Velhasıl sevin, sevmekten kim usanır 

SONBAHARI geride bırakıyoruz, ilkbahara özlem duyarak.Â

Haberin Devamı

Soğuklar başladı, duygusal olacak zaman da kalmadı hani. 
Yaprakların çoğu döküldü zaten... 
Bu mevsim en güzel yaparak dökümü olarak tanımlanır. 
* 
Aslında... Aslında doğrusunu söylemek gerekirse bu günü, 21 Ekim ‘i hiç sevmedim. 
Yüreğimi yakar. 
Burnumu sızlatır.  
Gözlerim nemlenir, yalnız olsam ağlatır beni bu 21 Ekim... 

HÜZÜNLÜ GÜN 

21 Haziran 
21 Aralık  
21 Mart 
Maşallah hepsinin de hikayesi var.  
Yaz gün dönümü, kış gün dönümü. 
En kısa gece, en uzun gece... 
Benimse 21 Ekim, en hüzünlü günüm. 
* 
Biz dört kardeştik;  
Yıl 1987, Salacık ’ta, bugün annemizi kara toprağın soğuk bağrına teslim ettik, cennete, gül bahçelerine uğurladık onu.  
Misafiri olmuştum kurban bayramında, dertleştik biraz.  
Fark ettim ki ‘Başayağı’na diktiğimiz Selviler de kocaman olmuşlar...  

Haberin Devamı

ANNESİZ KALMAK 

Annesiz kalmak, yıllarca öyle yaşamak ne feci şey... 
Annesiz olanları anlıyorum.  
Tarifsiz elem, ölçüsüz keder... 
Annesiz kalınca baba ocağı da sönüyormuş... 
* 
21 Ekim’de başlar benim ‘sonradan yetimliğim.’  
Aklıma gelenleri, duygularımı yazamam ki...  
* 
Ya daha büyük, daha derin acı çekenler, annelerini hiç görmeyenler, kokusunu bilmeyenler, dizlerinde ninni dinlemeyenler, göğsünden süt emmeyenler, okşanmayanlar, taranmayan, saçları at kuyruk örülmeyenler, yıkanmayan, yedirilmeyen, okula uğurlanmayanlar, ütüsü yapılmayan, söküğü dikilmeyenler, bayramlıkları giydirilmeyenler, gece üstü örtülmeyen, ateşi var mı diye bakılmayanlar...  
Doğuştan yetim olanlar...  

PUSUYA YATAN KÖTÜLÜKLER 

Küçücük bebeler, o öksüz çocuklar... 
O minik yürekler acılarını sarıp sarmalamayı beceremezler ki, pusuya yatan kötülüklere dayanamazlar ki... 
Korunmalılar, kollanmalılar. 
Devletin, yerel yönetimlerin, hayırseverlerin, gönüllülerin, sivil toplum kuruluşlar, şefkatli eller bu yavruları kucaklamalı. 
*  
Bazı acıları ya da sevinçleri ifade etmek, yazıya dökmek zordur. 
Ama büyük sanatçımız Zeki Müren vakti zamanında öyle bir şarkı yapmış ki, ‘Anne, annem, anneciğim.’
O yanık sesi dinleyen yürek dayanabilir mi, ağlamadan durabilir mi... 

Haberin Devamı

Mazide kalan hatıra gibi 
Şefkatli kollarını aç bana annem 
Geceler çok soğuk, sessiz ve karanlık 
Üşüdüm üstümü örtsene anne 
Anne, anne, anneciğim. 
*
Uyandım uykudan aradım seni 
Sağıma soluma bakındım anne 
Geceler çok soğuk, sessiz ve karanlık 
Üşüdüm üstümü örtsene anne 
Anne, anne, anneciğim. 
* 
Yanımda olmanı ne çok isterdim 
Dizine yatıp da uyurdum anne 
Dilimde dua gözümde rüyasın 
Seni çok özledim, hasretim anne 
Anne, anne, anneciğim. 
*  
Geceler çok soğuk, ıssız ve karanlık 
Üşüdüm üstümü örtsene anne 
Anne, anne, anneciğim. 
* 
İliklerine kadar üşüyenler ve bir daha ısınamayanlar anacıklarına dua etmekten başka ne yapabilirler ki!.. 

Velhasıl sevin, sevmekten kim usanır

TAKDİR DİYORUZ 

Sevmedim 21 Ekim’i ama ilginç bir durumla karşılaştım; bugün benim bir kara gözlü oğlum ‘karamanım’ dünyaya geldi. 
Hediye gibi... 
Annemizi toprağa indirip O’na gönderdik, O da bizim kucağımıza bir bebek gönderdi...  
Hüzün ve mutluluk. 
Yarım yamalak bir şey işte... 
* 
Oğuz Muhammed büyüdü, o da selvi gibi kocaman, yakışıklı bir delikanlı oldu.  
Babaannesi görebilseydi ahh... 
21 Ekim oğlumun yaş günü.  
Uzaktan kutlayacağız. 
Yurt dışında okuyor, baba mesleğini sürdürecek nasipse...  
* 
Biliyorum zor ama dilerim, bu ülkenin tüm çocuklar mutlu ve sağlıklı olurlar! 
* 
Gençler...  
Annenizi çok sevin, onunla çok vakit geçirin, anılarınız olsun. Belli mi olur çocuklarınıza, torunlarına anlatırsınız...  
Babanız da nasibini alsın bu sevgiden...  
* 
Çocuklar... Çocuklarımız...  
İşte onlar dünyadır, yaşamdır. 
Canımızın çekirdekleri... 

Haberin Devamı

SEVİN, SEVMEKTEN KİM USANIR 

Çocuklarınızı, eşinizi, annenizi, babanızı, kardeşlerinizi, akrabalarınızı, arkadaş ve dostlarınızı, aidiyet duyduğunuz milletinizi ve tüm insanlığı sevin...  
* 
Seviniz efendim, sevin... Dil, din, ırk, kültür, renk, inanç, coğrafya farkı gözetmeksizin sevin...  
Çiçeği, böceği, kurdu, kuşu, taşı, toprağı, ırmağı, ayı, güneşi...  
Yaradılmış ne varsa sevin...  
Yunus gibi sevin, Hacı Bektaş gibi sevin.  
Ne de güzel söylemiş ‘bizim Yunus’ değil mi? 
‘Yaradılanı severim, yaradandan ötürü.’  
Velhasıl sevin, sevmekten kim usanır...

Yazarın Tüm Yazıları