Paylaş
Semtin, mahallenin, kulübün, derneğin, sülalenin, camianın, kurumun, kuruluşun görünmez sahipleridirler.
Bizim devletin de sahibi vardır.
Kimdir o? Türk milleti…
*
Hani diyor ya Mehmet Âkif Ersoy;
“Sahipsiz olan memleketin batması haktır,
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”
Emanete sahip çıkılmalı.
Ne mutlu gönülden sahiplenenlere…
MİLLİ KURULUŞ TSE
Efendim, kurumsal olarak ölçen, değerlendiren, belgeleyen yegâne milli kuruluşumuz, Türk Standartları Enstitü’müz var. Etkisiz ve değersiz kılınmaya çalışılsa da TSE stratejik ve uluslararası, akredite bir kuruluşumuzdur.
Kalite kavramı, tüketicinin korunması ve bilincini de bu kurum topluma anlatmıştır.
KALİTENİN EFENDİSİ
Bursa’da kalite denildiğinde, kaliteden bahsedildiğinde akıllara bir isim gelir. Hani o şehrin girişine “Kalite Şehri Bursa’ya Hoş Geldiniz” tabelalarını astıran kişi;
‘Kalitenin Efendisi Mustafa Karaman.’
*
Bu tanımlamayı hak ediyor.
İsmi, kalite ve standartlarla birlikte anılıyor.
Samsun, Manisa, Bursa’da Müdür, Ege Bölge Koordinatörü gibi görevler üstlendi. İyi bir mühendis, vatan, millet sevdalısı, kalite aşığı, rüyasını bile kaliteli gören çılgın bir adam işte…
*
Çalışan adamı rahat bırakmazlar. Bırakmadılar, şimdi müdür, koordinatör gibi görevleri yok, ‘Baş uzman’ olarak TSE ‘de çalışıp, üretmeye devam ediyor.
*
Makama, masaya, rütbeye takılmadan, yüksünmeden aşkla şevkle vazifeye devam eden Karaman’ın bu durumu takdir görüyor. Kurumunda da, şehirde de saygın bir kimliği var.
*
‘Başuzman’ Karaman’a bu sıfatının dışında “Sen kimsin?” dediklerinde “Ben buyum” diyecek fiyakalı bir unvan vermek isteyenler de oluyor Ankara’da.
Bir gün ‘etkili’ bir ortamda Mustafa Karaman‘a;
- Sen kimsin, unvanın ne? diye sorarlar. O da,
- Ben TSE’nin sahibiyim! der...
*
Sıradan bir cevap değildir bu!
Makam mevki dilemeyen, ezilmeyen, tüm geçmişi ve kendine has o dik duruşu bir anda paspas etmeyen bir tavır sanırım.
O; Kalite, TSE, Standart, Milli Ses, Yerli Üretim, Kalite Ordusu, Kal-Bir, Bursa Platformu, Bursalılık Bilinci falan demeye devam etsin, biz de ‘Kalitenin Efendisi’ne ailesiyle birlikte sağlıklı bir ömür dileyelim.
PEKİ, SEN KİMSİN
Bu soru akıllarda dönmeli!..
Sen kimsin? diye sorduklarında; ben THK’nin sahibiyim!,
Sen kimsin? diye sorduklarında; ben Kızılay’ın sahibiyim!
Sen kimsin? diye sorduklarında; ben bu devletin sahibiyim! diyecek insanların varlığı ve sayısı önemli.
*
Orman yangınları ile Türk Hava Kurumu gündeme oturtuldu.
Adeta topun ağzına konuldu…
Yangın söndürme uçakları arızalı mı, değil mi?
Yangın söndürebilir mi, söndüremez mi?
Motorundan yağ kaçırıyor mu, kaçırmıyor mu?..
*
THK’nin birikimi yok edilmemeli, THK’ye sahip çıkılmalı.
KIZILAY HOLDİNG
700 civarında şubesi olan Türk Kızılay’ının 2016 yılından itibaren 600 civarında şubesi kapatıldı; yönetimleri görevden alındı. Bazıları temsilcilik yapıldı, delegelikleri ellerinden alındı.
Kapatılan şubeler, Kızılaycılıkları bilinmeyen(!) kişilerce yeniden açıldı.
40 yıllık, kadim Kızılaycıların yerlerinde yeller esiyor. Yeni yönetim ve farklı bir anlayış hüküm sürüyor.
İşte bu Kızılay kamuoyunda tartışılıyor!
Üzüntüyle izliyoruz…
KIZILAY HOLDİNG
Kızılay Holding’in kurulduğu haberleri geliyor.
Beş, altı şirketli bir holdinge dönüştüğü söyleniyor 150 yıllık hayır kuruluşumuzun!
Şirketler alırlar, satarlar, borçlanırlar, yatırım yaparlar, kâr ve zarar ederler.
Ticaret işin içine girdiğinde hayır ve bağış konusu havada kalmaz mı?
*
Kızılaycı olmam sebebiyle bana da soruyorlar;
- Hocam, ne olacak bu Kızılay’ın hali?
- Kızılay Holding mi oldu?
- Bağışladığımız holdinge mi devredildi?
- Biz holdinge değil Kızılay’a bağışladık. Bu durumda bağışlarımızı geri alabilir miyiz?
- Kızılay yöneticilerinin yüksek maaşları doğru mu? Bağışlarımızla onları mı besliyoruz? Ve sair soruların ardı arkası kesilmiyor.
Cevap veremiyor, sadece yutkunuyorum!
GENEL BAŞKAN AÇIKLAMALI
Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık bu konuya acilen bir açıklık getirmeli.
Kamuoyunu aydınlatmalı.
Yoksa Kızılay ruhu zarar görecek.
Devletimizin de, Kızılay’ımızın da sahibiyiz!
On binlerce ‘Gerçek Kızılaycı’ kamuoyu önünde ‘kurum yıpratılmasın’ diye tartışmalara girmiyor, sadece izliyor.
Keşke sayın Ahmet Hakan TV ‘de bir program yapsa, tarafları davet etse!
*
Kızılay hizmetleriyle konuşulsa, adrese teslim ihaleler, akçeli işler, şube kapatmalar, işten çıkartmalar, mahkemeler, kayyumlar, ballı maaşlar gibi konular gündemde olmasa...
Devletimiz bugün Kızılay’a iki görev yüklemiş;
Bir, kan bankacılığı yapmak; iki, afette yemek dağıtmak.
Başka görevi yok!
Barınma ve çadır kurmak görevini AFAD üstlendi mesela.
*
Afet anında sadece yemek dağıtacak bir Kızılay için holding yapılanması elbette tartışılır!
Öğrencilerden bir lira, bir lira para toplayacaksın genel müdüre 31 bin lira maaş vereceksin...
Yok böyle bir dünya!
Yurt içi ve yurt dışı görev yollukları, harcırahlar, konaklama ücretleri gibi harcamalarla katlanan maaşlar milletin vicdanını yaralıyor.
Yönetim töhmet altında kalmamalı, Kızılay milletin gözünden düşmemeli.
*
Kızılay’da ne oluyor? sorularına doyurucu cevaplar veremiyorum, rahatsız oluyorum.
Bir yıl önce, bugünün rakamıyla 2 katrilyonluk gayrimenkul yanında birkaç milyon nakit para vardı Bursa şubesinin hesabında.
Kızılay Plaza, Hastane binası, Kız Yurdu, Bademli de Sağlıklı Yaşam Merkezi projesi yapılan ve Genel Merkez’den inşaat izni beklenilen 30 dönümlük arazi ile Uludağ’da tarlalar, 200 civarında ofis, ev ile Bursa en varlıklı şubeydi. Biz böyle bıraktık…
*
Holdingleşme gönüllülük, merhamet, dayanışma ruhunu sekteye uğratır.
Bursalı hayırseverlerin, bağışçıların emaneti korunmalı ve değerlendirilmeli, bu birikim şirketlerin, holdinglerin mal varlığı haline getirilmemeli.
Mustafa Karaman TSE’nin sahibidir, eyvallah…
Kızılay’ın da sahibi Türk milleti’dir.
Paylaş