Dr. Nuri Soysal

Genç kızlar dev memeden utanıyor

8 Şubat 2010
Dev meme sorununu, tıp dilinde “virjinal hipertrofi” olarak adlandırılıyoruz. Dev meme sorunu daha çok 16-19 yaş arasındaki genç kızlarda görülüyor. Bazen her bir meme dört kiloyu bulabiliyor. Dev memeli genç kızlar sutyen izi, kamburluk, meme altında mantar, sırtta ve omurlarda düzleşme, duruş bozukluğu gibi sorunlar nedeniyle ameliyat olmak istiyor./images/100/0x0/55eae21ff018fbb8f89ccea2

Günümüzde artık estetik ameliyatlar, sadece maddi durumu iyi olanların yaptırabileceği lüks operasyonlar olmaktan çıktı. Hangi yaş grubunda olursa olsun, artık hiçkimse estetik anlamda kendisini rahatsız eden, hayatını zorlaştıran, sosyal ve iş yaşamında sorunlara yol açabilen kusurlarla yaşamak istemiyor.
Dev meme de işte bu tür bir sorun... Sıklıkla genç kızlarda görülse de bu sorundan muzdarip farklı yaş gruplarından kadınlar da var. Yapısal olarak iri memeye sahip kadınlarda, hamilelik veya menopoz döneminden sonra memelerde daha da büyüme, yağlanma görülebiliyor.

Ergenlik çağındaki genç kızlar, böyle bir sorun karşısında hem değişmekte olan bedenleri nedeniyle zihin karışıklığı yaşıyor hem de dev meme sorunuyla uğraşıyor. Bu problem, hem hastanın kendi bedenini algılaması yönünden hem de sosyal yaşamda dikkat çekici bir unsur olması sebebiyle ciddi psikolojik sıkıntılar yaratabiliyor.
Bu yaş grubundaki genç kızlar, meme küçültme istemiyle bize başvurduklarında, “tamamen kesin atın, bıktım artık bunlardan, istemiyorum” diyebilecek kadar psikolojik açıdan zedelenmiş olabiliyorlar. Küçültme ameliyatları sırasında, her memeden dört kiloya kadar doku çıkardığımız oluyor.

PARMAKLARDA UYUŞUKLUK YAPABİLİYOR

Dev memeler, vücutta sadece kamburluk ve duruş bozukluğu yapmıyor. Köprücük kemiğinin aşağısındaki damarlara baskı yapıyor, o bölgedeki sinirlerde bası oluşturuyor. Bu basıyla birlikte kişinin dördüncü ve beşinci parmağında uyuşukluk ve yanma meydana geliyor. Bu sorun, insanların boyunlarına üçer kilo ağırlık asıp dolaşmasına benziyor.
Üstelik menopoz sonrasında daha büyük rahatsızlıklar görülüyor. Omurlarda sorunlar baş gösteriyor. Bu yüzden hasta, küçültme ameliyatı istiyor.

Genç hastalarda meme küçültme ameliyatı yaparken his kaybını önlemek gerekiyor. Ancak dev memelerde ve bazı vakalarda bu her zaman mümkün olamayabiliyor.
Memeyi, damar ve sinir paketiyle birlikte taşıyarak küçültme ameliyatı yapıyoruz. Diğer küçültme ameliyatlarından farklı olarak burada çıkaracağımız doku daha büyük olduğundan, his kaybını önleyici özel teknikler kullanmamız gerekebiliyor.

SUTYEN ÖLÇÜSÜ 100’Ü GEÇERSE DEV MEME

Dev meme kişinin vücut yapısına göre değerlendirilen bir kavram olmakla birlikte, sutyen ölçüsü 100’ü geçtiği zaman dev meme sınıfına girilmiş oluyor. Meme küçültme ameliyatlarında, meme dokusunun istenildiği kadar küçültülmesi mümkün. Ancak ne kadar küçültüleceğine, kişinin beden yapısı ve beklentileri göz önünde bulundurularak hasta ve hekimin birlikte karar vermesi en doğrusu.

Meme küçültmede birçok teknik kullandığımızdan, her hasta için ideal sonucu veren tek bir yöntem bulunmuyor. Hangi yöntemin uygulanacağına, kişinin vücut yapısına, meme dokusunun büyüklüğüne, meme dokusunun kıvamına, cildin kalitesi ve elastikiyetine, hastanın iz tercihine ve hatta cerrahın tecrübesi ve ustalığına göre karar veriliyor.
Meme küçültme ameliyatları sanıldığının aksine büyütme ameliyatları kadar ağrılı değil. Ancak, ameliyat sonrası ilk bir haftada aşırı kol ve beden hareketlerinden kaçınmanın yanı sıra yaklaşık bir ay boyunca meme dokusunu taşıyan ve kalın lastiklerle desteklenmiş, balensiz sporcu sutyeni kullanılması gerekiyor.
Yazının Devamını Oku

Yüz germede takvim değil deri yaşı önemli

1 Şubat 2010
Yerçekimi etkisi, sigara içmek, fazla güneşte kalmak, aşırı kilo alıp vermek, yüzde yaşlanmaya ve beraberinde de yüz düşüklüğüne yol açıyor. Cilt yapısı, yaşam koşulları ve genetik yapının da hızlandırabildiği bu sorunun en etkili tedavisi ise “yüz germe” ameliyatı... Üstelik yüz germe operasyonları, sanılanın aksine sadece 50 yaş ve üzerindekilere değil, yüz düşüklüğünün daha 30 yaşındayken ortaya çıktığı kişilere de uygulanabiliyor.

Yüz düşüklüğü, alında sarkma, kaşlarda düşme, yanakların aşağı doğru sarkması gibi sorunlarla kendini gösteriyor. Dolgu, botoks ve çeşitli aletlerle yapılan kırışıklık tedavileri, derinin dış yüzeyindeki sorunların çözümlenmesini sağlıyor. Ancak yüz düşüklüğünün gerçek anlamda tedavisi, ancak yüz germe ameliyatıyla sağlanabiliyor.
Yüz germede bizim için önemli olan takvim yaşı değil, derinin yaşı... Deri erken yaşlanıyorsa, yüz germe operasyonu 20-30 yıl öne çekilebiliyor. Yani yüz düşüklüğünden kurtulmak için 50-60 yaşına kadar beklemek gerekmiyor.

AMELİYAT ÜÇ SAAT SÜRÜYOR

Ameliyattan önce düşük doz bir genel anestezi veriliyor. Ancak en önemlisi yüz germe işleminin yapıldığı yüz bölgesine lokal anestezi uygulanması... Yüze lokal anestezi verilmesi de genel anestezide uygulanan ilaçların dozunun daha az olması avantajını sağlıyor. ışlem yaklaşık üç saat sürüyor.
Ameliyatta ne yaptığımıza gelince: Deriyi, kulağın iç bölgesinden kulak arkasına uzanan ve saçlı deriye kadar uzanan bir kesiyle keserek gevşetiyoruz. Ardından deri fazlalıklarını kesip, kesik bölgeyi dikiyoruz. Yüzdeki gerginliğin oranı ise tamamen işlemi yapan cerrahın tecrübesi ve bilgisine bağlı...
Yüz germe işleminden sonra, burun ya da meme ameliyatından farklı olarak, tanıdıklarınız dışında kimse sizin estetik yaptırdığınızı anlayamıyor. Kötü bir burun estetiğini sizi tanıyan tanımayan herkes anlayabilir, ama başarılı bir yüz germe operasyonunu sadece sizi tanıyan kişiler bilebilir. Başkalarının anlaması mümkün değildir.

İZLER KULAK ARKASINA GİZLENİR

Yüz germe operasyonundan önce hastaların en çok sordukları soru, iz kalıp kalmayacağıdır.
Kulak içinde ve arkasındaki izler çok belli belirsizdir. Saçlı deridekiler de zaten saçın içinde kalır, bir süre sonra kaybolur. Çok ciddi bir saç dökülmesi sorunu yaşanmadığı sürece de görülmez.
Yüz germe işleminin hangi mevsimde yaptırılmasının doğru olacağı sorusuyla da sık karşılaşıyoruz. En ideali sonbahar-kış mevsiminde yapılmasıdır, yazın da yapabiliriz ancak güneşe çıkılması konusunda ciddi kısıtlamalar getiririz.
Ameliyattan sonra hastalardan yaklaşık 10 gün kadar ani, sert, baş ve boyun hareketleri yapmamalarını isteriz. Birinci günden itibaren ılık suyla banyo yapabilirler. Önemli bir ağrı, sızı olmaz, şişlik olabilir ama morluk olağan bir durum değildir, morluk olursa da boynun altında olabilir ve onlar da kısa zamanda geçer.
Yüzde yaptığımız tüm işlemlerde olduğu gibi burada da yüz sinirlerini korumaya büyük özen gösteririz. Çünkü dikkat edilmezse yüz felci gelişebilir. Ancak bu cerrahın tecrübesi, bilgisiyle en aza indirilebilecek bir risktir. Her ameliyatta bu tür riskler söz konusu olabilir, yani risk yüz germeye özel değildir.

KİMİ 5, KİMİ 20 YIL GENÇLEŞİYOR

Yüz düşüklüğünden kurtulmak isteyen kişiler doktorlarına, eğer 50 yaşındalarsa 30 yaşındaki hallerine kavuşmak istediklerini söylerler. Ancak gerçek bundan farklıdır. Elbette operasyondan sonra birkaç yıl geriye gitmek mümkündür. Bu süre 10-20 yıl olabildiği gibi 5 yılla da sınırlı kalabilir. En doğrusu hastalara yıl konusunda vaatte bulunmamaktır.
Yüz germede dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da, operasyondan en az üç hafta önce sigaranın bırakılmasıdır. Operasyondan sonraki dönemde de sigaradan uzak durmak doğrudur. Çünkü sigara içmek derinin sağlıklı beslenmesini engeller, bu da operasyonun başarısını olumsuz etkiler. Biz meme küçültme, karın ve yüz germede sigarayı bir ay önceden bıraktırmak isteriz. Ayrıca kanı sulandırıcı Aspirin gibi ilaçların da ameliyatın 2-3 hafta öncesinde bırakılmasını mutlaka isteriz.
Ameliyattan önce iyi bir cilt bakımının yapılması, gözeneklerina açılıp havalandırılması, ameliyata olumlu etkide bulunur. Yüz düşüklüğü düzeltildikten sonra, ince kırışıklıklar iz yaptıysa o bölgeyi soyucu cerrahi işlemler uygulamak, derin peeling’ler yapmak gerekebilir. Bazen bu işlemler aynı seansta yapılabildiği gibi, ameliyattan altı hafta sonra da uygulanabilir.
Yazının Devamını Oku

Kadınlar güzel bacaklar için estetik yaptırıyor

25 Ocak 2010
Düzgün bacaklara sahip olmak, kadınların hem kıyafetleri daha cesur taşımalarını sağlıyor hem de özgüvenlerini artırıyor.

Bu nedenle günümüzde sadece meme, burun ve yüz estetikleri için değil, güzel bacaklara sahip olmak için de estetik cerrahların kapılarını çalıyorlar.

Bacak estetiğinin alanına giren birçok sorun var aslında. Bacak estetiği aynı zamanda ayak estetiğini de kapsıyor. Ayaklarda fazla parmak bulunması, yaşın ilerlemesi ya da kilo alıp verme nedeniyle bacaklarda ortaya çıkan sarkmalar, bacağın belli bölgelerinde aşırı yağ birikmesi, bacak içlerinde olması gereken yağ dokusunun yetersizliği gibi nedenlerin yarattığı şekil bozuklukları, bacak estetiği kapsamına giren sorunlardır.
? FAZLA PARMAKLAR ALINIYOR: Doğuştan parmak fazlalığı kişiyi doğal olarak rahatsız edecektir. Bu fazla parmaklar genellikle küçük yaşta alınır. Ayağın çapı geniş olduğundan, bunun daraltılması ve ayağın inceltilmesi şeklinde estetik ameliyatlar da yapılabilir.
? YAğ ÇIKINTILARI şEKLı BOZUYOR: Bacak sisteminde ilgilendiğimiz sorunlardan biri de belirli bölgelerde fazla yağ birikiminden oluşmuş çıkıntılar... Bunu ortadan kaldırmakta en çok “liposuction” yöntemini kullanıyoruz. Yağ fazlalıkları alınarak bu düzensiz çıkıntılar azaltılabiliyor. Bacağın çok kalın görünmesine yol açan yağ fazlalıkları da aynı şekilde alınıyor. Ancak kas yapısının artmasıyla oluşan deformitelere müdahale etme şansımız yok.
? PARANTEZ BACAK KABUSU: Bazı kadınlarda iki bacağın arasındaki açıklık neredeyse O harfine benziyor. Bu da kötü bir görüntüye neden oluyor. Ancak bu O biçimindeki açıklık, çevre bölgelerdeki yağ dokularının alınıp bacak içlerine enjekte edilmesiyle kapatılabiliyor. Bir yıl içinde enjekte edilen yağ dokusunun sadece üçte biri ya da yüzde 40’ı kalacağından, belirli aralıklarla aynı işlemi tekrar etmek gerekiyor.
? ıNCE AYAK BıLEğı KALINLAşTIRILIYOR: Bacak içlerine yapılan yağ enjeksiyonları, çok ince görünen ayak bileklerinde de uygulanabiliyor. Kas ve oradaki tendon kalınlığının dışında kalan sebeplerle, özellikle de yağ fazlalığı nedeniyle oluşmuş kalınlaşmayı ise liposuction ile azaltabiliyoruz. O bölgedeki deformiteleri de aldığımız yağ dokusuyla doldurabiliyoruz.
? ıNCE BALDIRLARA ıMPLANT: Bazı durumlarda (doğumsal sorunlar ya da sonradan ortaya çıkan sebeplerle bir kas yapısının gelişmemesi gibi), baldır bölgesindeki zayıflığa yağ enjeksiyonları çözüm olmayabiliyor. Bu durumda baldır implantı yerleştiriyoruz. Bunlar memedeki kadar sorunsuz değil, dolayısıyla titizlikle takip edilmesi gereken implant çeşitleri. Bacak bacak üstüne attığınızda rahatsız edici olabiliyorsa da, baldır genişliği yaratmak istediğimizde uygulayabileceğimiz yöntemlerden biri...

Yazının Devamını Oku

Karın gerdirecekseniz asla sigara içmeyin!

18 Ocak 2010
Karın bölgesi, çok doğum yapmak, hareketsiz yaşam gibi nedenlerle 30’lu yaşlardan itibaren ciddi estetik kaygılara yol açıyor.

Bu kaygılardan estetik müdahale ile kurtulmak  mümkün...

Karın dokusu; deri, deri altındaki yağ dokusu, karın ön duvarını oluşturan kas yapısı ve bunu çevreleyen zarlardan oluşur. Tüm yapıların durumu, derinin ne kadar elastik olduğu, ciltte oluşan çatlakların miktarı, dokunun ne kadar bozulduğu, sarktığı, uygulanacak estetiğin yöntemini de etkiler.
Karın germe gibi büyük cerrahi işlemler öncesi ve sonrasında sigara kullanımı, yara iyileşmesini çok zorlaştırdığından büyük dezavantaj yaratır. Dolayısıyla ameliyattan en az üç hafta önce sigara bırakılmalıdır.

YAĞLANMANIN ÇARESİ LIPOSUCTION

Genç insanlarda bazen yapısal, bazen hareketsizliğin meydana getirdiği bir sonuç olarak karın bölgesinde yağ birikebilir. Bu daha çok erkek tipi yağlanma olarak adlandırılır. Yağlar karın ve bele doğru uzanır. Daha çok erkeklerde görülen bu yağlanma tipine, genetik yapıları nedeniyle bazen genç kadınlarda da rastlanır.

Yazının Devamını Oku

Göz estetiğinde 1 mm’lik fark ifadeyi değiştirir

11 Ocak 2010
Yüz estetiğinde, kişiye özel ölçüyü bulabilmek önemli...

Çünkü botoksu çok yoğun kullanmak aşırı gergin bir ifadeye yol açabileceği gibi göz altı torbalarının ameliyatında yapılacak 1 mm’lik kayma ise kötü bir görüntüye sebep olabiliyor.  

Estetik anlamda gözde en sık rastlanan sorunların başında “pitozis” dediğimiz doğumsal kaynaklı göz kapağı düşüklükleri geliyor. Bu sorunda üst göz kapağı az hareket ediyor ve hasta tam olarak gözünü açamıyor.

ıleri yaşlardaki hastalarda ise sorun, kasa gelen sinir dokusunun zedelenmesiyle ya da görevini yapamaması sonucunda ortaya çıkıyor.
Bu ameliyatlarda yaş sınırı olmasa da dokunun belli bir olgunluğa erişmesini beklemek gerekiyor. Ama görmeyi engelleyen durum varsa daha erken de yapılabiliyor.
Uygulama, göz kapağı kasının kısaltılması şeklinde yapılabilir, göz kapağının başka kaslarla desteklenip hareket etmesi sağlanabilir. Göz kapağını daha açık tutacak, çevre dokuları asmaya yönelik ameliyatlar da planlıyoruz.
Ve eğer operasyonu çocukta uygulayacaksak, genel anesteziyi tercih ediyoruz.

Yazının Devamını Oku

Burun estetiğinde trendler değişti

4 Ocak 2010
Trendler estetik uygulamalarda da zaman içinde değişiklik gösteriyor.

Örneğin geçmişte istenen minicik burunların yerini artık daha doğal görünümlü olanlar aldı.

Burun ameliyatları konusunda beklentiler gün geçtikçe değişiyor. 10-15 yıl önce bize başvuran hastanın düşünce yapısı ile şimdiki arasında büyük farklılıklar var. Eskiden hastalar kalkık, küçük, estetik operasyon yapıldığı belli olan burun modelleri üzerinden isteklerini belirtiyordu. Bu trend, tüm dünyada olduğu gibi bizde de doğal, kişinin yüzüne uyumlu, nefes yapısını rahatlatacak bir burun modeli istenmesi yönünde değişti.

Şimdi hastaların büyük çoğunluğu, yüzüne yakışan, doğal görünümlü bir estetik işlem uygulanmasını istiyor. Doktorun fikrine de saygı gösteriyorlar.

Burnundan rahat nefes almayan insanların önceliği, estetik görünümün yanı sıra rahat nefes almalarını sağlayacak işlemler yapılması yönünde oluyor. Deviasyon dediğimiz burundan nefes alma sorunlarının çok olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Dolayısıyla burun ameliyatlarında, bu sorunun da en az estetik görünüm kadar düşünülmesi ve düzeltilmesi gerekiyor. Ameliyat sırasında nefes almayı engelleyen sistemlerin yeniden elden geçirilmesi önem taşıyor.

Yazının Devamını Oku

Sonbaharın vazgeçilmez estetiği: Botoks ve dolgu

22 Aralık 2009
Yazın sona ermesiyle birlikte, özellikle yüz bölgesindeki estetik işlemler ön plana çıkıyor.

Botoks, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden ‘her yaşın estetiği’ olarak güncelliğini korumaya devam ediyor. Dolgu malzemeleriyle yaptığımız küçük onarımlar, göz kapağı estetikleri ve vücuttaki yağ birikimlerine yönelik liposuction da sonbaharın vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.

Botoks işlemleri, her yaşta yapılabilir. Yaz yaklaşırken güneş göz çevresini etkiler, bu da günlük yaşamda gözlerin kısılmasına neden olur. Güneşin etkisiyle yanık tende oluşan çizgilenme ve güneş yanıkları da belirginleşir. Kişiler botoks uygulamasını genellikle sonbahar ve ilkbahar mevsiminde isterler. Bunun gerekçesi de, yazın güneşlenip bronzlaştıklarında göz etrafında ve alında çizgilenmelerin olmamasıdır.

Botoks uygulamaları bu anlamda hem koruyucu hem de tedavi edicidir. Botoks işlemlerini, uygulama tekniğine göre kişinin kendisinde arzu ettiği, olmak istediği bir plan çerçevesinde yaparız. Kimisi hiçbir çizgisi olmayan alın ve göz çevresi ister, kimisi daha doğala yakın, orta düzeyde etkili bir botoks uygulanmasını ister.

DOLGU MALZEMELERİ 5-6 AY DAYANIYORKullandığımız dolgu malzemeleri, cerrahi gerektirmeden enjekte edilebilen hazır ürünlerdir. Kolajen ana yapısı olan hiyerulonik asit malzemeleridir. 5-6 ay kadar bulunduğu bölgede, derinin içinde kalabilir. Ciddi alerjik reaksiyon yapmaz ve kullanımı çok kolaydır. Yüze istenildiği kadar yaptırılabilir, bir sınırlama yoktur.

Yazının Devamını Oku

Küçük meme sorununa ‘ısveç usulü’ çözüm

21 Aralık 2009
Küçük meme sorunu yaşayan ama ameliyattan korkan kadınlar, ısveç usulü çözümü kısa sürede benimsedi.

Bu uygulamada ölçü, sadece memeye enjekte edilen bir madde ile büyütülüyor. Yakalanan ölçünün kalıcılığı ise yaklaşık iki yıl...

Kadınların vücut şekillerini genetik faktörler, yaşam koşulları, beslenme şekilleri, gün içindeki egzersiz kapasiteleri etkiliyor. Eskiden değiştirilemeyecek gibi görünen kusurlar ve eksiklikler ise artık estetik ameliyatlar, hatta ameliyat bile gerektirmeyen işlemlerle ortadan kaldırılabiliyor. Tıpkı küçük, dolgun olmayan bir memeye sahip olmak gibi... Bu durum, kadınların özgüvenini olumsuz etkiliyor, kıyafetleri istedikleri gibi taşıyamadıkları düşüncesi yüzünden ayna karşısına geçtiklerinde mutsuz oluyorlar.

AMELİYATTAN KAÇANLARA

Bu sorundan yakınan kadınların imdadına yetişen farklı yöntemler var. Bunlardan biri de ısveç usulü meme büyütme işlemi...
ılk kez ısveç’te uygulanan ve başka ülkelerin yanı sıra Türkiye’de de “Macrolane” maddesi kullanılarak yapılan meme büyütme, ameliyat olmak istemeyen kadınların gözdesi haline geldi. Macrolane, derinin ana maddesi kolajenin yapı taşı “hyoluronic acid” esaslı bir madde... Bu maddenin değişik formlarını çok güvenli bir şekilde yıllardır yüz dolgusu olarak kullanıyoruz. 

Yazının Devamını Oku