büyük sorun yaşıyor. Nisan-mayıs ayına kadar (iklimin de kurutucu özelliğinden dolayı) bu ciltlerin nemli tutulması gerekiyor.

Kuru ciltlere yönelik bakım önerilerini şöyle sıralayabiliriz:

- Cildinizi kurutmayan nemlendirici kullanın

- Kuruma, pullanma ve kepeklenmeye neden olacağı için sert temizleyicilerden ve antibakteriyel sabunlardan uzak durun

- Cildinizi kurutacağı için tonik tercih etmeyin

- Yazın hafif yağlı, kışın ve sonbaharda yoğun ve daha yüksek yağ içerikli nemlendiriciler kullanın

- Nemlendiricinin üzerine yaz-kış güneş koruyucu ürün sürün

Yağlı cilt sürekli parlıyor

Yağlı cilde sahip kişiler, ciltlerinin sürekli parladığından, sivilce ve lekelerden şikayet ediyor, sık sık da akne sorunuyla karşı karşıya kalıyorlar.

Yağlı cilde sahip kişilerin dikkat etmesi gereken noktalar şöyle sıralanabilir:

n Yağlanmayı engelleyen kurutucu sabun kullanın

n Cildin her tarafına tonik sürün, yağsız ve su bazlı nemlendirici tercih edin

n Cildi yağlandıran kremlerin akneye yol açtığını unutmayın

n Nemlendirici kremin üzerine güneş koruyucu sürmeyi ihmal etmeyin

n Lokal olarak tonik uygulanması hem yağlanmayı azaltır, hem de yeni siyah nokta oluşumunu baskılamış olur

n Hafif alkol içeren bir ürün kullanılırsa, gözenekler daha daralır

n Cilt bakımında siyah ve beyaz noktalar sıkılınca iz kalır. Sivilceyi sıkmadan kaynaklanan izler uzun süre geçmez. Bu nedenle sıkılmaması gerekir

n Cilt her 21-28 günde bir yenilenir. Bu nedenle ölü deriyi atmak amacıyla cilt bakımı yapmak iyi olur. Böylece lekeler hafifler, kırışıklıklar ve akne izleri azalır
Yazının Devamını Oku

Gençlerde estetiğin iki şartı: Ruhsal ve anatomik olgunluk

27 Ekim 2008
Gençler arasında estetik operasyon modası hızla yayılıyor. Ancak onların taleplerine "evet" demeden önce yapılması şart olan bazı sorgulamalar var. Çünkü ruhsal ve anatomik olgunluğa erişmeden geçirecekleri operasyonlar, onlara mutluluktan çok mutsuzluk veriyor!

Estetik artık sadece maddi durumu iyi kişilerin, kendilerini daha güzelleştirmek, dikkat çekmek, daha mutlu ve iyi hissetmek için başvurdukları bir işlemler bütünü olmaktan çıktı. Okulların ve üniversitelerin açıldığı şu dönemler, gençlerde yeni bir heyecan oluşturuyor. Farklı bir ortama, tanımadığı insanların arasına giren gençlerin giyim zevkleri, davranışları ve beklentileri bile değişiyor.

Gençlerin özgüveninin daha tam olarak oluşmadığı bu dönemde, estetik bazen arkadaşlardan özenilerek girişilen bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Bazen de ortada rahatsız edici bir durum bulunmamasına karşın arkadaşlardan duyulan olumsuz bir söz üzerine estetik yaptırmaya kalkışanlar çıkabiliyor.

Tüm bu yaklaşımlar, gençlerin estetik operasyon geçirerek güzelleşme istekleri nedeniyle de sınırları zorlayıcı bir hale geliyor.

"Estetik operasyon yaptırmak istiyorum" diye bize başvuran gençlerin ameliyatlarına karar verip planlamadan önce, mutlaka anatomik yapının gelişmişlik düzeyini sorguluyor ve araştırıyoruz. Aynı zamanda genel vücut yapısının ve problemli görülen organın gelişimini ne oranda tamamladığına bakıyoruz.

Genel sağlığının bu operasyonlar ve anestezi için uygun olup olmadığı, deri yapısı ve yara iyileşmesi ile ilgili problem çıkıp çıkmayacağı konusunun sorgulanmasının ardından, hastanın beklentilerini öğreniyoruz. Ameliyat sonrası süreç hakkında genci ve ailesini bilgilendirip, bu konuya psikolojik olarak da hazır hissetmelerini sağlamaya çalışıyoruz.

Ancak hepsinden önemlisi şu: Gencin ruhsal gelişiminin sorgulanması! Gencin beklentilerinin tüm ayrıntılarıyla öğrenilmesi ve estetik operasyonla sizin ona sunabileceklerinizin uyumlu olması büyük önem taşıyor. Hatta daha da ileri gidip, kendisini ve anatomik yapısını ne kadar tanıdığını sorgulayarak yeni oluşacak fizyonomisine ne denli hazırlıklı olduğunu bilmemiz de gerekiyor.

Bütün bu araştırmalar, bizi bir an önce ameliyat olmak ve beğenmedikleri görüntülerinden en kısa sürede kurtulmak için zorlayan gençlerin, mutsuz olmamalarını sağlamak açısından şart...

LİPOSUCTION VE MEME BÜYÜTME YAŞI 18

Bilgiye erişim ve iletişim hızı nedeniyle gençlerin günümüzde çok daha çabuk olgunlaştığını, kendileriyle ilgili konularda çok daha erken bilinçlendiklerini gözlemekteyiz.

Karşımıza bir istekle gelen gençlerin çoğu, o konuyla ilgili internetten birçok bilgi almış ve farklı kaynaklara ulaşmış oluyor. Dolayısıyla beklentilerini çok net bir biçimde aktarıyor ve hatta ameliyat sonrası karşılaşacakları zorluk ve problemleri bile biliyorlar. Bize sadece bu bilgileri yenileyip derlemek ve net bir biçimde anlamalarını sağlayarak hazırlanmalarını kolaylaştırmak kalıyor.

Tabii ki bu çeşit hastalarda, tıbbi bir problem de söz konusu değilse, ameliyat yaş sınırını biraz aşağı çekebiliyoruz. Bu biçimde burun ameliyat yaşı 16-17, liposuction ve meme büyütme yaşı 18’lere kadar iniyor. Elbette bu sınırlar, zamanın hiçbir şeyi düzeltmeyeceği, sadece üzüntülü bekleyiş sürecini uzatacağı durumlarda geçerli...

Ruhsal ve anatomik olgunluğa erişmiş hastaların ameliyat sonrası hasta memnuniyetinin çok daha yüksek olduğunu belirtmeliyim. Gençlerin bu çeşit işlemlerinde en çok dikkat edilmesi gereken konu ise doğal sonuçlara göre plan yapılarak hastanın hazırlanması... Bu çeşit hastaların büyük çoğunluğunu genç kızlar teşkil ediyor, genç erkeklerin bu tür arzuları daha sınırlı oluyor. Sebebinin, kızların genellikle erkeklerden daha erken olgunlaşması olduğunu düşünüyorum.

Sutyen ölçüsü 100’ü geçerse sorun var demektir

Dev meme, kişinin vücut yapısına göre değerlendirilen bir kavram olmakla birlikte, 100 bedenin üzerine "dev meme" deniliyor. Meme küçültme ameliyatlarında, meme dokusunun istenildiği kadar ufaltılması mümkün. Ancak ne kadar küçültüleceğine hasta ve hekim, kişinin beden yapısı ve beklentileri göz önünde bulundurularak karar veriyor.

Prof. Atilla Arıncı, meme küçültmede bir çok tekniğin uygulandığını, her hasta için ideal sonucu veren tek bir yöntem bulunmadığını söylüyor. Hangi yöntemin uygulanacağına, kişinin vücut yapısına, meme dokusunun büyüklüğüne, meme dokusunun kıvamına, cildin kalitesi ve elastikiyetine, hastanın iz tercihine ve hatta cerrahın tecrübesi ile ustalığına göre karar veriliyor.

Genç kızlar ’dev meme’den utanıyor

Tıp dilinde "virjinal hipertrofi" olarak adlandırılan "dev meme" sorunu, daha çok 16-19 yaş arasındaki genç kızlarda görülüyor. Bazen her bir memenin ağırlığı dört kilogramı bulabiliyor. Dev memeli genç kızlar sutyen izi, kamburluk, meme altında mantar, sırtta ve omurlarda düzleşme, duruş bozukluğu gibi sorunlar nedeniyle ameliyat olmak istiyor.

Dev meme sorunu, sıklıkla genç kızlarda görülse de bu sorundan muzdarip kadınlar da var. Problem, yapısal olarak iri memeye sahip olanlarda, hamilelik ya da menopoz döneminden sonra ortaya çıkabiliyor.
Yazının Devamını Oku

Lazer, estetikte altı farklı alanda kullanılıyor

20 Ekim 2008
Lazer teknolojisi, günümüzde başta göz olmak üzere vücudun değişik bölgelerindeki ameliyatlarda kullanılıyor. En önemli kullanım alanlarının başında ise estetik ve kozmetik işlemler geliyor. Üstelik estetik cerrahinin birçok farklı alanında başvurulan bu yöntem, yapılan işlemlerde hekime büyük konfor sağlıyor. Örneğin operasyonlarda kanamalar minimuma iniyor.

Lazeri, farklı dokularda değişik tedavi olanakları sağlayan ve güçlü bir ışık yayan alet olarak tanımlayabiliriz. Bu ışık gücünün kaynağı çeşitlendirilerek, değişik dalga boyları kullanılarak farklı lazer aletleri üretiliyor. Bu şekilde üretilmiş aletler, yüksek teknolojinin de yardımıyla derinin istenen seviyesinde ve derinliğinde etkili olabiliyor.

Yüksek teknoloji sayesinde lazeri istediğimiz organda, istediğimiz güçte uygulayabiliyoruz. Bu sayede, deriye hiçbir zarar vermeden, hemen altındaki istenmeyen dokudan ya da kıl kökünden kurtulabiliyoruz.

Gelelim lazerin kullanıldığı farklı alanlara...

Lazeri ameliyatlarda bistüri amacıyla kullanarak, dokuların çok daha az kanamasını da sağlıyoruz. Ve bu bizlere daha rahat ve risksiz, aynı zamanda çok daha iyi görüş sağlayan bir ameliyat olanağı tanıyor.

n 1- Liposuction için geliştiriliyor: Son dönemlerde, işlem yapılan dokularda daha az kan kaybı sağlayacak yeni liposuction aletleri geliştiriliyor. Bunların kullanımı sırasında yer yer problemlerle karşılaşılabilme olasılığına karşı, riskleri azaltan aletlerin geliştirilmesi yönünde çalışmalar sürüyor.

n 2- Yüz gençleştirmede başarılı yöntem: Özellikle yüz yaşlanmasının tedavisinde kullanılan "karbondioksit lazer" sayesinde, yüz derisinde oluşan ince kırışıklıkları ortadan kaldırabiliyoruz. Burada yaptığımız işlem şu: Derinin en üst seviyesini lazer ile çok ince bir biçimde yok edip yepyeni bir deri ortaya çıkmasını sağlıyoruz. Yeni oluşan deri, bebek cildi gibi tertemiz ve derinin ana yapısı olan kolajen dokusundan yana da zengin oluyor. Karbondioksit lazer ile yüz gençleştirme işlemi yaptığımızda, derinin iyileşme süreci yaklaşık bir hafta sürüyor. Ancak renginin normal deri rengine ulaşması 3-6 haftayı bulabiliyor.

n 3- Genişleyen damarlarda etkili: Lazerin bir diğer kullanım alanı da derideki çeşitli damar hastalıklarıdır. "Hemangiom" dediğimiz damar genişlemelerinin tedavisi için farklı lazer türleri kullanıyoruz. Bu tedavi ile çoğu kez hiç iz kalmadan, mükemmele yakın sonuçlar alabiliyoruz. Eskiden iz bırakılarak yapılabilen bu tedaviler için lazer büyük avantaj sağlıyor.

n 4- İstenmeyen tüylerde mucize yaratıyor: Vücutlarındaki istenmeyen tüylerden şikayetçi kadın ve erkekler, son 10 yılda geliştirilen lazer aletleri sayesinde büyük oranda rahat etti. Burada dikkat edilecek en önemli unsur, gelişmiş lazer aleti ile uygun deri ve kıl yapısının tespiti elbette... Lazer epilasyon, koyu renkli kıl köklerinde oldukça iyi sonuç verirken, açık renklerde o kadar başarılı sonuçlar alınamıyor.

Öte yandan açık renk tüylerin giderilmesini sağlayacak yeni lazer aletlerinin geliştirilmesi için de çeşitli çalışmalar yapılıyor. Eski tip lazer aletlerinin kullanımı sırasında, kıl kökleri tahrip edilirken yer yer deri dokusuna da zarar verilebiliyordu. Neyse ki son teknoloji aletlerle daha etkili sonuçlar, daha az ağrılı bir şekilde alınıyor. Üstelik hayal edilen sonuca çok daha kısa sürede ulaşmak mümkün oluyor.

n 5- Dövmelerden kurtulmada en etkili yardımcı: Dövmeler (Tatuaj) günümüzde birçok gencin tutkusu haline geldi. Hatta, daha çok gençlerin tercihi olsa da orta yaş grubundaki kişilerin dövme yaptırdıklarına sık sık rastlanıyor. Ancak vücudun değişik bölgelerine yapılabilen bu özel şekiller ve yazılar, bir süre sonra istenmeyebiliyor.

Bunların plastik cerrahi yöntemleriyle silinmesi eskiden çok zordu, çoğu kez de arzu edilen sonuçlar alınamıyordu. Dövmeleri silmek için yapılan işlemler sonrasında az ya da bazen oldukça fazla iz de kalabiliyordu. Son 10-15 yılda geliştirilen lazerler ise bunları daha kolay yok ediyor. Ancak önemli bir nokta var: Bugüne kadar geliştirilen lazer cihazları, koyu renk ve siyah tonlara etkili olurken, parlak renklerde istenilen sonucu veremiyor.

Bu sebeple, ileride sildirmek isteme ihtimaline karşı, dövme yaptırırken kullanılacak renklere dikkat etmek gerek. Yani kolay silinebilmesi için parlak renkler yerine siyah rengin tercih edilmesi iyi olur.

n 6- Saç ekiminde de kullanılıyor: Lazerin estetik cerrahide birçok alanda kullanıldığını, başarılı sonuçlar alınabildiğini artık rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Bunlardan biri de saç ekimi... Lazer burada saçın ekileceği yerin hazırlanmasında kullanılıyor, ardından saç köklerinin nakledilmesi işlemine geçilebiliyor. Kanamayı azaltıcı etkisi nedeniyle bu alanda da lazerin çok tercih edildiğini söylemek mümkün...
Yazının Devamını Oku

Meme büyümesi erkekleri utandırıyor

13 Ekim 2008
Meme-vücut arasındaki orantısızlık, sadece kadınlara has bir sorun değil... Pek çok erkek, memelerindeki büyüme ve meme bölgesindeki yağlanma nedeniyle sorunlar yaşıyor.

Memelerinin vücutlarıyla uyumlu büyüklükte olması, kadınlar için hem estetik hem de fiziksel açıdan önem taşıyor. Çünkü iri memelere sahip kadınlarda omurgaya fazla yük bindiğinden, sırt bölgesinde ağrılar, duruş bozuklukları, meme altı cildinde kızarıklık ve bazen de yara gibi oluşumlar ortaya çıkabiliyor. Kadınlardaki kadar ağır sorunlar yaratmasa da erkekler de memelerindeki büyüme ve meme bölgesindeki yağlanma nedeniyle psikolojik sorunlar yaşıyor.

Erkeklerde meme yapısının oransal olarak büyük olmasını "Jinekomasti" olarak adlandırıyoruz. Jinekomasti, bir erkek hastalığı... Memede oluşan büyüme tıpkı kadın memesine benzer bir görüntü yarattığı için jinekomasti, özellikle de yetişme çağındaki genç erkekleri rahatsız ediyor. Günlük yaşamda rahatlıkla tişört giyemeyen erkekler, yaz mevsimi geldiğinde de denizden mahrum kalıyor veya görüntülerinden utandıkları için tişörtle denize giriyorlar.

Bazı erkekler yaşadıkları bu sorun yüzünden utanç duygusuna kapılarak, ailesinden rahatsızlığını gizleyebiliyor. Farklı nedenler ileri sürerek doktora başvuruyor. "Neden erkeklerde böyle bir hastalık ortaya çıkıyor?" sorusunun yanıtına gelince... Genellikle doğuştan kaynaklanan faktörler nedeniyle jinekomasti oluşuyor. Ergenlik çağından itibaren ortaya çıkmaya başlayan bu hastalığa karşı, önceleri hormonal dengesizlik olduğu düşünülerek çeşitli incelemeler yapılmıştı. Ancak jinekomasti görülen erkeklerin çok azında "hormon dengesizliği" saptandı.

Doğumsal nedenlerin yanı sıra erkekte jinekomastiye neden olan bir diğer sebep de aşırı kilo alıp vermek... Vücudun taşıyabileceğinden daha fazla kilo alıp vermek, üstelik uzun süreler aynı kilolarda kalmayı başaramadan bu değişiklikleri yaşamak, her kilo alımının ardından meme bölgesinde kalıcı yağlanmaya yol açıyor. Üstelik bu bölgedeki yağlanma, diğer bölgelere göre daha fazla oluyor. Bu sayede gelişen jinekomastiler daha çok olgunluk yaşında görülüyor.

Düzenli spor yapanların herhangi bir nedenle bu faaliyetlerine ara vermeleri de östrojen dengesinde bir aktivasyon sağlayıp jinekomasti oluşturabiliyor. Vücutta kas oluşumunu artırıcı vitamin takviyesi alanlarda da bu çeşit sorun görülebiliyor.

YATKIN BÜNYELERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

Jinekomasti sorunu tüm erkeklerde görülmüyor. Çünkü bazı erkeklerin vücutları meme bölgesinde oluşacak yağlanmaya daha müsait... Jinekomasti tespit edildiğinde, eğer hormonal bir problem varsa önce o tedavi ediliyor. Sonraki adım ise mutlaka cerrahi müdahale oluyor. Çünkü ameliyat dışında tedavi şansı bulunmuyor. Ameliyat genel veya lokal anestezi ile yapılabiliyor.

Meme ucunun hemen alt bölgesine, 1-2 santimetrelik bir kesi yapılarak giriliyor (Burada daha sonra ciddi bir ameliyat izi kalmıyor). Önce bölgedeki artarak birikmiş olan yağ dokusu alınıyor, sonra eğer varsa süt bezleri alınıp azaltılıyor. Daha sonra gizli dikişlerle burası kapatılıyor. Ameliyat sonrası ciddi ağrılar olmuyor. Üçüncü haftadan itibaren denize dahi girilebiliyor. Ameliyattan sonra hastaya 2-3 hafta korse kullanması ve güneşlenmemesi öneriliyor. Cerrahi tedaviden sonra jinekomastinin tekrar oluşması da söz konusu değil.
Yazının Devamını Oku

Profiloplasti ile yüzdeki tüm kusurlara neşter

6 Ekim 2008
Hekimler estetik cerrahi uygulamalarında yüzü bir bütün olarak ele alıyor ve yüzün tüm unsurlarıyla uyumlu hale gelmesini sağlamak için "Profiloplasti" ameliyatları yapıyor. Bu ameliyatlar hoş bir profilin ötesinde, anlamlı ifadesi olan bir yüz yaratmayı hedefliyor. Profiloplasti kapsamında, burun, çene, alın ve elmacık kemiklerini kapsayan işlemler yapılıyor. Burada "altın oran" dediğimiz nokta göz önüne alınıyor. Yani alın-burun-çene üçgenindeki bölgenin yaklaşık 1/3 oranında birbirine yakın dengede olmasına dikkat ediliyor. Bu da burun ameliyatında bu oranlara dikkat edip, birbirleriyle ilişkilerini düzenlememizi gerektiriyor. /images/100/0x0/55ea0a5bf018fbb8f866267b

Çünkü burun estetiği yapıyorsak, alın veya çene ucunun fazlalığı veya eksikliği, yapacağımız yeni burnun istendiği biçimde görülmesini engelliyor. Yani burun daha büyük veya daha küçük hissediliyor. Bundan dolayı plan yapılırken hasta ile konuyu enine boyuna tartışıp karar vermek gerekiyor. Ayrıntıların önceden hastayla konuşulması, operasyon sonrasındaki olası hayal kırıklıklarını da önlüyor.

Bu işlem, ameliyat esnasında hafifçe çene ucunu törpülemek ya da burundan ameliyat esnasında çıkan ve atılacak olan parçacıkları çene ucuna yerleştirmek biçiminde olabiliyor. Bu durum ameliyat sırasında cerrah için ayrıca bir zaman gerektirmiyor. Bu oransal yaklaşım, yaptığımız estetikten daha mükemmel bir sonuç almamızı sağlıyor. Böylece hem daha doğal bir estetik sonuç çıkıyor hem de hastanın kendi dokusunun kullanılması önemli bir avantaj sağlıyor.

Profiloplasti her zaman bu denli kolay olmuyor. Destek için vücudun başka yerlerinden doku transferleri veya sentetik implantlar kullanmak da gerekebiliyor. Bazen de ağır çene ameliyatlarına ihtiyaç duyuluyor. Bir kez daha altını çizmemiz gerekir ki; hasta tüm bu konular hakkında detaylı olarak bilgilendirilmeli ve karşılıklı olarak tartışılmalıdır. Profiloplasti kapsamında burun estetiği yaparken, bazen alt çenede de işlemler yapmamız gerekebiliyor. Burada sorun çene ucunun az ya da geride gelişmesinden kaynaklandığından, çene ile burnun oransal durumunu göz önünde bulundurularak estetik yapmak önem taşıyor.

Çene ameliyatlarında, ağız içinden girilerek özel maddelerden yapılmış implantlar yerleştirilebiliyor. Ya da kişinin kendi dokusu enjekte edilebiliyor. Bu doku, karın, kalça gibi bölgelerden ya da liposuction, meme küçültme gibi ameliyatlardan arta kalan dokulardan elde ediliyor. Eğer alın ve elmacık kemikleri üzerinde de düzeltmeler yapmamız gerekirse, uygun tipte doku maddeleri yerleştirebiliyoruz.

Yüze ilk bakıldığında en dikkat çeken organların başında burun geliyor. Ülkemiz plastik cerrahları bu konuda hem çok şanslı, aynı zamanda da çok tecrübeli. Asistanlığım ve sonrasında hocalarım Dr. Namık Baran ve Dr. Onur Erol ile çalışırken burun ameliyatı yapmadığımız bir günümüz geçmezdi. Hatta günde 4-5 burun ameliyatı yaptığımız çok olmuştur. Günümüzde de burun estetiği sayılarında herhangi bir azalma olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

TÜRKİYE’DE BURUN YAPISI KALIN

Toplumumuzun genelinin kalın ve yağlı bir cilt dokusuna sahip olduğunu söylemeliyim. Bu yapı, estetik burun ameliyatı için pek avantajlı sayılmaz. Kendine göre problemler yaratabilen, iyileşmesi ve şişliklerinin geçmesi uzun süren bir yapıdır bu... Bu yapıyı yakından tanıyan ülkemiz plastik cerrahlarının avantajı işte bu tecrübeden kaynaklanıyor.

Bilgisayar çıktısından burun modeli göstermek yeterli değil

Estetik yaptırmak isteyenlere, tüm incelemelerimizi tamamladıktan sonra özel bir bilgisayar programı kullanarak operasyon sonrası için tahmini bir görüntü oluşturuyoruz. Ancak sadece bu yeterli değil. Hastaya yapabileceğimize en yakını göstermemiz gerekiyor ve bunun daha üstünde bir beklentiye girmesine neden olmak doğru bir yaklaşım değildir.

Estetik operasyon yaparken burnu, alnın ve çenenin burunla olan orantısını çok iyi değerlendirmek lazım. Biz buna "profiloplasti" diyoruz. Böylece yüzü tüm elemanlarıyla değerlendiriyoruz. Tabii operasyon öncesinde neler yapacağımızı hastayla da tartışıyor, onun isteklerini de dinliyoruz.

Birden fazla burun estetiği geçiren hasta sayısı azaldı

Üst üste burun estetiği geçirenler, eskiden daha çoktu. Ancak Türkiye estetik cerrahide çok iyi bir yere geldi. Estetiğin birçok branşında iyiyiz ama burun estetiğinde hepsinden iyi durumdayız. Özellikle toplumsal özellik taşıyan burunlar açısından çok başarılı ameliyatlar yapılıyor.

Bizim burun estetiğinde en büyük amacımız, bakıldığında estetikmiş gibi durmayan doğal bir burun yaratmak, ayrıca hastanın rahat nefes alabilmesini sağlamaktır. Eğer burunda fazlalıkları alıyorsak, ama eksik yapılar varsa ve tamamlamıyorsak, burun iyileşirken şekil değiştirebilir. Halkın "burun düşmesi" diye tarif ettiği bu değişikliği önlemek amacıyla eksik yapıları da ameliyat sırasında mutlaka tamamlamak gerekir.

Annelere sütlerini artırma formülleri

Doğumdan sonra tüm anneler, bebeklerini doğru bir şekilde beslemenin yollarını arıyor. Annelerin sütlerini artırabilmelerinin yolları var. İşte bazı öneriler:

- Hızlı kilo vermeyi vaat eden diyet ve ilaçları uygulamayın.

- Sütünüzü artıran en önemli besin sudur. Günde en az 2,5-3 litre su içmelisiniz, çünkü sütün önemli bir kısmı sudur.

- Kalsiyumdan zengin olan süt, yoğurt ve peyniri düzenli olarak tüketin. Her gün 1 adet yumurta veya 1 porsiyon etli sebze ya da kurubaklagil yemeği yemeye özen gösterin.

- A vitamininden zengin havuç, yeşil yapraklı sebzeler, kayısı gibi besinleri, beslenme programınızda bulundurun.

- Vitamin deposu olan taze sebze ve meyveleri her gün düzenli olarak tüketin.

- Tükettiğiniz yiyeceklerin besleyici değerini korumak ve anemiyi önlemek açısından, yemeklerinizle çay içmeyin.

n Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu Talak

ssangu@acibadem.com.tr


Yaşlanmayı hızlandıran 5 neden

Güneş, kozmetik, beslenme alkol-sigara, stres

Yaşımızın ilerlemesi kadar, hayatımız boyunca karşılaştığımız çevresel faktörler de dış görünümümüzü etkiliyor.

Bu etkenler arasında şunlar yer alıyor:

- Güneş ışınlarına maruz kalma miktarı

- Kullanılan kozmetik ürünler

- Beslenme şekli

- Alkol ve sigara kullanımı

- Duygusal stres

Tüm bu etkilerin ortak sonucu olarak da yüzde "yaşlanma" başlıyor. Yaşlanma sürecinde hem cilt ve yağ tabakası gibi yüzün yumuşak dokuları hem de iskelet yapısında şu değişiklikler görülüyor:

- Cilt elastikiyetinde kayıp

- Çizgi ve kırışıklıklarda artış

- Cilt altı yağ dokusunda azalma

- Gevşemeye bağlı cilt altı yağ dokusunda sarkma

- Yüzün iskelet yapısında orta ve alt kısımlarının yüksekliğinde azalma

- Yüzün genişliğinde hafif bir artma

- Çene ucunda belirginleşme

- Elmacık kemiklerinde belirginleşme

- Yüz derinliğinde artma

n Estetik, Plastik ve Rekonsktrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Halil İbrahim Canter hicanter@acibadem.com.tr
Yazının Devamını Oku

Estetik sonrasında kendini korumayanlar en başa dönüyor

22 Eylül 2008
Estetik operasyon sonrası, hayal ettiğiniz yüze, buruna, güzel bacaklara, yağsız bir karın ve bele, küçültülmüş, toparlanıp dikleştirilmiş memelere kavuşabilirsiniz. Ancak bu güzelliğin devamını sağlamak sizin elinizde... Estetiği korumada yapılacaklar listesinin başında; fazla kilo alıp vermenin önüne geçmek ve hamilelik düşünülüyorsa bu dönemi önerilen kilolarla tamamlamak var. Vücuttaki görüntü bozukluklarını ortaya çıkaran eğer kiloysa, diyet ve hareketli bir yaşam sürdürülmesi estetiği koruyabilir. Ancak kadınların bu konuda önlemler alması şart.

Herkesin deri yapısı farklıdır. İnce, kalın, koyu, açık, yağlı, yağsız gibi... Hepsinin kendine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Yaş ilerledikçe bu avantajlar şekil değiştirebilir. Gençken çok ince, kuru, güzel bir deri yapısı olan hastalarda, sonraki yıllarda güneşin de etkisiyle ince çizgiler ve deformasyonlar ortaya çıkabilir. Kişiler söz konusu sorun yüzünden bir cerrahi işlem geçirseler de geçirmeseler de bu süreç içerisinde derilerini korumalı, uygun şekilde nemlendirmeli, güneşten korunmalıdır.

Sigara, deri beslenmesini sanıldığından çok daha olumsuz yönde etkiler. Cildin kurumasına, daha çok kırışmasına ve cildin damar yapısının bozulmasına yol açar. Kullanılan makyaj malzemeleri de cilt tipine uygun bir yöntemle temizlenmezse, derinin hava almasını engelleyebilir. Kişinin cildine uygun ürünler kullanması şarttır.

Kadınların en sık yaptırdıkları estetik işlemler arasında yer alan liposuction sonrasında, vücut güzelliğinin korunması büyük önem taşır. Liposuction işleminin başarılı olmasında, cildin elastikiyetinin büyük önemi vardır. Bazı kadınlar 50’li yaşlarında bile olsalar, ciltlerinin elastikiyeti uygun olduğundan liposuction işleminden büyük yarar görebilirler. Yani, 30 yaşında olmasına rağmen cilt elastikiyeti iyi olmayan bir kadında liposuction, 30 yaşında olup da daha elastik bir cilt yapısına sahip kadına uygulanan liposuction kadar başarılı sonuç vermeyebilir. Bu nedenle liposuction genç deri yapısına sahip olan kişilere yapılır. Derinin çok gevşek olmaması gerekir.

Liposuction yapıldıktan sonra sağlam deri kendini toparlar, düzgün bir çatı oluşur. Ameliyattan sonra iyileşme süreci birkaç hafta sürer. 3-4 hafta korse giyilir ve 6’ncı haftadan sonra her şey normale döner. Operasyon uygulanan bölgeyi korumak için spor yapmak ve kilo almamak gerekir. Çünkü sık sık kilo alıp vermek cilt elastikiyetinin düşmanıdır. Vücut dokusunda sarkmalar oluştuğu kadar, ciltte çatlaklar da meydana gelir.

Kadınların en çok sorduğu soru, liposuction işleminden sonra aynı bölgede yağlanma olup olmayacağıdır. Liposuction yapılan bölgede yağ birikim şansı daha azdır. Kilo aldığınız zaman yağ bir yerde birikecektir; fakat liposuction yapılmış bölgede birikme şansı azalır. Fazla kilo alındığında ise liposuction yapılan bölgede düzensizlikler olabilir.

Genel olarak kilo almayı engelleyici önlemler alınması gerekir. Bu nedenle liposuction yaptıran kişilerin bir beslenme uzmanından destek alarak doğru, sağlıklarını koruyan ve alışkanlık haline getirebilecekleri beslenme kurallarını öğrenmeleri gerekmektedir. Aynı şekilde sporu bir eziyet gibi görmeden günlük yaşamlarının bir parçası haline getirmeleri de büyük önem taşımaktadır.

Liposuction sonrası neden çukurlar oluşur

Liposuction işleminden sonra çukurlukların oluşmasının birkaç nedeni vardır. Deri yapısı bozuk, gevşek derili bir kişiye liposuction yaparsanız, böyle bir sonuçla karşılaşabilirsiniz. Düzgün de yapsanız derinin gevşek olması düzensizliklerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Hasta çok kilo aldığı zaman da liposuction yapılan yerde yağ birikmesi olabilir ve bu düzensizliklere neden olabilir.

Ameliyatlı burun çok hassastır

Bir başka önemli konu, burun ameliyatlarından sonra burnu korumakla ilgilidir. En önemli şey 4-6 hafta kadar burnu travmalardan korumaktır. Bir otobüste insanların hafifçe çarpmasıyla normal birine bir şey olmaz, ama yeni ameliyatlı bir burun bundan etkilenebilir. Ayrıca iyileşme sürecinde güneşe direkt çıkmamak gerekir; çünkü güneş ödemi artırır. Gözlük takılmasını da istemeyiz; çünkü ödemli bir deri yapısı vardır ve gözlük iz bırakabilir.

Erkekler de düşmeyen gözkapağı istiyor

Günümüzde kadınlar estetikteki tüm trendleri yakından takip ediyor. Erkekler ise belli konularda estetik yaptırmayı tercih ediyor. Türk erkekleri en çok burunlarının güzel görünmesini ve rahat nefes alabilmeyi istiyor. Erkeklerin ikinci en çok yaptırdığı estetik ameliyatı türü ise gözkapağı estetiği. Yaşlanma, kilo alma ve genetik nedenlerle özellikle üst gözkapağındaki düşüklükler erkeklerin hoşuna gitmiyor. Gözkapağında hangi yaşta sorun çıkıyorsa, kadınlar da erkekler de estetik yaptırarak bu düşüklükten kurtulmak istiyor. Çünkü düşük gözkapakları insanları yaşlı gösteriyor. Yüze de üzgün ve yorgun bir ifade veriyor.

Artık estetik ameliyat gizlenmiyor

Geçmişte medyatik insanların yaptırdığı estetik operasyonlar günümüzde, meslek sahibi, dinamik ve sosyal ilişkileri yoğun insanların tercih ettiği operasyonlar haline geldi. Artık burun ameliyatı olanlar "Deviasyonumu düzelttirdim, burnum kırılmıştı o nedenle ameliyat oldum" deme gereği duymuyor. Muayeneye gelen hastalar da "Burnumun görüntüsünden memnun değilim" diyebiliyor. Bu da insanların estetik ameliyatları benimsediklerini gösteriyor.

Ancak estetik operasyonlardan önce, hastaların yakınlarından gizli ameliyat olmasını önermiyoruz. Onların desteğini almalarını tavsiye ediyoruz. Toplumumuzda yurtdışından farklı olarak, estetik ameliyat geçiren kişilerin kendisi ile barışık olmadığını düşünenler var. Yine bu ameliyatları yaptıranların star olarak adlandırılan medyatik insanlar olduğu kanısı da var. Halbuki hastalarımızın yüzde 90’ı hiçbir sağlık problemi olmayan, iş sahibi, sosyal ilişkileri kuvvetli, özgüveni yüksek, dinamik ve üretken insanlar. Diğer taraftan bize başvuran hastaların ortalama yaşı giderek düşüyor. Acıbadem Sağlık Grubu Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Gökhan Doğan

Endoskopik yüz cerrahisi 10 yaş gençleştiriyor

Yaşlanmaya bağlı olarak yanaklar, alın ve çene bölgeleri ile orta yüz bölgesinde belirginleşen sarkmaları, yağ dokusu eksikliklerini, endoskopik yüz cerrahisiyle düzeltiyoruz. Bu işlem sırasında yüzün değişik bölümleri arasında yağ doku transferleri yapılıyor. İşlem sonrasında yüz, gençlik dönemlerindeki oval ve diri yapısına kavuşuyor. En az 10 yıl gençleşme sağlıyoruz. Yapılacak işlemin niteliğine göre, operasyon 2-4 saat arası sürebiliyor.

İşlem çoğunlukla genel anestezi altında gerçekleştiriliyor. Endoskopik yüz cerrahisinde, yüzün problemli bölümlerine en yakın olan ve gizlenmesi en mümkün olabilecek kulak önündeki kıvrım ya da alnın saç çizgisi gibi yerlerinden girilerek müdahale ediliyor. Buralardan küçük kesiler açılıyor ve endoskop yardımıyla eksik bölgelere yağ doku transferi yapılıyor. Zaten dünya genelinde en minimal invaziv uygulama olarak öne çıkan endoskopik yüz cerrahisi sonrasında belirgin bir iz kalmıyor. Bu nedenle herhangi bir risk söz konusu değil.

aarinci@istanbul.edu.tr

n Prof. Atilla Arıncı / Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı


Kepçe kulak ameliyatı 5-6 yaşında yapılabilir

Kulak kepçesinin kafayla açısının normalin üzerinde bir genişlikte bulunması, çocukların ’kepçe kulak’lı olarak nitelendirilmesine neden oluyor. Çocukluktan ergenlik çağına kadar okulda ve sosyal ortamlarda alay konusu edilen bu durumu, ameliyatla düzeltebiliyoruz.

Ameliyat nasıl yapılıyor

Ameliyat kulak arkasından yapılıyor. Kıkırdak zarı ortaya çıkarılıyor, kıkırdak şekillendiriliyor eksik varsa tamamlanıyor, fazlası alınıyor. Kulak kıkırdağının üzerindeki kıkırdak zarını şekilledirici bir biçimde tesbit ediliyor, fazla deri çıkarılıyor. Bazen bu ameliyatlar ağrılı olabiliyor. Bir-iki gün ağrı kesici kullanması gerekebiliyor. Islak pamuklarla yeni şekil verilmiş kulak yapısı destekleniyor, 5-7 gün arasında sabitlenip bandajla tutuluyor. Ameliyat bölgesinin birkaç gün yıkanması söz konusu değil. Zaman içinde doğal görünümüne kavuşuyor.
Yazının Devamını Oku

Alındaki derin çizgileri botoks yok ediyor

15 Eylül 2008
Hepimiz yaşımız ilerlemeye başladıkça vücudumuzdaki değişiklikleri aynada yavaş yavaş görmeye başlarız. Her insanın genetik mirası farklı olduğundan, bu sürecin ortaya çıkma hızı da farklıdır. Ancak hiç şüphe yok ki, ister kadın isterse erkek olsun, yüzümüzde oluşan değişiklikler bizi vücudumuzda oluşanlara göre daha çok rahatsız ediyor.

Alnımızdaki derin ve yatay çizgiler, gözlerimizin kenarında, üstündeki kırışıklıklar, göz torbalarımızın belirginleşmesi, burun kenarlarındaki çizgilenmelerin derinliği, dudak üstü kırışıklıkları, boynumuzdaki çizgilenmeler derken artık cildimizin gençliğimizdeki gibi "çizgisiz ve ışıltısız" duru görüntüsünün kaybolduğunu görürüz.

Bunların hepsi de estetik operasyonlar, dolgu maddeleri, botoks işlemleriyle halledilebilen sorunlar. Ama yukarıda saydıklarımızın içinde biri var ki, kadınların da erkeklerin de mutlaka estetikteki olmazsa olmazlarından biri.

İster "Mimiklerin fazla kullanılması" deyin, ister "Güneşin etkisiyle daha da kırıştı alnım" deyin, ya da "Yatay çizgilerin alnıma yerleşmesiyle ifadem değişti" deyin. Aynaya baktığınızda alnınızdaki bu çizgilerden rahatsızsanız, bu sorundan estetik ile kurtulmanız mümkün.

Alındaki çizgilerin yok edilmesi ve şakaklara daha genç bir görüntü verilmesi için, "alın germe" ve "şakak germe" işlemlerinde botoksun yanı sıra endoskopik cerrahi yöntemlerinden de yararlanıyoruz.

Üstelik sadece alnınızdaki çizgilenmeyle iş bitse daha kolay, bir de kaşlar arasındaki dikey çizgiler var. Yerçekimi buradaki dokuyu kaşla birlikte aşağı doğru hareketlendiriyor, sarkmasına da yol açıyor. Dolayısıya ameliyat ile bunların tedavisini planlarken, oluşan kırışıklıkların giderilmesi, gerekirse buradaki yumuşak doku ve aşırı miktarda büyümüş kas yapısının orijinal yapısına getirilmesi için de birtakım sistemler kullanmak gerekiyor. Bunların bir kısmı cerrahi işlemler olabildiği gibi, bir kısmı da "minimal invaziv" işlemler dediğimiz, küçük girişimler. Minik iğneler ve dolgu malzemeleriyle yapılan işlemler.

DERİN ÇİZGİLER İLE DOLAŞMANIZA GEREK YOK

Alın ve üst yüz bölgesinin oluşmuş problemlerinde düşüklerin ve kırışıklıkların giderilmesi için botoks enjeksiyonları mükemmel sonuç veriyor. Bu sayede yer çekimiyle oluşan çizgileri, doku ve kasların bozulan dengelerini botoks teknikleri uygulayarak gideriyoruz.

Botoks uygulamalarını belirli sürelerle tekrarlamak gerekiyorsa da, alınan sonuçların yüz güldürücü olması nedeniyle kırışıklık ve çizgilerinden kurtulmak isteyenler botoksu öncelikle tercih ediyor. Tabii sadece botoksun yeterli olmadığı kişiler de bulunuyor. Botoks ile germe işlemi yaparken, çok derinleşmiş çizgilerin ve çukurlukların özel dolgu maddeleriyle doldurularak, dokunun tekrar kendini toparlaması ve alnın genç bir görünüme kavuşması sağlanıyor.

Tüm dünyada da alın germe işleminde aslında trend botokstan yana. Çünkü insanlar botoksla kısa sürede, ağrısız ve acısız yapılabilecek bir germe yöntemi mümkünken, ameliyattan uzak durmayı tercih ediyor. Artık cerrahi yöntemlerle yapılan alın germe işlemleri son yıllarda oldukça azaldı diyebilirim. Botoks düzenli aralıklarla tekrarlanarak, elde edilen kırışıksız, çizgisiz görüntünün uzun bir süre korunmasını sağlıyor. Dolgu maddeleri de çukurlukların doldurulmasını sağlayarak destekleyici bir uygulama olarak elimizin altında bulunuyor.

ENDOSKOPİK YÖNTEMLE ŞAKAK GERİLEBİLİYOR

Aslında alındaki çizgilenme ve kırışıklıkların tek başına tedavisi, duru, genç ve ışıltılı bir görünüme sahip olmak için yeterli değil. Çünkü alından aşağıda yer alan şakak bölgesi de, yaşlanma ve yerçekiminden nasibini alıyor. Şakak germede eğer cerrahi yöntem tercih edilecekse, hasta ve doktor buna birlikte karar veriyor.

Şakak germede son 10-15 yıldır hekimler, alın germede de kullandıkları "endoskopik yöntem"i sıkça kullanıyor. Endoskopik cerrahide germe işlemi uygulanacak bölgeye birkaç küçücük delikten girilerek, kamera aracılığıyla işlem yapılan alan da görülerek estetik uygulanabiliyor. Endoskopik cerrahinin gelişimiyle eskiden kullandığımız büyük cerrahi işlemlerin yerini daha küçük alın ve şakak germe operasyonları aldı.

Gererken saçları koruyan yöntem

Endoskopik yöntemde, birkaç küçük delikten içeri girip buradaki kas ve deri yapısını geriyoruz. Kas ve deri yapısını yaşlanma, yerçekiminin etkisiyle düşmüş olduğu yerden eski yerine taşıyarak, dokuları sabitleştirmiş oluyoruz. Ameliyattan sonra iki veya üç gün boyunca hastaya sargılı bandaj uyguluyoruz.

Germe işlemi uyguladığımız hastamız banyosunu, ameliyatın üçüncü ya da dördüncü gününden itibaren yapabilir. Ameliyattan sonraki dönemde rahatsız edici, şiddetli ağrılar görülmez. Sadece gerginliğin yarattığı hafif bir baş ağrısı olabilir. Bu da ağrı kesici bir ilaç alınarak giderilebilir. İşlemden sonraki üç ve beşinci gün arasında şişme olabilir. Bir hafta on gün içinde bu yakınmaların hepsi ortadan kalkacaktır.

Diyabet hastaları oruç tutabilir mi

Ramazan ayının yaklaşmasıyla, hayat boyu beslenmelerine yüksek hassasiyet göstermesi gereken diyabet hastalığında oruç üzerine tartışmalar başladı. Diyabet hastalarının ramazan ayında beslenme konusunda özellikle dikkat etmesi gereken noktaları anlattı.

Oruç tutmaları yüksek risk taşıyan hastaları şu şekilde sıralayabiliriz:

Sıklıkla hipoglisemiye (şeker düşüklüğü) giren hastalar

Hipoglisemilerini fark etmeyen hastalar

Kan şekerleri iyi ayarlanmamış hastalar

Ramazan ayından hemen önceki dönemlerde ciddi diyabet koması hikayesi olan hastalar

Tip 1 diyabet hastaları

Hastalıklarının kontrolünü bozan ciddi akut hastalık yaşayan hastalar

Kronik böbrek yetersizliği olan ve/veya diyaliz tedavisi gören hastalar

Hamile diyabet hastaları

Kan şekeri orta derecede yüksek olan hastalar

Orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalar

Yalnız yaşayanlar diyabet hastaları

Yaşlı diyabet hastaları

Bilinç durumunu etkileyen ilaçlar kullanan diyabet hastaları

n Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ender Arıkan
Yazının Devamını Oku