Ne olacak eğitimin hali...

Hemen her şehirden gelen şiddet, cinayet, taciz ve cinsel saldırı haberleriyle utanıyor; trafik ve iş kazalarında, ölüm ve yaralanmalarında da canımız yanıyor; uyuşturucu satıcılarına, tüccarlarına, baronlarına yapılan operasyonları, ele geçen ‘mal’ ve yakalanan kaçakçıları izliyoruz.
Güvenilir gıdadaki eksikliklerimizi, gıda zehirlenmesi hadiselerini, ithal et ve canlı hayvanlardaki hastalıkları, çakma raporları öğreniyoruz.
*
Dolandırıcılık ve sahtekarlık tuzaklarına düşen vatandaşlarımızın feryatlarını, iş yerlerinde yaşanan konkordato ve kapatma vakalarını, enflasyon, yüksek faiz, hayat pahalılığı, işten çıkarmaları, döviz, altın, borsayı, icra ve iflas davalarını, intiharı, orman yangınlarını üzüntü içinde takip ediyor; şehir hastanelerinin açılmasıyla kapatılan hastaneleri ve halkın ulaşım güçlüklerini, Yükseköğretime Geçiş Sınavı – YGS’de öğrencilerimizin perişan hallerini, belediye başkanının, 30 Ağustos Zafer Bayramı ile Ormancılık Günü’nü bir tutarak izahat yapmasını, kalpazanları, ülkemin matbaalarında basılan yüzlerce milyon dolarların ele geçtiğini görüyor; her gün şehit olan asker ve polislerimize kahroluyor; sahte içki sebebiyle yaşanan ölümleri şaşkınlıkla okuyoruz.
Yerel ve genelde daha bir sürü şey oluyor, politik gelişmelere de göz ucuyla bakıyoruz!
*
Konular bitmez bu ülkede.
İyi günler görmek için biraz zamana ihtiyacımız olacak belli ki...
Yükseköğretime Geçiş Sınavı – YGS sonuçları açıklandı.
Keşke açıklanmasaydı, perişan hal ortaya çıktı!
*
Milli eğitim sisteminin bilgili ve nitelikli öğrenci yetiştirmediğini iyice anladık.
Fizik, kimya, matematik ve biyoloji başta olmak üzere öğrenciler, tüm derslerde tel tel döküldü.
Türkçe, tarih, coğrafya, felsefe, din dersinde de fena bir durumda olduğumuzu gördük.
Doğru cevap sayıları ve oranlarını yazmaya gerek bile yok,
Yerlerde sürünüyoruz!
*
Her gelen Milli Eğitim Bakanı, ‘reform’ sevdasına kapılınca, bozuldukça bozuldu yapı, dünyadan, derslerden bihaber nesil yetişti.
Hamdolsun!

EĞİTİM İYİ YÖNETİLMELİ

Öğretmeyen, bilgilendirmeyen ezberci sistem değişmeli.
Gerçek eğitimciler iş başına gelmeli.
Milli Eğitim Bakanı, ‘irileşmiş’ memur sendikasına ve bir takım cemaatlerin baskılarına pabuç bırakmamalı.
Kayırmacılık da yapmamalı!
*
Bursa gibi bir kentte hala 50 kişilik sınıfların olduğunu işitmek üzüntü veriyor.
Öğretmen açığımız varken ‘atanamayan öğretmenlerin intiharları’ ise çarpıcı bir durum...
Gelişmeyi sürdürebilmek, huzur ve refaha ulaşabilmek için eğitim desteklenmeli, yatırımlar yapılmalı.
Şüphesiz ki, ülkenin selameti, aydınlık günlere çıkışı nitelikli eğitim ve öğretim yoluyla olacak.
Ne olacak bu eğitimin hali dememeli!

İÇKİYLE MÜCADELE VE ÖLÜM

Yaşamın zorluğu alkol tüketimini de etkiliyor.
Zamlar, içkiyi çok pahalı hale getirdi. Halk, pahalı içkilerden uzaklaşarak ‘sahte içki’ tüketmeye başladı.
*
Devlet, anayasa gereği sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerle mücadele ediyor, etmeli...
İçki, özendirilmemeli,
Bayiler sabahlara kadar açık olmamalı,
18 yaşından küçüklere içki satışının yapılmamasına devam etmeli.
*
Vergi toplayacağız diye ya da almasınlar, içmesinler, ‘günaha girmesinler’ diye içki fiyatları aşırı oranlarda artırılmamalı, kişileri yan ve sağlıksız yollara sokamamalı, ‘sahte rakı’ almaya zorlamamalı.

SAHTE RAKIDAN 23 ÖLÜM

Aşırı pahalı olunca vatandaş bunları dışarıdan ve yasadışı yollardan temin ediyor.
Birçok insan evinde içki yapıp içiyor.
İmalathanelerde üretiliyor, ticareti yapılıyor.
*
Sahte içkiye bağlı zehirlenme vakaları tehlikeli boyuta geldi.
Etil alkol ile yapılması gereken rakı, ölümcül etkilere sahip metil alkol ile yapılınca zehirlenmelere ve ölümlere neden oluyor.
‘Sahte İçki’den bu ay Mersin, Adana, Osmaniye, Niğde illerinde en az 23 kişi hayatını kaybetti.
‘Sahte içki ile bağlantılı ölümler, doğrudan yüksek vergilerden kaynaklanıyor’ görüşü gitgide yaygınlık kazanıyor!
*
İçkiyi aşırı pahalı hale getirince bağımlılık yapan maddelerle mücadele edilmiş olmuyor!
Sigara, alkol ve maddeye karşı daha etkin müdahale edebilsek!

SÖZ AĞIZDAN ÇIKAR

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı, meclis toplantısında 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Ormancılık Günü’nü yan yana getirerek yaptığı izahın ‘yersiz’ olduğunu söylemeliyiz.
Durup dururken başına iş aldı, toplumu gerdi.
Yöneticiler, ne söylemeyeceğini bilmeli...
*
Türkiye, Belediye Başkanı’mızı konuşuyor.
Ne gerek vardı milli bayramlarla ilgili rizikolu cümleler kurmaya!
Gırtlağına kadar borçlu belediyenin trafik, ulaşım, sağlık, eğitim, hava, toprak ve su kirliliği, yetersiz yeşil alan, çevre, temizlik, deprem toplanma bölgelerinde belirsizlik, otopark sorunları varken sen kalk 30 Ağustos Zafer Bayramı‘nı Ormancılık Günü ile mukayese yap!
Tabii ki olmadı...
*
Mesela, kaldırımlar ve sokaklar işgal altında, yaya yolları ‘ahlaksız esnaf’ tarafından çevrilip dükkana katılıyor, bunlara engel olmalı...
Bu şehirde yapılacak çok iş varken başkanlar laf yarıştırmamalı, proje gerçekleştirmeli.
Ağızdan çıkan sözlere de dikkat etmeli...