Paylaş
Bugüne geldiğimizde salgın yokmuş veya bitmiş gibi davranılıyor. Tedbirler de halkın anlayışına bırakıldı.
*
Yoğun bakım yataklarının yeniden dolmaya başladığını, hastaların ve ölümlerin arttığını görmeliyiz...
Belli ki rehavete kapıldık.
TABLOYA BAKALIM
Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı bilgilerine bakalım;
30 Mayıs - 05 Haziran 2022 tarihleri arasında, 7 günde, 7 bin 322 kişi hastalanmış, 19 kişi de hayatını kaybetmiş.
İki ay sonra, 25 Temmuz - 1 Ağustos 2022 arasında da 7 günde, 406 bin 322 kişi hastalanmış, 337 kişi hayatını kaybetmiş.
Haftalara göre Covid-19’u tablo olarak gösterecek olursak;
HATIRLATMA AŞISI YAPTIRINIZ
Koronavirüsün öldürme hızı düştü ama bulaşma hızı da arttı.
Yetersiz de olsa aşılı ve direnci yükselen, bağışık insan sayımız çoğaldı.
Tüm bunlara rağmen vakalar yeniden artıyor, ateş düştüğü yeri yakmaya devam ediyor.
Tıp otoriteleri bu dönemde yurttaşları hatırlatma aşısı yaptırmaya davet ediyorlar.
ACILARI TEZ UNUTUYORUZ
Acıları da unutuyoruz.
HES kontrolünün yapılmaması hasta kişilerin çarşıda, pazarda gezmesine yol açıyor.
Temaslı olan veya hastalık belirtileri gösteren kişiler, işten güçten geri kalacağız korkusuyla test yaptırmaya gitmiyorlar. İstirahat etmiyor, normalmiş gibi davranmaya devam ediyorlar.
Bazı iş yerleri de salgınla ilgili önlemleri, uygulamaları rafa kaldırmış görünüyorlar.
Salgın tedbirleri konusunda, sorumlulukların bireylerin üzerine yıkıldığı anlaşılıyor.
*
İki buçuk yıllık salgın döneminde hayatlarını kaybeden insanlara rahmet dilerken, vatandaşlarımızın biraz daha sorumlu, biraz daha özenli ve topluma karşı da biraz daha saygılı olmalarını bekliyorum.
Doktorlarımızın hakkı ödenmez
556... Beş yüz elli altı... Hayat kurtarmak isterken, son iki buçuk yılda yaşamlarını kaybeden 556 sağlık çalışanına rahmet, minnet ve saygıyla...
*
Hekim, eczacı, diş hekimi, veteriner hekim, hemşire, sağlık memuru, radyoloji ve laboratuvar teknikeri, teknisyeni, sekreter, güvenlik görevlisi, temizlik personeli, idari ve filyasyon görevlisi... 556 can yitirmişiz... Çok kıymetli hocalarımızı, bilim adamlarını, dostlarımızı kaybettik. Ne acılar yaşadık...
*
Evlerine gidemediler. Aylarca, aileden uzakta, hastanelerde veya otellerde konakladılar. Hepsi halkımız için... Bazı belediyeler, oteller evlerine gidemeyen, hekimlere, sağlık görevlilerine kapılarını açtılar. Belediye otobüslerinden ücretsiz yararlandırıldılar. Camilerimizden yükselen selalar ile moral buldular, bol bol dua aldılar. En anlamlıları bunlar oldu. Çekilen sıkıntılar tez unutulur.
HEKİMLER NE İSTİYOR
İyice bunalan hekimler niçin şikayet ediyorlar, ne istiyorlar?
- Hastalara, muayene için daha fazla zaman ayırmak istiyorlar.
- Şiddet ve hakarete uğramadan, aşağılanmadan, yaralanmadan, öldürülmeden görev yapmayı bekliyorlar.
- Ağır iş yükünden, hasta sayısının fazlalığından yakınıyorlar.
- Uzun mesailerin ve sık nöbetlerin kendilerini tükettiğini ifade ediyorlar.
- Düşük emekli maaşlarının yarattığı güvencesiz gelecekten bahsediyorlar.
- Emeklerine uygun maaş alamamaktan serzenişte bulunuyorlar.
- Astronomik rakamlara ulaşan Malpraktis davalarından yıldıklarını anlatıyorlar.
*
Belli ki, salgınla birlikte cansiperane bir şekilde çalışan hekimlerimizin, sağlık görevlilerimizin motivasyonları tükendi, kendilerini yorgun ve mutsuz hissediyorlar.
Bunu her fırsatta belirtiyorlar hatta grev de yapıyorlar.
Sağlık bakanı açıklama yaptı
Bir hafta önce, kabine toplantısının ardından, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sağlıkçıların özlük haklarına ilişkin yönetmeliğin 15 Ağustos’ta devreye gireceğini söyleyerek, “Yeni bir yönetmelik hazırladık. Adaleti temin etmeye, emeğe karşılığını vermeye odaklandık. Taslak, ilgili kurumların görüşlerine açıldı. Yakında yayınlanarak 15 Ağustos’ta devreye girecek. Hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın memnuniyeti ile sorunlar daha kolay çözülecek” açıklamasını yaptı. Hadi hayırlısı.
Halk ne istiyor
Uzun yıllar halk sağlık hizmetlerinden memnuniyetini ifade ederdi. Ancak son yıllarda sıkıntıları ve şikayetleri konuşuyor. Halkımız sıkıntıyı sevmez, işlerinin kolayca çözülmesini, halledilmesini bekler.
- Erken muayene randevusu alınamamasını,
- MR, tomografi, ultrasonların yakın zamanda çekilememesini,
- Eczanelerde bazı ilaçların bulunmamasını,
- Yüzlerce ilacın bedelinin SGK tarafından ödenmemesini istemek herkesin hakkıdır.
ECZACILAR DA DERTLİ
Eczacılarımız da rahatsız. Sağlık hizmet kolunun önemli bir alanı da eczacılıktır. Ancak fiyat artışları ve enflasyon onları da zorluyor, vatandaşla karşı karşıya bırakıyor.
*
Geçtiğimiz günlerde Türk Eczacıları Birliği (TEB) heyeti, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile görüşerek, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği İlaç Fiyat Kararnamesi’nin yeniden düzenlenmesini talep etti. Kararname’nin 13 yıl öncesinin koşullarına göre hazırlandığını, dolaysıyla fiyatların enflasyona göre yeniden belirlenmesi gerektiğini belirttiler. Umarız ilaç sıkıntısı giderilir, bir de eczacı grevi yaşanmaz...
*
Evet, birçok alanda sıkıntılarımız var. Bunların bir kısmı kolaylıkla çözülebilir. Sağlık çalışanları ve halkın istekleri karşılanabilir. Bir kısmı da program dahilinde zamana yayılarak halledilebilir. Türkiye Cumhuriyeti güçlü, kudretli bir devlettir, çözülmeyen sorun bırakmaz.
Paylaş