Paylaş
İnsanlık tarihine büyük acılarla yazılan felaketlerden ders çıkartan topluluklar salgınları en az kayıp ve hasarla atlatıyorlar.
Toplumsal koruma anlayışını, halk sağlığını önemsemeyen devletler ise büyük kayıplar veriyorlar.
BİYOLOJİK TEHLİKELER
Yaşamı etkileyen virüs, bakteri, mantar ve parazitlerin neden olduğu biyolojik tehlikelere karşı devletler akılcı ve kararlı tedbirler alırlar, kurumsal yapılar oluşturur ve salgını hafife almazlar.
*
Herkes ilan edilen, polis ve jandarma tarafından takip edilen, gerektiğinde de parasal cezai işlem yapılan süreçte maske, mesafe ve temizlik konusuna titizlikle riayet etmeli.
Her sade birey gibi siyasetçiler ve devlet idarecileri de hassasiyet göstermeliler. Yoksa salgınla mücadele inandırıcılığını yitirir.
YAZIK OLUYOR EMEKLERE
Sade vatandaşı uyarıp duruyoruz, sokağa çıkma yasağı da uyguluyoruz...
“Kurallara uymuyorlar, düğünde dernekte, sünnette cemiyette, kafede sahilde her şey normalmiş gibi eğleniyorlar” diye suçluyor, cezalar yazıyoruz.
Bu kolay oluyor!
Ama örnek aldığımız, takip ettiğimiz, sevdiğimiz, saydığımız devlet büyüklerini uyarmaya geldiğinde sıkıntı çıkıyor değil mi?
Bulaşıcı hastalıklarla böyle mücadele edemeyiz.
*
Tüm yurtta anlayış ve karar birliği olmalı.
Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlara, hazırladığı rehberlere, bilim adamlarının önerilerine, İl ve İlçe Hıfzıssıhha Kurulu kararlarına uyulmazsa yazık olur emeklere...
Yöntemlerden sapılırsa Türk halkı büyük acılar çeker.
*
Resmi kayıtlar 6 bin 450 ölüm bildiriyor.
Resmi kayıtları dikkate alıyoruz ama ‘vaziyeti’ de yakinen biliyoruz!..
*
Sorun yokmuş gibi davranılmamalı!..
COVID-19 pandemisiyle mücadele eden sağlık çalışanlarının ve birçok sektörde görev alan vatandaşlarımızın çabalarına yazık oluyor...
DOKTORLARIMIZI DA KAYBEDİYORUZ
60’dan sağlık çalışanı hayatını kaybetti.
30’dan fazlası profesör, doçent, doktor öldü... Son iki haftada, iki günde bir hekim yaşama veda etti.
Onlarcası COVID-19 tanısı aldı, veda mektubu yazıyorlar!..
*
Varoştan merkeze, cahilden diplomalıya, en alttan en tepeye kadar yaşanan bu sorumsuzluğun bedelini sağlık çalışanları, doktorlar, eczacılar, hemşireler hayatlarıyla mı ödeyecekler?
Yazık!
Yazık oluyor emeklere...
*
Hekim arkadaşlarımızdan öğreniyoruz;
Sayılar gittikçe artıyor, ilan edilenden daha fazla. Hastanelerin bazılarında yatacak yer kalmadı mesela.
Sadece Bursa’da ayda 10 hekim kamu görevinden ayrıldı.
Üç ayda 29 hekim Sağlık Bakanlığı hastanelerinden istifa etti. Ülke genelinde ise sayılar çok daha kabarık...
Hastane ve aile hekimleri kendilerini koruyacak maskeyi bulmakta bile zorlanıyorlarsa diğer sıkıntıları varın siz düşünün!..
*
Yük ağır, boğuluyorlar ama sağlık teşkilatımız canları pahasına da çalışıyorlar.
Sıkıntılara acilen çözüm bulunmalı...
Sağlık Bakanı sayın Fahrettin Koca zaman zaman Bursa uyarısı yapıyor.
Kentimiz maalesef iyi bir görüntü vermiyor.
Kültürlü, eğitimli, yüzü batıya dönük insanların yoğun olarak yaşadığı Bursa yakışanı yapmaktan çok uzakta...
*
Pandemi sadece sağlık sisteminin düzgün, eksiksiz çalışması ile çözülmez ki.
Devlet tüm gücüyle, halk tüm dikkatiyle mücadeleye katkı sağlamalı.
GEÇMİŞ SALGINLAR
‘Saldım çayıra Allah kayıra’ dememeli, geçmişte yaşanan acılar yaşanmamalı.
Büyük acılardan bazılarını hatırlayalım;
*
Jüstinyen veba salgını Bizans İmparatorluğu’nda, 541-542 yıllarında görüldü. İstanbul (Konstantinopolis)’u, İslam coğrafyasını, Sasani devletini, Akdeniz kıyı kentlerini etkiledi ve 25-50 milyon kişiyi öldürdü.
Kara Veba salgını Avrupa’yı 1346-1350 yıllarında yıktı geçti. 50 milyon ölüm oldu.
Beşinci Kolera Pandemisi Hindistan ve Almanya‘yı 1879-1881 yıllarında etkiledi ve 1 milyon can aldı.
Hong Kong gribi 1968-1969 yıllarında 1 milyon insan öldürdü.
Rus Gribi 1889-1890 ‘da 1 yılda 1 milyon ölüme yol açtı.
Altıncı Kolera Pandemisi Hindistan’da 1899-1923 yıllarında oldu. Ortadoğu, Afrika, Doğu Avrupa ve Rusya’ya yayıldı. 1 milyon 500 bin kişi öldü.
Asya gribi 2 milyon insanı 1957-1958 yıllarında öldürdü.
Modern Veba Çin’de 1850’lerde çıktı. 1894’te Hong Kong’a, 1894-1903 yılları arasında dünyaya yayıldı, 10 milyon can aldı.
İspanyol Gribi I. Dünya Savaşı’nda Avrupa ‘da, 1918-1920 yıllarında 20 milyon insanı öldürdü.
AIDS-HIV 1981 yılında görüldü. 32 milyon kişi öldü.
Başka bölgesel salgınlarda var elbette ama bunlar en büyükleri oldu.
21. YÜZYIL SALGINLARI
2000 yılından buyana kadar SARS, Kuş Gribi, Domuz Gribi, MERS, Ebola ve Zika gibi birçok salgın oldu. Bugüne kadar 850 bin ölümle COVİD-19 yedincisi;
SARS, Asya, Avrupa, Kuzey Amerika’da 2003’de görüldü, 37 ülkeye yayıldı ve 916 kişi öldü.
Kuş gribi, göçmen kuşlar ile 2005’de 61 ülkeye yayıldı. 245 kişi hayatını kaybetti.
Domuz gribi, son 50 yılın en büyük salgını sayılıyordu. 2009 yılında Meksika’da domuzlardan insana bulaştı. 18 bin 500 kişi öldü.
MERS, Ortadoğu Solunum Sendromu, koronavirüs enfeksiyonu olarak Suudi Arabistan‘da görüldü. 2012 yılında birçok ülkeye yayıldı. 412 kişi öldü.
Ebola, Batı Afrika’da 2013 yılında görüldü, yayıldı ve 11 bin kişiyi öldürdü.
Zika, sivrisineklere 2015 yılında Brezilya’da görüldü ve 21 ülkeye yayıldı. Ölümcül değil, hamilelere etkili, 3 bin 500’den fazla bebeği etkiledi.
*
Dünya salgınlarla mücadele ediyor.
Türkiye ‘de büyük bir mücadele veriyor.
ISRARLA DEVAM
Yorulmadan, moraller bozulmadan pandemi mücadelesinde ülke imkan ve kapasitesi kullanılmalı;
Riskler ve korunma yöntemleri konusunda halk etkili ve doğru yöntemlerle bilgilendirilmeye devam edilmeli,
Acil müdahale mekanizmalarını güçlendirmeli ve hazır tutmalı,
COVID-19 vakası tespiti, karantina, izolasyon, test ve tedavi aşamalarında detaylı çalışılmalı,
Temaslı incelemeleri, filyasyon çalışmalarında titiz ve özenli olunmalı,
Hastane kapasiteleri geliştirmeli, sahra hastaneleri ihtiyacı gözden geçirilmeli,
Sağlık çalışanları korunmalı, koruyucu donanımlar konusunda eğitilmeli, malzemeleri anında ve kesintisiz sağlanmalı,
Sakinlik içerisinde, kararlılıkla gerekli uygulamaları doğru bir şekilde yapmalı ve vatandaşları korumalıyız.
Paylaş