Paylaş
Beklemeyenler, ‘Allah, bugünleri aratmasın’ dileğinde bulunurlar.
*
Umutlarına kavuşacak ilk kesim ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar.’
Müjdesi verildi, geri sayım başladı.
SU STRESİ İÇERİSİNDEYİZ
‘Zamanın su gibi akacağı bir yılın başındayız’ dedim.
Zaman akacak ama kış böyle susuz giderse ne olacak?
Su, musluklardan kesintisiz akacak mı?
*
Tatlı su kaynakları açısından Türkiye, su zengini bir ülke değil.
Su kaynaklarımızın tüketimine baktığımızda; %74’ü tarımda, %15’i evsel kullanımda, %11’i sanayide sarf ediliyor.
Uzmanların hesaplamalarına göre kişi başına 1.519 m3 su düşüyor.
100 milyonluk nüfusa erişildiğinde miktar azalıp, 1.100 m3’e düşecek.
Böylece ‘su fakiri’ ülke olacağız.
*
100 milyonluk nüfusa 2030 yılında ulaşırız diye düşünürken ama dış göçlerle şu anda, seneler önce hayalini kurduğumuz ‘100 Milyonluk Türkiye’ hedefine ulaşılmıştır.
Suriye’den, Afganistan’a, Fas’tan Somali’ye, Türkistan, Rumeli, Balkan ve Kafkas ülkelerinden Rusya’ya ve Ukrayna’ya kadar her ulustan göç alan memleketimiz ilginç bir durumla da karşı karşıya geldi...
100 milyondan fazlayız diye itiraz edenlere, ‘İnanmıyorsan, say o zaman’ demeli.
İşte bu gerçek bizi mevcut su varlığıyla ‘su stresi çeken ülke’ yapıyor.
*
Su kaynaklarını oldukça kötü yönetiyoruz.
Örneğin son 50 yılda 3 Van Gölü büyüklüğünde, yaklaşık 1,3 milyon hektar sulak alan kaybetmişiz.
BURSA’DA SU YÖNETMEK
Biliyorsunuz, kurak bir sonbahar yaşadık.
Barajlar dip seviyelere geldi.
Alarm hali devam ediyor.
Bursa gibi su varlığı zengin bir kent bile içme suyunun bir kısmını kuyulardan karşılıyor.
Barajlarda, birkaç aylık su kaldı.
Endişelenmekte haklıyız.
30 YILLIK ÇÖZÜM
Bugün 3.5 milyonuz.
2050 yılında Bursa’nın nüfusu 5 milyon olacak.
Büyükşehir belediyesi, Çınarcık Barajı’ndan istifade etmeye dönük projesini bu yıl tamamlayabilirse Bursa, 30 yıl susuzluk baskısını öteleyebilecek.
*
İklim değişikliği ve kuraklık küresel bir sorun.
Dünya, bu sorunu 15-20 yıl önce fark ederek ciddi politikalar geliştirirken, biz ise gerçeği, yeni kabulleniyoruz.
KUYU SUYU
Zaman zaman tartışılır; Bursa halkı kuyu suyu içiyor mu? diye...
Tabii ki içiyor.
*
Kısa bir süre önce, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Yıldırım ilçesi Vakıf bölgesinde açılmış olan derin su kuyularından çıkan suların analizleri incelendiğinde, bulanıklık ve askıda katı madde içerdiği görüldü. Bu içerikler, insani kullanım açısından sıkıntılı ve limit değerlerinin üzerinde. Suların arıtılması için Vakıf Bera Kent Parkı karşısında bulunan alana, günlük 43 bin 200 metreküp yani saniyede 500 litre kapasiteli paket içme suyu arıtma tesisi kuruyoruz. Tesisi, mart ayının başında açmayı planlıyoruz. Yıldırım, ikinci büyük ilçemiz ve yaz aylarında burada kum ve kirlilikle alakalı sıkıntılar yaşanabiliyor. Sorunları bu tesisle halletmiş olacağız” diye açıklama yapmıştı.
Kuyu suyu konusu böylece yetkili ağızdan aydınlatılmış oldu.
Bursalıların susuz kalmaması için de kuyuları bir süre daha devrede olacak.
BİR DAMLA BİLE
Su kıtlığı yalnızca az yağış olmasıyla değil, sosyal, ekonomik ve çevresel faktörlerle de ilişkili.
Konunun uzmanları meteorolojik, hidrolojik, tarımsal ve ekonomik kuraklıkla ilgili ayrıntılı programlar ortaya koyuyorlar.
*
Sanayide, tarımda, evde, okulda, camide, işyerinde, her yerde suyun bir damlasını dahi israf etmeden kullanmalıyız.
Kuraklık ve susuzluk akıllardan çıkmamalı.
*
Akıl ve bilim yoluyla, çevreci yaklaşımlarla, süreklilik politikalarıyla kuraklık ve susuzluk sorunundan daha az etkilenmek mümkün.
Yoksa yıllarca, susuzluk hikayeleri dinler dururuz...
1960 yılların başında çekilen ‘Susuz Yaz’ filmi, susuzluk çeken köy halkının durumunu anlatıyordu... Bir ara izlersiniz...
Su stresi çeken bir kent, susuzluktan toprakları çatlamış bir ülke olmamak istemiyoruz.
Paylaş