Emek, yaşam, asgari ücret ve Bursa’ya davet

Liramızın yabancı paralar karşısında yıldan yıla zayıflaması, son aylarda da değer kaybının hızlanması herkesi strese soktu.
İğneden ipliğe, elektrikten doğal gaza, odundan kömüre, mutfak tüpünden gazyağına, nebati yağdan akaryakıta, ilaçtan tedavi masraflarına, tohumdan gübreye, giyimden kuşama, undan ekmeğe, sanayi mallarına, ne varsa...

Hepsine, her şeye zam geldi.
Gelmeye de devam ediyor.

SUSAMLI TAVUK

O şiddetli lodosun ardından mevsim normallerindeki yağışlar başladı.
Kar da bazı kentlerin dağlarına düştü.
Uludağ birkaç hafta önce beyazlamaya başlamıştı zaten.
*
Yağmur, kar derken zam sağanağı da aralıksız devam ediyor.
En fenası da simite gelen o zam oldu. Yahu 3-3.5 liraya simit mi alınır..?
Öğrencinin susamlı kebabı, işçinin, fakirin, garibanın susamlı tavuğu lüks olacak şimdi...
*
Bu kış zor geçecek!
Siyasetçilerimizin zaman zaman yaptığı o meşhur ‘simit hesabı’ da şaştı.
Artık memur, işçi, dar gelirli, asgari ücretli, emekli, gündelikçi, dul, yetim, gazi ve şehit yakınlarının ellerine geçen para ile geçim denkleştirme imkanı kalmadı.
*
Elbette zor günler.
Bu günlere öyle gelindi, böyle gelindi.
O hatalıydı, bu hatalıydı...
Bir yerlerde yanlışlar yapılmasaydı bu noktalara gelinmezdi.

NE YAPMALI, NE YAPMAMALI

Pandemi, Amerika, İsrail, İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, Hollanda, Suriye... Dış güçler!
Tamam, hepsi üzerimize oynadı ama biz de az hata yapmadık hani...
Dibi gördük, artık yarına bakalım.
Umarız başka dip yoktur!
*
Uzun yıllardan beri batıp çıkarız.
Türkiye krizlere dayanıklıdır!
İnşallah bu son olur.
Bu batıp çıkmalarda zengin daha zengin olurken fakir daha da yoksullaşmakta, hayatı çekilmez hal almakta.
*
Neyi yapmayacağımızı öğrendik...
Üretimi ve yerli malını teşvik ederek, birlik ve beraberlikle çıkacağız bu krizden.
Köylü, çiftçi, üretici,
Esnaf, tacir,
İşveren, işçi, emekçi,
Kamu, özel...
‘İnadına üretim, inadına imalat’ yapmalı, israf ve ölü yatırımdan kaçınmalı.

BURSA’YA TALEP VAR

Hayat pahalılığı, enflasyon, geçim sıkıntısı derken Türkiye’de iş gücü ucuzladı.
Avrupa’da asgari ücreti en düşük olan ülkeyiz...
Avrupa’nın birincisiyiz.
*
Yurdumuz, gelişmiş ülkeler için Çin, Tayvan, Endonezya gibi ülkelerden daha avantajlı hale geldi. Üretimlerini memleketimizde yapmak istiyorlar.
Bursalı sanayicilere rağbet her geçen gün artıyor.
Sanayicilerimiz batı ülkeleri için üretirken, bir yandan da ilave yatırımlarla kapasitelerini büyütüyorlar.
Zaten ihracat rakamları ortada...
Ciddi bir artışlar var.
Hammadde gücümüzü geliştirerek ‘ithalata dayalı ihracat modeli’nden ‘üretime dayalı ihracat modeli’ne geçmeliyiz.
*
Krizi aşacağız.
Ancak hoş görüye ve sevgi diline ihtiyacımız var.
Gençlerimiz bu ülkeden gitmek istiyor.
Binlerce hekim yurt dışına gitti.
Bilim insanlarımız, mühendislerimiz de gidiyor.
Teknisyenler, teknikerler gibi mesleklerin itici güçleri de hemşireler ve sağlık memurları gibi kapağı dışarıya atmaya çalışıyorlar.
Bunlar iyi gelişmeler değil.
Demek ki acilen düzeltilmesi gereken işler var...
En başında çalışanlarımıza insanca yaşayacakları ücret ve maaş verilmesi gerekiyor.

ASGARİ ÜCRET KOMİSYONU

1 Ocak’tan itibaren geçerli olacak 2022 yılı asgari ücret zammını belirlemek için asgari ücret komisyonu ikinci kez toplandı. Henüz bir sonuç yok.
*
Şu anda asgari ücret net 2.825 TL.
Yeterli mi? Asla değil...
*
Hayat pahalılığının kimi kalemlerde %100’ü geçtiği bir ortamda bu parayla aile geçindirmek için sihirbaz olmak gerekir.
Komisyondan ne karar çıkar bilemem...
Ben hekimim;
-İnsanların aileleriyle birlikte mutlu, refah, gelecek kaygısı düşünmeden huzur ve güven içerisinde yaşamalarını,
-Ekonomik sıkıntılarının olmamalarını,
-Eğitim ve sağlık hizmetlerinden ücretsiz ve fırsat eşitliği içerisinde yararlanmalarını,
-İstediklerim, hükümetin gerçekleriyle örtüşmeyebilir ama ben böyle olun isterim...
*
Çocuklar, kadınlar, gençler, yaşlılar “İyi ki Türkiye’de yaşıyoruz, ülkemi dünyalara değişmem” demelerini arzularım.
Aydınların, sanatçıların, öğretmenlerin de yaşamak için yabancı ülkeleri hayal etmelerini üzüntüyle karşılarım...
Ülkemizi huzur ve mutluluk adası haline getirmeliyiz...

ÖĞRETMENLER VE HEKİMLER

Enflasyonun faturasını halk ödememeli.
Eğitimcilerimizi ezdirmeyelim.
Tabiplerimiz tükendi, efendiliklerinden talep yapmıyorlar, mağdur etmeyelim.
Bu arada hükümet, hekimlerin durumlarını iyileştirmek için karar almıştı. Birkaç gün sonra kararını geri çekti. Anlaşılır gibi değil...
*
Türkiye güçlüdür, yapar.
Biliyorsunuz, yaşamı, emeği ve üretimi canlandırmanın yolu “insanı yaşat ki devlet yaşasın” formülünden geçer!..