Daha önceki yazılarında koroner darlıklarını ve bu hastalarda yapılan by-pass ve balon işlemlerini anlatan Cleveland Kliniği'nden Prof. Dr. Murat Tuzcu, bu kez hastaların ve hasta yakınlarının çok sık sorduğu bir konuyu, stentleri anlatıyor.
KALBİ besleyen koroner damarların tıkanıklığının giderilmesinde bypass ameliyatlarının yanı sıra, balon anjiyoplastisi de etkili olmakta, ancak anjiyoplasti sonrası açılan damarların tekrar tıkanma riski de var.
Bu darlığı önlemek için yüzlerce ilaç denendi. Bir teki bile olumlu sonuç vermedi. Böylece, katater yoluyla açılan damarların -hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın- hastaların üçte birinde yeniden daralması, 90'lı yıllarda stentlerin kullanılmaya başlanmasıyla aşıldı.
Silindir şeklinde, 1-3 cm.uzunluğunda, açıldığı zaman 2.5-4 mm çapında tel süzgeçi andıran stentler, uygun boy ve çaptaki balonların üzerine yerleştirilip iyice sıkıştırılırlar. Balon anjiyoplastide kullanılan yöntem kullanılarak kasıktan kalbe ulaşan kataterlerin içinden, incecik tellerin üzerinden darlığın içine kadar itilirler. Darlığın bulunduğu bölgede şişirilen balonun üstündeki metal stent genişleyip damarın duvarında şişen balonun yarattığı açıklığı destekleyen bir çatkı oluşturur. Balon söndürülüp damardan çıkarılınca geride kalan metal stent damarın geriye büzüşmesini önler. Stentler, balon anjiyoplasti ve diğer birçok cihazda var olan sakıncaları ve eksiklikleri giderdiği için çok çabuk ve yaygın bir ilgi gördü.
STENT DE TIKANABİLİR
İlk çalışmalar stentlerin balon anjiyoplastiden sonra görülen ani damar tıkanması, infarktüs, acil kalp ameliyatı ihtiyacı gibi erken problemleri çok aza indirerek kalp damar darlıklarının katater yoluyla tedavisini çok güvenli hale getirdiğini gösteriyordu. Bu araştırmaların ortaya koyduğu ikinci büyük sevindirici haber de stentlerin işlemden sonraki 6 ay içinde görülen yeniden daralmaları önemli ölçüde azalttığıydı.
Bu ilerlemelere rağmen yeniden daralma problemi tamamiyle ortadan kalkmış değildi. Stent takılan hastaların yüzde 5 ile 20'si, 9 ay içinde yeniden müdahaleye ihtiyaç gösterdiği kısa sürede görüldü. Damarların ince veya darlığın uzun olduğu durumlarda, şeker hastalarında bu riskin arttığı anlaşıldı. İlk gözlemler stent takılan hastaların az da olsa bir kısmında stentin içinde ani oluşan kan pıhtısı sebebiyle büyük kalp krizi hatta ölümlerin olabileceğini gösterdi.
İlk çalışmalar ve birçok hekimin gözlemleri çok olumlu olsa da stentler piyasaya çıkmadan önce yararlarının gerçek olduğu, risklerin zannedildiğinden yüksek olmadığının kanıtlanabilmesi için ciddi bir dizi sınavdan geçirildiler. Bu nedenle, 1990'ların başında kalp hastalıkları uzmanlarının coşkuyla bekledikleri stentler, ABD ve Avrupa'da piyasaya sürülmeden önce hükümetlerin sıkı gözetimi altında yapılan bilimsel araştırmalardan geçtiler.
STENTE İLK ONAY
1996 yılında biri Avrupa, biri de Amerika'da iki bilimsel çalışma yapıldı. 1000 hastanın rasgele seçilen yarısı balon anjiyoplasti ile, diğer yarısı da stent konularak tedavi edildi.
Bu çalışmalara katılan tüm hastalar yakından takip edilip, 6 ay sonra şikayetleri olmasa da kontrol için anjiyografileri yapıldı. Gerek poliklinik takipleri gerek anjiyografi filimleri bağımsız uzmanlar tarafından incelendi. Bu incelemeler sonunda Johnson and Johnson firmasının yaptığı Palmaz-Schatz markalı stentin balon anjiyoplastiye göre üstün olduğu, daha az sıklıkla yeniden daralmaya yol açtığı ortaya çıktı. Bu iki çalışmaya dayanarak Palmaz-Shatz stentleri ABD ve Avrupa'da piyasaya sürüldü. Fiyatları balonlardan kat kat fazla olmasına rağmen yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
YORUMLAR KATKILAR
Ucuz sağlık malzemesi konusunda yazdığım yazılar üzerine
çok değişik çevrelerden destek geldi. Bana ulaşan doktorların çoğu, bu konuyu ele aldığım için teşekkür edip konunun henüz ele alınmayan bir yönünü de hatırlatıyorlar, ama isimlerinin verilmesini istemiyorlar. Hemen herkes, geçen yazımda da belittiğim gibi ‘‘işbirlikçi’’ damgası yemekten korkuyor. Özgürlüklerin artık engellenemez duruma gelmesi karşısında insanları susturmak için yeni yol, herhalde çamur atmak.
Aslında bu konu aylar önce de gündeme taşınmış. Bir önceki meclis döneminde DYP Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük tarafında Sayın Yaşar Okuyan ve Sayın Osman Durmuş tarafından cevaplandırılması için TBMM Başkanlığı'na 20 Haziran 2002 tarihinde 2 önerge verilmiş.
Bu önergelerde kalp-damar rahatsızlıklarında kullanılan malzemelerde uygulanan kriterler ve teknik şartlar ile ucuz diye alınan stentlerin teknik yeterliliğinin araştırmasının yapılıp yapılmadığı sorulmuş; tıp adamları arasında menfi değerlendirmeler yapıldığı hatırlatılarak‘‘stentle ilgili beklenmeyen sonuçlarla karşılaşılması halinde, sorumlular hakkında devlet olarak yasal işlem yapılabilecek mi’’ diye de sorulmuş. Doç. Dr. Tuğrul Okay yazısında şunları diyor: ‘‘Kalitesiz malzemeyi kullanmak için doktoru zorlamak ve takiben onu sorumlu tutmak anlayışı, herhalde ülkemize özgü bir durum. Bu arada yeterli denetim yapamayan SSK'nın herkesi hırsız yerine koyması ayrı bir felaket...
Ne acıdır ki Türk Kardiyoloji Derneği, 6 aydır ses çıkarmadan izleme yolunu seçerken, 2 ay önce SSK Genel Müdürlüğüne yolladığım dilekçeyi ‘cc'leyerek kendilerine de yollamam üzerine mahçup olup, yazdığım dilekçeye ufak ekler yaparak daha bu hafta SSK genel müdürlüğüne ilettiler.
Bu özel hastane furyasında SSK hastalarına bel bağlayarak yapılan yatırımlar nedeniyle de özel hastane yöneticileri tam anlamı ile yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal durumuna düştüler ve SSK'ya ses çıkaramaz durumdalar...’’
Kalp pilleri konusunda da tehlikeleri işaret eden yazılar var. Yer kısıtlılığı nedeniyle ona da başka zaman değineceğim. Kalp kapakları yapı ve işlevleri nedeniyle daha kısa zamanda sorun çıkarıyor. Diğer malzemelerin getirdiği sorunlar da yakın bir gelecekte kendini göstermeye başlayacak.
Görüldüğü gibi tepkiler var ama, hatayı düzeltme niyetinde olan yok gibi. Bunun için herhalde daha çok sayıda insanın ölmesini bekliyorlar.