Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. SerdarYazarın Tüm Yazıları

Geldi yine ya şehri ramazan… 

Geldi, neredeyse bir hafta oldu…  ‘Hoş geldin Ya Şehri Ramazan’ dememizin ardından, ‘Elveda Ya Şehri Ramazan’ diyeceğiz.

Haberin Devamı

İyi ki geceyle gündüzün eşit olduğu günlerdeyiz.  
Oruç tutanların zorlanmayacağı bir mevsimdeyiz.  

İslamın şartlarından olan oruç birçok dinde var. ‘Bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak’ anlamına gelen oruç ile verdiği nimetler için yüce Tanrı’ya şükrediyor, sabretmeyi, açlığı ve yokluğu daha iyi anlıyoruz. 
*  
Orucu sağlıklı insanlar tutar. 
Mutlu bir ramazan geçirebilmek için iftar ve sahurda beslenmeye dikkat edilir. 
Günün uzun ve kısa, sıcak ve soğuk olması, kişinin yaptığı işin özelliği ve tehlikesi yönünden uzun süre aç kalmak bedeni ve dayanıklılığı farklı şekilde etkiler. 
Sağlıklı bireyler, çalışanlar, sporcular da zorlanabilirler. 
O halde oruç tutarken beslenmeye ve fiziksel aktivitelere dikkat etmek gerekir. 

DOYMAK VE BESLENMEK  

Haberin Devamı

Dengeli beslenmenin önemi oruç tutarken daha iyi anlaşılıyor. 
‘Beslenmek ve doymak’ farklı kavramlar… Makarna, ekmek ile de doyulur!  
Yeteri kadar et, süt, peynir, yoğurt, yumurta, bal gibi temel besinleri tüketemeyerek protein, vitamin, mineral ve kaloriden yoksun kalan, ‘sadece karnını doyuran‘ insanların bedensel, ruhsal ve psikososyal açıdan zinde ve yeterli oldukları söylenemez.  
Doymak ve beslenmek farklı şeyler yani… 

ORUÇ VE BESLENME 

Oruçlu insanlarda bazen baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, kan şekerinin düşmesi, yorgunluk ve dikkat dağınıklığı görülebilir. Bu durumlar yeterli sıvı alınmaması ve öğün eksikliğinde meydana gelebilir.  
Bunların yaşanmaması için dengeli ve doğru beslenmeye, yeterli sıvı tüketmeye, tehlikeli işler yapılırken de daha fazla mola vermeye, çalışma sürelerini kısaltmaya özen gösterilir. 

Ramazanda öğün sayısı ikiye düşer, arasındaki süre de uzar. Vücut enerji ihtiyacını gece tükettiği gıdalardan sağlar. Enerji gün içerisinde bitince, vücut ihtiyacını bu defa karaciğer ve kaslardaki karbonhidrat ve yağları yakarak karşılar. 

Sağlıklı bir bünyede problemler yaşanmaz.  
Doğru ve dengeli beslenmeyle, tokluk hissi sağlayan gıdaların tüketilmesiyle oruçlar güzel güzel tutulur. 
*  
Çay, kahve ve sigarayı sık tüketenler, oruç tutarken tein, kafein ve nikotin yoksunluğu sebebiyle baş ağrısı ve yorgunluk yaşasalar da bu geçicidir, sonra alışırlar… 
Zaten günde 2-3 bardak kahveden fazlası normal değil… 
Sigarayı ise; siz hala o nalet şeyi bırakmadınız mı?.. 

YEMEĞE HÜCUM 

Haberin Devamı

Geldi yine ya şehri ramazan…

Yemeye içmeye dikkat ediyoruz. 
İftarda saldırıya geçmiyoruz… 
‘Haklısınız, kan şekeriniz düşmüş, onu yükseltiyorsunuz!’ Ama bu yanlış…  
Hücum yaparak değil, yavaş yavaş, sindire sindire yemeliyiz. 

İftar ve sahurda nasıl doğru ve dengeli beslenilir? 
İftarda hafif gıdalar tercih edilir. Kahvaltılık gıdalar, çok yağlı olmayan çorbalarla başlanılır. Az yağlı et ürünleri ve kuru baklagillere sıra gelir. Kızartmalar, yağlılar ve aşırı baharatlı gıdaların sindirimi zordur, yenilmese olur. 
Yavaş yavaş yenilir. Hızlı yemek ile gıdalar yeterince çiğnenemez ve sindirim sistemi rahatsızlıkları oluşur.  
Kan şekeri hızla yükselmemelidir. Yemekte tam buğday ürünleri, kepekli ekmek, bulgur pilavı tercih edilir. 
Tatlı da gerekir. Şerbetli tatlılar kan şekerini hızlı yükseltir. Bu yüzden tüketilmez. Sütlü tatlıya, meyveye devam… 

Sahurda daha hafif ve uzun süre tok tutacak gıdalar tüketilir. Mercimek, fasulye, nohut, pirinç ve yulaf, yoğurt, süt, ayran, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, tam buğday ürünleri, kuruyemiş, hoşaf sahur sofrasında olur. 
Tuzlu ve baharatlı gıdalar, çay ve kahve gibi içecekler sahurda önerilmez. 
Manda yoğurdu, medine hurması, kestane balı tarifini de deneyebilirsiniz… 

‘Ramazanda ne yenir’ yazısı yazmayanı döverler, adet olmuş işte, biz de yazdık… 
Avokado modası başlamış, dikkatimden kaçmadı! 
Hayırdır inşallah dedim!.. 
Eskiden avokado mu vardı, bizim meyvelerimize kıran mı girdi?.. 

Haberin Devamı

İBADET VE SIHHAT 

Sağlıklı bireylerde oruç tutmak kolaydır. 
İnsüline bağlı şeker hastalığı olanlar, böbrek, kalp ve damar, hipertansiyon, mide ve barsak, kan rahatsızlıkları olanlar, düzenli ilaç kullanması ve gıda alması gerekenler kendilerini zorlamasınlar.  
Gebeler ve yaşlılar da öyle… 
Bir yanda ibadet arzusu diğer yanda sıhhat…  
Zordur, bilirim… 
Israr edenler aile hekimlerine danışsınlar. 

Nasıl oruç tutulacağını bilir bu halk, yazarlardan mı öğrenecek!  
Yine de hatırlatalım; 
Oruç, sahur yemeği yiyerek tutulmalı.  
İftar ve sahur arasında en az 2 litre su içilmeli.  
İftardan sonra egzersiz veya yürüyüş yapmalı.  
İftar ve sahur arasında ara atıştırmalar yapmalı. 
Bu kadar… 

Haberin Devamı

MAHALLE DAVULCUSU 

Geldi yine ya şehri ramazan…

Yazıyı hazırlarken bizim mahalle davulcusu da çalmaya başladı.  
Kentlerde ihtiyaç var mı davulculara?  
Tartışılabilir…  
Geleneksel bir ritüel diyelim o zaman…  
Geçmişi hatırlatıyor… 

Davulcular sistemli çalışıyorlar, eline tokmağı, boynuna davulu takan istediği gibi dolaşamıyor mahallelerde.  
Belediye ve karakollar karışıyor bu işe. 
Her davulcunun bir kimliği, bölgesi, ruhsatı var…  
Bizim ramazan davulcumuz Muammer Kurtdereli, apartman girişine reklamını yapıştırmış, direklere, duvarlara da…  
Bahşişi başka davulcuya vermeyin diye uyarıyor bi de… 
Ama eksiği var; 
Böyle giderse bahşişi zor alır Kurtdereli mahalleliden, mani söylemeden tırıs diye geçti gitti! 

Eskiden milleti sahura kaldıran davulcular doğaçlama Ramazan manileri de söylerlerdi; 
“Müminler huzur bulur, 
Günahları affolur, 
Bayram günü gelince, 
Cehennemden kurtulur.” 

“Amca sen Tatar mısın? 
Kayısı satar mısın? 
Bir mani desem sana, 
Bir şeker atar mısın?” 

“Belediye duyursun! 
Aç olanı doyursun! 
Ramazanda fakirler, 
Çadırlara buyursun!” 

“Davetleri severiz, 
Çok teşekkür ederiz, 
Yemekler yordu bizi, 
Diş kirası isteriz.” 

“Domates ezilecek, 
Elekten süzülecek, 
Bahşiş verin gideyim, 
Çok yer var gezilecek.” 

“Rabbe şükür ederiz, 
Orucu ettik eda. 
Seni yine bekleriz, 
Ya Ramazan elveda.” 

Nerede o eski ramazanlar… 
Nerede o eski davulcular… 
Nerede o maniler… 
Bir de nerede o eski iftar çadırları? 
Beş, altı yıl önce kentlerin meydanlarına kurulan, garip, fakir ve eve gidemeyenlerden çok sırtı peklerin üşüştüğü, on binlerce kişinin iftarını açtığı o şatafatlı, gösterişli iftar çadırları kurulmuyor artık…  
Kurulmasın, zaten amaca hizmet etmiyordu, israf oluyordu…  

Oruç, iftar, sahur, teravih, dua ve manevi huzur içerisinde bir ay bu…  
‘Memleketimize kardeşlik, huzur, bolluk ve bereket, dünyaya barış ver yüce Tanrım’ diye dualarımız var bizim… Amin.

Yazarın Tüm Yazıları