Ne kadar protei̇n o kadar başarı

Beslenme ile akıl, zeka, sağlık ve başarı ilişki halindedir.
Hayvansal protein tüketen çocuklar zeki, dikkatli, sağlıklı, güçlü ve çalışkan olur.
Kısa bir sürede anlarlar, etkili bir şekilde öğrenirler…

ET Mİ, OT MU

Yani, et, süt, balık, yumurta, bal, tereyağı tüketen insanlar ile sürekli ot, hamur, makarna tüketen insanlar arasında fark oluyor. Dünyayı ot tüketenler değil, et tüketen toplumlar yönetmiyor mu! İlim, bilim, teknoloji, ticaret ve güç onlarda değil mi!
Hayvansal gıdaları, proteini daha fazla tüketen toplumlar tartışmasız bir biçimde ilerleyip, gelişiyor!

ÖĞRENCİ BAŞARISI İÇİN ÖZEL İLGİ

Çocuklarının mutlu, sağlıklı ve başarılı olmalarını isteyen veliler beslenme başta olmak üzere bazı konulara da özel ilgi göstermeli.
Düzenli uyku; erken yatmalı, yeterince uyumalılar.
Ortam huzuru; mutlu aile içerisinde büyümeliler.
Dengeli, doğal, düzenli beslenme; abur cubur yememeli, cipsler, gazlı içecek, meşrubat, renkli, şekerli ve hazır gıdalar tüketmemeli, menüleri et, süt, peynir, yoğurt, yumurta, bal, tereyağı, zeytinyağı, meyve, sebze, baklagiller, tarhana içermeli.
Spor; ömür boyu bireysel ya da takım oyunu oynamalı, spor yapmalı ve folklor çalışmalarına katılmalı, vücudunu zinde tutmalı, böylece fiziksel, ruhsal ve sosyal gelişimini sürdürmeli.
Müzik; en az bir enstrüman çalmalı, türkü, şarkı söylemeli, koro faaliyetlerine katılmalı.
Kitap; yeterli birey olmak için kitap okuma alışkanlığı kazanmalı.
Yabancı dil; bir veya daha çok yabancı dili bilmeli ki başarı ve etkinliği artmalı.
Kişisel bakım; temiz olmalı, saçına, başına, dişine, tırnağına özen göstermeli, güzel giyinmeli, marka giyim tuzağına düşmemeli.
Sosyal medya ve internet; bilgi, eğlence, seyir veya kitap, dergi, gazete okumak, ödev ve proje için elektronik teknoloji kullanılmalı, ancak yaş, eğitim düzeyi dikkate alınmalı, bunun esiri, bağımlısı olunmamalı.
Aile dayanışması; anne, baba, kardeşler ile ortaklaşa geçirilecek zamanı artırmalı, saatlerce odalarda yalnız bırakılmamalı, dayanışma, yardımlaşma, fikir alışverişi canlı tutulmalı.
Arkadaş çevresi; arkadaşlık ilişkileri kişilik kazanmada son derece önemlidir. Onlarla tanışmalı, arkadaşların kimler olduğu hatta aileleri dahi bilinmeli.
Güven duygusu; çocuklarla sohbet etmeli, görüşleri sorulmalı, değerli ve güvenilir olduğu hissettirilmeli, özgüven aşılanmalı, hakaret, aşağılama, şiddet ve kötü konuşmaların çocukları ve gençleri pısırık, korkak, kendini ifade edemeyen kişiler haline getirdiği, kötü arkadaş çevresine yönelttiği, sigara, alkol ve madde kullanan insanlar haline getirdiği unutulmamalı.
Örnek olmak; veliler, çocukların başarısı için çabalamalı, olumsuz alışkanlık ve davranışlara yakın durmamalı,
Gözlemek; odası, çantası, giysileri, davranışları, telefon konuşmaları, eve devamı, diriliği, yorgunluğu, bakışı, dikkati, kendine özeni, vücudunda yara bere olup olmadığı gözlenmeli.
Öğretmenler ve okul; veli toplantıları önemsenmeli, derslere ilgisi, arkadaşlarıyla diyalogları değerlendirilmeli, notları öğrenilmeli.

*

Bunları yapabilen veliler sadece aile ve ülkelerine değil, dünyaya da ‘hayırlı evlat’ kazandırmış olur.
Başarılı, sağlıklı ve mutlu öğrenci ve nesil yetiştirmek için formül basit…
Yapıp yapmamak, uygulayıp uygulamamak elimizde; Az dikkat, biraz özen ve bir miktar fedakarlık!

ÜLKE OLARAK

Zor günlerden geçiyoruz. Keyifsiz bir haldeyiz.
Yetişmiyor, ihtiyaçlara para yetişmiyor!
Hayat çok hızlı, zaman da yetişmiyor!
Daha çok çalışmak, daha düzenli ve israf yapmadan yaşama çaresi devreye giriyor.
Galiba 2-3 yıl böyle gidecek…
Çocuklarımızı bu kargaşada ihmal edip, mağdur etmeyelim!

*

Aile bağları kuvvetli olmalı. Sevgi, hoşgörü ve dayanışma olan bir yuvada sıkıntılar kolay aşılır. Böyle bir ortamda büyüyen çocuklar; sokakları, okul önlerini, parkları, cafeleri mesken tutan uyuşturucu kartellerinin tuzağına da düşmez…
Aile çözülmeye başladığında çocuklar ayaklarıyla o tuzaklara gider...
Aman dikkat!

SORUNLU, SIKINTILI EĞİTİM

Eğitim yılı başladı.
Mutlu ve sıkıntısız başlayan bir yıl görmedim ama bugünler daha problemli...
Allah velilerimizin ve öğretmenlerimizin yardımcısı olsun.

*

Eğitim alanında işler iyi gitmiyor!
Kalite ve standartlar düşüyor.
Olması gereken seviyeden sürekli olarak gerilemenin sebebi öğrenciler değil…
Sistem iyi yönetilemezse ürün olarak ortaya başarısız öğrenciler çıkar. Eğitimdeki sistemsizliğin, hatta yetersizliğin faturasını çocuk ve gençlerimiz ödüyor!

*

Milli Eğitim yöneticileri ve öğretmenler iyi mi ki öğrencileri de iyi olsun!
Sistemsizliğin tetiklediği sorunlar zincirleme büyüyor.

ÖĞRENCİ MÜŞTERİ Mİ?

Kamu okulları mı, yoksa özel okullar mı daha iyi durumda?
Bu soru sıkça soruluyor…
Devlet memuru olarak görev yapan öğretmenler, özeldeki öğretmenlere göre iş güvencesinde oldukları için daha faydalı olduğu söylenebilir…
Esas sorun; paraya dayalı eğitim sisteminin öğrenci ve veliyi müşteri olarak görmesi!
Tıpkı hastayı müşteri olarak gören sağlık sisteminde olduğu gibi…
Böyle bir yapıdan ‘kalite’ çıkmaz arkadaş…

EĞİTİM SEFERBERLİĞİ

Ülkeyi yönetenler, suya sabuna dokunmayanlar, yönetime muhalefet edenler, tüm taraflar mutsuz bir şekilde ortak noktada buluşuyor; Eğitimde başarısız bir durumdayız!

*

Milli Eğitim’de ne ‘milli’ ne de ‘eğitim’ kaldı,
İlk ve orta eğitim ile yükseköğretimde dağ gibi sorunlarla baş etmeye çalışıyoruz.
Kendimize gelmeli ve biriken sorunları acilen çözmeliyiz.
Eğitimde fabrika ayarlarına dönemezsek tehlike büyüyerek bizi yutacak.
Türkiye, devletiyle milletiyle, imkanları, potansiyeli ve birikimiyle her zorluğu aşacak kabiliyettedir.

*

Savaşlara gerek yok, kalitesiz bir eğitim ile bir ülke her şeyini yitirebilir…
O halde vakit geçmeden; bilimde, sanatta ve teknolojide ileri hedeflere ulaşmak için ‘eğitim seferberliği’ ilan edilmeli...